11-17-2008, 16:42 | #1 |
Nenen çarık giyerdi bunlari unuttun mi? (Salih Tuna)
Salih Tuna - Yeni Şafak [email protected] Nenen çarık giyerdi bunlari unuttun mi? Kim hükmederse, yekdiğerine “duvar” olan duvarların, hükümferma olduğu yıllardı. Her slogan bir duvar, her duvarda bin slogan vardı. Kurtarılmış duvarlar, esir alınmış duvarlar, muhasara altındaki duvarlar şehri zapturapt altına almıştı. “İdrakimize giydirilen deli gömlekleri” kalenin, hanın, caddenin, sokağın, evin, bahçenin duvarlarında arzı endam ediyordu: “Kahrolsun faşizm…” “Milliyetçi Türkiye…” “Tek yol devrim…” “Komünistler Moskova'ya…” “Başbuğ Türkeş…” “Umudumuz Ecevit…” “Bağımsız Türkiye…” Sloganlar, manifestolar, afişler, pompalı pankartlar, nümayişler kurtarılmış mahallelere açılıyor; kurtarılmış mahalleler de arkadaşlığa, kardeşliğe sımsıkı kapatılıyordu. Hulasa, kurşunların sesi bütün sesleri bastırıyordu. Şuracığa manzarayı umumiye hakkında küçük bir “okuma parçası” aktaralım ki, yeniyetme kardeşlerimiz azıcık fikir sahibi olsun: “Nerdeydin oğlum sen?” “Dernekte…” “Hadi lan artiz. Akşama kadar o kızı kesiyordun; bilmiyoruz sanki…” “Ne kızı abi ya?!.” “Arkadaşlar görmüşler oğlum; dün gece yazı yazdığımız duvara yaslanmış, üçüncü kattaki esmer kızı kesiyormuşsun…” “Benim üçüncü katın varlığından bile haberim yok abi! Ne kızı, ne esmeri?..” “Peki ne işin vardı orda?..” “Yazıyı silmişler mi diye bakmaya gitmiştim…” “Ben sana gece yazıya çıkacağız; gündüz yat uyu demedim mi hıyar?!.” “Uyku tutmadı abi…” “Uykusuzum ayaklarına bana bi ayak bağı ol; ayağına sıkmazsam şerefsizim... ” “Sen şurdan yarım ekmek köfte ısmarla abi, gerisini dert etme…Hayret ya, nerden uyduruyorlar; bizim kızla mızla ne işimiz olur?..” Parantezi burada kapatalım ama meraklısı için şu notu da düşelim: Üçüncü kattaki o esmer kızla, “duvara yaslanan delikanlı” değil, “fırça atan abi” evlenmiştir. “İsmet Paşa İlkokulu”nun bahçesini çiçeklendirdiğimiz yıllardı. Ali Kemal Denizci'nin satılmasına Meydan'dan Avni Aker'e kadar uzanan protesto yürüyüşüyle isyan edilen yıllara daha çok vardı. “Dozer Cemil” lakaplı rahmetli Cemil Usta, Keagen'lı, Toshack'lı Liverpool'a golünü henüz atmamıştı. Lakin “Yeşil sahaları yıktık uşaklar yıktık / Yaşasın Trabzonspor birinci lige çıktık…” türküsünün duyulacağı 1975'e de çok bir şey kalmamıştı. Halk sokak sokak kamplara bölünmüş; Avni Aker stadyumunun dışında ortak duygulara mekan kalmamıştı. İmkan diyene “sağcı”, olanak diyene “solcu” denildiği yıllardı. Dünyanın en sıcakkanlı insanlarının arasına duvarlar örülmüştü. İzmlerden, sloganlardan, kelimelerden inşa edilen duvarlar… Günlerden bir gün bağlama eşliğinde çok farklı bir ses duyuldu. Bu ses “kahrolsun” demiyordu, “yaşasın” demiyordu, “tek yol” demiyordu. “Ölürsem” diyordu, “kimsesi yok” diyordu, “Eminem” diyordu: “Ben ölürsem uşaklar / Eminem ne edecek / Onun da kimsesi yok / Ne yanlara gidecek…” Bambaşka bir derdi vardı bu sesin. Bu sesin önünde hiçbir ideoloji, hiçbir slogan, hiçbir barikat, hiçbir duvar duramıyordu. Erdoğdu'dan Arafilboyu'na, Boklu Dere'den Boztepe'ye, Faroz'dan Atapark'a, Tonya'dan Of'a, Çaykara'dan Arsin'e, Yomra'dan Akçaabat'a kadar her yere, her haneye dalga dalga ulaşıyordu. Bu ses hiçbir ideolojinin başaramadığını başarıyor; herkesi kendi derdine ortak ediyordu. Bu ses sağırlaştırılmış meydanların, caddelerin, sokakların, evlerin kulaklarını açıyor; kamplara bölünmüş halkın ortak dili haline dönüşüyordu. Çünkü bu ses “Nenen çarık giyerdi bunlari unuttun mi?...” diyerek insanlara aslını, kökenini hatırlatan, dahası, aynı ninenin torunları olduğunu ihsas eden bir güzel insanın sesiydi. Bu ses Erkan Ocaklı'nın sesiydi. Bu güzel sesin sahibini, en güzel sözün ebedi sahibine yolcu ediyoruz bugün. Rahmet dilerim. 17 Kasım 2008 Pazartesi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
11-17-2008, 17:00 | #2 |
....
"Bu sesin önünde hiçbir ideoloji, hiçbir slogan, hiçbir barikat, hiçbir duvar duramıyordu.
Erdoğdu'dan Arafilboyu'na, Boklu Dere'den Boztepe'ye, Faroz'dan Atapark'a, Tonya'dan Of'a, Çaykara'dan Arsin'e, Yomra'dan Akçaabat'a kadar her yere, her haneye dalga dalga ulaşıyordu." Çok anlamlı bir yazı oldu, duygulandırdın bizi Salih Tuna... |
|
11-17-2008, 17:38 | #3 |
...
İmkan diyene “sağcı”, olanak diyene “solcu” denildiği yıllardı. Dünyanın en sıcakkanlı insanlarının arasına duvarlar örülmüştü. İzmlerden, sloganlardan, kelimelerden inşa edilen duvarlar… Günlerden bir gün bağlama eşliğinde çok farklı bir ses duyuldu. Bu ses “kahrolsun” demiyordu, “yaşasın” demiyordu, “tek yol” demiyordu. “Ölürsem” diyordu, “kimsesi yok” diyordu, “Eminem” diyordu: ... Salih Tuna, kaleminin hakkını vermiş bu yazıyla. |
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
erkan ocaklı, nenen çarık giyerdi, salih tuna, trabzon, yeni şafak |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|