|
![]() |
#1 |
![]() K. Kore'nin son füzeleriyle gündeme gelen Brzezinski ve profesör Selikow'la yapılan nükleer kriz söyleşisi. Kuzey Kore'nin son nükleer denemesinin ardından Zbigniew Brzezinski ve Virginia Üniversitesi Tarih profesörü Philip Selikow'la yapılan nükleer kriz söyleşisi. MARGARET WARNER: Amerikan yönetiminin nükleer silahların yayılmasını engellemek için yaptığı baskıya karşı İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'dan cüretkar sözler geldi bu hafta. ABD ve batıyı, Tahran'ın nükleer programına karışmamaları için bir kez daha uyardı. Bu yeni nükleer dünyadan sökün eden tehlike ve sorunlara karşı Amerikan başkanı ne yapabilir?Bu soruyu şu an Center for Strategic and International Studies danışmanı, Carter yönetiminde ulusal güvenlik danışmanlığı da yapmış bir isme, Zbigniew Brzezinski'ye ve Virginia Üniversitesi Tarih profesörü, eski Dışişleri Bakan Condoleezza Rice'ın danışmanı Philip Selikow'a yöneltiyoruz. Her ikinizde hoşgeldiniz. Profesör Brzezinski, nükleer silahların yayılmasıyla ilgili olarak daha önce herhangi bir Amerikan başkanı aynı anda bunca sorunla karşı karşıya kaldı mı? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Hayır, daha önce olmadı. Ve hiç hayra alâmet değil; ABD'nin gerekli cevabı vermek için diğer devletlerle çalışmak adına ne yapabilecekse onu yapmasının önemini ifade ediyor. Örneğin Güney Kore ve Japonya tehlikedeyse, bu iki ülkeye yaptığımız taahhütlerin bir gereği olarak Amerika'nın tek başına cevaplandırmasının gerektiği bir noktaya da dayanabilir. Ancak genel bir önerme olarak, cevap vermek için diğer devletlerle ne kadar çok çalışırsak o kadar iyi olacak, işin üstesinden gelme ihtimali artacak, tek başına uzatmalı bir çatışmaya girme ihtimali o derece azalacak. Daha ciddi tehditlerle cambazlık MARGARET WARNER: Emsalsiz bir şekilde aynı anda kaynayan pek çok kazan olduğu fikrine katılıyormusunuz? PHILIP ZELIKOW: Bir dizi farklı ulusların nükleere sahip oldukları farklı dönemler olduğunu savunabiliriz. Aslında K.Kore ve Pakistan yaklaşık 20 yıl önce nükleere sahip olmaya hazırdılar; Irak da nükleer silah geliştirmeye çalışıyordu. Şimdi ise İran katıldı. Akılda tutmamız gereken büyük resim bu. Nükleer silahların yayılmasını sınırlandırmak için 60 yıldır mücadele ediyoruz. Uzun, bu upuzun mücadelenin bir diğer turuna şahitlik ediyoruz şimdi fakat gerçekten de önemli bir tur zira daha önce bulunmadığımız bir kavşaktayız. Bir yanda, Başkan Obama'nın Prag konuşmasında serdettiği bir yol var; Birleşik Devletlerin nükleer silahları yeryüzünden kazımak istediğini söyledi. Bu silahların uzaklaşıp gitmesini istiyor. Öte yanda, dünyanın büyük bir kesimine göre bu silahların bir yere gittiği yok bilakis sayıları daha da artacak ve nükleer silahları demokratikleştireceğiz. Yani iki istikametten birine sapacağız sanırım. Amerika liderliğinde uygulamaya konulacak küresel inisiyatiflerle sayılarını azaltmaya ikna edecek ve sonra diğerlerini de yanımıza çekmek ve kısa vadeli problemi mağlub etmek için bu küresel inisiyatifi kullanarak Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerden kaynaklanan tehlikelerin yolunu kesecek ve bunun yol olmadığını göstereceğiz. Çünkü bu krizi harcayıp bitirirsek, dünya, daha fazla nükleer silah olacak diye bir sonuca varırsa, tümünü yok etme ümidi sona erecektir. MARGARET WARNER: Amerika'nın uğraşacağı, çoğu veya bazıları eski tür caydırma stratejisiyle caydırılamayacak nükleer silahlı devlet sayısında birdenbire patlama yaşanması gibi bir tehlike söz konusu mu sizce? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Yakın gelecekte hızla nükleer silaha sahip olacak çok fazla devlet yok. Ancak elimizde son derece belirli ve acil bir problem var ve onlar her nelerse, büyük küresel projeler temelinde hitap edemeyeceğimiz türden bir problem bu. Tatbiki ve şu an ki problem. Uzak Doğu'daki durumu yatıştırmalıyız. Bunun yapmanın en iyi yolu, Çin, Rusya ve Japonya'nın bizimle alabildiğince yakın çalışmalarını sağlamaktır. Pakistan hükümetine kendisini koruması için yardım edebilmeliyiz hiç değilse nükleer silahları Taliban'ın eline düşmesin diye. Ve sonra, bunun ötesinde, dostlarımızla birlikte İranlıların cidden görüşmeye hazırlanıp hazırlanmadığını ciddi bir şekilde incelemeliyiz elbette. Sıradaki işler bunlar. KOLLEKTİF BİR TEPKİNİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ MARGARET WARNER: O halde en yeni gelişmeden başlayacak olursak Kuzey Kore – yani bir yandan, Hillary Clinton'un Kuzey Kore için bugün sarfettiği sert beyanları var, diyor ki BM'de sonuçları olacaktır. Diğer yandan altılı müzakelere geri dönülmesi umudu veya beklentisi olduğunu söylüyor. Şimdi, bu tür şeyleri biz de söyledik. Yani şimdi burada yeni olan bir şey var mı? Yahut yeni bir şey gerekir mi? PHILIP ZELIKOW: Sanırım yeni bir şeyler olmalı. Amerika'nın K.Kore diplomasisiyle fazladan bir yol katetmesi mevzubahis değil; bazıları sonuna kadar savunabilir. K.Kore diplomasisi ABD'nin iyi niyet denemesiydi. Daha önemlisi, bölgedeki müttefiklerimizin hepsi de iyi niyet denemesi yaptığımızda mutabık. Peki, diplomasi işe yaramadı. Şimdi sıra kendimizi nasıl savunacağımız üzerinde odaklanmaya geldi çünkü bizimkinden farklı, başka amaçlarının olduğu bir yola koyuldular. Su götürmez şekilde başarısız oldukları çeşitli testler uyguladık. Bu yüzden artık tehlikeyi kuşatıp sınırlandırmaya odaklanmalıyız. Yeri gelmişken söylemeliyim, yeni bir BM Güvenlik Konseyi kararı işe yaramayabilir. Kitaplar BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla dolu. Çiğneniyor. Uluslararası câmianın belirlediği kaidenin ihlaline cevap niteliğinde adımlar atmalıyız artık. Hareket serbestiyetimizi sınırlandıran yeni bir karar, güçsüzlük kanısını güçlendirmekten başka bir işe yaramayacak. Daha güçlü görünmemizi sağlamayacak. MARGARET WARNER: Yeni bir eylem derken, hemen bir örnek verebilir misiniz? Ardından diğer... PHILIP ZELIKOW: Mesela Kuzey Kore'den Libya'ya Suriye'ye uzanan kanalları, nükleer materyallerin yayıldığı kanalları, ticaret ve finans hattını kesebiliriz. Bunlara karşı eyleme geçebiliriz. MARGARET WARNER: Kuzey Kore'ye ne yapabilirsiniz? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Kuzey Kore'yle ilgili pek çok şey yapıyoruz aslında ve yapmaya da devam etmeliyiz. Hemen çözüme kavuşturulması gereken problem, ilgili diğer ulusların bilhassa Çin, Rusya ve Japonya'nın, kollektif bir tepkide bizimle birlikte olmalarının kesinleştirilmesidir. Eğer bizimleyseler, o halde Kuzey Kore'ye yapılan sevkiyatlara müdahale ederek çok daha acı, gözle görülür ilave müeyyideler bile uygulayabiliriz. MARGARET WARNER: Eğer bizle birlikte hareket etmezlerse? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Eğer bizimle birlikte olmazlarsa, korkarım zor bir seçenek olacak bizim için. Tek başımıza becermeyi deneyebiliriz fakat bunun yol açabileceği ve yalnız olacağımız karşılaşma riskiyle birlikte. Veya sırtımıza yaslanıp G.Kore ve Japonya'ya gerekli olduğu takdirde tek başımıza her hâlükarda onları savunacağımızın güvencesini veririz; ancak kollektif tepki, Kuzey Kore için acılı kollektif bir hareket, Kuzey Kore'yle görüşmeler yapan bu ülkelerin sorumluluğundadır. MARGARET WARNER: Bu arada Kuzey Kore, Japonya ve Güney Kore'yi tehdit eden füze denemeleri yapıyor. Bununla ilgili olarak ne yapabiliriz? PHILIP ZELIKOW: Doğru. K.Kore'nin nükleer başlık da taşıyabilecek uzun menzilli füze kapasitesini aralıksız ve başarılı bir şekilde geliştirmesini ABD ve müttefiklerinin hoşgörüyle seyredeceğini sanmıyorum MARGARET WARNER: O halde ne yapabiliriz? PHILIP ZELIKOW: Uzun menzilli füze kapasitesini geliştirmek için bir test programına ihtiyaçları var. ABD ve müttefikleri, iş bir noktaya vardığında test programının doruğa çıkmasını engellemek için müdahale etmek isteyeceklerdir. Ve yine sırası gelmişken, etkinliğimizi BM'lerin tam desteğiyle sürdürüyoruz; BM, balistik füze geliştirme programına devam etmemesi gerektiğini oybirliğiyle söyledi K.Kore'ye. Bu kararların ardında azim var mı yok mu göreceğiz şimdi. MÜTTEFİK YOKLUĞU MARGARET WARNER: Eski Savunma Bakanlarından William Perry, K.Kore füzelerini yok etme noktasına varabileceğimizi söyledi. Bu kadar ileri gidilebilir mi? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Mesela füze Japonya'nın üstünde uçuyordu, sanırım çok iyi bir nedenimiz olacak, gerekli olduğu takdirde ve Japonlar istedikleri takdirde. Bunu bizden istemeleri çok önemli. Füzeyi yakalayıp yok edebiliriz. Ancak gerçek problem şu ki müttefikimiz yok. Phil, bizimle ortak hareket edecek müttefiklerden bahsediyorsun. Problem şu ki Çin ve Rusya bizim müttefikimiz değil. Bir girişimde ortaklarımız onlar fakat problemin doğası hakkında bir şekilde farklı okuma yapıyorlar. MARGARET WARNER: Ve bu İran için de doğru. Değil mi? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Elbette. Heryerde bu aynı sorun. Dolayısıyla onlarla nasıl yek vücut olacağımız, ortak bir politikayı nasıl şekillendireceğimiz çok zorlu bir mesele. Örneğin söz konusu olan Kuzey Kore olduğunda bir ayartma olabilir, mesela Ruslar ciddi bir şekilde dahlimiz olmasını isteyebilirler. Bu bizi daha da çıkmaza sokacaktır. Söz konusu olan İran olduğunda, Çinliler yardımcı olmakta fayda görebileceklerdir çünkü biliyorlar ki Hürmüz Boğazında bir çatışma çıkarsa ekonomileri sadece birkaç saat içinde etkilenecektir. Bu yüzden her bir oyunu şartları analiz ederek, uygun bir tepki şekillendirerek oynamalıyız fakat akl-ı selim çerçevesinde ve işin sonunda problemle başbaşa kalmayacak şekilde. PHILIP ZELIKOW: Margaret, her iki tarafta da dostlarımız var ve işte bu iyi haber. Doğu Asya'da Japonya ve Güney Kore var. Ortadoğu'da ise bu durumdan sıkıntı duyan sadece İsrailliler değil, pek çok ülke var neredeyse İran'ın tüm Arap komşuları. Desteklemek isteyen dostlarınız var, bizimle çalışmak isteyen. Bu işin halli için liderliği üstlendiğimizi görmek istiyorlar. Fakat onlarla çalışırken, tehlikelere karşı göğüs gerdiğimizi ve metin olduğumuzu gösteren bir koalisyon yaklaşımı geliştirebilir ve bunu, söz konusu olan İran olduğunda, yaratıcı diplomasiyle birleştirebiliriz. K.Kore'ye gelince, diplomasi denendi, denendiğini herkes gördü, şimdi ise savunma tedbirlerine yoğunlaşmamız gerekiyor. KUZEY KORE MARGARET WARNER: Phil Zelikow'un başlarda dile getirdiği nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya meselesine dönecek olursak, Başkan Obama, silahların kontrolünü ABD-Rusya ilişkilerinin en önemli öğesi olarak görüyor. Prag'da nükleer silahların olmadığı bir dünya çağrısını yaptı. Bu nevi bir vizyonun, burada haklarında konuştuğumuz hükümetler üzerinde veya Pakistan'ın nükleer cephaneliğini denetimleri altına almak isteyen militanlar üzerinde bir etkisi olmuyor mu? ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Samimi söylemek gerekirse, benim kanaatime göre hayır, olmuyor fakat bu yeterli bir cevap değil. Bu çağrıyı yapmanın nedeni, kısmen, nükleer silahların yayılmasını engelleme yönünde ortaya konulacak uyumlu bir çabayı haklı kılmaktır; aynı zamanda daha fazla nükleer silah arayışındayken veya nükleer silahları bulundurma hakkını sonsuza dek kendi elinde tutmayı isterken yasaklamak çok daha zordur çünkü. Aldığı vaziyeti uygun bir şekilde gerekçelendirmek olarak görüyorum. Ve uzun vadede, insani bir bakış açısından, tarihi bakış açısından azru edilebilir bir şeydir. Ancak mümkünse Kuzey Kore ve İran meselesine geri dönmek istiyorum. Gözden kaçırmamamız gereken önemli bir bir fark var bu ikisi arasında. Kuzey Koreliler diyorlar ki "nükleer silah istiyoruz. Nükleer silah arayışındayız." "Nükleer silahımız var" diye yüzünüze söylüyorlar. İranlılar ise çok farklı şeyler söylüyorlar, potansiyel olarak kullanılacak şeyleri yani "nükleer silah istemiyoruz. Nükleer silah arayışında değiliz. Dinimiz nükleer silah edinmeyi yasaklar" diyorlar. Söz konusu olan İranlılar olduğunda onlara dönüp "peki, bunun doğru olup olmadığı hakkında bazı şüphelerimiz var. Doğruluğunuzla ilgili bazı kaygılarımız var. Bir anlayış, oyunun bazı kurallarını tesis edebilecek miyiz bir bakalım. Söylediklerinizin gerçek olduğuna dair bize bazı sahici teminatlar verebilir misiniz" diyebiliriz. Korelilerle artık mümkün görünmeyen türden bir görüşmenin açılışına imkan tanıyor. Ve korkarım ki Koreliler politik bunama, paranoya halindeler, bu hal çok tehlikeli olabilecek bir karışıklığa, bir patlamaya yol açabilir. MARGARET WARNER: Pekâla. Özetle son görüşlerinizi alalım. PHILIP ZELIKOW: Özetle, Çin, bu problemlerin şiddetle sonuçlanacak bir krize doğru gittiğini görmek istemiyor. Bir çözüm becerisi ortaya koymak için güdülenmeyebilirler ama onların üzerine taşacak bir karşılaşmadan sakınma güdüleri muhakkak ki var ve bu yüzden yardımcı olabilirler. MARGARET WARNER: Her ikinizi de teşekkür ederim. ZBIGNIEW BRZEZINSKI: Ben teşekkür ederim. Kaynak: PBS Newshour Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|