05-04-2009, 07:19 | #1 |
Paksüt’ün bu siniri neden?
“Kahpe”, “kalleş” vesaire.. Bunlar, bir Anayasa Mahkemesi Başkanvekili’ne yakışan kelimeler mi?
Bence değil.. O halde, kendisine yakıştırsa bile, oturduğu koltuk sebebi ile konuşmasına biraz daha dikkat etmesi gereken Paksüt’ün siniri, nereden kaynaklanıyor acaba? Üstelik, bu ağır ifadeleri kullandığında, yeni bir gelişme de yaşanmamıştı. Eşinin ifade vermesi aylar öncesinde yaşanmıştı. O gün vermediği tepkiyi, iddianame açıklandığında vermediği tepkiyi, şimdi birdenbire niye sergiliyor acaba? Yoksa; yargısal süreçte sona yaklaşıldığını gördüğü için mi, bu kadar hakaretvari konuşuyor? Ben başka ihtimal göremiyorum.. Gerçekten de, dün verdiğim Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun’un 55/3 fıkrasında belirtilen, “Suçüstü ve ağır cezalık konularda, Anayasa Mahkemesi üyelerinin ceza soruşturmalarında genel hükümlerin uygulanacağı” ilkesinin varlığı bir yana, 2007 seçimlerinden sonra oluşan bir Yargıtay içtihadında, “milletvekili dokunulmazlığı”nı daraltan bir görüş ortaya konulmuştu.. Bazı milletvekillerinin terör suçundan kaynaklanan yargılamalarının, “milletvekili dokunulmazlığı” kapsamında olmadığı, Anayasa’nın 14. maddesindeki düzenleme gerekçe gösterilerek içtihad haline getirilmişti. Oysa 22 Temmuz seçimlerinde DTP listesinden bağımsız olarak milletvekili seçilen Sebahat Tuncel, milletvekili dokunulmazlığı gerekçe gösterilerek cezaevinden çıkarılmış, bilahare ise, “milletvekili dokunulmazlığı”nın terör suçlarında geçerli olmadığı kararı ile, durdurulan yargılamaya devam edilmişti.. Yargılamaya devam eden mahkeme, ilginçtir; Ergenekon davasını gören İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi.. Peki 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, daha sonra Yargıtay tarafından da kabul edilen kararında dayanak alınan Anayasa’nın 14. maddesinde ne deniliyor, ona bakalım.. Madde şöyle: “III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması Madde 14 – Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.” İşte bu düzenleme gereğince, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2008 yılında verdiği bir karar ile, terör suçlarında “milletvekili dokunulmazlığı”nın uygulanamayacağına hükmetti. Gerçi milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa’nın 83. maddesinde, açıkça 14. maddeye atıf var ama, maddeyi iyice irdelediğimizde, “Anayasa’daki hakların, kötüye kullanılamaması” temel ilkesinin daha ön plana çıktığı hemen görülüyor! Demek ki, Anayasa’daki hiçbir hak, bu arada hakimler için getirilen hakimlik teminatı, hakimlerin soruşturulmasında uygulanacak prosedür gibi haklar da, “insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz!” Dolayısı ile, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt de, kendisine yöneltilecek muhtemel suç, “insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler”den olduğundan, yargılanmasına ilişkin özel düzenlemeleri öne çıkartamayacaktır.. Kendileri, “üniversitede başörtüsüne izin veren Anayasa değişikliği”ni iptal ederken, Anayasa’daki çok açık düzenlemeleri bile ezip geçtiler ya! Şimdi, Anayasa’daki açık düzenlemeleri ezip geçmek de yok.. Zaten daha önce DTP milletvekili için verilen bir Yargıtay kararı var.. O kararın da işaret ettiği üzere, sayınPaksüt de, özel düzenlemelerin korumasından çıkıp, genel kurallara göre yargılanabilecek! Şunu da hatırlatalım: Demokratik ülkelerde, en güçlü dokunulmazlık, hakim veya memur dokunulmazlığı değil, “milletvekili dokunulmazlığı”dır.. DTP milletvekillerinde gördüğümüz üzere, “milletvekili dokunulmazlığı”nın dahi uygulanmadığı suçlarda, “hakim dokunulmazlığı”nın uygulanabilirliğini iddia etmek de, oldukça uç bir yorum olacaktır.. Süreç, hakim Paksüt’ün, hakim karşısına çıkması yönünde gelişiyor! Birlikte izlemeye devam edeceğiz! Ali Karahasanoğlu - Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|