![]() |
#1 |
![]() *“Hayat ne kadar zor!” desem hemen bana katılırsın. Doğru; yaşamanın zor yanları her defasında ekşi ve soğuk yüzünü gözümüze değdirir ve hatta yanımızda günlerce kalır da, mutluluk anları bir rüzgar gibi yüzümüzü yalayıp geçer, bir su gibi parmaklarımızın arasından akıverir. Bir dağ zirvesine çıkmak gibi bir şeydir mutluluk… bin bir zahmetle tırmandığın zirveye doğru giderek yalnızlaşır ve yükseldikçe dar zamanlara sıkışırsın. Bu dünyada bu böyledir. Ve bu dünyada bunu böyle bilmen, dar zamanları genişletmenin kapısını açar, yalnızlıkları ebedi dostluklara çevirme yolculuğunu başlatır. Dost bulamamaktan yakınma! Yaratıcımız, doğru kişiyle karşılaşıncaya kadar, bizim bir dizi yanlış kişiyle tanışmamızı irade ederken, sonunda doğru kişiyi buluşumuzu daha kıymeti bilinir bir nimet olarak tatmamızı irade ediyor olamaz mı? *Ekşiye takılma, kapıda kalma! Mutluluğa giden kapılardan biri kapandığında, bir başkası mutlaka açılır; ancak genellikle kapanan kapının eşiğinde öylesine oyalanır ve takılıp kalırız ki, yeni açılan kapıyı göremeyiz. En iyi dostun, karşı karşıya oturup hiçbirşey söylemeden sessizliği paylaştığınız, bakışlarınızı çoğalttığınız ve sonra kalkıp giderken dünyanın en iyi sohbetini yaptığınızı hissettiğin kişi olabilir. Hem belki dudakların ne söylediği değil de, söylenenin hangi dudaklardan çıktığı önemlidir ne dersin? *Bir şeyin kıymetini ancak onu yitirince fark ettiğimiz doğrudur; peki ama bir şeyi bulana kadar ondan yoksun olduğumuzun da farkında olmadığımızı bir düşünsene… Birine verebileceğin aşkın hepsini vermiş olman, onun sana aynı aşkla karşılık vereceğini garantilemez! Aşkın aynıyla geri dönmesini beklemen yerine, aşkın kalplerde inceden inceye filizlenmesini beklemek, bu da olmazsa, sevmeyi öğrenmek ve tatmak adına, aşkı yalnız kendi kalbinde saklaman ve büyütmen yetmez mi? Alıntı devam edecek...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|