AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 01-23-2012, 17:00   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart 'Önce silahla taradılar sonra üzerimize el bombası attılar'


Şırnak'ın Güçlükonak ilçesindeki faili meçhul kazısında bulunan 3 ceset, 1993'te yaşanan büyük bir dramı gözler önüne serdi.
Elbiseleriyle birlikte gömülen köylülerin hayatını kaybettiği olaydan sağ kurtulan Ahmet Güler, o günkü vahşeti anlatırken gözyaşlarına boğuldu: "Bir grup asker ve korucu, PKK'ya yardım ettiğimizi söyleyip bizi gözaltına aldı. Gözlerimizi ve ellerimizi bağlayıp bir çukura attılar. Üzerimize el bombası fırlattılar. Çukura ilk ben düştüm. Cesetler üstüme yığıldığı için hayattayım. En üstte olan Beşir parçalandı."

Güneydoğu, 1990'lı yıllarda en karanlık dönemini yaşadı. Olağanüstü hal coğrafyasında, 'terörle etkin mücadele' adı altında olağanüstü faaliyetler yürütülüyordu. JİTEM adeta bölgede terör estiriyordu. En ufak bir şüphe veya bir ihbar, vatandaşların günlerce işkence görmesine veya faili meçhul cinayete kurban gitmesine yol açabiliyordu. Bu olaylardan biri 1993 yılının Haziran ayında Şırnak'ta yaşandı. Güvenlik güçlerine teslim olan bir PKK'lı, ifadesinde, 'Güçlükonak ilçesine bağlı Özbaşoğlu köyüne gittik. Orada Ö.Ç.'nin evinde yemek yedik.' demişti. Bunun üzerine 150 kadar asker ve korucu, köyü ablukaya alır. Bütün erkekleri okulda toplarlar. Bir subay, Ö.Ç.'yi sorgulamaya başlar. "Teröristlere yemek vermişsin." der. O da, "Evet komutanım. Gece yarısında evime silahlarıyla kim gelse mecburen yemek veririm. Siz gelseydiniz size de yemek verirdim." karşılığını verir. Cevabı beğenmeyen subay, "Bunun karısını getirip burada soyun." emri verir. Köylü deliye döner. "Yapmayın, etmeyin. Bunun yerine beni öldürün." diye yalvarır. Fayda etmediğini görünce kaçmaya başlar. Arkasından ateş eden askerler, Ö.Ç.'yi ayaklarından vurur. Sonra bir battaniyeye sarıp köyün dışına götürürler. Köylülere gözdağı vermek için Ö.Ç.'nin üstüne benzin döküp yakarlar. Bütün köylüler, geceyi asker ve korucu ablukası altında, okul binasında geçirir. Ertesi gün, 4 kişiyi yanına alan birlikler, 'bunları mahkemeye götüreceğiz' diyerek köyden ayrılır.

Görgü tanığı Ahmet Güler, olayın sonrasını şöyle anlatıyor: "Bizi Çetinkaya köyü yoluna doğru götürdüler. Bir tepeye çıkarttılar. Sonra, 'Örgütün sığınağı vardı burada, onu gösterin.' dediler. Söylemezseniz öldürürüz tehdidinde bulundular. Biz 'bilmiyoruz' dedikten sonra hepimizi bir çukura bıraktılar. Gözlerimiz ve ellerimiz bağlıydı. Bir anda silah sesleri ile etraf inledi. Çukura ilk ben düştüm. Diğerleri benim üstüme düştü. Sonra el bombası attılar. Kısa bir çığlıktan sonra ses kesildi. Ben diğer arkadaşlarımın altında kalmıştım. Onun için el bombası beni etkilemedi. En üstte olan Beşir parçalandı. Seslerin kesilmesinin ardından kayanın dibindeki çukurdan çıktım. Baktım herkes ölmüş. 5 saat yürüdüm. Eve yetiştim. Çok kan kaybım vardı. 'Cesetler falan yerde, gidin alın' dedim."

Vücuduna onlarca kurşun isabet ettiğini belirten Ahmet Güler, yakınlarının kendisini Cizre Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü dile getiriyor. Olayın faillerinin aksine, burada karşılaştığı bir komutanın kendisine şefkatle yaklaştığını vurgulayan Güler, "Nurettin isimli bir komutan bana olayı kimin yaptığını sordu. Ben de korkudan 'Bilmiyorum' dedim. Ama doktorlara tüm ayrıntıları anlattım. Sonra rapor tuttuğunu söylediler ama hiç kimse bana gelip bir şey sormadı." diyor. Cizre Devlet Hastanesi'nden Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini belirten Ahmet Güler, 24 günlük tedavinin ardından taburcu olduğunu, ancak bir daha köye dönmediğini söylüyor. Bu olayı o dönemde savcılara da anlattığını dile getiren Güler, sözlerini şöyle sürdürüyor: "O dönemde bir asker istediğini yapıyordu. Şimdi Türkiye'de farklı bir yapı var. Hesap sorma zamanı geldi. Bunun için şimdi bunlar ortaya çıktı. Artık cesaretli savcılar bunun hesabını sorar. Bize yapılanlar bir vahşetti."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1233292


PKK’lı oldukları gerekçesiyle öldürülüp, alelacele defnedilen köylülerin cesetleri 19 yıl sonra gün yüzüne çıkartıldı



19 yıl önce yıl önce JİTEM'in infaz ettiği öne sürülen kocasını şalvarından tanıyan kadın, sevinçten baygınlık geçirdi.

Yağızoymak’ta faili meçhul kazılarından, işkence ile öldürülen köylüleri kıyafetlerinden tanıyan faili meçhul yakınları, çıkan kemikler için sevinç gözyaşları döktü: Artık dua edeceğimiz bir mezarları olacak.


Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Özbaşağaoğlu köyünden 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan 5 kişi için köy yakınlarında bulunan Jandarma Taburu yakınında yapılan kazılarda 3 kişinin kemikleri, üzerlerindeki giysilerle birlikte bulundu.

Kocasının kemiklerine sevindi!


İKİ KAYIP ARANMAYA DEVAM EDİLİYOR

Şırnak Baro Başkanı Avukat Nuşirevan Elçi, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan iki savcı, avukatlar ve kayıp yakınlarının da hazır bulunduğu kazı çalışmalarında bulunan aileler, ölenleri üzerlerindeki giysilerden tanıyarak, öldürülenlerin Sait Şen, Beşir Başkök ve Abdullah Güler olduğunu söyledi. Avukat Elçi, kazı çalışmalarına öldürülen diğer iki köylünün bulunması için devam edileceğini belirterek, kazı izni için Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bölgenin dağlık alan olması nedeniyle izin vermesi beklendiğini söyledi. Elçi, şunları söyledi: “Yapılan kazıda bulunan kemiklerin kime ait olduğunu elbiselerden tespit edildi. Çünkü elbiseler çürümemişti. Tabii görür görmez de aileler feryat figan etmişler. Çok acı bir durum. İnsan dün ne giydiğini hatırlamayabilir ama o faciayı yaşadığı gün yakınının üzerindeki giysiyi bir ömür unutmaz. Tabii bir de yoksul insanlar üç beş parça giysileri var. Bu nedenle de elbiseden tanımak kolay olmuş. Aslında beni çok üzen durum, bu insanların kemikleri bulunca sevinçten gözyaşı dökmeleri oldu. Çünkü ‘Bir mezarımız olacak bundan sonra’ diye düşünüyorlar. Bu olayın asıl acı yönünü oluşturuyor.”

BİRİ ŞALINDAN DİĞER SAATİNDEN TANINDI

Sait Şen’in yeğeni Hayrettin Şen, kazı sırasında çıkan cesetlerin elbiseleriyle gömüldüğünü ifade ederek, şunları söyledi: “Rahmetlinin bir makinesi vardı. Yeleğini kendi eliyle yapmıştı. O yelekten tanıdık. Çift kaylıydı. Astarı yoktu. Çürüme olmamıştı. Sol ayağında üç dört kurşun deliği vardı. Savcıya gösterdik. Kemiklerde delikler vardı. Cesedi parçalanmamıştı. Bacak arasında da bir kurşun deliği vardı. Ayak topuğu yoktu. Kimlikleri üzerinde yoktu.” Abdullah Güler’in oğlu Mehmet Salih Güler, babasını elbisesinden tanıdığını ifade ederek, “Hayvanları otlamaya görürken, babamım sırtında o şal vardı. Bu vahşeti yapanların mutlaka adalet önünde hesap vermesini istiyorum. Önce işkence yapmışlar sonrada öldürmüşler. Bu da yetmezmiş gibi elbiseleriyle taşların altına gömmüşler” dedi.Beşir Başkak’ın kardeşi Samet Başkak ise, “Ceset parçalanmıştı. Bir kolu yoktu. Yüzü yoktu. Saatinden tanıdım. Takım elbisesi vardı. Onun damatlığıyla ondan tanıdım. Elbiseleri yanıktı. Savcı kayda geçirdi. Her birisi ayrı ayrı gömülmüştü. Taşlar üzerine atılmıştı. Taşları kaldırdık. Cesetler sağlam çıktı. Bunun hesabını mutlaka savcılar sormalı” diye konuştu.

ASKER POLİS SAVCI BİRLİKTE AĞLADIK

Özbaşağaoğlu Köyü’nden Ahmet Çetin ise, şunları söyledi: “Kazı alanına asker, polis, savcı, doktor ve köylü 53 kişi gittik. Bir aile mezarları açtık. Orada bir aile gibi ağladık. Kemikleri bulmak için bize imkan verenlerden Allah razı olsun. Cenazelerin hepsini giysilerinden tanıdık. Tanıyan kişi de Sait Şen’in eşi Sadık Şen’di. Olay yeri kazılmadan önce bize kimin üzerinde hangi elbisenin olduğunu anlattı. Kazınca aynen dediği gibi çıktı. Kiminin üzerinde şalvar vardı, kiminin üzerinde poşu vardı. Tıpkı dediği gibi çıktı. Kocasının şalvarını görünce baygınlık geçirdi. Tabii feryat figan etti. O an ben de kardeşimin mezarının yerini bulmayı düşündüm. Ben de mezarın yerini bulursam ‘Bir mezarım oldu’ diye ağlarım. Kardeşim Ömer 33 yaşında iken 1993’te yine bu mezarını bulduğumuz isimler ile götürüldü. Şimdi tek isteğim de onun yerini bulmaktır.”





Kaynak : http://www.internethaber.com/faizili...#ixzz1kHlz363j

 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-23-2012, 17:39   #2
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
milliyetçilik yapanlar buyursun ! en sinir olduğum şeyde bunca zülümlerin bir çeteye yüklenmesi... bu çeteler çete olarak zulümleri yapmadı devlet olarak yaptı ve hiç kimse hesap sormadı !
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-23-2012, 21:28   #3
Kullanıcı Adı
nihani
Standart
Abi milliyetçilikle ne ilgisi var ya,bunların sadece bu köyde değil tüm memlekette bilinçli olarak yapıldığı bir dönemden bahsediyor bu haber.Bunu hangi milliyetçi geçinen vahşi savunabilir ki?
nihani isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi