![]() |
#61 |
![]() Bizim Yunus
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Okunu kör nefsin, kılıçla çelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Ölüm dedikleri perdeyi delmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Eli kaatile de kalkamaz elmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Zaman, onun kemend attığı selmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş; Sayıları silmiş. BİR'e yönelmiş... Bizim Yunus, Bizim Yunus... 1972 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#62 |
![]() Boş Dünya
Gittiler...Bana dünyam Birdenbire boş geldi. Seçilmiş oldu eşyam. Odalarım loş geldi. Gözlerim müebbette, Günü gelir elbette... Gelir Melek nöbette, Safa geldi, hoş geldi. 1982 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#63 |
![]() Boş Odalar
Şu karşı evin boş odalarında, Duvarlara sinmiş bir hayâlet var. Elinde mum, gece ortalarında, Bucak bucak gezer, birini arar. Camlar tutuşurken, eski kafesler, Beyaz duvarlara aksetmiş, durur. Dağınık sürüyü toplayan sesler, Kapıya sokulup tokmağı vurur. Sonra işitilir sert bir hıçkırık, Basar odaları belirsiz cinler. Karanlık avluda döner bir çıkrık; Sanırsın, kundakta bir çocuk inler. Akşam, dağılırken yerli yerine, Bu evin önünde ürperiyorlar. İçlerinden, kendi kendilerine: Şu karşı ev tekin değil, diyorlar. 1925 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#64 |
![]() Boş Ufuklar
Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, 'İyi insanlar iyi atlara binip gitti.' 1973 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#65 |
![]() Bu Dünya
Bu dünya bir tamam'dan eksiklikler âlemi; Kopuşlar, ayrılıklar, kesiklikler âlemi... 1982 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#66 |
![]() Bu Yağmur
Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince, Nefesten yumuşak yağan bu yağmur. Bu yağmur... Bu yağmur... Bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak, Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden. 1934 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#67 |
![]() Büyük Doğu Marşı
Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Avlanır, kim sana atarsa kement, Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. Allah'ın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yoklu izinden git, KILAVUZ'un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz'un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak! Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak!.. 1938 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#68 |
![]() Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?.. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... 1963 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#69 |
![]() Cansız At
Bilmem, kaçı kaç geçe, Bilmem, kaça kaç kala, Ya erkence, ya geçce, Sıram gelir hoppala! Altımda gacır gucur, Kişner durur cansız at... İşte servili çukur; Ve ölümsüz hakikat! 1944 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#70 |
![]() Cehennem
Ateş benim yıkayan, yuyan, emziren annem! Bir arınma kurnası olsa gerek cehennem... 1983 Necip Fazıl Kısakürek |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|