|
06-28-2010, 10:08 | #1 |
Öcalan’ı biz yakalasaydık bugün PKK olmayabilirdi ...FADİME ÖZKAN-STAR
Öcalan’ı biz yakalasaydık bugün PKK olmayabilirdi
TERÖRLE MÜCADELENİN ASKERİ BOYUTUNU DOÇ. AYTEKİN GELERİ ANLATTI PKK’ya karşı düzenli ordu ile mücadelenin örgüte haddinden fazla bir güç atfetmek olduğunu vurgulayan Doç. Geleri, “Öcalan’ı kendimiz yakalasaydık örgüt biterdi” diyor 1984 Eruh baskınından bu yana Türkiye PKK terörüyle mücadele ediyor. Terör bu süre zarfında 41 bin 828 insanın hayatına mal oldu. Yetkililer terörle mücadelenin etkin şekilde kararlılıkla süreceğini söylüyorlar. Peki, silahlı kuvvetlerimiz terörle hangi yöntemlerle mücadele ediyor ve ne kadar etkin? Kayıpların önüne geçilemez mi? İhmali olanları neden sorgulamıyoruz? Bundan sonrası için ne yapılabilir? Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) güvenlik ve terör uzmanı Doç. Aytekin Geleri ile konuştuk. Ortadoğu’nun en büyük ordusuna sahibiz. Ama 26 yıldır terör sürüyor. Kürt sorununu askerin kucağına bırakıldı ama ordumuz da ‘bir avuç çapulcu’ ile 26 yıldır niye baş edemedi? TSK düzenli bir ordu. Böyle olduğu için de gerilla eğitimi almış, dağları kendine mesken edinmiş, vur kaç taktiğiyle çarpışan teröristlerle mücadelede eğitimli ve profesyonel değil. Zaten bu tür birliklerle mücadele, dünyanın hiçbir yerinde doğrudan düzenli orduların görevi ve sorumluluğu değildir. Mücadeleye bu kadar büyük bir ordu ile girerseniz PKK’ya sahip olduğundan çok daha büyük bir güç atfetmiş, nam vermiş olursunuz. PKK da kendini normalin çok üstünde görür, ‘ben neymişim’ demeye başlar. • 26 yıl oldu. TSK, PKK’nın yapılanmasına, saldırı taktiğine uygun bir mücadele yöntemini niye geliştirmedi? Sivil iktidarlar mücadelenin yöntemi konusunda değerlendirme yapma, hesap sorma konusunda hiçbir zaman inisiyatif sahibi olmamışlardır. İş oraya geldiğinde TSK “Bu bizim işimiz, bu işi biz biliriz ve mümkün olanın en iyisini yaparız, bölgede koşullar çok farklı, karmaşık ve zor” gibi söylemlerle, işin teknik boyutunu öne çıkararak tartışma zeminini bile oluşturmadılar. Yapıcı eleştiriler, hata ve ihmali olanların ortaya çıkarılması ve haklarında işlem yapılması olağan ve gelişmeyi sağlayıcı bir uygulama. Ancak bu tür demokratik hususlar TSK’ya karşı olmak olarak algılanıyor. Diğer yandan hükümetler de kendilerini kenara çekmişler ellerini taşın altına sokmamışlar, bütün sorumluluğu askere bırakmışlardır. • Evet ama 26 yıl çok uzun bir süre... Elbette. TSK tarafından kullanılan terörle mücadele yöntemlerinde yanlışta ısrar var. Üstelik TSK terörle mücadelede hükümetlerden yüzde yüz destek almıştır. Hiçbir hükümet bu kadar büyük bir sorunun kendisine siyasi risk olarak dönmesini göze alamamıştır. Vicdani sorumluluk anlamında da büyük destek vermişlerdir. Dünyadaki stratejik değişimleri yakından takip eden bir ordunun çoktan profesyonel orduya geçmiş olması gerekirdi. En azından PKK ile mücadele birimlerini profesyonel hale getirmiş olmalıydı. Buna rağmen ısrarla sivil iktidarlara ve halka hesap verme konusunda isteksiz davranması enteresandır. • Orduyu ‘üç beş çapulcu’yla baş edemeyen bir konuma düşürm emek için de sonuç alıcı bir gayret içinde olunabilirdi. Bölgede 1979’dan beri sıkıyönetim, 1987’den 2002’nin sonuna kadar da fiilen OHAL uygulamaları vardı. 23 yıl boyunca en katı yöntemlerle demokrasi sınırlandırıldığı, silahın her türlüsünün kullanıldığı, tamamen otoriter bir ortamda 30 binden fazla terörist öldürüldü. Sayıca en fazla oldukları dönemde terörist sayısı 10 bindi. 30 bin kişi öldürüldüğüne göre şimdiye dek bitmiş olmalıydı, değil mi? Bitmedi çünkü OHAL nedeniyle öldürülenlerin yerine hep yeniler çıktı dağa. OHAL bölge insanını devletten ve milletten uzaklaştırmış, örgütün yanına itmiş. Ayrıca alt seviyedeki teröristleri öldürmekle sonuç alınamaz. Örgütün orta ve üst düzey yöneticilerine operasyon yapılmalıdır. • Bu yönde operasyon yapılmadı mı? Yapıldı dendi, ama... 26 yılda örgütün üst düzey yöneticilerinin mutlaka etkisiz hale getirilmesi gerekiyordu. Zaten Öcalan’ı da ABD ve İsrail getirip bize verdi. Ama biz yakalasaydık psikolojik üstünlük bize geçecekti. Hele hele Öcalan’dan sonra diğer örgüt yöneticileri etkisiz hale getirilseydi durum şimdi çok farklı olurdu. Örgütün dağılması da söz konusu olabilirdi. • Mayıs 2009’da Hakkari Çukurca’da 7 asker mayına basıp şehit oldu. PKK’nın mayınları diye açıklama yapıldı ama iki komutanın telefon konuşmalarında ortaya çıktı ki mayınları TSK gömmüş! Sorumluluğu olan, hata yapan subayları niye görevden alamıyoruz? Ahmet Türk ve Taner Yıldız’a atılan yumruk nedeniyle illerin emniyet müdürlerinin ihmali görülmüş ve hemen görev yerlerinden alındılar. Ama, ihmallerden dolayı şehitler veriliyor, gizli ilişkiler içinde olan, suça karışan görevliler tespit ediliyor da hala bir şey yapılmıyorsa burada durup demokrasi hak, hukuk adına ve TSK’nın itibarı adına iki defa düşünmek ve rasyonel kararlar vermek zorunluluğu var. İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı iken dönemin Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt ile birlikte 2007’de yaptığı bir toplantıda, 2 yıl içinde terörle mücadele amaçlı 6 profesyonel komando tugayı oluşturulacağını, bunlardan birinin jandarma tugayı olacağını ifade etmişti. Bu yapılmadığı gibi çok başarılı operasyonlar yapan polis özel harekat birlikleri de bölgeden çıkarıldı, sayı olarak azaltıldı. • Sınırlar karakollarının fiziki yapı ve konumları terörle mücadele uygun mu? Karakolların yerleri mutlaka değiştirilmeli, hakim noktalara yerleştirilmeli ayrıca dağlarda seyyar gezen terörle mücadele birimleri olmalı. TSK hükümetlerden her zaman her türlü yardımı almasına, yıllardır meclisten en kolaybütçe TSK bütçesi olmasına ve saldırılara karşı çok dayanaksız olduğu söylenmesine rağmen karakollar maalesef hala sağlam değil. Ama son zamanlarda TOKİ bu konuda önemli bir çalışma başlattı • Şu anda savunma sanayimiz ABD ve İsrail’e ne oranda bağımlı? Amerika, Almanya, Fransa, Rusya ve kısmen de İsrail’e bağımlı görünüyor. • Uçaklardaki düşman tanımının İsrail tarafından yapıldığı, bu yüzden sızmalarının önüne geçilemediği iddi ediliyor? Sanmam. Zaten sızmalar tespit ediliyor, sorun bu bilgilerin değerlendirilmesinde. O görüntüler Genelkurmaya iki saatte bir veriliyordu. Artık 45 dakikaya indi. • Neden ölenler hep gariban çocukları? Gizli işbirliği içinde maddi menfaat karşılığı zenginlerin, ünlülerin, sanatçıların, üst düzey bürokratların kendi veya yakınlarına çürük raporu aldıkları ya da askerlik hizmetini batıya, çıkarttıkları iddiasıyla yargılanan bazı siviller ve subaylar var. İnsanlarda; “Demek ki söylenenler gerçekmiş. Bölgeye sadece garibanın çocuğu gönderiliyor. Bir bakanın, iş adamının, generalin çocuğu gitse bu ihmaller tedbirsizlikler olmaz” kanaati oluştu. TSK’nın kendi hakkında çıkan bu algıyı mutlaka düzeltmesi lazım. Sorun istihbaratta değil anlık değerlendirmede • Sınır sızmaları hep ‘koridor’ denilen uygun yerlerden oluyor. TSK’nın bunun için nasıl bir uygulaması, tedbiri var? Sınır karakolları bu geçiş koridorları üzerinde önemli bir role sahip. Son zamanlarda teknolojik aletler, Heronlar ve ABD’nin verdiği anlık istihbarattan istifade edilerek gerek bu geçiş koridorlarından gerekse sınırın diğer taraflarından sızmalara karşı önleyici, müdahale edici tedbirler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Aslında insana dayalı istihbarat ve teknolojik istihbarat yoluyla elde edilen bilgilerde çok ciddi sorun yok. Ancak o bilginin anlık değerlendirilip müdahalesinde sorun var. Son Şemdinli olayında da görüldüğü gibi çok sayıda teröristin geldiği görülüyor ancak kaçakçı veya çoban sanılarak zamanında etkin müdahale yapılmıyor. Bu çok ciddi bir ihmal. • Teyakkuz halinde olmak gerekirken bu nasıl oluyor? Genelkurmay kendisi açıkladı, eylemler bekliyoruz diye. Çok doğru, hem de bu kadar istihbarata ve ihbara rağmen! Demek ki bilgiler kadar bu bilgilerin değerlendirilmesi de önemli. Bu tür bir istihbarata sahip olmak aslında bize çok büyük bir avantaj sağlamalıdır. Teröristler küçük gruplar halinde dolaşır ve eylem yapar. Büyük çaplı karakol veya birliğe saldırılarda durum değişir. Gediktepe’ye 50, 100 terörist geliyor. Böyle bir durumun önceden öğrenilmesi ve yerlerinin tespit edilmesi karşı pusu ve taarruz için çok büyük bir fırsat ve avantajdır. Gördük, tedbirimizi aldık, saldırmalarını bekliyoruz demek yerine, beklemeden onları hazırlıksız yakalayıp müdahale etmek gerekir. Öcalan ayrıcalıklı mahkum olmaktan çıkarılmalı • Bugün Öcalan askerin koruduğu bir adada, özel bir mahkum. Avukatları aracılığıyla örgütü yönetebiliyor. Buna niye izin veriliyor? Aslında Öcalan güçlü de değil, örgüte hâkim de değil. Daha çok örgütün dağılmasını önleyen bir figür. Örgütte parçalanmalar var. Farklı grupları bir arada tutmak için kullanılan bir figür Öcalan. Ya birileri Öcalan’ı kullanarak onun ağzından örgütü yönetiyor. Ya da Öcalan zinde bir şekilde yapıyor bunları. İkinci şık gerçek değil çünkü Öcalan dünyadaki gelişmeleri takip edip örgütü yönetecek psikolojiye de sahip değil, liderlik iradesine de. Ama sonuçta örgüt oradan çıkan direktiflerle yönetiliyor veya o direktiflerin önemli bir etkisi var. O zaman bu gidişe dur demek lazım. Bu hiçbir demokratik ülkede böyle olmaz. Bunu anlamak mümkün değil. • Öcalan ile ilgili nasıl bir uygulama gerekir bundan sonrası için? Öcalan mutlaka sivil bir inisiyatife ve iradeye sahip bir cezaevinde olmalı. Bunun psikolojik tarafı da hesap edilmeli ve ayrıcalıklı bir mahkûm olmaktan çıkarılmalı. Öcalan gücünü çok fazla göstermeye çalışan, kendi derdine düşen, vicdani ve insani değerlerden yoksun olarak, tamamen kişisel bazı ayrıcalıkları için ‘Kürt Türk” ayrımı yapmaksızın birçok kişinin ölmesine aldırmayan ve “Kürt davası” diye bir sorunu olmayan biri. Yeri geldiğinde özgürlükleri de kısıtlanabilmeli. • Öcalan’ın idam edilmesi de konuşuluyor. Bu artık mevcut ulusal ve uluslar arası gerçekler, yasalar ve anlaşmalar çerçevesinde mümkün değil. Türkiye’de idam cezası artık uygulanmıyor ve uygulanmayacak da. GÜVENLİK ZİRVESİ KARARLARI ÖNEMLİ • Sizce son güvenlik zirvesinden çıkan tedbirler terörle mücadele işe yarayacak mı? Artık er ve erbaşlar gitmeyecek bölgeye. Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılan Hükümet ve askerlerin yer aldığı güvenlik zirvesinde polis özel harekat timlerinin sayısının artırılmasına ve bölgede görevlendirilmesine, sınır güvenliğini sağlamak ve PKK ile mücadele etmek üzere özel eğitimli komando birliklerinin oluşturulmasına karar verildi. Diğer taraftan, istihbarat koordinasyonu daha sağlıklı ve etkin yapılacak. MİT bu konuda çok daha aktif bir rol üstlenecek. Bunların, teröristle mücadele bağlamında önemli işlevler yerine getireceğine inanıyorum. ÖRGÜT İÇİ İNFAZ SAYESİNDE PKK DAĞILMIYOR • PKK çok parçalı ama hala bir çatı var. Yine de bu çok parçalılık, örgütün dağıtılmasında Türkiye’nin işine nasıl yarar? Öcalan çok otoriter bir liderdi, onun döneminde örgütte kutuplaşma mümkün değildi, Bu tür eğilime girenler hemen infaz ediliyordu. Şimdi örgüt içinde Suriye yanlıları, İran yanlıları, Türkiye Kürtlerine hitap edenler, güvercinler ve şahinler var. Bunların arasında önemli görüş ayrılıkları ve güç savaşı yaşanıyor. Ayrıca PKK içinde bazı orta düzey yöneticilerde ve altta, örgütün artık temel Kürt davasının dışına çıktığına, Kürtlere ve örgüte zarar verdiğine, ilk baştaki ideallerin artık kaybolduğuna ve bu anlamda birileri tarafından kullanıldıklarına dair önemli ve yaygın bir inanç var. Bu tür düşünenleri örgütte tutabilmek ve yayılmalarını önleyebilmek için çok sıkı ideolojik eğitimler yapılıyor, birbirlerinden uzak tutuluyor ve başlarına örgütün temel ideolojisine çok sadık yöneticiler konuluyor. Yine de ayrılmak isteyen olursa herkesin önünde infaz ediliyor. Bu şekilde örgüt içi infazları yapılanların ailelerine de evlatlarının Türk askerleri tarafından çatışmada öldürüldüğü söyleniyor, onlar için sahte methiyeler ve hüzün dolu törenler yapılıyor. Bu durumu göz önünde tutarak, gerçeklerin anlaşılması yolunda psikolojik propagandaya ağırlık verilmelidir. Böylece, örgüt ortadan kalkmasa bile gittikçe küçük ve marjinal bir terör örgütü haline dönüşebilir. ASKER NEDEN BÖLGEYİ AVUCUNUN İÇİ GİBİ BİLMİYOR? • TSK şu anda savunma yapıyor. Bu ne kadar doğru, terörle mücadelede? Doğru değildir, hele de terörle mücadelede. En iyi savunma yöntemi saldırıdır. Birileri; teröristler dağları mesken etmişler, her yeri avuçlarının içi gibi biliyorlar diyebilir ama sormak durumundayız: Bu sorunu yaşayan biziz. 26 yılda oralar niye bizim avucumuzun içi gibi olmadı? PKK‘nın taktiklerine göre niye taktik geliştirilmedi? • Başbuğ “Bölgenin coğrafyası dünyanın en zor coğrafyası” dedi, sınırdan sızmalar ve terörle mücadelenin zorluğundan bahsederken. Bu sınır da bizim bu sorun da. Sınırla ilgili ne yapılabilirdi? Evet, sınır zor ama bu zorluk teröristler için de geçerli. Acemi eğitimini tamamlayan asker bölgeye gidiyor, tam bölgeyi tanıyıp şartlarına alışmış ve deneyim kazanmışken askerliği bitiyor. Bu yanlış uygulamadan dolayı hem başarılı bir sonuç alınamıyor hem de şehit ve yaralı sayımız artıyor. Orada uzun yıllar hizmet veren profesyoneller olsa, bölgeyi avucunun içi gibi bilir, bölge insanını tanır, teröristin psikolojisini bilir, gerilla tipi mücadelede etkin olur. Bakınız: Terör örgütünden ele geçirilen belgelerde üst düzey yöneticilerden gelen notlar var. Deniliyor ki “polis özel harekat timlerini gördüğünüzde sakın çatışmaya girmeyin, hemen uzaklaşın”. Bunu bile dikkate alan bir eğitime tabi terörist grubu. Özel harekatçıların hareket ve mücadele kabiliyetini biliyorlar.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|