04-13-2010, 16:31 | #1 |
Nehrin ötesi..
Talut zalim Calut’a karşı cihatla tavzif ediliyor. Cihad için Beni İsrailin tüm erkeklerini topluyor. Onlara Rablerinin onları bir nehir’le sınanacağını bildiriyor. Nehirden geçerken, avuçlayabildikleri kadarı hariç, su içilmesinin yasak olduğunu duyuruyor. Ne var ki çok azı denileni yapıyor. Çoğu, ilahi emri dinlemeyip kana kana içiyorlar. Ama mazeretleri var; “Su içmesek güçsüz kalırız. Savaşamayız.”
Sonra, nehrin öteki yakasında Calut’un ordusu beliriyor. Sayıca kat kat fazla, üstelik silahça daha güçlü bir ordu olduğu uzaktan bile görülüyor. Kana kana su içip güçlenenler, cihad meydanını terke başlıyor. Ama yine mazeretleri var; “Düşman ordusu sayıca daha fazla ve bizden çok daha güçlü.” Biz bir nehirle sınanmadığımızı düşünüyor olabiliriz belki. Oysa hayat boyu “sebepler nehri’nde” oynaşıyoruz. İman hizmetini bile paraya, mala makama, şöhrete, yurda, sayıya, tiraja endeksleyip günlerimizi ve gecelerimizi onlar peşinde harcıyoruz. Onları öylesine kana kana içiyoruz ki, nehrin ötesini düşünmeye, düşünsek de geçmeye mecalimiz kalmıyor. Talut’un ordusundaki, Rabbinin rahmet ve kudretine tam bir iltica ile “Ve sebbit akdemana” duasını eden inanmış azların, Mekke’deki inanmış azların, Bedir’deki inanmış azların, Hendek’teki inanmış azların yalnız O’na teslimiyet içindeki mücadelesini yaşamıyoruz. Güç peşinde koşuyor, tüm hareketlerimizi ona bina ediyor, sonuçta gücü buluyor, ama kendimizi bulamıyoruz. Metin Karabaşoğlu Camide Dans Var, s.67-68
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|