05-24-2009, 08:42 | #1 |
Özel Sektör Dış Borçları BALON MU?
Bazı özel sektör temsilcilerinin IMF ile anlaşma istemesi ve krizi bahane ederek yeni ayrıcalıklar talep etmesinin altında aslında karlarını daha da artırmaktan başka bir şey bulunmamaktadır. Peki bu durumdan nasıl kar elde edilebilmektedir.? 21 Mayıs 2009 Özel Sektör Dış Borçları Balon mu? Hazine Müsteşarlığı verilerine göre Eylül sonu itibariyle 289,3 milyar dolar olan toplam dış borç stokunda özel sektör borçlarının payı 196,2 milyar dolar ile yüzde 67,8 kamu kesimi borçlarının payı da 78,7 milyar dolar ile yüzde 27,2 oldu. Merkez Bankası borçlarının toplam borç stoku içerisindeki payı ise 14,3 milyar dolar ile yüzde 5 düzeyinde gerçekleşti. Kısa vadeli özel sektör dış borç tutarı 51,2 milyar dolar seviyesinde olurken, bu tutar içinde bankacılık sektörünün payı 23,1 milyar dolar ile yüzde 45,2 oldu. Firmalar Kendi Kendilerine Borç Veriyorlar Özel sektörün 2008 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla orta-uzun vadeli dış borçları 145 milyar ABD doları olarak gerçekleşirken, finansal olmayan kuruluşlar 98,6 milyar ABD doları ile uzun vadeli özel sektör dış borç stoku içinde en büyük paya sahip bulunuyor. Ancak bu rakamların özüne inildiği zaman aslında özel sektörün dış borçlarının bu kadar büyük olmadığı gerçekte firmaların yurtdışı bankaları kullanarak kendi kendilerine borç verdikleri tahmin ediliyor. Şirketlerin Borç Oyunu Deşifre Bazı akademisyenler ve bürokratlara göre özel sektörün dış borçları istatistiklerin aksine oldukça düşük düzeyde seyretmekte. Bu görüşe göre süreç şöyle işlemekte; şirket sahipleri öncelikle yabancı bir ülkede hesap açtırıp, sermayelerin oraya transfer etmekte ve oradaki bankadan faiz geliri elde etmektedirler. Yine aynı bankadan şirketleri adına da kredi çekip borçlanmaktadırlar ve o bankaya bir miktar faiz ödemektedirler. Bu durumda şirketleri aldıkları borçların faizlerini gider yazmaktadır. Peki bu durumdan şirket sahibi nasıl bir fayda sağlamaktadır? Bir Örnekle Durum Açıkalayalım Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse; X şirketinin sahibinin 10 milyon Euro’su olduğunu ve euro’nun YTL karşısında yıllık %10 değer kazandığını farzedelim (dönem başı 2ytl dönemsonu 2.2ytl). Bu parayı euro olarak yurtdışında bir bankaya yatırsın ve yıllık % 3 faiz geliri elde etsin yine aynı kişiye ait X şirketi bu bankadan 10 milyon Euro krediyi yıllık % 4 faiz ile kullansın. X şirketi bu durumda 40.000 Euro faiz giderinin yıllık karından düşürecek ve (kurumlar vergisi%20=8.000 Euro) 17.600 YTL daha az vergi ödeyecek ayrıca dönemin olumsuz kur farkı olan 2.008.000YTL’yi yine gider olarak yıllık kazancından düşürerek 401.600 YTL daha az vergi ödeyecek. Aynı zamanda eğer şirket kar etmiş olsa ve bu karı dağıttığında şirket sahibi elde edilen kardan da girdiği vergi dilimine göre gelir vergisini ödeyecektir. Şirket sahibinin bu durumdaki tek gideri ise %1’lik faiz farkıdır. Dolayısıyla toplamda bakıldığında şirket sahibi bu yolla sermaye gelirinin büyük bir kısmını vergi dışında bırakmış olmaktadır. Son günlerde bazı özel sektör temsilcilerinin İMF ile anlaşma istemesi ve krizi bahane ederek yeni ayrıcalıklar talep etmesinin altında aslında karlarını daha da artırmaktan başka bir şey bulunmamaktadır. Ancak devletin bu durumu göz önüne alarak mali politikalarda bazı çevreleri mutlu etmek yerine halkın geneline yönelik stratejiler belirlemesi milletin faydasına olacağı bir gerçektir. Mustafa KARA
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|