Türkiye'nin çöküşüne neden olabilecek düzeyde olan yolsuzluk ve hortumculuk devlet kuruluşlarının en büyük sıkıntısı. Hükümetin kurumları özel sektöre satmasının sebebi de zaten bu yolsuzlukların önüne geçilememesidir. Bunun başka bir yolu bulunamaz mı? Bu konuda düşünmek gereklidir.

Devlet kuruluşlarının, yani fabrikaların, madenlerin, limanların, ulaşım şirketlerinin, tarım şirketlerinin ve sıralanabilecek olan daha bir sürü şirketin hem en iyi hizmeti sunup hem de kar etmesinin yolu nedir?

Yöneticiler devlet tarafından atandığı, koltuklarının garantide olduğu ve önlerine getirilen onların deyimiyle "reddedilemez fırsatlar" ile karşılaştıkları sürece bu kuruluşların kar etmesi beklenemez.

Özel şirket ise tam tersi olarak durmadan kar etmekte, hizmette ise sınır tanımamaktadır. Şu halde yapılması gereken devlet kuruluşlarını "özel yönetim şirketleri" adıyla kurulacak olan kurullar tarafından yönetilmesidir.

Hepimiz biliyoruz ki özel şirketlerde bölümleriyle alakalı en bilgili insanlar çalışır ve konulara yeterince hakimdirler. Bu kişiler şirketi zarar ettirmeyecek tüm manevra kabiliyetlerine sahiptirler..

Şöyle ki, devlete ait bir kurumun başına Türkiye kökenli ve yurt dışından herhangi bir bağlantısı tespit edilmemiş bir şirketin geçirilmesi gerekir. Bu şirket yöneticilerine devlet belirli bir maaş vermeyecek. Sadece %15 (örnek) oranında kar ortaklığı verecek ki geliri garanti olmasın ve o kurumu kar ettirdiği kadar kendisi de o oranda kazansın. Bu yöntem ile şirketin kazanma isteği körüklenecek, hem kendisi kazanacak hem de bu yolla devlete kazandıracaktır. Bu kurulun başında bir yöneticisi bulunacak ancak yönetim kurulundaki herkes eşit gelire sahip olacak. Herkes bu %15lik orandan eşit şekilde pay alacak. İşler bir kişinin tekelinde yönetildiği zaman yolsuzluk ihtimali olabilir ancak gelir bu şekilde eşit dağıldığı zaman herkes kendi menfaatini düşündüğü için, yönetici olan kişi gelirin azalmasından dolayı gelebilecek tepkilerin sonucundan korkup yolsuzluk yapmaya çekinecektir. Ayrıca fiyatlar devletin bu amaçla kurduğu özel denetim araçları tarafından denetlenecek ki vatandaşı zorlamaktan kaçınılsın. Hizmette özel, fiyatta devlet standartlarında olacak. Böylelikle hem devlet kâr edecek, hem vatandaş en iyi şekilde hizmet alacak.


Ne satma ne de kiralama olmayan bu yönetim şeklinde sadece şirketin yönetim kurulunu özel şirket oluşturacak bunun haricindeki her şey devlete ait olacak. Şirket ile devlet arasındaki bu anlaşma devlet tarafından istenildiği anda fesh edilebilecektir.

Bu yöntem ile hizmet ve kar en üst düzeyde, zarar etme olasılığı ise neredeyse mümkün olmayacaktır..

Tabii ki bu yönetim kurulunu devlet adına denetleyen bir üst kurul olmalı ki devlet hazinesi herhangi bir ihanet karşısında kendisini koruyabilsin..