09-20-2009, 03:14 | #1 |
Ömrümüz Kaç Elveda...
Son defa bakıyorum sana bulutlar, gökyüzü... elveda! Kuşların çığlığı, sağırlığı dünyanın... elveda! Acıyanlarım bana; (da) elleri böğründe kalanlarım... üzülmeyin; biter bir gün, acı yanlarım... Salkım saçak sancılarım... elveda! Ey gel geç Leyla, ey dünya... Ey kör sevdalarım... elveda... Ey, çöllerin Serabı... Ey, yandıkça yandıran tuzlu suyu denizlerin... elveda... Atamadığım çığlıklarım... Yollardaki izim... Dinmeyen sızım... Besteleri boynu bükük sazım... elveda... Gün batımları, hey! Dayanamam bu sarısolgun bu "olgun" ayrılığa... Bu her akşamki kıyamete... Ah, ben ki sabahlardan geliyorum... Birdenbire bu vakitli elveda? Ellerini alıştır vedaya... Ve duaya... Bak, avuçlarında tuttuğun zamanlar dağların ardına düştü... Titrek bir istasyona, çığlık bir vedaya hazır mısın? Ne zaman gelir bu giden bahar! Bu kış hangi ölümdür! Sonbahar yaprakları kaç veda mektubudur! Ömrümüz kaç elveda... Kaç sonbahar, kaç çığlık... Saydın mı aynalarda değişen yüzlerini... Ellerini alıştır vedaya... Ve duaya... Yol uzun... Her adım bir ayrılık... Kapı arkası gurbet ya... Yaka paça götürüyorlar bizi... Çocukluğumuzu, gençliğimizi... Bilsen ki her an bir zelzele... Duysan ki ne velvele... Sen iyisi mi ellerini alıştır vedaya... Ve duaya... Her derde devaya... alıntı.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|