05-24-2014, 02:39 | #1 |
Özlem Albayrak - Devrime Giden Tek Yol Siyasi Rantçılık mı?
Özlem Albayrak
Devrime giden tek yol siyasi rantçılık mı? Büyük acılar sessizdir, derler; doğru mu bilmem ama kanaatimce büyük acılar somuttur. Önce demirden bir pençe yüreğinizi sıkıştırır, kısa süreliğine bir daralma, nefessizlik hâli; ardından kalbinizden vücudunuza bir burukluk yayılır, damar damar akar acı, kollarınızdan parmaklarınıza, parmak uçlarınıza dek ulaşır, parmak uçlarınız karıncalanana dek orada durur. Bildiğiniz somutlaşır. Aynı damarlardan akan kanınızı hissetmezsiniz ama, kollarınıza bacaklarınıza usul usul inen, inerken değdiği yeri kavuran şeyin ne olduğunu bilirsiniz. Gerçektir, iliklerinize kadar duyumsarsınız. Acının sebebini her hatırladığınızda aynı şey olur üstelik; taa ki hatırlamak bile eskisin… Soma'da maden ocağının kapısı önünde yüzlerinde keder-umut-korku-çaresizlikle bekleyen ailelerin hissettiği böyle bir şey miydi, bilmiyorum. Kaybettikleri eşleri, sevgilileri, evlatları, babaları her akıllarına geldiğinde içlerine yayılacak hüzünle başetmek ne kadar zaman alacak, hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim, çok yakınlarını kaybetmiş, derin bir kederle tanışmış o ailelere Allah'tan güzel sabır dilemek gerektiği… Sabır dileyelim, yaşananlarda kimin sorumluluğu varsa hepsinin istisnasız şekilde cezalandırılmasını isteyelim, bunun takipçisi de olalım; öncelikle iş yasasına bakalım; maden işletmecisinin kusurlarının, denetleme eksikliklerinin, devletin kabahatlerinin izini sürelim; 'kaybın bu kadar yüksek olması bile tek başına birilerinin görevini yapmadığının kanıtıdır sorumlular bedel ödesin' diyelim, demekle kalmayıp peşine düşelim… Ancak milyonlarca Türkiyeli 300'e yakın insanımızın can vermesiyle yasa, kedere bürünmüşken, daha ilk şoku bile atlatamamışken, bu durumu fırsata çevirmek isteyen bazıları ne yaşayanların acısına ne ölenlerin hatırasına asla saygı duymamacasına öylesine tuhaf bir hareket başlatmış durumda ki insanın kanı donuyor. Tedbirler alması gerekirken almayan, madendeki işçi güvenliğiyle ilgili koşulları iyileştirmesi gerekirken belli ki bunu yapmayan, -önümüzdeki manzaraya göre- mevzuata uygun hiçbir önlemi almamış olan maden işletmecisi, normal şartlarda ilk öfkenin hedefi olması gerekirken, bakıyorsunuz Alp Gürkan'ın adı bile geçmiyor, neredeyse korunuyor, hedefe Başbakan konuluyor. Sosyal medyada öyle iftiralar üretiliyor, öyle yalanlar yazılıyor, öyle hakaretler ediliyor ki, siyasi kaygılarla memleketi ateş topuna çevirmek isteyenlere malzeme vermemek adına yine susmak, yine eleştirilerini ertelemek zorunda kalıyor insan. 300'e yakın insanımızı toprağa verirken Twitter'da BBCTurkce hesabından yapılan 'protesto görüntülerini gönderin yayınlayalım' şeklindeki çağrıdan tutun, 'Soma'dan yeni bir gezi çıkmalıdır' diyeninden tutun, 'bir tek dileğim var, en azından bu son seçimde bu partiye oy veren herkese Allah çocuğunun acısını göstersin. En acı şekilde' şeklindeki twitlere dek uzuyor, çeşitleniyor liste. Oysa, devletin sermayenin değil yoksulun yanında durması, işvereni değil işçiyi kollaması lüzumundan, neo-liberal ekonomi politikalarının sadece üretim ve verimlilik esası üzerine kurulmasının insan hayatı ve sağlığı devlet tarafından özellikle korumaya alınmadığında çok yıkıcı sonuçlar üretebileceğinden, bu elim olayın bir daha asla tekrarlanmaması, bu acının bir daha bu halka yaşatılmaması için seçilmiş hükümete büyük sorumluluklar düştüğünden, bedel de ödenecekse ödemesi gerektiğinden sözedecektim. Ayrıca, çok sayıda ölümlü iş kazasının Avrupa ya da gelişmiş Batı ülkeleri yerine neden işsizlik oranı yüksek olan ülkelerde daha çok meydana geldiğinden bahsedecek; Avrupa ve benzeri ülkelerdeki ölümlü iş kazalarının az oluşundaki bir neden yüksek güvenlik önlemlerinin alınmasıysa, bir diğer neden de, sanayileşmesini tamamlamış ülkelerin giderek küçülen teknolojiyi üretmekle yetinmesi, bunun dışındaki otomotiv gibi ağır sanayi gereksinen sektörleri ucuz iş gücü nedeniyle görece yoksul ülkelere kaydırmasıyla da ilgili, diyecektim. Olmadı. Türkiye'yi çaresiz bırakan ortak acı, siyasi ranta malzeme oldu bile. Seçimlerden hemen sonra 'iyi beslenemedikleri için boyları da kısadır' diye vatandaşı aşağılayanlar, yoksul maden işçilerinin ölümlerini Başbakan'a ve çevresindekilere yönelik nefret söylemine, hakaretlere ve sözsel vandallıklara gerekçe kıldılar bile... Allah Türkiye'ye sabır versin. Hem kaybettiğimiz insanlarımız, hem de insanlığımız için... Kaynak Yeni Şafak 16.05.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|