AK Gençliğin Buluşma Noktası
Belgelendirme AK Partimiz hakkındaki bütün yalan haber ve iftiraların aksini belgelendiriyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-28-2008, 18:53   #1
Kullanıcı Adı
Müntesip
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
AK Parti’yi kapatma iddianamesine eleştiri yağmaya devam ediyor. 162 sayfalık başvuruda yalanlanan haberlerin yanı sıra ‘niyet okuma’ kabilinden öğelere sık sık yer veriliyor. Ve daha neler nelere…


--------------------------------------------------------------------------------

Türkiye 14 Mart’tan bu yana Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AK Parti aleyhine açtığı kapatma davasının şokunu yaşıyor. ‘Laikliğe aykırı fiillerin odağı’ hâline gelmekle suçlanan iktidar partisinin ‘eylemleri’ 162 sayfalık iddianamede tek tek sıralanıyor. Ancak dosyanın içeriğine ve çelişkilerine yönelik tepkiler bitmek bilmiyor. Şüpheli ya da yalanlanmış gazete haberlerinin ve demeçlerin ‘delil’ kabul edilmesi ilginç bulunuyor.

İddianamede, hukukun temel ilkeleriyle çelişen birçok unsur var. Pozitif hukukun en önemli özelliği somut deliller yerine ‘niyet okuma’ kabilinden öğelere sıkça yer veriliyor. Yani objektiflik ilkesi ihlal ediliyor. Yine halkının yüzde 99’u Müslüman bir ülkede ‘din, iman, inanç, İslam’ gibi temel kavramlar ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı’ diye nitelendiriliyor.

İLHAN SELÇUK VE DOĞU PERİNÇEK’E ATIF…

Başvurudaki haber kupürlerinin daha çok Doğan grubu, Cumhuriyet Gazetesi ve Doğu Perinçek’in Aydınlık Dergisi gibi ‘ulusalcı’ yayınlardan alınması dikkat çekiyor. Ergenekon soruşturması kapsamında cuma günü gözaltına alınan İlhan Selçuk ile Doğu Perinçek’in yanı sıra Vural Savaş’a ait söz ve yazılar da metnin önemli delilleri. Mesela, Yalçınkaya’nın AK Parti’yi kapatma gerekçeleri, eski Başsavcı Savaş’ın Şubat’ta çıkan ‘AKP çoktan kapatılmalıydı’ kitabındakilerle örtüşüyor.

‘Kamu adına’ kaleme alınan başvuru, uluslararası hukukta parti kapatmanın sebeplerinin sıralanmasıyla başlıyor. Davada izlenecek yönteme dair açıklamalarıysa, sürecin hukukî yönünü daha ilk anda tartışmalı hâle getiriyor. Evvela kapatma davası, “ceza muhakemesi hukuku ölçeğinde ceza davası” kabul edilmiyor. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin Refah Partisi kararında, Siyasî Partiler Kanunu’ndaki kapatmaya engel maddeyi değiştirirken ‘ceza mahkemesi’ gibi davrandığı gözden kaçıyor. Başsavcı, metne aldığı eylemlerin ceza hukukunda suç sayılıp sayılmamasını da önemsemiyor. Böylece sıradan kişilere müeyyide gerektirmeyen sözler, politikacı için suça dönüşüyor.

FARKLI LAİKLİK YORUMLARI

Yalçınkaya’ya göre hukukun ‘suç görmediği’ fiillerin partilerce işlenmesi, “yarattığı ve yaratacağı kaçınılmaz sonuçları gözetildiğinde” yasak için yeterli. Eylem tarihlerinin önemi bulunmadığından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 yıl önceki konuşmaları bile başvuruya giriyor. Şahsîliği belirtilmeyen söylem ve fiiller de partiye isnat edilebiliyor. Ayrıca partiyi ‘sorumluluktan kurtarmak’ adına ‘kendi fikrim’ denilmesi de geçersiz sayılıyor. “Parti üyeliğinden ayrılanların eylem ve ifadeleri partiye isnat edilebilir.” savınca sadece vatana ihanetle suçlanabilecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ismi iddianameye ekleniyor. Hâsılı AK Parti mensuplarının demokrasiye inanmadığı, şeriat anayasası için takiyye yaptığı hükmüne varılıyor.

İddianamede laiklikle ilgili tanımların yanı sıra, Türkiye’deki uygulamaları ve bu kavramın kapsadığı alanlara dair bölümler de çelişkilerle dolu. TBMM eski Başkanı Bülent Arınç’ı, laikliğin yeniden tanımlanmasını istediği için suçlayan Yalçınkaya’nın tarifleri birbirini tutmuyor. Anayasa Mahkemesi’ne atıfla “Hukukî yönden, klasik anlamda laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması” da diyebiliyor; “Gerçekte laiklik din-devlet işleri ayrılığı biçiminde daraltılamaz. Boyutları daha büyük, alanı daha geniş bir uygarlık, özgürlük ve çağdaşlık ortamıdır” da...

İDDİANAMEDEKİ ‘KOYU’ AYRICALIK!

İddianamede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çoğu üst düzey AK Partilinin, Refah ve Fazilet geçmişine atıf yapılıyor. Başsavcı kapatma gerekçelerini sıralarken, önemli gördüğü satırları, ‘koyu harflerle’ belirginleştirmiş. Mesela Başbakan Erdoğan’ın “Hepimizi yaratan mutlak yaratıcı Allah’tır. Ayrıma ne gerek var. O üst ortak paydada birleşip el ele vereceğiz.” ve 7 yaşında Kur’an kursuna gittiğini belirttikten sonra “Bir çocuğun Kur’an öğrenmesinin ona getireceği olumsuz ne olabilir?”sözleri bu kabilden.

Başörtüsü yasağına dair açıklamalar da metinde önemli bir yekûn tutuyor. Erdoğan’ın, “Başörtülüyü devlet okuluna sokmuyorsun, bari bırak özelde okusun. Şimdi bunların mantığı şöyle: Sen başörtünle tarlada çalış, çapa yap; ama sosyolog, psikolog olma.” beyanı koyulaştırılıyor. Ama devamındaki cümlede bu ‘koyuluğa’ gerek duyulmuyor: “Gelin bunun önünü açalım. Sen yarın yine bu çocukları devlette işe alma, özel sektörde çalışsın.” Başbakan’ın, kompozisyon yarışmalarında dereceye giren ancak başörtüleri gerekçesiyle kürsüden indirilen ortaöğretim öğrencileri Tevhide Kütük ve Emine Elif Azder’i araması da suç hanesine yazılıyor.

74’Ü DEĞİL, 1’İ GÖSTEREN METİN

61 suçlama yöneltilen Başbakan’ı 16 maddeyle eski TBMM Başkanı Bülent Arınç izliyor. İlk laiklik ihlali, ‘yazılı basın’ kaynaklı, Meclis mescidinde Kur’an kursu açması iddiası. Yasama yetkisinin Meclis’e verildiğini; bunu kısıtlayacak, üzerine gölge düşürecek, bölecek, birbirinden ayıracak bir mekanizmanın bulunmadığını belirtmesi de Arınç’ın ‘koyu’ suçlarından.

9 suçlamayla üçüncü sıradaki Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise meslek liselerindeki katsayı uygulamasını eleştirdiği, başörtüsü yasağını ‘zulüm’ diye tanımladığı için Yalçınkaya’ya takılıyor. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan hakkında dava açma izni vermesi istenilen Çelik’in ‘soruşturmaya izin vermeyeceğim’ cevabı da suç isnatlarından. Ancak Bakan’ın eski YÖK başkanları Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç hakkındaki 74 dosyaya soruşturma izni vermediği gözden kaçıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de başörtüsü yasağı eleştirileri sebebiyle başvuruya ekleniyor.

Hâlihazırda devam eden Danıştay saldırısı davasına dair de kesin hükümler var başvuruda. Bir kere Alparslan Arslan ‘kökten dinci’. Söz konusu eylemi başörtüsü yasağı sebebiyle işlediği ‘kesin’. Sanığın ‘Ergenekon’ isimli çeteyle irtibatına yönelik iddialarsa metinde yer almıyor. Dava temyize giderse Başsavcı’nın önüne gelecek. Bu da Yalçınkaya’nın sürece ilişkin oyunu önceden açıklaması (ihsas-ı rey) anlamı taşıyor.

PEYGAMBER, BAŞÖRTÜSÜ, SAFAHAT SUÇLAMALARI

İlköğretim 5’inci sınıfı tamamlayan öğrenciler için kanunî temsilcilerinin talebiyle yaz Kur’an kursu açılması da zanlı fiillerden. İlim Yayma Cemiyeti’nin ‘Kur’an-ı Kerim ve İstiklal Marşı’ okunmasıyla başlayan genel kurultayına Millî Eğitim ve Ulaştırma Bakanı ile bazı AK Partili vekillerin katılması, Cemiyet Başkanı Hazma Akbulut’un “İlk ve ortaöğretimdeki din eğitimine önem verilmeli. Çocuklarımıza Peygamberimiz’i anlatmalıyız.” ifadeleri de metne giriyor.

Eski Devlet Bakanı Güldal Akşit’in “tek hatası” ise “Başörtüsü sorunu genç kızlarımızın eğitim alması önünde engel teşkil etmektedir.” demek. Tek beyanlık zanlılardan biri de Nevşehir eski Milletvekili Mehmet Elkatmış. Onu ‘yakan’ beyansa şu: “Türban yasağı insan haklarına aykırıdır, savunulamaz.” Bu meseleye insan hakları ihlali ya da ayıbı diyenlerden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, İstanbul Milletvekili Egemen Bağış ve partinin ‘sol’ kökenli üyesi Prof. Dr. Mehmet Zafer Üskül de siyasî yasak istenilen 71 kişilik listede. Kilis Milletvekili Hasan Kara ise Danimarka’daki karikatür krizini eleştirdiği için ‘kara liste’ye girmiş.

Yerel yönetimler de farklı icraatları sebebiyle suçlanıyor. İlk sırada dinî içerikli kitap dağıtmak var. Samsun Gazi Beldesi Belediye Başkanı Süleyman Kaldırım’ın önsöz yazdığı namaz hocasının dağıtılması; Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç’in ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Hz. Peygamberin Örnek Hayatı’ isimli kitabı; Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın Mehmet Akif Ersoy’un ‘Safahat’ını, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun üzerinde kartviziti bulunan Kur’an-ı Kerim’i (1993’te dönemin CHP’li Başkanı Sefa Sirmen, iç tarafında ismi ve unvanı bulunan Kur’an’ı hacılara hediye etmişti) dağıtması ve Ramazan’da iftar çadırı kurulması da iddianamede.

Anayasa’nın 10’uncu ve 42’nci maddelerdeki değişiklikle ilgili kanun teklifine imza atan AK Partili vekillerin ismi koyu harflerle tek tek kayda giriyor. Eğitimciler Birliği Sendikası’nı (Eğitim Bir Sen) hiçbir kanıt göstermeden “Cumhuriyet devrimlerine aykırı faaliyetleriyle bilinen Eğitim Bir-Sen” diye tanımlayan, Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın TRT’ye çıkmasını laikliğe aykırı bulan Başsavcı, ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Türkiye’ye dair ‘İslam Cumhuriyeti’ nitelemesini de başvurusuna alıyor. Türk müteşebbislerin yurtdışında açtığı yüz akı okulları da eleştiren Yalçınkaya, bu kurumların ‘faaliyetleri’ sebebiyle bulundukları ülkelerin Türkiye’yi uyardığını (!) söylüyor.

Yalanlanan “içki yasağı” haberlerinin yanı sıra İstanbul’da İETT otobüslerinin İHL öğrencilerini bedava taşıdığı türündeki asılsız bilgiler de iddianamede boy gösteriyor. Neredeyse tamamı ‘şüpheli’ kamuda ve eğitim kurumlarında başörtüsü kullanıldığına dair bazı gazete kupürleri de AK Parti’yi kapatma gerekçelerinden. Ankara Cebeci Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimlik binasındaki mutemetlik ve matbu evrak deposu odalarında türbanlı personelin görev yaptığı, Kartal İlçe Millî Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy’un izinli sekreterinin yerine türbanlı kamu personeli çalıştırdığı ve İstanbul Güngören’deki İzzet Ünver Lisesi’nde çok sayıda türbanlı öğrencinin okula ve derslere girmesine öğretmenlerin müdahale etmediği gibi.

BERAAT EDEN KİŞİLER DE BAŞVURUDA

Başsavcının iddianamesindeki bazı isnat ve iddialar da mahkeme kararlarıyla daha önceden aklanmış. Mesela, 2004 yerel seçimleri sırasında AK Parti Niğde Ulukışla İlçe Teşkilatı genel meclisi üye adayları Ali Uğurlu, Kamil Ünal, Mustafa Burna ve belediye başkan adayı Ali Tekin’in seçim aracı üzerindeki ‘İktidarla el ele, 84 yıllık karanlığa son’ yazısıyla Cumhuriyet dönemi kastedildiği tarzında yansıdı medyaya. CHP’nin mahkemeye taşıdığı bu söz Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada beraat etti. Üstelik CHP’nin temyiz için başvurduğu Yargıtay da yerel mahkemeyi haklı buldu. AK Parti Niğde İl Başkanı Faruk Akdoğan, Cumhuriyet rejimini hedef göstermediklerini, 84 yıldır muhalefet partisindeki ilçe belediyesinin artık el değiştirmesini istedikleri için o sözü kullandıklarını söylüyor. Ancak Yargıtay’ca dahi yalanlanan olayın metne girmesi düşündürücü. Başvuruda buna benzer vakalar çıkarmak mümkün.

Yine Denizli’deki bir ölüm hadisesi bazı gazetelerde “Endüstri Meslek Lisesi’nde sınıf tahtasına ‘şeriat gelecek, zulüm bitecek’ diye yazan ve namaz kıldığı için derslere geç giren öğrencisi tarafından öldürülen öğretmen Yusuf Batur’un bir caddeye verilen ismi AKP’li Belediye tarafından değiştirildi” diye yer alır. Konu tekzip edilir ancak Yalçınkaya iddianamesine vakayı basındaki ilk hâliyle taşır. Öldürülen öğretmen Batur’un kuzeni avukat Mehmet Ali Gölcüklü, başvurudaki ifadelerle olay arasında hiçbir ilginin bulunmadığını belirtiyor. AK Parti Meclis Üyesi Gölcüklü, iddianın bazı sivil toplum kuruluşları ve CHP’lilerin gayretiyle bu şekle sokulduğunu, medyanın da olayı körüklediğini ifade ediyor.

FAKİR ÖĞRENCİYE OKUMA İMKÂNI İRTİCA; KAMUDAKİ MESCİTLER DE SUÇLU…

Başsavcının kapatma davasına konu ettiği haberler sadece yalanlananlarla sınırlı değil. Zira, iddialar arasında öyleleri var ki ‘akla ziyan’ dedirtecek türden. Mesela, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan Gümrükoğlu imzasıyla 7 Şubat 2008’de yayımlanan ve “Sağlık kurum ve kuruluşlarımızın huzur ve sükunet içinde hizmet verebilmesi için, kurum sahasında fotoğraf veya kamera çekimi yapılmaması, kurum ve kuruluş amirinin izni olmadan bu tür faaliyetlere izin verilmemesi…” şeklindeki genelge, suç delilleri arasına girdi. Oysa hemen tüm kamu kurum ve kuruluşlarında fotoğraf ve kamera çekimi yasak.

Sağlık kuruluşlarında ibadet için yer tahsis edilmesine yönelik genelge de laiklik karşıtı eylemler kapsamına alınıyor. Ancak bu tür mekânlar ordu dahil hemen her kurumda mevcut.

Yine İçişleri Bakanlığı’nın yerleşim merkezindeki bar, gazino ve pavyon gibi içkili mekânların vatandaşların huzur ve asayişinin daha iyi sağlanması için şehir dışında ya da belli bölgelerde toplanmasına yönelik genelgesi de “medyanın gazıyla” içki yasağı gibi algılandı ve iddianameye girdi. Millî Eğitim Bakanlığı’nın fakir ve başarılı öğrencilerin özel okullarda okutulmasıyla ilgili yönetmeliği de parti kapatma sebebi oldu.

Hâsılı, kapatma davasına hukukun değil ‘siyasetin’ damga vurması Anayasa’nın girişinde belirtilen ‘laik, demokratik hukuk devleti’ ilkelesiyle pek bağdaşmıyor.


 

Müntesip isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-28-2008, 19:12   #2
Kullanıcı Adı
tayyipleyiz
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
Bu davanın siyasal olması zamanlamasından belli değil mi? Tam da bazı çevrelerin aylar öncesinden bildiği, bazılarının sinyal verdiği, şah damarına neşter vurulan bir örgütün, su yüzüne çıkarılacak karanlık ilişkilerin açığa çıkması sırasına denk gelmesi manidar. Düşünülesi ve üzerine gidilesi bir girişim olması burdan bile ispat götürmez değerde...
İnsanlığın, halkımızın sömürülmesi, içten içe yıkılması, yitik hale getirilmesi, iç oyunların zirve olduğu, çıkar ilişkilerinin kendi üniversitelerinin içini boşltamaya çalışan Aydın! kesimin açığa çıkışı hazmı zor olsa gerek. Ama bizim için değil de ucundan mı, neresinden olacağı çıkınca öğrenilecek odakların kanına dokunur olması düşündüürücü... Kimler, kimler çıkacak daha merakla bekliyoruz. Yazık bu ülkeye gene ayakta dimdik oluşu değerlerine bağlılığından olsa gerek... Bilinç onların işine gelmez, sorgulama da hani. Sonra aptal diyecekleri, seçimden seçime kapılarına gidecekleri saf! seçmen grubu nerde kalır sonra. Elit olma, ötekileştirmeden geçer...

Ak Parti bir şekilde saf dışı bırakılmalı... Bırakılmalı ki bu işler su yüzüne çıkmasın, herşey yolunda ve tıkırında gitsin... Nasıl yapalım, seçimle, demokrasi ile beceremedik son kale yargı... Yargı erki bizim elimizde, bir yolunu bulur, gerekirse hukuğu siyasallaştırır gene de kapatırız... emellerine ulaşamayacaklar Bu halk yapılanları unutmaz, ve şiddetle karşılık vermesini de bilir, ümitvar olduğumuz gençliğimiz bizim gururumuz daha bilinçli inşaaallah...

Tasfiye demek ki bizatihi yargıdan başlamalı belki de, sivil anayasa şatoğluşart oldu artık. Bunu biz bile görüyoruz... Büyüklerimiz zaten biliyorlar...
İçselleştiren, acıtan bir paylaşım...
Teşekkürler emeğinize sağlık...+1

tayyipleyiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2008, 19:57   #3
Kullanıcı Adı
mgv
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
BUNALR BU SAATTEN SONRA BOŞ LAKIRDILAR.ÇÜNKÜ BU OLAYIN BURALARA GELECEĞİ 3 SENE ÖNCE BELLİYDİ.6 SENEDİR İKTİDARDA BULUNA AKP HİÇ KILINI KIPIRDATMADI.SİYASİ PARTİLER YASASINI KONUŞMAYA BİLE FIRSAT VERMEDİ .ŞİMDİ YUMURTA ........ DAYANDI ŞİMDİ KAMETE KALKTI .BU SAATTEN SONRA YAPILACAK OLAN NEDİR .BEKLEYİP NASIL YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRIYORLAR GÖRELİM.ÇETELERDEN MEDET UMMASA İYİYDE ANCAK MUHTURALARDAN MEDET UMANDAN FAZLA BİR ŞEY BEKLENMEZ
mgv isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2008, 20:05   #4
Kullanıcı Adı
tayyipleyiz
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
Alıntı:
mgv Nickli Üyeden Alıntı
BUNALR BU SAATTEN SONRA BOŞ LAKIRDILAR.ÇÜNKÜ BU OLAYIN BURALARA GELECEĞİ 3 SENE ÖNCE BELLİYDİ.6 SENEDİR İKTİDARDA BULUNA AKP HİÇ KILINI KIPIRDATMADI.SİYASİ PARTİLER YASASINI KONUŞMAYA BİLE FIRSAT VERMEDİ .ŞİMDİ YUMURTA ........ DAYANDI ŞİMDİ KAMETE KALKTI .BU SAATTEN SONRA YAPILACAK OLAN NEDİR .BEKLEYİP NASIL YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRIYORLAR GÖRELİM.ÇETELERDEN MEDET UMMASA İYİYDE ANCAK MUHTURALARDAN MEDET UMANDAN FAZLA BİR ŞEY BEKLENMEZ
Bu görüşlerin reel değil sevgili kardeşim. İktidar süresince yapılanların takdirini 2. seçimde sevgili halkımızverdi, siz takdir etmesenizde... İdeoloji realitenin önüne geçmemeli bence, hakedene hakkını vermek fazilet ifadesidir. Siz de bunu bir düşünün isterseniz, küçük bakış açıları sine daraltır, ufuk küçültür... Size bişey kazandırmaz bence...
Çetelerin üzerine gidlmeyişi bu iktidarın suçu olsa, şimdi niye gitsin.. Bu ne kadar gerçekçi... Çeteleri sebep göstermeniz de ilginç geldi bana...
sevgilerimle...
tayyipleyiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-28-2008, 21:27   #5
Kullanıcı Adı
akdok
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
Bana kalırsa akp'nin daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan'ın kapatma davası açıldıktan sonra belli bir süre için yaptığı konuşmalar tepkilerin üzerine çekilmesini sağladı.(ki sonra da milletvekilleriyle beraber konuşmama kararı aldı zaten.)

burada üzüldüğüm şey medyanın 'iktidarcılar' ve 'ulusalcılar' olarak ikiye bölünmesi...bu bölünme olmasaydı kimse yok o haber a gazetesinden alınmış,o gazete ulusalcı;yok o haber b televizyonundan alınmış o tv iktidarcı diyemeyecekti ve daha çok gerçek su yüzüne çıkacaktı.

bari siyasi görüşlerini medyaya yansıtmasalardı...her iki taraf da...
akdok isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-29-2008, 11:39   #6
Kullanıcı Adı
Müntesip
Standart Niyet ettim parti kapatmaya
Alıntı:
akdok Nickli Üyeden Alıntı
Bana kalırsa akp'nin daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan'ın kapatma davası açıldıktan sonra belli bir süre için yaptığı konuşmalar tepkilerin üzerine çekilmesini sağladı.(ki sonra da milletvekilleriyle beraber konuşmama kararı aldı zaten.)

burada üzüldüğüm şey medyanın 'iktidarcılar' ve 'ulusalcılar' olarak ikiye bölünmesi...bu bölünme olmasaydı kimse yok o haber a gazetesinden alınmış,o gazete ulusalcı;yok o haber b televizyonundan alınmış o tv iktidarcı diyemeyecekti ve daha çok gerçek su yüzüne çıkacaktı.

bari siyasi görüşlerini medyaya yansıtmasalardı...her iki taraf da...
aslına bakarsan bölünmenin sebebi bazı güruhların ülkedeki huzur ortamı sebebiyle yolunda giden tekere comak sokamamaları sonucu bazı ulak medya guruplarını kullanmaları sonucudur.bunlar ülkedeki ekonomik olarak faiz oranlarının düşmesi, sosyolojik olarak ise halkın artık gercekleri ögrenerek ilmi ve dini yönden bilinçlenmesini kabullenemeyen su gözelerinin basına kamp kurmus bu güruh'un halkın bilinçlenerek artık yeter deyip bu ülkede ne yetisiyorsa bunda benimde hakkım var hatta bu ülkeyi canım pahasına savunmam hasebiyle en cok hak benim deyip calışmalarından ve bunun sonucunda da bu halk düşmanı güruh'un ellerindeki muktediriyatı kaybetmemeleri ve kendi gercek yüzlerini halkın görmemelri için gerek yalan haberlerle,gerek cımbızla secilen bası sonu kesilmiş cümlelerle halkı gerceklerden uzak kendi fikirlerinin hasbahceleri sandıkları fikir bataklıklarına cekmeye calışmalrının ürünüdür bu medyanın ikiye bölünmüşlüğü.aslına bakarsan halk herşeyin farkında bunlarda bogulmakta olan bir adamın son cırpınısları aslında o sebeple bu sekilde pervasızca etrafa saldırmaktadırlar.dedgim gibi hasbahcelerinin bataklık oldugunu anlayan bu insanlar batmadan önce ne söylesemde halkı ikiye ayırsam hesabı yapmaktadır.bunların bu cirkin emellerine alet olmayalm derim,yapılacak seylerin basında da haklı davamızı anlatabildigimiz kadar cok kişiye anlatmak geliyor diye düşünüyorum
Müntesip isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi