AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-27-2010, 20:37   #1
Kullanıcı Adı
Enfal
Standart Ömer Karaoğlu ile Röportaj
Ömer Karaoğlu, Mavi Marmara gemisinde bulunan bir iki sanatçıdan biriydi. Seksenli yılların sonunda birkaç arkadaşıyla yapmaya başladıkları müziği "Ezgi" diye adlandırdılar. Bu müzik türü mütedeyyin camia tarafından çok sevildi. Çünkü sloganikti ve dönemin dinamik yapısını yansıtıyordu. Peki, günümüz ‘yeşil pop’undan farkı ne? Şimdi neredeler, ne yapıyorlar? Ne kadar benimsendiler, nereye oturtuldular? İşte yirmi beş yıllık ezgi öyküsü...

Ezgi nasıl ortaya çıktı?

Ezgi bir tür değil aslında. Şarkı dememek için bazı arkadaşlarımızın koyduğu bir isim sadece. Müzik yapmaya başladığımız dönemlerde bir kaçış oldu. Mütedeyyin kesim tarafından türkü dinlenmiyordu. Biz de müziğimizde bağlamayı ve neyi buluşturduk.

Ezginin sufi müzik ve ilahiden farkı ne?

Toplumsal boyutları içeren, Peygamber'e ve terminolojiye göndermeleri olan, bunu söz dokusuyla önceleyen bir müzik. Diğerlerinden farklı kılan en esaslı şey içeriktir. 'Dinci' olarak nitelendirilmesinin sebebi de budur. Aslında özgün bir müziktir. Çünkü içerisinde sazlar, sözler ve ritimler var. Rastgele değildir, usulü vardır

Protest bir tavrı yok mu?

Protest diyemeyiz. O, sol kesime ait reaksiyonel bir tavırdır. Bizim yaptığımız ise aksiyoner kalıyor. İnsanları davet eder, üst değerleri vardır. O yüzden protest olduğunu söylemek haksızlık olur.

İlahi mi peki?

Değil. Tasavvuf musikisi de değil. Çünkü o tarihsel bir gerçekliğe tekabül eder. Geleneksel bir değeri vardır ve yaşatılması gerekir. Klasik Türk müziği makamında en az on beş eserim var. Ama öne çıkan eserlerim daha çok marş formundakiler oldu.

Zamanında siyasî bir söylem olarak kullanılmadı mı?

90'lı yıllarda daha çok siyasal bir dil olarak kullananlar oldu. Ben de birçok siyasî geceye davet edildim ama hiçbirine katılmadım. Çünkü sadece müziğimle tanınmak istiyordum.

‘Yeşil Pop’ tanımına nasıl bakıyorsunuz?
Bir boyutuyla ‘Yeşil Pop'u haklı bir niteleme olarak görüyorum. Çünkü bu nitelemeyi haklı kılan türler oldu zamanında. Bizim altı boş bir yürüyüşümüz olmadı. Müziğin meşruiyeti dâhil bütün bunları tartışarak, dert edinerek yol arıyorduk. Ama bu camiada müzik yapma iddiasıyla yola çıkarak, "Sesim güzel" deyip albüm yapan herkesin bir aile olduğu zannedildi. Yirmi beş yıldır bu çalışmaların içindeyim, en az on yılı kayıptır.

İçinde peygamber ismi geçen müzikler neden özgün olarak yorumlanmadı da ticarî bir müzik olarak kaldı?

Bizim yolculuğumuz iki taraftan da yaralı. Bu cenahta dinî duyarlılıklardan yola
çıkıp itirazlarını, iddialarını, sevdalarını ve hüzünlerini ticarî bir kaygıyla müziğe taşıma isteği olan insanların olması doğal. Bunu yadırgadığınız zaman olmuyor.

Bu sevda iyi bir müzik alt yapısıyla da anlatılabilirdi. Kötü örnekler gördük.

Bu işe üç konservatuarlı arkadaş ile başladık. Ama bunları konuşacak fırsatımız olmadı. Ancak yirmi beş yıl sonra konuşabiliyoruz. Kötü örnekler aradığınızda yüzlercesini bulursunuz. Baktığınızda arkadaşlarım da çok kalıcı ve nitelikli besteler ürettiler. Teknik anlamda o günün şartlarında iyi icralar yapamadılar ama kaliteli eserlerdi.

Şimdi ne yapıyorlar?
Bir arkadaşımız protest tarzı eserler verdi. On yıl hapis yatmış bir arkadaşımızdı. Şu an memurluk yapıyor. Camianın bu tepkilerinden dolayı müziği bıraktı.


Yaptığınız türü destekleyen bir medya da olmadı.

Evet. Mesela bazı televizyonlar bizim için önemli kuruluşlardı. Bu müziği kitlelerle buluşturmanın bir aracıydı. Ancak bir gün Ahmet Hakan bu konuyu müzik dosyası için işlemek istedi. Ama bunun hayırlı olmayacağını düşündüm. Çünkü tokatlayıp göndereceği bir iki arkadaş arıyordu. Davet ettiği isimler arasında ben yoktum. Bu müziğin inşâ edilmesinde ilk bir iki kişiden biri olmama rağmen davet edilmedim.

Neden?

Çünkü benim ne yaptığımı anlatacak kadar bilgim var. Ama niyet farklı olduğu için bu işi sığ bir şekilde yapan, bu konuda yeterli olmayan arkadaşları konuşturmayı tercih ettiler ve sonra da bu müziği gözden düşürdüler. O yüzden yeni arkadaşlar cesaret edemedi. Cezalandıramazsınız ancak ödüllendirebilirsiniz. İyiler seçilip desteklenseydi şimdi bu alanda da özel bir müzik alanı oluşturulacaktı. Ben görsel ve yazılı medya olmasa da kendi müziğimi inşâ edebildim.

Ahmet Kaya da eleştirisel bir zeminde duruyordu. Ama kaderi sizin gibi olmadı.
Ahmet Kaya çok iyi şarkılar yaptı. Çok fazla dinleyici kitlesi oldu. Ama Ahmet Kaya'yı taşıyan 'kapitalist' dediğimiz medyaydı. Sosyal demokrat olan insanlar bu tür eğilimlere kucak açıp destek, verdi. Bizim 'İslamcı' olmamız bir kusur ve ayıp sayıldı.
Burada mütedeyyin kesimin hiç mi payı yok?


Eğitim düzeyimiz düşüktü, kamusal alanda varlık gösterecek tezlerimiz yoktu. Hâlâ estetik açıdan tartışılabilir bir duruşumuz var. Müziği bilen ve anlayan için çok erken çabalardı bunlar.

‘Kentli müslüman’ algısı popüler kültüre teslim olduktan sonra kendi camiasında yapılan sanatı yeterli bulmadı. Ezgiye karşı ilgi azalması olmadı mı?

Oldu. Ama bu tamamen politik bir seyir. Dünyanın ideolojisizleştirilmeye çalışıldığı döneme denk düşüyor. Türkiye'de seksenli yıllardan yükselen neo-liberal trendin bir yansıması. Müslümanlar siyasetin merkezine oturmaya başladı. Bu süreç merkezin geleneksel yapısıyla da benzeşmesini getirdi. Bizim insanımız Klasik Türk Müziğini ve türküyü keşfetti.

Siz kentleşmenin neresinde kaldınız?

Albümlerimde zikir ve ayin formu kullanmadım. Kendi nefesimi müziği bilen arkadaşlarla paylaştım. Başından bu yana bir özgünlüğü hedefliyorum. Böyle eserlerde verebildiğimi düşünüyorum. Elli yıl sonra dinlenecek eserlerim olduğuna da inanıyorum. Çünkü kitlesel olarak bunun karşılığını görüyorum.

Ne yapılmalıydı?

İyiler ve kötüleri ayıklanmalıydı. Rasim Özdenören'in bir ifadesi var: "Sözün içinde Allah veya Peygamber geçmesi onu İslamî kılmıyor. Güzel sözle buluşmalı." Bu anlamda yelpazemizin geniş olması lazım. Bu toprakta üretilmiş müziklerin la-dinî olduğunu iddia etmemek ve bütün renklerin bir arada olabileceği bilmek gerekiyor. Ama bu renkler içinde kovulan tek renk bizim yorumumuz oldu. Biz emekleme döneminde müzik üretmeye çalışıyorduk ama bebekken boğuldu.


Sizin bu süreçte nasıl bir katkınız oldu peki?

Birçok kişiyi konservatura yönlendirdim. Ama artık benim gibi duyarlılığı olanlar da üretmek istemiyorlar. Bunların içinde çok iyi icracılar var. Ama onlar Klasik Türk Müziği koralarında yer almakla yetiniyor.



Mavi Marmara sanatçı duyarlılığı göremedi



Siz aynı zamanda Mavi Marmara gemisinde olan bir iki sanatçıdan birisiniz. Bu ekiple daha önce bir bağlantınız var mıydı?

Birlikte projeler yapıyoruz. Gelenekselleşen yetim buluşmalarında, bağımsız etkinliklerde de rol alıyorum. Daha önce de Mazlum-Der'in yönetiminde yer almıştım.


Nasıl destek veriyorsunuz?

Akademisyen ve sosyal bilimciyim. Beyin fırtınaları veya bir takım projelerin üretim aşamasında yer alıyorum. Geminin tanıtım kampanyaları üç buçuk aydır sürüyordu. Arkadaşlarla Doğu ve Güneydoğu yoğun olmak üzere bir Anadolu turnesi yaptık. 'Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük' sloganıyla kırka yakın etkinlik gerçekleştirdik. Özgürlük gemisi için konserler verdim. O gemiye binmemek olmazdı.


Siz ve Sinan Albayrak dışında gemide sanatçı var mıydı?


Mikail diye bir arkadaşımız vardı. Ama o daha sakin bir duruş sergiledi.


Neden bu kadar az sanatçı vardı?


Bu tür organizasyonlarda sanatçı duyarlılığı ve bakışı gerekiyor. Bu anlamda ülkemizin sanatçıları iyi bir sınav veremedi. Tabii ki kimseyi bu gemiye binmek ve riskleri üstlenmek için zorlayamayız. İHH'nın koordinatörlüğü ile yürütülen bu projeyi kendisine yakın bulmayabilir. Ama bu geminin yolcuları oldukça mozaik ve renkliydi. Salt İslamcı bir etkinlik değildi. Bu yönüyle öncelikle sanatçıların bu işe daha fazla rağbet etmesi gerekiyor. Ciddi bir ilgisizlik gördüm. Sanatçı duyarlılığı dediğimiz şey öncelikle bir asgari insanî duyarlılık gerektirir. Sağdan ve soldan baktığınızda altı yüze yakın olan kişinin içinde çok az sayıda eli kalem tutan adam ve sanatçı vardı.


O gemiye sanatçı kimliğinizle mi yoksa insanî duyarlılığınızla mı bindiniz?

Bu tür hesaplar hiç yapmadım. Ben "Ömer Karaoğlu olarak böyle güzel bir çalışmanın içinde yer almalıyım" diye düşündüm.


Bundan sonra katılım artar mı?

Artar. Çünkü dünyadan gelen tepkiler yeni kervanların düzüleceğini gösteriyor. Doğudan ve batıdan çok fazla kurum Gazze'ye doğru yola çıkma hazırlığı içerisinde.

Bu mozaik yardım kampanyasına hâkim olan söylemin öne çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gemide bulunanların her biri kuşkusuz varlık nedenlerini bir biçimde izah edeceklerdi. Ontolojik düzeyde bu sorumluluğun Müslümanlığın bir gereği olarak alırken, ateistler bunun bir insani erdem olduğunu ifade ederek vurguluyorlar. Gemide çok farklı mezhepten ve görüşten insanlar vardı. Herkes varlığını, oradaki bulunuş nedenini o şekilde vurguluyor ve bu doğal. Ben İsrail askerine "Allahu ekber" dediğimde yanımda bulunan hristiyan aktivist bunu yadırgamıyordu.

Dilde bir hata yapıldığını düşünüyor musunuz?

Hayır. Organize olan iradenin ısrarla böyle bir dil kullandıklarını görmedim. İnsanlarda standart tavır ve tutum sergilemelerini istemek mümkün değil. Geminin üst güvertesinde bulunan ve daha yiğitçe pasif bir direnişte bulunan ve istekli olan arkadaşlarımız vardı. Bunları biz orada gördük bu doğal gelişen bir durumdu. Onlar gemiye korsanların binmesine daha fazla tahammül edemediler.

Siz ne düşünüyordunuz?

İsrail'in yaptığı askerî müdahale onu devlet kılmıyor. Ben 1948'den itibaren bir biçimde uluslararası kamuoyunun 'Devlet' diye tanıdığı bu organizasyonun çok büyük bir terör örgütü olduğuna inanıyorum. Devlet olarak tanınmasının bir yanılgı olduğunu ve dünyanın bu yanlıştan bir gün döneceğini düşünüyorum. Yahudilerin bir devlete ihtiyacı varsa da devletin adresi bu topraklar olmamalı. Ortadoğu'nun kalbine saplanan organizasyonun nasıl inşâ edildiğini bütün insanlık biliyor. İsrail'de yaşayan insanların talebiyle ortaya çıkmış bir organizasyon değil.

Peki, neleri göze almıştınız?

Duygu dünyamızda bir hedefe kilitlenme vardı. Hepimiz Gazze sahillerine çıkmayı umut ediyorduk. Saldırı anında bile buna inanıyordum. Bir biçimde bu insanlar bizi etkisiz hale getirse de bu yardımları bir şekilde yerine ulaştırırız gibi geliyordu. Şehidleri görünce bu sefer hadisenin sandığımızdan daha ciddi olduğunu gördük. İsrail'in iddia ettiği gibi, bu geminin teslim alınması olsaydı, bunun birkaç yolu vardı. Askerî stratejistler ve kaptanlar bunu biliyor. Uyarırdınız, rotayı çevirirdiniz.

Gemi öncesi ve sonrası hayatınızda ne değişti?

Olaylara bakışımızda pek bir değişiklik olmadı. Ama İsrail'in soluk ve soğuk yüzüyle çok canlı bir biçimde karşılaştık. Çok kısa süreli mağduriyetlerim dışında böyle bir hapis hayatım olmamıştı. Aşdod Limanı’na indiğimizde insanlık dışı bir nefrete tanık olduk. Türkiye'yi hedef alan küfürler vardı. Bunlara canlı tanık olmak çok farklı.


Sami Yusuf Madonna gibi olmak istiyordu


En son 2006 yılında albüm çıkarmışsınız. Albüm yapmamanızın sebebi talep olmaması mı?

Aksine. Şu an bir albüm oluşturacak kadar eserim var. Ama çıkarmak istemedim. İhtiyaç duymadım çünkü paylaşabileceğim farklı alanlar vardı. Ben parçaları yapıyordum, arkadaşlarım onları internet ortamında paylaşıyorlardı. İlk albüm çıkardığımda tiraj hedeflememiştim ama yüz binlerce sattı. Hiçbir albümümde telif anlaşması yapmadım.

Müziği tebliğ aracı olarak mı görüyorsunuz?

Hayır. Sanat salt bir tebliğ aracı olamaz. Amacım insanın iç dünyasını keşfi, sonra üst değerleri sanat diliyle genç jenerasyona anlatmaktı. Yoksa sanat dini öğrenmenin, onu anlatmanın, açıklamanın bir aracı olamaz. Müziğimin sahici olduğunu düşünüyorum. Din tüccarı olsaydım böyle bir tepkiyle karşılaşmazdım.

Yaptığınız müzik ne kadar 'ilahi misyon' taşıyor?

Müziğe bakışım da hayata bakışım gibi. Sanatı hayatın dışında bir yerde görmüyorum. Ama sanatın doğasına eziyet etmeden onun da gereğini yerine getirmeye çalışarak belli bir estetik düzeye taşımaya gayret ettim. Hayatın bütün beşerî taraflarına rağmen ilahî olanın öncelikli olduğunu, yaratana karşı bir sorumluluğum olduğunu düşündüm. Allah bana böyle bir yetenek verdiyse ona hizmet etmeye karar verdim.

Neden popüler olmadınız?

Halktan kopuk, onların anlamayacağı sanat algısına biraz mesafeli yaklaşıyorum. Geniş kitlelerin de beğeni düzeyinin çok iyi olmadığını biliyorum. Ona teslim olmamak gerekiyor.

İçinde manevi duygular içeren bir müzik türü ne kadar popülerliği kaldırabilir? Mesela, Sami Yusuf konserlerinde kadınlar onun ismini taşıyan bandanalar takıyorlar.


Kaldırmıyor. Buradaki en önemli görev sahnedeki adamla onu dinleyenlere
düşüyor. Müziğimi paylaşmaya başladığım zamanlar popüler bir kaç bestem oldu. Bunun çok fazla biliniyor olması kötü değil. Ama burada bir dengeyi gözetmek gerekiyor. Sahnedeki adamın formu önemli. Batıda sahnedeki adam yarı tanrısal bir mit gibidir. Bizde böyle bir sanat ve sanatçı algısının tasfiye edilmesi lazım. Sami Yusuf "Madonna ne yapıyorsa biz de onu yapabilmeliyiz" diyen biri.
Peki, siz Sami Yusuf'un müziğini nasıl buluyorsunuz?
Sami Yusuf'un ürettiği müziğin özgün olmadığını düşünüyorum. Çoğu salavatlardan oluşuyor. Ses rengi güzeldir, ne yazık ki müzikal anlamda yeni hiçbir şey getirmez. Ona rağmen popüler olabilmiştir. Çok başarılı bir medya pazarlamasının ürünüdür. Haber saatlerine konuk olur, bilboardlarda fotoğrafları çıkar. Hangi boyutu nefsîdir, hangi boyutu İslam sanatına hizmet eder, tartışılır.


Siz bu konuda yanlış bir strateji uyguladığınızı düşünüyor musunuz? Özeleştiri yapıyor musunuz?


Hayır.


Neden?


O öz eleştiriyi içerikten çok teknik açıdan yapıyorum. Ürettiğim eserlerin daha güçlü besteler olmasına, yorumlarımın daha iyi olmasına dikkat ediyorum. Arayı bu kadar uzatmamın bir sebebi de bu. Onlarca bestem var ama onları bir albüme taşımada eskisi kadar kolaycı değilim. Şiirselliği önemsiyorum, bir dönem yaptığım sloganik ifadeleri şimdi kullanmayacağım. Yaptığımız bu çalışmaların yeni bir şeyler söylemek adına hâlâ önemli olduğunu düşünüyorum.


Yenişafak

 

Enfal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-27-2010, 21:10   #2
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Ümitsiz olmaz..
Ümitsiz olmaz..
Sevdasız olmaz..
Sevdasız olmaz..

Yarasız olmaz..
Çilesiz olmaz..
Şehidsiz olmaz..
Kurbansız olmaz..

Karanlık ölü..
Zulümat ölü..
Gözler önünde;
ve ölüm ölü...

Seni bir başka seviyoruz Ömer Karaoğlu..
Gazze'nin bir başka sesi, bir başka feryadı..
Seni başka seviyoruz..

Paylaşım için teşekkürler..
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-27-2010, 21:16   #3
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Ömer Karaoğlu çocuktuk senin ezgilerini dinliyorduk...
büyürken senin ezgilerini dinledik...
hala senin ezgilerini dinliyoruz....
yarın çocuklarımızda senin ezgilerinle büyüyecek...
Allah razı olsun...Rabbim yardımcın olsun....
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-27-2010, 21:33   #4
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
Hazır bana kahkalar,
Doğrulmuş durur mızraklar,
Yüreğimi sökecekler,
Dinsin diye, dinsin diye,
Tüm öfkeler,

***

Sehpaları orta yerde,
Bir inkar isterler benden,
İsyan beklerler dilimden,
Rabbime ve resulune.

**

Bin canım olsun feda,
Resulun canı sağ olsun,
Ayağına bir tek diken batmasın,
Canım vereyim,
Bin canım olsun feda,
Acılar ondan uzak olsun.

***

Bilemezler, bilemezler,
Gözleri yok göremezler,
Yürekleri yok bunların,
Sevgiden söz edemezler.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-27-2010, 21:36   #5
Kullanıcı Adı
Secret man
Standart
ALLAH Yardımcısı olsun... Cok güzel dizeler oluşturuyr...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-27-2010, 22:15   #6
Kullanıcı Adı
ak sevda
Standart
Bir ummandan bir ummana savrulur durur yüreğim
Asi dalgalara vurur gene de közdür yüreğim

Kimseler beni dinlemez
Bari sen dinle yüreğim

Rüyalar bile terketti
Bari sen gitme yüreğim

Dağlar ağlar taşlar ağlar gözlerde yok yaş yüreğim
Beni bir başıma koyma birlikte savaş yüreğim

Sokaklar hep ölü dolu
Görüyor musun yüreğim

Bak şehirler küf kokuyor
Anlıyor musun yüreğim



kendisini çok sevdiğim bir sanatçı her yönüyle mükemmel bir insan
ak sevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-27-2010, 23:35   #7
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Sancağı elinde görüyor gibiyim...
Kızarır yüzüm ümmetin diyemem...
Hani bir yanımız örtümüz arımız
nicolur halımız görmedin diyemem....
  Alıntı ile Cevapla
Alt 09-19-2010, 08:08   #8
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart
Ezgi alemine onun gibisi gelmedi...
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-26-2010, 13:50   #9
Kullanıcı Adı
Kays
Standart
Alıntı:
Enfal Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
En son 2006 yılında albüm çıkarmışsınız. Albüm yapmamanızın sebebi talep olmaması mı?

Aksine. Şu an bir albüm oluşturacak kadar eserim var. Ama çıkarmak istemedim. İhtiyaç duymadım çünkü paylaşabileceğim farklı alanlar vardı. Ben parçaları yapıyordum, arkadaşlarım onları internet ortamında paylaşıyorlardı. İlk albüm çıkardığımda tiraj hedeflememiştim ama yüz binlerce sattı. Hiçbir albümümde telif anlaşması yapmadım.
2006 yıLından sonra yaptığı müzikLeri internette yaydığını söyLüyor.. O zaman 2006 yıLından sonraki parçaLarını internetten indirmek korsan oLmuyor sanırım.. Doğrumu düşünüyorum aydınLatırsanız sevinirim..
Kays isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-27-2010, 19:27   #10
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Herhalde yoktur...

telif olmadığına göre ve kendisi yaydığına göre bi sorun teşkil etmez diye düşünüyorum...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
mavi marmara, yenişafak, ömer karaoğlu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi