![]() |
#1 |
![]() Adı, içeriği, çapı ne olursa olsun bir sorunu çözebilmek için önce bunu istemek lazım. Çözüme odaklı olmak, çözmek ve bitirmek arzusu taşımak gerekir. Kürt sorununu çözmek istiyorsak bu arzuyu taşımak daha büyük bir zarurettir. ‘Çözmek istiyorsak’ diyoruz çünkü içimizde, etrafımızda, başımızda bu sorunu çözmek istemeyen hatta yaşatmak ve büyütmek için çaba gösterenler de bulunuyor. Ama çözmek istiyorsak hala bir yol vardır...
25 yıl sonra, onbinlerce ölümden sonra geldiğimiz nokta, demokratik kazanımların köküne kibrit çakıp yakacak sert yasal önlemleri düşünmek, karakol yeri değiştirmek, özel harekatçıları bölgeye göndermek ise yanlış yaptığımız ortadadır. Önce durumu analiz edelim... PKK, artık sadece ölmek ve öldürmek üzerine kurulu bir terör mekanizması haline gelmiştir. Sözgelimi ayrılıkçı bir politika dahi dillendirmemekte, bağımsız veya federatif bir devlet kurma çabası sergilememekte, sadece öldürmekte, şiddet üretmektedir. Örgütün bölge dengelerinde de yeri kalmamıştır. Özellikle, Kuzey Irak’ta Irak anayasasına dayalı oluşan bölgesel yönetimin ardından PKK siyasal açıdan yalnızlaşmıştır. PKK, Türkiye kadar acil ve ölümcül olmasa da Barzani-Talabani için de büyük bir sorundur. Son Dağlıca ve Aktütün baskınları ürettiği şiddetin sarhoşu olan PKK’ya moral ve cesaret vermiştir. Şimdi o şiddet üzerinden bütün çevreye korku salan bir örgüt olmayı hedeflemekte ve daha çok saldırı planlamaktadır. Bu kontrolden çıkan politikanın bir amacı da Diyarbakır belediye başkanlığı seçimini kaybetmemektir. PKK da çok iyi biliyor ki 22 Temmuz’daki gerilemenin ardından Diyarbakır da kaybedilecek olursa bölgeyle bağı zayıflayacak ve Kürt halkı adına söz söylemekte zorlanacaktır. Bundan sonra eylemlerinde mantık aramak ve zamanlamanın ne anlama geldiğini sorgulamak anlamsızdır. PKK’nın tek hesabı ürettiği şiddete karşı devlet baskısının geleceğini varsaymak ve bunu da bölgede bir propaganda aracı olarak kullanmaktadır. Mesela, askerin şehirlerde takip ve arama yapması, mesela gözaltı sürelerinin uzatılması ve mesela OHAL’e dönülmesi gibi sertleşmeler. PKK’nın beklentisi, umudu ve amacı Türkiye’yi sertliğe yöneltmektir. Örgütü kendi mantığı içinde meşru kılacak ve haklılaştıracak tek gelişme budur. Umduğu sertlik gelecek olursa bölge halkını devletten koruma söylemi geliştirebilecektir. PKK’nın özellikle yerel seçim için önümüzdeki aylarda şiddeti artıracağı konusunda ortak bir kanaat vardır. Zaten, PKK da bu mesajı alttan alta yayıyor. Seçim kaybedilecek olursa bunun Diyarbakırlılar için iyi olmayacağı tehdidini savuracak kadar... Şimdi... Eğer, Kürt sorununu çözmek istiyorsak terörü de çözeriz. Ya da tam tersi, ikisi de çözümsüz kalır. Demokrasiden geri dönmek, sert hukuki önlemler gibi araçlara başvurmak, PKK’nın hıncını halktan almak anlamına gelir. PKK’nın şiddetine ve şiddet tehdidine karşı tek silah demokrasi ve temel hakların yaygınlaştırılmasıdır. ‘Önce PKK şiddeti ardından sert önlemler’ şeklinde gelişen ve sonuçta hem sorunu hem de terörü büyüten sarmal kırılmalıdır. TSK’nın daha fazla yıpranmaması ve yıpratılmaması için de bu artık zaruridir. Toplum bugün golf oynayan komutana hesap sorar, yarın hastaneye gidene... Ve elbette o sarmal, Doğu’daki terörün bir süredir Batı’ya yansıttığı kardeş kavgasının filizlenmeden gömülmesi için de bir an önce kırılmalıdır. Türkiye hiç komplekse kapılmadan, retoriğin esiri olmadan demokratik dünyanın yaptığı herşeyi yapmalıdır. Kürtçe resmi-özel televizyonların yayına geçirilmesi, üniversitelerde Kürt enstitüsü kurulması, zorunlu göç mağdurlarının paralarının bir an önce ödenmesi vs... Kürtçe eğitim de düşünülmelidir. Esasen ne yapılacağı detaydır. Önemli olan Kürtlerin kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramayacaklarının garanti edilmesidir. Bölgeyi teröre boğmaya niyetli örgüt ancak demokrasiyle boğulur. Öte yandan, içinde bulunduğumuz konjonktür Kuzey Irak yönetimiyle PKK’ya karşı ortak tavır geliştirmek için de son derece uygundur. Amacımız gerçekten çözümü bulmak ise, K. Irak’la ilişki kurmak-kurmamak gibi tekerlemeler saçmalıktır. Aksine bu fırsatı kullanmak ve örgütü bütün lojistiklerinden mahrum etmek için Barzani yönetimi önce hemen bir büyük komşu olarak motive edilmelidir. Sonuç alınamazsa uluslararası hukukla baskılanmalıdır. ‘Sorunu çözmek istiyorsak’, sorunu çözebilecek bütün enstrümanları birden devreye koymanın zamanıdır. Yapılması gerekenleri ertelersek, yarın yine kendimizi bir yandan acıyla dövünüp bir yandan da tafra yaparken buluruz. 25 yıldır yaptığımız gibi... 14 Ekim 2008 Salı
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|