Ne yapacaksın kamerayı Baykal Paşam?
Bıkmadın mı artistlikten,
Tribünlere oynamaktan,
Anlamsız cümlelerle sorunlardan kaçıp demagoji yapmaktan?

Biliyoruz kamerasız oynayamıyorsun.
Niyetin sorun çözmek değil, bağcı dövmek.
Ama bağcı da akıllandı,
Savuşturuyor her palavranı.
Bir gözün kamerada
Yine verip veriştireceksin
Vatanı satıyorlar!

Kürt açılımı? Açtırmam!
Demokratik açılım olsun? Olmaz!
Milli birlik projesi olsun? Olmaz!
Ermeni sınırı? Açtırmam!
Suriye vizesi? Kaldırtmam!
Anayasa? Değiştirtmem!
AB? Girdirtmem!
Paşam sen ne iş yaparsın?

Avukatlığından da bir iş çıkmadı.
Senin müvekkiller içerde;
Dışarısı süt liman.
Ne gazete bombalayan kaldı,
Ne gazeteci öldüren,
Ne de Danıştay tarayan.

Ben kamera önünde artist istemiyorum
Benim sosyal demokratım, Tayyip’e; “Neden AB’ye giriyorsun?” değil “Neden hala giremiyorsun?” diye hesap sormalı.
“Anayasayı neden hala değiştirmedin?” demeli.
“Kürt açılımında neden ayak sürüyorsun?” demeli.
“Yaptırmam” cıların, “dağa çıkarım”cıların partisi başka.
CHP değil, olmamalı…
Benim sosyal demokratım Faşistlerden rol çalmaz…
O rolün sahibi var paşam
Casting çoktan dağıtıldı…
Boş ver sen kamerayı,
Çünkü artık sana bir rol kalmadı Paşam…

Şamil Tayyar - Star
Başbakan resti çekmeli Devlet politikası olarak hükümetin inisiyatifinde yürütülen demokratik açılım, meyvelerini vermeye başladı. Bir süredir tek tük başlayan dağdan inişler, bugün toplu dönüşle yeni bir boyut kazanacak gibi gözüküyor.

Türkiye geçmişle yüzleşerek geleceğini kurtarabilir. Tarihi fırsat doğdu. Ülkesini seven herkes bu bütünleşme projesine destek olmalıdır.

Maalesef; siyasi ikbal veya rant kaygısı, gözleri kör edebiliyor, gönül kapılarının kapanmasına yol açabiliyor.

En somut örneği ise Deniz Baykal’dır. CHP’yi MHP’nin sağında konuşlandırarak açılıma karşı ciddi direnç gösteriyor.

Başbakanın görüşme talebine verdiği şu cevap ise “kamera şakası” olarak siyasi tarihe geçti: “3 robot kamera ayarladım. İçeride kameraman olmayacak, baş başa görüşeceğiz. Dışarıda sadece kameraları yöneten kişi olacak.”

İstihza yansıtan üslup, aşağılayıcı tavrın yanı sıra başbakana “gelme” demenin versiyonudur.

Devlet yönetmek ve entelektüel fantezi geliştirmek farklıdır ama; gelinen bu noktada başbakanın görüşme ısrarından vazgeçip doğru bildiği yolda ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum.

Artık, suyu çıktı. Baykal, robot kameralarıyla baş başa bırakılmalıdır. Kişisel kanaatim o ki, Erdoğan, resmi olarak davetini iptal etmelidir.

Ortadaki diğer sorun, robot kameraların akıbetidir. Deniz Bey, onlara da bir çare bulur nasıl olsa; iki kamera daha ekler, One Ajans’tan lojistik destek alır, Kanaltürk’le yaptığı gibi TRT Türk’le yeni bir prodüksiyon sözleşmesi imzalar, yayın hakkını 3 yıllığına kiralar.

Gerek görürse, CHP milletvekilleri Şahin Mengü ve Atilla Kart’tan destek alır. “Yahu ne gerek var, zaten TRT Türk bizim kanal, sözleşmeyi başka yerle yapsam daha iyi olur” veya “Ahmet Hakan’ın gönlü olsun, kameraları One Ajans’a vereyim, iyi çocuklar” derse, ona da saygı duyarım.

Ayrıca, BBG türü yeni bir dizi için proje hazırlayabilir. Veya Cumhurbaşkanı Gül’ün önerisi doğrultusunda muhalefet Milli Güvenlik Kurulu’nda temsil edilirse, robot kameraları oraya götürebilir.

Bir çivi bir nalı,
Bir nal bir tırnağı,
Bir tırnak bir ayağı,
Bir ayak bir atı,
Bir at bir kumandanı,
Bir kumandan bir vatanı mahvedebilir!

Sayın Baykal'ıda bu minvalde görüyorum..Çürük bir elma misali herkesi çürütmeye çalışmak...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın yapılacak AK Parti TBMM Grup toplantısında görüşmenin kamera ile kayıt altına alınması şartı koyan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yanıt verecek.

Edinilen bilgiye göre, Irak dönüşü uçakta gazetecilere, CHP Genel Başkanı Baykal ile kamera olmadan görüşebileceğini açıklayan Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup toplantısında konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunacak.

AJANSLAR

70'lik baykal dede alem adam,MGK'nın gizli görüşmelerden ve şeffaf olmamasından yakınıyordu.Cumhurbaşkanımız baykal'ı mgk'nın sivilleştirilmesi ve ana muhalefetin de güvenlik kurulunda bulunması için davet etti ama o ise farklı senaryolar üreterek militarist ruh ile teklif'e icabet etmedi.Başbakanımız analar ağlamasın ve evlatlar ölmesin dedi;Baykal ise görüşme'ye kameraların bulunmasını mazeret göstererek siyasi nezaketsizlik örneği çizdi yani baykal'ın ipi ile kuyuya inilmez.

AZERBAYCAN TARTIŞMALARINA SON NOKTAYI KOYDU
Azerbaycan meclisinde yaptığım konuşmanın arkasındayım. Bizim Azerbaycan aleyhinde hiç bir anlaşmanın altına imza atmamız sözkonusu değildir. Ama nifak girişimleri var. Kimse bu nifak girişimlerine prim vermesin. Aslı olmayan bu dedikodulara kimse kulak asmasın. Biz azeri bayrağını Türk bayrağı gibi, azeri topraklarını Türkiye toprakları gibi kutsal bildik yine öyle biliyoruz. Bakü'de yatan şanlı şehitlerimiz bunun şahididir. Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimizdir. Kimse iyi niyetli duruşumuzu başka yerlere çekmesin ve Türkiye'yi de test etmeye kalkmasın.

TÜRK BAYRAKLARININ İNDİRİLMESİ
Fitne odakları Türkiye'nin içinden de besleniyor. Sürekli olarak orayla paslaşmak suretiyle böyle bir süreci yürütüyorlar. İktidarımız süresince iki ülke ilişkilerinin nereye geldiği ortadadır. Bizi yaralayan Azerbaycan şehitliğinin yakındaki Türk bayraklarının kaldırılmasıdır ki Azerbaycanlı kardeşlerimiz bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilmektedirler.

IRAK İLE YAPILAN ANLAŞMALAR
Irak ziyaretimiz çok verimli geçti ve Türkiye ile Irak arasında 48 anlaşma imzalandı ki böyle bir anlaşma tarihimizde bir ilktir. Bölge barışı için büyük önem taşıyan bu anlaşmalar önümüzdeki yıllarda kendisini daha net gösterecektir.

BAHÇELİ'YE SERT CEVAPLAR
Geçtiğimiz günlerde Ahilik haftasını kutladık. Ahiliğin iki öğüdünü altını çizerek ifade etmek istiyorum. Gönlünü, elini, sofranı ve kapını açık tut diyor. Yine diyor ki Ahiler, sana gelmeyene sen gideceksin. Bu parti milletin partisidir. Bu partiyi millet kurdu. Hamurunu millet yoğurdu. Biz Türkiye'nin sesine kulağımızı tıkayamayız. Yüreğimizi kapatmayız. Rotamızı da atacağımız adımlarımızı da milletimiz belirler. Nazla asla hareket etmeyiz. Rotamızı da onların ışığında çiziyoruz. Burada, iki önemli konu var. Sayın Bahçeli, haftasonu bir kongrede benim bölge milletvekillerime siyasi ahlaktan tamamiyle uzak bir yakıştırma ile bana seslendi. Arkadaşlarıma aslında ciddi manada saygısızlığın da ötesinde hakaret etti.

SAYGISIZLIĞIN DANİSKASI
Sayın Bahçeli, sizin yaklaşım tarzınızı kabul etmemiz mümkün değil. Sizin dilinizle size cevap vermeyi de asla düşünmüyoruz. Ama biz, bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, etnik milliyetçilik yapmayacağız ama sen bu ifadelerinle hem bölgesel hem de etnik milliyetçilik yapıyorsun. Durup dururken bu saygısızlığın daniskasını ortaya koyuyorsun. Ne demek yani, bunun testini sana ne zamandan beri düştü. Böyle bir öhakkı sen kendinde nasıl buluyorsun. Bu insanları bölme hakkını kendinde nereden buluyorsun. Neden oralarda sıralamaya giremediğin belli.

DENİZ BAYKAL'A GÖNDERİLEN MEKTUP VE BAYKAL'IN CEVABI
İkinci konu şu. 8 Ekim 2009'da CHP Genel Başkanı Baykal'a bir mektup yazdım. Demokratik açılım sürecini başlattığımızı ve hedefimizi ifade ettim. Ülkemiz adına son derece önemli olan böyle bir sürecin geniş bir toplumsal mutabakata dayanması gerektiğini vurguladım. CHP'nin ve onun Genel Başkanı'nın sürece ilişkin görüş, öneri ve birikimlerinden istifade etmek istediğimizi ve gelinen noktayı da aktarma fırsatımızın olacağını ifade ettim. Çok hassas davrandım. Çok dikkat ettim. Kamuoyu da mektubumuzu son derece ince ve samimi bir dille kaleme alındığı kanaatine sahip oldu. Kendilerine gönderdim. Benim mektubumun kendilerine ulaşmasından 4 gün sonra cevabi bir mektubu bana ilettiler. Üzülerek ifade edeyim ki, 6 sayfadan oluşan incitici, kırıcı, dedikodu ve haksız ithamları peş peşe sıralayan, tam tersi üsluba sahip bir mektupla karşılaştım. Süreci uzun uzun eleştiriyor. Bir şey bilmiyor ama eleştiriyor. Tamamen dedikodulara asılsız iddialara dayandırıyor ve sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır diye bitiriyor. Mektubun son paragrafında tüm siyasi geleneklere aykırı bir şekilde görüşmenin kameralar tarafından kayda geçirilmesi şartının olduğunu gördüm. Bir taraftan ikili bir görüşme yapmaya hazırım diyor ama kamera şartını dayatıyor. Bizde ne dünyanın her hangi bir ülkesinde liderlerin bir araya gelmesi ilk kez yaşanmıyor. Kamera ile bir görüşmeyi tespit siyasi ve diplomatik ahlaka ters olarak nitelendirilir. Sayın Baykal'ın bu tür görüşmeleri çok yapmış olması lazım. Liderlerin samimi bir ortamda iletişim kurması gerekir. Yapılan budur. Demokrasinin gereği de siyasi partilerin diyalog içinde olması da budur. Ben oraya sürecin koordinatörü olan bir bakanımla gidiyorum. Gerekiyorsa birer tane oraya ses kaydı getirin. Ama biri bizi gözetliyor mantığı içinde kameraların kurulmasını anlamak mümkün değil.

KAMERALI GÖRÜŞME CEVABI
Televizyona şov programı yapıyor gibi kamera koymak görüşme olmaz. Bahane üretmektir bu. Bin dereden su getirmektir. Biz oraya gidip beynini yıkayacak değiliz, hipnotize edecek değiliz, büyü ya da sihir yapacak da değiliz. Biz demokrasinin gereğini yapalım istiyoruz. Bunu azru ediyoruz. İktidar ile muhalefet her konuda birebir düşünmek durumunda değil, önemli olan müzakereye açık olmaktır. Bu ikinci ziyaretim olacaktı. Onu yapmaya hazırlanırken bu cevapla karşılaştım. Ben mutabakat aramıyorum da, demokrasinin bir şartı da değil. Böyle bir şey yok. Makul olana biraz daha yaklaşmak için bir adım atmış oluruz. Ama bırakın içeriği konuşmayı usül üzerinde bile mutabakattan kaçtığını görüyoruz. Sanki milletten bir şeyler kaçırılıyor. Bunun kime ne yararı var. Sayın Baykal bugüne kadar kimse ile görüşmemiş mi, tüm görüşmelerini kameralar önünde mi yaptı? Sizin kapılarınız hep açık mı duruyor sayın Baykal, böyle çarpık bir anlayış olur mu? Günlerdir herkes konuşuyor. Kamuoyunun hissiyatını dikkate almadan siyaset yapılamaz. Her meseleyi krize dönüştüren bir anlayışla nasıl hareket edilir. Biz bu süreci tamamen şeffaf olarak her şeyi konuşarak milletimize danışarak, bizzat koordinatör bakanım gitti görüştü. Sivil toplum, akademik, yazılı görsel basın, herkesle görüştü. Zaman zaman medyayı da bilgilendirdi.

ERDOĞAN GİTMİYOR
Cevabını veriyorum. Zaten biz meclise getiriyoruz. Zaten bu konuyu görüşeceğiz. Eğer sen çıkıp konuşursa ben de çıkıp konuşacağım. Ama sen çıkmazsan arkadaşlarım her şeyi açık seçik anlatacaklar. Bu vesile ile sağolasın belki bir çayını içerdim bundan da mahrum oldum. Teşekkür ediyorum diyorum ve oraya ben de gitmiyorum.

TERÖRLE MÜCADELE
Ne zaman terörle mücadelede önemli bir adım atsak şer odaklarının planlarını, rant ve istismar arayışlarını görüyoruz. Bunlar kargaşa ve terörden nemalanıyor. Hala bu sürece gölge düşürme veya bunun altında bir şeyler arama gayretinde olan bir arayış var. Neden bu coşkuyu milletle paylaşmıyorsunuz? Zamanında hazırladığınız raporlarda daha ileri durumlar vardı? Peki bugün sizi geçmişinizle tam tersi yöne sevkeden nedir. Tek başına da kalsak inşallah bu süreci sona erdirmeye çalışacağız. Milletimizin desteği arkamızda olduğu sürece sonuna kadar gideceğiz. Bunu partilerüstü bir mesele olarak görüyoruz.

TESLİM OLAN PKK'LILAR ve DTP'YE SORUMLU OLUN UYARISI
Dün 34 kişi sınırı geçti ve bu sabah saatlerinde 29 kişi ilgili yasalarımız çerçevesinde serbest bırakıldı. Bu son derece sevindirici bir gelişmedir. Bazı medya grupları bu sürecin İmralı'dan yönetildiğini ifade ediyorum. Ben onları da uyarıyorum, adama sorarlar acaba 11-12 yıldır orada değil miydi neden bir adım atılmadı. Bunlar demokratik açılım sbüreciin gereği olarak atılan bir adımdır. PKK'lılara çağrımı yineliyorum, vakit yitirmeden ülkelerine dönmeye davet ediyorum. Bu güzel manzarayı siyasi şova dönüştürmeye çalışanları da sorumlu olmaya davet ediyorum. Legal bir örgütün temsilcisi İllegal bir örgüt adına konuşamaz, konuşmamalı. Kim olursa olsun. Legal herkese kapımız açıktır. Ama illegal bir örgütle asla. Bunu her yerde söyledik. Bu yaklaşımımızın karşılık bulmasını temenni ediyorum.

Haftasonu 4 günlük Pakistan ve İran ziyaretlerimiz olacak. Gerekli ilişkileri kuracağız ve inşallah ülkemize döneceğiz.

HABERVAKTİM.COM