AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-15-2014, 20:29   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Oral Çalışlar - 'Paralel Yapı'nın Gölgesinde Demokratlık
Oral Çalışlar



'Paralel Yapı'nın gölgesinde demokratlık


30 Mart'tan bu yana, 'paralel yapı' ile birlikte, 'endişeli modern' kesimler de bir umutsuzluk sarmalında.

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumunda 'yetmez ama evet' diyen solcularla demokratların içinde, henüz oy sandığına gitmeden pişman olduklarını söyleyenler vardı. Bu pişmanlık; zamanla kronik düşmanlığa dönüşecek bir ruhsal yolculuğun başlangıcıydı.

2010 anayasa referandumu, bir kritik eşikti. Bu eşik biraz sorunlu aşıldı. Çünkü, HSYK seçimindeki 'bir oy bir adaya' maddesi; CHP’nin itirazı üzerine, AYM tarafından iptal edilmişti. CHP ve dönemin Anayasa Mahkemesi, HSYK üyelerinin liste hâlinde seçilmesini istiyordu. Bu şekilde, ulusalcıların YARSAV listesinin toptan seçileceğini düşündüler. Tersi oldu, karşı kesimin listesi açık farkla kazandı.

2010 referandumu ve bu değişiklik, 'paralel yapı'nın istediği doğrultuda bir durum yaratmıştı. HSYK değişti. O günden itibaren; 'yargı ve polis merkezli bir iktidar çekirdeği', eskisinden de çok daha hızlı bir şekilde yoğunlaşmaya ve sertleşmeye başladı.


CHP muhalefeti dâhil tüm siyasi güçler, 2010 Referandumu’ndan önce ve sonra 'iktidar erkinin bütünüyle Erdoğan’ın eline geçmesi' denklemi üzerinden siyaset ürettiler. Kampanyalar bu matematiğe göre gelişti. Tayyip Erdoğan’ın kendisi de muhtemelen böyle bir psikolojiye yaklaşmaya başlamıştı.

Hâlbuki daha önceki vesayet dönemlerinde olduğu gibi bürokrasi içine yerleşmiş bir 'vesayet çekirdeği' olarak 'paralel yapı', devletin önemli merkezlerinde ilerlemekteydi. HSYK da buna eklenmiş oldu.

Şimdi baktığımız zaman anlıyoruz ki köklü bir iktidar değişikliği söz konusu değildi. Bir vesayetin yerini başka bir vesayet alıyordu. Hükümet bu kez iktidarı 'paralel yapı'yla paylaşmak zorunda kalmıştı.

MİT krizi

Başbakan ilk şaşkınlığını, 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı’nın ve Oslo görüşmelerinin hedef alınmasıyla yaşadı. Ergenekon davaları sırasında da İlker Başbuğ’un tutuklanmasına karşı çıkmasına rağmen onu dinlemediler.

Başbakan, 7 Şubat’ta yaşanan 'paralel hücumu'nu; -gücü sarsıntı geçirse de- yaptığı bir yasal değişiklikle bertaraf etmeyi başarabildi.
Mayıs 2010’da, Mavi Marmara gemisine İsrail’in yaptığı saldırı ve katliam noktasında Fethullah Hoca’nın kullandığı üslup, iki taraf arasında bir büyük kopuşun bir diğer tırmanış noktasıydı.

Gerilim, Gezi olayları ve ardından 17 Aralık 2013 operasyonuna kadar değişen yoğunluklarla devam etti. Hükümetin 'cemaat’le ilişkisi, sonunda bir varlık-yokluk kavgasına dönüştü.

'Endişeli modernler'den ötesi

Bu kavganın 'yetmez ama evet'çilere olan etkisine bakarsak…
'Yetmez ama evetçiler'le 'endişeli modernler'in arası, Ergenekon davası ve anayasa değişikliğindeki tutum farkı nedeniyle açılmıştı. (Buna, Kıbrıs’ta çözüm ve AB süreci konusundaki ayrılıkları da ekleyebiliriz.) Şimdi ise Başbakan Erdoğan’a olan (bence sınıfsal nitelikli) öfke, bu iki kesimi yeniden, 'bir aradayız' havasına getiriyor. Bazı 'yetmez ama evetçiler', 'endişeli modernler'e dönüşüyor.

Ergenekon davası sırasında cemaat ile 'endişeli modernler' arasında oluşan derin çatlak, yavaş yavaş küçülürken daha önce 'yetmez ama evet' diyenler içinde yer alan bir kesim de 'Erdoğan karşıtı cephe'nin, parçası hâline geliyor.

Bazı isimler biraz daha ileri giderek 'paralel yapı'nın birer savunucusu gibi davranmaya, onların sözcüsü gibi konuşup yazmaya başladılar.

Yerel seçimler, bu bağlamda, birkaç farklı 'kesim'in birbirine yaklaşmasına yol açtı: CHP etrafında birleşerek yeni bir umut yaratabileceklerini, yeni bir başarı öyküsünün kahramanları olabileceklerini düşünenler yeni bir fotoğraf oluşturdu.

30 Mart’tan bu yana 'paralel yapı'yla birlikte 'endişeli modern' kesimleri de bir umutsuzluk sarmalı içinde görüyoruz.

Bazıları, oy kullanmadı. Bazıları, CHP’ye oy vereceğini açıkladı. Bazıları, "Bundan sonra Erdoğan’la nasıl mücadele edebiliriz?" psikolojisiyle yeni denklemler kurgulamaya başladı.

Sanırım, 'paralel yapı'nın gölgesinde demokrasi aramak yeni bir çıkmazı ifade ediyor.

Kaynak


Radikal 15.04.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi