Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi vefatından önce oğlu Orhan Gazi'ye böyle vasiyet bıraktı...




"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir.




Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!..




Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz.




Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz.




Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı.




Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.




Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.




Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın.




Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.





Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!.. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!..




Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar. Askeri erkanı iyi koru!.. Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!..




Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!.




Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru.




Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven.




Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!.. Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!.. Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan".

Bu nasihate uyup da dünyada mesut olmamak mümkün mü? İşte bu bizim geçmişimiz, bizim atalarımız. Hepsinin ruhları şad olsun.

Bu nasihatleri paylaştığın için teşekkürler... Nasibimiz olanı almak ümidiyle ....

Sen önce "dinde öze dönüş" projesini bir araştır Akıncı. Eğer tıkanırsan, elimdeki orjinal tarihi kitaplarla sana destek de olurum. Çünkü söylediğim proje, nedendir bilinmez, Atatürk öldükten sonra imha edilmeye çalışılmış bir projedir.

Özde kasıt, Peygamber Efendimiz zamanındaki İslam dini anlayışının yaşanması ve benimsetilmesidir. Arapların ve son dönem Osmanlısındaki pek çok din istismarcısı şeyhlerin halka anlattığı dinin gerçek islamla ilgisinin olmadığına ilişkin çok teferruatlı bir proje.

Atatürk zamanında Diyanet işlerinin dini halka öğretmek adına çıkarttığı hangi yayında dini saptırma vardır?

Ya da Osmanlı'nın kuruluş ve yükselme dönemindeki tarikat sahiplerinin, şeyhlerin din anlyışı ve yaşantısı ile son dönem Osmanlısındaki tarikat liderlerinin yaşantısı aynı mıdır?

peygamberimiz döneminde ezan türkçemi okunuyormuş
Herhalde 31 de okutulmaya başlanılan tarih kitabı bu çalışmanın çok önemli bir parçasıydı...
Muhammedin koyduğu esasların toplu bulunduğu kitaba kuran denir yazan kitaptan bahsediyorum...
bide şuna bak eşref...
http://www.youtube.com/watch?v=ffG7a...layer_embedded

Dediğin kitap devlet eliyle basılmış olsun. Her olumsuz örnek Mustafa Kemal'e her olumlu örnek ise başkalarına mı mal edilmeli?

Cumhuriyet tarihimizde en çok hangi dönemde bu halka ücretsiz Kur'an meal ve tefsirleri dağıtılmış? O dönemde diyanetin yazdığı hangi eserde bir çarpıklık varmış? Dinsiz bir toplum isteyen, kusursuz sayılabilecek mealler, tefsirler ve hadis kitapları bastırtıp ücretsiz dağıttırır mı? Toplum böyle dinsizleşir mi? Ya da Nutuk'ta hangi çarpıklık var?

Hepimiz biliyoruz ki son dönemde Osmanlı tarikat şeyhleri ilahi bir sıfat kazanmıştı. Eğer sen çıkıp bir şeyhe en ufak laf etsen, "Aman tövbe de. Çarpılırsın vallahi" gibi sözler işitirdin. O şeyhlerin mezarları da türbelere çevrilirdi. İnsanlar isteklerini Yaratan'dan değil, o türbelerden isterdi. Bu kültür kısmen de olsa hala devam etmekte. Hala çocuk isteyen hanımlar, türbelere gidip ayılıp bayılmakta. Ama söz konusu anıtkabir olunca puthane oluyor, şeyhlerin mezarı olunca din oluyor.

Toplumun şeyhlere ilahi bir sıfat yüklediği bir dönemde, şeyhe yapılacak saygısızlıkta çarpılacağımızı düşünen bir zihniyet içinde Atatürk tekkeleri kapattı. Bu nedenle Atatürk'ün şeyhlere söylediği her söz dine söylenmiş olarak kabul edildi. Tekkeleri kapatan Atatürk, halka dini şeyhler öğretmesin, halk gerçek dini öğrensin diyerek de çok sayıda Kuran meali ve tefsiri dağıttı. O dönem bu amaçla toplanan diyanet kurulu, öyle başarılı çalışmıştır ki bugün Atatürk düşmanları bile o dönemin Kur'an meal ve tefsirlerini kullanmaktadır.

Günümüzde Atatürk'ün dinle ilgili söylemlerinde ikililik görülmesinin temel sebebi de budur. Tarafsız her dimağ bunu rahatlıkla anlayabilir.


(Konuyla ilgili daha fazla yorum yapmayacağım. Milleti usandırdık. Allah bizleri doğruluktan şaşırtmasın.)