01-29-2020, 16:28 | #1 |
NORVEÇ MODELİ
NORVEÇ MODELİ Akdeniz Kalkanı , MEB , kıta Sahanlığı , Mavi Vatan Konsepti ve Doğu Akdeniz Enerji Havzası , hatta sonrası masaya yatırılacak Ege Havzası , sıcak gündem aynı paralelde Libya , Büyük resme baktığımızda ayağa kalkan Türkiye’nin kendisini bu enerji çıkar alanında denklemin dışına çıkarmaya çalışan organizasyonlara karşı direndiğini ve artık bitmeye yaklaşmış Suriye iç savaşından sonra Doğu Akdenize kayan nüfuz savaşında yer aldığını , hemde başarılı hamleler ile yer aldığını görmekteyiz. Genç nüfusu ,dinamizmi , inancı ve gücünü tarihinden , milletinden alan ordusu ile Türkiye oyunu bozacak , çelik yumruğunu masaya vuracak ve torunlarının hakkını söke söke alacaktır o aşikar. Türkiye, son yıllarda izlediği, sınırlarının ötesinde başlayan güvenlik stratejileriyle bu risklerin önüne geçmeyi büyük ölçüde başarmıştır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de şu ana dek izlediği politika herhangi bir oldubittiye izin vermemek ve tek taraflı hamlelerin önüne geçmek biçimindedir. Bu politikanın özellikle Suriye bağlamında başarılı olduğu söylenebilir. Suriye’nin kuzeyinde, sınır hattı boyunca uzanan bir terör koridoru Türkiye tarafından de facto bir güvenli bölgeye dönüştürülmüştür. Kararlılıkla ve kontrollü güçle masadan istediğimizi aldıktan , verimli yataklar keşfedildikten sonrası ne olacak.Bu soru topyekün savaşı göze aldığımız bir kazanımın uzun vade katma değere dönüşme meselesi aslında. Fırtına dindikten sulh tesis edildikten sonra kaynakların kullanımı.Burada Norveç örneği çok çarpıcı bir örnek .Bu gün Norveç in sahip olduğu kaynaklardan çok fazlasına çok daha kıymetlisine sahip ülkeler var , lakin sefalet ve fakru zaruret e batmış vaziyetteler , misal Venezuella. İlk bakışta klasik Nordik devlet anlayışı ve İstanbulun yarısı bile etmeyen nüfusu bu zengiliği açıklıyor gibi gözükebilir ancak Hayır.Bunun arkasında yatan sır bu rezervin idaresinde ki başarılı finansal yönetim. Aslında Kuzey denizinde Norvec kıyılarında rezervleri ilk keşfeden 1950 ler de SHELL.1960 lara gelindiğinde Norveç petrol çıkarma izinleri vermeye başlıyor. Ancak farklı bir yol izlemeye başlıyorlar, asla teslimiyetçi bir yapıda değiller, devlet kendi petrol şirketi olan Statoil'ı kuruyor (bugünkü adıyla Equinor) ve sondaj izinlerinin minimum %50'sini bu şirkete verme kararı alıyor.Burası çok önemli ; özel ve yabancı petrol şirketlerine ise %78 kurumlar vergisi uygulamaya başlıyorlar. Pek çok petrol zengini ülkenin aksine Norveç, üretim kapasitesini aşırı artırmak yerine daha sürdürülebilir bir sondaj politikası izlemeye başlıyor. Soğuk savaş yıllarını böyle geçirdiler , 1990 lara gelindiğindeyıllar içinde petrol gelirleri birikerek çok ciddi bir miktara ulaşmıştı. Ayrıca petrol fiyatları oynaktı sık sık inip çıkıyordu ve bunu kontrol etmeleri mümkün değildi, öyleyse ülkenin farklı alanlara yatırım yaparak bu riski dağıtması gerekiyordu. Bu amaçla norveç merkez bankasının bünyesinde Norges Bank Investment Management adında bir yatırım fonu kuruldu. bu yatırım fonu hiçbir şekilde Norveç piyasasına yatırım yapamayacak ve hükümet de her ne olursa olsun yatırım fonunun ana parasına dokunamayacak ancak yıllık kazançlarını değerlendirebilecekti. Sabit getirili menkul araçlar, hisse senetleri ve gayrimenkul olmak üzere üç ana alana yatırım yapılması karar alındı.Fonun büyüklüğü başarılı yönetimle BİR TRİLYON DOLAR ( 1.000.000.000.000 USD ) a ulaştı kısa zamanda. Apple, Amazon, Alphabet, Shell, Nestle, Novartis gibi pek çok bilindik Global şirketlerin yanı sıra Türkiye'den de Aselsan, Türkiye İş Bankası, Akbank gibi 52 şirketin de hissedarı konumunda Norveçliler . Türkiye'deki ellerinde tuttukları hisse senetlerinin piyasa değeri ise 1 milyar dolar düzeyinde 31 aralık 2018 verilerine göre. akılcı yatırım yönetimi politikaları izleyen bu fon, 2018 yılını tam 147 milyar dolar yukarıda kapatmış. Mesele petrole sahip olduktan sonra gelirleri akilane değerlendirebilmekte.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|