|
05-27-2008, 12:12 | #1 |
Nato'ya Cento'ya bağlıyız!
Bu bildiri yayınlayan yargıçlardan bir tanesinin bile, Türkiye’de daha fazla insan hakları, hukuk devleti istediğine dair kanaata sahip tek bir Allah kulu var mı?
Sanmıyorum. Varsa yoksa, laiklik, cumhuriyetin temel ilkeleri, Atatürkçülük! Cumhuriyet ne demek, biliyorlar mı? Sanmam, çünkü Arapça bir kelime.. Peki ya cumhuriyetin temel ilkeleri dedikleri ne? İnanın bir kısmı ‘6 umdeyi say’ desen sayamaz. çevrenizde bulduklarınıza sorun bakalım. Hani sizin de aklınızda bulunsun, bu ilkeler sırası ile şunlar: Cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik, inkılapçılık.. Laiklik 4. sırada. İlk sırada cumhuriyetçilik var.. Altı ok, Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasi programını oluşturan altı ilkeye verilen ad. 6 ok bu 6 ilkeyi temsil ediyor.. Aslında birileri, cumhuriyetin temel ilkelerine gönderme yaparken CHP kimliğini vurgulamış oluyor. Anayasa’ya bağlılık dedikleri ya da Anayasa’nın değiştirimesine karşı çıkmalarının asıl sebebi, her partinin CHP’nin küçük yol arkadaşı olma mecburiyetinden kaynaklanıyor. Bu memlekette bir şekilde hâlâ tek parti saltanatı sürmektedir. CHP’nin hırçınlığı da buradan kaynaklanıyor aslında.. Rejim tartışmasına girmesinin arkasındaki sebeb de bu. Darbeler de bunun için yapılıyor. Derin devlet ve çeteler de bunun için var. 1927’de cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik ve laiklik olarak tanımlanan dört ilkeye, 1931 yılındaki üçüncü parti kurultayında devletçilik ve inkılapçılık ilkeleri eklenerek “altı ok” kavramı benimsenmiştir. Şubat 1937’de yapılan bir anayasa değişikliğiyle altı ok Anayasa’ya sokulmuştur.. Bu dönem, açık oy, gizli tasnifle, düzenlemelerin önce sorfada, sonra parti kurullarında ele alınıp, yasaların gerekçesiz olarak Meclis’e gönderilip, müzakeresiz bir şekilde oy birliği ile kabul edildiği yıllardır.. Takrir-i sükûn vardır. Kanuna göre karar veren değil, kararı kanun sayılan, zaman zaman, savcısı, savunması, temyizi olmayan mahkemelerle işler anında görülür.. 6 oktan sadece inkılapçılık Mustafa Kemal’e aitir. Diğerleri, o zamanının Almanya’sından, İtalya’sından, Rusya’sından, Fransa’sından derlenmiştir.. Bu ilkeler alınırken de toplumsal bir mutabakat aranmamış, toplumu adam etmek için ona dayatılmış, muhalefet ise acımasızca bastırılmıştır. Muhalefet “irtica” sayılmıştır. Onun için “irtica ile mücadele İstiklal Harbi’nden daha zor ve elzem” bir hal almıştır. O sebeple de isyanları bastırmak, Kurtuluş Savaşı’ndan daha uzun ve daha kanlı olmuştur.. Onun için bu gün hâlâ, bu değerlerin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükmü getirilmnek sureti ile toplumsal mutabakat arayışından vazgeçilmiştir.. Oysa 1960’tan önce buna gerek duyulmamıştır.. Darbeciler kraldan daha fazla kralcı olmuşlardır.. Altı oku simgeleyen amblem 1931’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı olarak kabul edilmiştir.. Anlaşıldı mı şimdi asıl mesele. Derin gerçek. 6 okta demokrasi yoktur.. Bugünlerde 6 ok, cumhuriyet ve laiklikten ibaret iki maddelik bir umde haline gelmiştir.. Kimsenin halkçılıktan söz ettiği var mı? Halkın oyu AK Parti’nin oyu haline gelmiştir. O zaman “Halk düşmanımızdır”.. Milliyetçilik desen, herkes AB’ci oldu.. Milliyetçilik, CHP’lilerin gözünde, MHP ile özdeşleştirilen bir ideolojinin adı idi. O da faşizmdi.. Türkiyede AB’ci olamayan parti var mı? SP bile, iktidarda iken “AB’de ne varsa biz de onu istiyoruz” dememiş mi idi? Devletçilik ve inkılapçılığa gelince. İnkilab kelimesi, bu gün, muhtıracıların, CHP’lilerin en çok nefret ettikleri şey olsa gerek.. En muhafazakarı onlar. Türkiye’yi 19.YY sonrası savaş şartlarında oluşan, Hitler Almanyası, Stalin Rusyası, Musolini İtalyası, Amerikan Kapitalizmi gölgesinde biçimlenen kavram ve kurumlarla tanımlamaya çalışanlar onlar değil mi? Peki aranızda devletçi olan var mı? özelleştirmeye karşı çıkan. Devletin ekonomiye müdahele etmesini isteyen. Şu anda 6 oktan ikisi canlı aslında sadece: Cumhuriyetçilik ve inkılapçılık.. Laiklik zaten sorunlu bir kavram. Hıristiyan teolojisinin bir ürünü değil mi?.. İmamların devlet memuru olduğu bir ülkede siz hangi laiklikten söz ediyorsunuz? Hükümet ve cumhuriyetin, TBMM’nin mana ve mefhum olarak Hilafet’i içselleştirdiği bir laiklik olur mu? Ha! Sahi, 6 ok içinde Türk’e özgü tek bir kavram söyleyin bana.. Eğer evrensel değerlerse, o zaman günümüzün yükselen evrensel değerlerine karşı neden bu kadar isteksizlik gösteriyor birileri aceba? Güldürmeyin adamı.. Hani NATO’ya CENTO’ya bağlıydınız? AB’ye bağlıydınız? BM ye bağlıydınız? Anayasa’nın 90. Maddesi’nde ne deniyordu! Korku dağları tutmuş.. Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu geçen gün bir açıklama yaptı. Günlük gazete yayınlayacaklarmış.. Genel yayın yönetmenlerinin ismini açıkladıkları basın bildirilerine bakar mısınız: “Nitelikleri Anayasa’mızda belirtilen cumhuriyetimizin değerlerine saygılı, evrensel gazetecilik ilkelerine bağlı, çağdaş, özgürlükçü ve demokrat kimliği ile Türkiye’nin en etkili gazetesini yayınlamaya yönelik çalışmalarında Sayın Fatih Altaylı’ya başarılar diliyoruz. Ciner Medya Grubu Başkanı. M. Kenan Tekdağ” Fatih Altaylı kimmiş? Bu sıfatlar çıkarılacak gazeteye mi ait, kuruma mı, yoksa genel yayın yönetmenine mi belli değil, hepsinin ortak özelliği bu olsa gerek.. Peki bu ifadelerle kimlere ne mesajlar verilmeye çalışılıyor? Böyle bir okur mu aranıyor, yoksa toplumu bu yönde manipüle etmek için, yüklenecekleri misyon ile ilgili olarak birilerine selam mı gönderiliyor? Bari şöyle deselerdi: “Nitelikleri Anayasa’mızda belirtilen cumhuriyet değerlerine bağlı, basın yasası hükümlerine sadık, çalışanlarının sosyal güvenlik haklarını koruyan, tüketici yasasının temel ilkeleri çerçevesinde, Genelkurmay’ın akreditasyon kurallarına uyugun, yüce Yargıtay’ın Başkanlar Kurulu’nun muhtırasında ifade ettiği gerçeklere gönülden bağlılıkla, uluslalarası sözleşmeler ve AİHM kararları paralelinde vesaire vesaire..” Sonuna bir de ekleselerdi, bir zamanların moda tabiri ile; “NATO’ya CENTO’ya bağlıyız..” Fransa’da gazeteler çıkarken zaten 1789’a ve Napolyon’a sadakat yemini ederler değil mi? İngiltere’de ise Kıraliçe’ye saygılarını ve bağlılıklarını bildirirler..(?!) Irak’ta da öyleydi aslında bu işler. Saddam’a ve Baas rejimine, ideolojisine bağlılık andı içirirlerdi adama.. Genç sivillerin kulağı çınlasın: Kapatın bütün partileri, CHP bize yeter. önder Sav’ın kulağı çınlasın: “Kabe Arabın olsun, çankaya bize yeter” mi yoksa. Osman Nuri çerman’ın kulağı çınlasın, ne de olsa 46 TDK’sında yazdığı gibi, “Türk’ün dini Kemalizmdir!” Dinde reform gerekli değil mi? İsterseniz “Kuran-ı Kerim’den ahkam ayetlerini çıkartıp yerine nutuktan parçalar ekleyelim.” İşi temelden çözmek için “Türk’e yeni bir Amentü gerek” aslında. “Demokrasi irtica saltanatı demek” değil mi, sizin lugatınızda.. Siz “Anadolu yaylalarında ayakları ile şaraplık üzüm ezen Normandiya köylülerini arıyor”dunuz değil mi, ulusalcı brifingçi arkadaş! Musollini bir “terbiye diktatörlüğü” kurmuştu değil mi, hayran olduğunuz.. “Kara gömlekli” “yavru kurt”lar kim oluyordu efendim! Camilerden fazlalık olanları meyhaneye de çevirelim isterseniz.. Başka emriniz.. Yahu şu brifingçi, muhtıracı takımından devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temellerinden söz eden bir kişi var mı aralarında? Selam ve dua ile. Abdurrahman Dilipak-Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|