03-19-2009, 20:57 | #1 |
Ordu’nun başında demokrat mı molla mı?
Hatırlayacaksınız... İstanbul Beyazıt’ta 30 yıl önce yedi öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıya ilişkin üç sanığın yargılandığı dava zamanaşımından düşmüştü.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanıklar Mustafa Doğan, Latif Aktı ve Özgün Koç hakkındaki kamu davasının zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile düşmesine karar vermişti. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de beş ay evvel duruma müdahil olacağını açıklamıştı... 16 Mart günü ‘Sayın Bakan, durum nedir?’ başlıklı yazım, ‘Katliamcılar mı daha güçlü, hukuk mu?’ diye soruyordu. * * * Dün gazeteleri okurken bu soruya dolaylı cevap aldım... Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, davanın zamanaşımından düşmesi üzerine müfettiş görevlendirerek davaya bakan heyetin bir ‘ihmali olup olmadığının araştırılmasını’ istemişti. Şahin, NTV’de katıldığı programda şunları söylemiş: ‘16 Mart davasının zamanaşımından düşmesini müfettişler incelediler, rapor hazırladılar. Raporda ‘bir ihmal söz konusu’ denildi. Biz de disiplin yönünden ihmalde bulunan yargıçlarımızla ilgili karar vermesi için dosyayı HSYK’ya sevk ettik. Kurul başkanı olarak, yargıçlarımızın savunmalarını istedim. Hálá savunmaları gelmedi. Savunmaları geldikten sonra bir ‘ihmal var mı, savsaklama var mı’ HSYK değerlendirecek, yasa neyi gerektiriyorsa o yapılacak.’ Şahin, yerel mahkemenin kararının, mağdur avukatlarınca temyiz edildiğini de ifade ederek, ‘dosya şu anda Yargıtay’dadır. Yargıtay, zamanaşımından düşmesini inceleyecektir. Eğer temyiz edilmemiş olsaydı, dosya kesinleşmiş olacaktı. Adalet Bakan’ı olarak ‘yazılı emir yolunu’ kullanmayı düşünüyordum. Sanıyorum zamanaşımından düşmüş davalarla ilgili bir disiplin soruşturması açılması belki de bir ilktir’ dedi. Devlet içi odakların planladığı katliam davalarını kim koruyor? Davayı zamanaşımına sokanlar kim? Neden ‘hukuktan’ yana değil de, ‘katliamdan’ yana tavır daha ağır basıyor? Bunun ‘disiplin cezasından’ öte, çok daha ağır yaptırımları olması gerekmez mi? * * * Aslında, bir yandan da ‘Ergenekon’un GATA’laştığı’ dönemde bu soruları sormaya gerek var mı, bilemiyorum... Neyse ki Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin gibi birileri de bu süreçlerin peşinde... Dün haber sitelerinde Ergenekon soruşturmasında tutuklandıktan sonra GATA’ya sevkedilen Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’un telefon konuşmasıyla ilgili ifade vermek üzere savcılığa çağrıldığı belirtiliyordu... Balbay günlüklerinin detaylarını anlattığı ‘darbenin’ hazırlığından sanık Şener Eruygur’un eşinin, emekli orgeneralin GATA’da tedavi gördüğü sırada doktorlarla yaptığı konuşmalarda 12 ve 14. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin ‘kendilerinden taraf’ olduğunu söylediği iddia ediliyordu. Mahkemelerin ve tıbbın ‘darbecilikten yana’ tavır aldığı bir devlet olabilir mi? * * * Bizde nasıl oluyor? Onu da gene dün ortalığa saçılan bir diğer Ergenekon sanığına ait olduğu iddia edilen ses kayıtları anlatmakta... O ses kayıtlarında Hurşit Tolon bugüne kadar Türkiye’nin nasıl yönetildiğini şöyle anlatıyor: ‘Açar bana bak vali, o emniyet müdürüne söyle ayaklarını keserim haa der tak kapatır. O kadar. Böyle konuşulur, biz böyle konuştuk. Böyle yaşadık. Sıkar diyorum bak şerefsizim sıkar yaaa. Celalettin’i falan sıkar. Buradan polis salávatla geçer. Şerefsizim diyorum yaaa.’ Ama anlaşılan Tolon zihniyeti bir ara kesintiye uğramış... Demokrasiye saygılı bir komutan yönetime gelmiş... Tolon’a ait olduğu söylenen ses kayıtlarında ise bu durum şu üslupla eleştirilmekte: ‘Haaa o zaman molla gelir. Bak şimdi O’nu getirmezsen mollayı getirirsin. Sonra da şimdi dizini vurursun molla bizim anamızı belledi diye. Molla geldi, bu ordunun başına bir molla gelmiştir. Kim ne derse desin. Ondan sonra bizim şeyimiz bozuldu. Ben bunları söylerken utanıyorum. Biz hapislere girdik onun yüzünden.’ * * * ‘Molla geldi, bu ordunun başına bir molla gelmiştir.’ Kışla, İttihat ve Terakki’den beri ‘demokrat’ olan da dáhil, hoşuna gitmeyen herkesi ‘şeriatçı’ olarak suçlayageldi... Darbe sanıkları da aynı şeyi yapıyor... Ne ki, evrensel hukuk ve demokrasiden yana tavır aldığı için ‘mollalıkla’ suçlanan komutan, önceki gün mahkemenin çağırması halinde çağrıya icabet edeceğini açıkladı. Kimbilir neler duyacağız... * * * Acaba bir gün... Katliamlardan, darbelerden, darbecilerden yana olmanın... Hukuka uymadığını tamamıyla sindirmiş bir devlet örgütümüz olacak mı? Hala... Hukuktan yana hukukçu... Gazetecilikten yana gazeteci... Savunma ve demokrasiden yana asker... Temel hak ve özgürlüklerden yana siyasetçiyi muazzam bir açlıkla aramaktayız... MEHMET ALTAN - STAR [email protected]
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|