07-24-2008, 13:40 | #1 |
Papatya Falı
PAPATYA FALI Hukuk öylesine sürprizlerle dolu ki Anayasa Mahkemesi’nin açıkladığı AK Parti hakkındaki kapatma davasının takvimi bile nihai kararın istikametine ilişkin bir işaret sayılıyor. Dava Ağustos’un başında biterse şöyle, uzayıp Ağustos ortasına sarkarsa böyle karar çıkabilir, yorumları yapılıyor. Veya karar duruşmalarının ard arda yapılıyor olması başka şeye yoruluyor, eğer ara verilerek yapılsaydı başka anlam taşıyacaktı. Davanın içeriği neydi, deliller neyi anlatıyordu veya hepsinden önce iktidar partisine dava açılabilecek bir hukuki zemin var mıydı, kimse bunu sorgulamıyor bile. Böylesi de normaldir çünkü başta yüksek yargı olmak üzere herkes davanın bizatihi siyasi olduğunda hemfikirdir. Nitekim, bugünün Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, geçmişte Fazilet Partisi’nin kapatılma kararı için tam da bunu söylemişti: ‘Siyasi bir davayı hukuka oturtmaya çalışıyoruz.’ AK Parti kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Kapatılmayıp hazine yardımı kesme cezasıyla mı yetinilecek? Veya artık mutad olduğu üzere metinler zorlanarak bambaşka bir karar çıkacak ve bununla şimdi hiçbirimizin aklına gelmeyen mesajlar mı verilecek? AK Parti’nin kapatılıp kapatılmayacağına dair benim de bir kanaatim var ama ne olduğunun bir önemi yok. Sonuçta hepimiz uçuşan balonları toplayarak bir tahmin yapıyoruz ve tutturmak kimseye kazandırmaz, aksi de kaybettirmez. Gelişmelere biraz kulak kabartan herkes, bazı siyasi ve hukuki süreçlerde kolaylıkla skor tahmininde bulunabilir. Sorun bu değildir. Sorun öncelikle, bu ülkenin bilhassa son 3 yılda içine sokulduğu muazzam öngörülemezlik halidir. Son dakikada kuralların değiştirilmesi alışkanlığı; Cumhurbaşkanı’nın seçme usulünün bile akıl almaz bir yola sokulabilmesi veya seçim tarihlerinin kolaylıkla değişmesi veya şimdiye değin uygulanan yöntemle yürüyen bir yasa/anayasa değişikliğinin birdenbire yapılamaz olmasıdır. Örnekler saymakla bitmez... Türkiye, öngörülemezliğin kara mizahını yaşadı, yaşıyor. Herkesin kilitlendiği kapatma davası da bu halin zirve noktasıdır. Seçimleri kazandıktan birkaç ay sonra bir parti hakkında kapatma davası açılabileceği hangi demokraside varsayılabilir? Böyle bir cüret gösterildi, o davanın sistem tarafından iade edilmemesi hangi hukukta yaşanabilir? Bu aşamalar ihmal edildikten ve makul olan kaybedildikten sonra herkese düşen toto oynamaktır. Herkesin geleceğini doğrudan ilgilendiren ve ülkenin kaderini sarsabilecek bir konuda papatya falı açıyoruz. O yüzden, Ak Parti’nin kapatılıp kapatılmayacağına dair kanaatimin bir önemi yok. Bildiğim bir şey var AK Parti kapatılmamalıdır. Parti kapatma seçeneği bu ülkenin gelecek tarihinden çıkarılmalıdır. Neden kapatılmaması gerektiğinin aktüel sebepleri bellidir. Böyle bir durumda ekonomi, siyaset, demokrasi ve hukuk onulmaz yaralar alır. Kapatma kararı, Güneydoğu’nun Türkiye’yle arasındaki kalan duygusal bağları koparır. Bu malum sebeplere ilaveten bir gerçeğin daha gözden kaçırılmamasında büyük fayda vardır. AK Parti’yi kapatmak bu partinin liderini, kadrolarını ve fikirlerini önlemekte hiçbir fayda sağlamayacaktır. Zira, siyasetin kendi mecraında akışını önleme dönemi geride kaldı. Toplum 3 Kasım ve 22 Temmuz’la birlikte demokrasinin tadını aldı. Bunu anlayabilmek için derin analizlere de gerek yoktur. Son seçimin üzerinden bir yıl geçti. O tarihten 2 ay daha geriye gidelim; bugün kapatmayı isteyen ve savunanlar kendilerini ülke çapındaki muazzam kampanyalarla AK Parti’nin sonunun geldiğine ve seçimden yeni bir iktidar çıkacağına inandırmışlardı. Hatta CHP-MHP veya CHP-MHP-DP koalisyonunun listeleri yapılmaya başlanmıştı. Olmadı... Geride kalan, bu irrasyonel analizin ülkeyi gerilime sürüklemesinden başka bir şey değildir. Aynı analizi yapanlar şimdi de, kapatma gerçekleşir ve Erdoğan yasaklanırsa iktidar partisinin oy kaybedeceğine ve böylelikle sorunun çözüleceğine inanıyorlar. Aynı heves, aynı yanlış analiz. Madem her şey siyaset o halde sorumluluk sadece kararı verecek olanların omzunda olmamalı. Herkes Türkiye’nin 12 ay içinde aynı hatayı tekrarlamak lüksü olup olmadığını bir daha düşünmelidir.. mustafa karaalioğlu STAR GAZETESİ
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|