-


Bilge Köyü katliamı sanıklarından Süleyman Çelebi'nin intiharı cinayet şüphelerini de beraberinde getirdi...

Köy Muhtarı Abdurrahman Çelebi, “O, olayın aslını anlatmak istiyordu. Ancak bence bir numaralı zanlı kardeşi Mehmet susması için öldürdü” dedi.
Mardin'in Bilge Köyü'nde 44 kişinin öldürülmesi olayına adı karışan sanıklardan Süleyman Çelebi'nin intiharı, şüpheleri de beraberinde getirdi. Çelebi, katlimanın bir numaralı sanığı kendisinden iki yaş küçük kardeşi Mehmet Çelebi ile kaldığı Sincan 1 nolu F tipi cezaevinin banyo penceresinde asılı olarak bulundu.
Cezaevi savcılığının olayın cinayet mi yoksa intihar mı olduğu yönünde soruşturması sürerken, VATAN Çelebi'nin yakınları ile görüştü. Süleyman Çelebi'nin annesinin kuzeni olan Bilge Köyü Muhtarı Abdurrahman Çelebi, Süleyman Çelebi'nin bir numaralı zanlı olan kardeşi Mehmet Çelebi ile aynı cezaevinde kaldığına dikkat çekerek şunları söyledi, “Süleyman Çelebi'yi yıllardan beri tanıyorum. Okuma yazması yoktu. Nasıl ölmeden önce mektup yazsın ki? Türkçe'yi bile bilmiyordu.
Askerde çok az öğrenmişti. Duruşmalarda Türkçe bilmediği için Kürtçe tercüman talep ediyordu. Ben sekiz duruşmaya da katıldım. Hiçbir şekilde okuma ve yazması yoktu. Ancak bir numaralı katil Mehmet'in okuma yazması vardı. Katillerin içerisinde en aklı başında olan ise Süleyman'dı. O, olayın aslını anlatmak, konuşmak istiyordu. Ama bence kardeşi Mehmet bunu engellemek için onu öldürdü.”


Mektupta ne yazıyordu?
Süleyman Çelebi'nin avukatı Eşref Kaya ise şunları söyledi:”Süleyman Çelebi, ardında bıraktığı mektupta; 'Ben suçsuzum. Bana hakim ve savcılar boşuna ceza verdi. Dışarıda 10 çocuğum var. Hepsi perişan oldu. Burada vicdan azabına dayanamıyorum. Çocuklarımın sahipsiz olmasına dayanamıyorum. Bu baskıyı da kaldıramıyorum.' dedi.
Bu davada en masum kişi Süleyman Çelebi. Görgü şahitleri onun bir evin damının üzerinde gözcülük yaptığını ve sadece trafoya ateş ettiğini söylüyor. Bu yüzden mahkum oldu. Öte yandan aylardır bu dava ile ilgileniyorum. Katliamın gerekçesi savcılık tarafından tespit edilemedi. Ama bu olay bir namus katliamıydı. Ancak bir türlü dillendirilmedi.”