Cenaze namazında; “herkes ölümü tadacaktır” diye demeç verip Başsavcı’yı ölümle korkutuyorlar.

Bel aşağı vuruş.

Yavuz hırsız misali, hem suçlu hem güçlüler. Ankara’da hukuka, demokrasiye, Anayasa’ya vücut çalımı atarak; “davayı düşürme formülleri” arayışına başladılar. Bir yandan da Başsavcı’ya; “arkasında Ergenekon çetesi var...” diyerek çamur atmaya başladılar. Oysa kendi arkalarında meydanlar dolusu halk kalabalığı, 100 seçmenden 47’sinin oyu var.

ABD onları beğeniyor.

AB onlardan yana.

Lagendijk! Olli Rehn!

Carl Bildt! Schröder!

TÜSİAD onları okşuyor.

TOBB onları yüceltiyor...

Küresel sermaye; liberalizmi en iyi uygulayan ve İslamın korkutan yanlarını törpüleyerek “ılımlı İslam modelini” geliştiren öncüler olarak onlara sevgiyle, sempatiyle, muhabbetle sarılıyor. Körfez’deki Arap sermayesi onlara şükran dolu gözlerle bakmakta; Arap krallar eşlerine açıklanması ayıp kaçacak “çok pahalı hediyeler” sunmakta.


***


Tarikatlar onların...

5 yıldır iktidardalar.

Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan onlardan. 5 yılda devlet kadrolarını; eşlerinin başı türbanlı yandaşlarıyla “özel, titiz, dikkatli dindar filtrelerden geçirerek” doldurdular. Polis, jandarma, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, valiler, kaymakamlar onların eline geçti. Futbol Federasyonu ve Fiskobirlik’in yönetimi de onların desteklediği adaylarca düşürüldü.

Gazeteleri vardı.

Hızla çoğalıyor.

Onların yandaşı iş adamları son 5 yılda “ne kadar kelepir iktidar yağcısı gazete varsa” hepsini satın aldı. Gazeteciyi, yazarı “iktidarın kurşun askeri” yaptılar, yapıyorlar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan uçağına binip Amerika’ya veya Afrika’ya giderek Fethullah Gülen Hocaefendi okulunda okuyan zenci-beyaz-sarışın çocuk başı okşamamış yazar sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı.

Manşetler attılar.

Savcıyı yargılayalım!

Kampanyası açtılar.

“Bu savcı, bu halka layık değil... Bu savcının yaptığı yargı yoluyla darbe teşebbüsüdür... Bu savcı sınıf savaşı çıkartarak iktidarı devirmek istiyor...” diye yazılar yazdılar.


***


Hangi sınıf?

Kimsesiz bir savcı!

Arkasında ne ezilen, sömürülen, gariban, proleter, milli gelirden daha yüksek pay isteyen, iktidara talip bir sınıf var ne iddia ettikleri gibi seçkinci bir grup ne silahlı kuvvetler ne büyük sermaye ne küresel sermaye ne medya ne ABD ne AB ne mafya ne çeteler....

Yalnız, arkasız.

Savcı gücünü; “toplumun yapısını dini esaslara geri götüremezsin” diyen Anayasa’dan alıyor.

Ödleri koptu!


necati doğru-vatan