AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-07-2012, 07:27   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Patronların evrimi... Dün laike, bugün melâike! / Hasan Karakaya - Yeni Akit
Cu­ma sa­ba­hın­dan ak­şa­mı­na ka­dar, "med­pa pat­ron­la­rı"nın "Dar­be­le­ri Araş­tır­ma Ko­mis­yo­nu"na ver­dik­le­ri ifa­de­le­ri oku­dum... Ko­nuş­ma­la­rın­da o ka­dar "iti­raf" ve o ka­dar "piş­man­lık" ifa­de­si var ki, dü­şün­me­den ede­me­dim...

Gör­düm ki;
15 yıl ön­ce­si­nin "la­ike"le­ri,
Bu­gün, hâ­şâ "me­lâ­ike" ol­muş!..
Hep­si de, "süt­ten çık­mış bi­rer ak ka­şık!"... Kar­da "le­ke" var, on­lar­da yok!
O ka­dar "ma­sum"lar, o ka­dar "gü­nah­sız"lar ki, sor­ma­dan ede­me­dim;
"28 Şu­bat'ı kim yap­tı?"
O dö­nem­de "mağ­dur" edil­me­sem, "ma­ne­vî iş­ken­ce"le­re ma­ruz kal­ma­sam, di­ye­ce­ğim ki; "Yok­sa 28 Şu­bat'ı ben mi yap­tır­dım, dar­be­ci­le­re ben mi des­tek ver­dim?.."
De­dim ya;
O gü­nün "la­ike"le­ri, bu­gün Ko­mis­yon'un kar­şı­sın­da, hâ­şâ "me­lâ­ike" poz­la­rın­da!..
Bi­li­yor­su­nuz, dün, dö­ne­min Sa­bah ga­ze­te­si sa­hi­bi Dinç Bil­gin'in ifa­de­le­rin­den bö­lüm­ler ak­tar­dım... Bu­gün de Ay­dın Do­ğan, Meh­met Emin Ka­ra­meh­met, Za­fer Mut­lu ve Tur­gay Ci­ner'in ifa­de­le­rin­den pa­saj­lar ak­tar­mak is­ti­yo­rum.
Ama­cım, el­bet­te "hü­küm" ver­mek de­ğil... Ama­cım, söy­le­dik­le­ri­ni "kay­da ge­çir­mek" ve "ta­ri­he not düş­mek!"
Bun­lar kay­da geç­sin ki, ge­le­cek­te "med­ya dün­ya­sı"nda yer ala­cak ki­şi­ler, "as­ker­le iş tut­ma"nın baş­la­rı­na ne­ler ge­ti­re­ce­ği­ni bil­sin­ler ve ay­nı "yan­lış"la­ra düş­me­sin­ler!..
Tek ke­li­mey­le, "ga­ze­te­ci" kal­sın­lar!..
Ak­si hal­de "piş­man" olur­lar.
Tıp­kı, "pat­ron­lar" gi­bi!..

EMİN'İ BEN KOVDUM!
Bu "gi­riz­gâh"tan son­ra, Ay­dın Do­ğan'ın açık­la­ma­la­rı­na yer ver­mek is­ti­yo­rum... Ay­dın Do­ğan ifa­de ve­rir­ken, kâh ba­zı olay­la­rın "per­de ar­ka­sı"nı an­lat­mış, kâh kuy­ru­ğu dik tu­tup, efe­len­miş!..
Buy­run, açık­la­ma­la­rı­na bir ba­ka­lım...
2010 yı­lın­da ga­ze­te­ler­den ken­di adı­nı ne­den çı­kart­tı­ğı so­ru­lan Ay­dın Do­ğan, şöy­le de­miş:
_ "O dö­nem­de gru­bum­da­ki bü­tün şir­ket­ler­den ay­rıl­dım. Ken­di­mi Do­ğan Gru­bu onur­sal üye­si ha­li­ne ge­tir­dim. Ço­cuk­la­rım is­te­di, böy­le yap­tım. Bir ay­lık iki ay­lık ka­rar de­ğil­di. Bir­kaç yıl­da ve­ril­miş ka­rar­dı. Ha­len söz hak­kım, im­za yet­kim yok. O dö­nem­de ai­lem ara­sın­da iş bö­lü­mü yap­tık. 6 ay ev­vel de ye­ni­den ga­ze­te­le­re ço­cuk­la­rı­mın is­mi­ni koy­duk. Onun ne­de­ni de ye­ni­den iş bö­lü­mü yap­tık, ço­cuk­la­rım ara­sın­da. İs­mi­min çı­kar­tıl­ma­sın­da en ufak si­ya­si bas­kı yok­tur. Bir si­ya­si ne­den yok­tur. Za­ten na­sıl ola­bi­lir ki?"
Med­ya gru­bun­da­ki ba­zı ga­ze­te­ci­le­rin iş­ten çı­kar­tıl­ma­sı ko­nu­sun­da si­ya­si bir bas­kı alıp al­ma­dı­ğı so­ru­lan Ay­dın Do­ğan, şu açık­la­ma­yı yap­mış:
_ "(Ya­zar­lar çı­ka­rıl­dı) de­yin­ce ak­la ilk ge­len iki ta­ne ya­zar olu­yor. Bi­ri Emin Çö­la­şan bir ta­ne­si de Be­kir Coş­kun.
Çö­la­şan'ı ben kov­dum.
Kı­zım ve ge­nel ya­yın mü­dü­rüm kov­ma­mak için 'şöy­le ya­pa­lım böy­le ya­pa­lım' di­ye­rek be­ni uyut­ma­ya kalk­tı­lar.
So­nun­da de­dim ki, iki­niz bir­den gi­der­si­niz. So­nun­da İz­mir'de Emin'i kov­du­lar. Emin'in ko­vul­ma­sın­da hiç­bir si­ya­si par­ti, as­ker­ler de da­hil, 'bu ada­mı at' di­ye bir ıs­rar­da bu­lun­ma­dı.
'Emin' yö­ne­ti­le­mez ha­le gel­miş­ti, Emin bu ga­ze­te­nin sa­hi­bi­nin gü­cü 'ba­na yet­mez' di­yor­du. Ta­kın­tı­yı mes­lek ha­li­ne ge­tir­miş­ti. 'İ Me­lih', di­ye­rek her ya­zı­sın­da 10 bin do­lar ce­za öde­me­ye baş­la­mış­tım. 'Emin ta­kın­tı­yı bı­rak, kam­pan­ya aç­ma­yı bı­rak' de­di­ğim­de de 'hü­kü­me­tin aley­hi­ne yaz­ma­ya­yım mı?' di­yor­sun de­di. Ben de ağ­zı­ma ge­le­ni söy­le­dim. Ben sa­na 'hü­kü­met aley­hin­de yaz­ma' de­mi­yo­rum, bu­ra­sı 'ba­ba­nın çift­li­ği de­ğil' de­dim. Emin'i ben çı­kar­dım, çı­kart­tı­ğı­ma da çok iyi et­tim. Ben kov­dum, her­ke­se de he­sa­bı­nı ver­me­ye ha­zı­rım.
Be­kir'e hak­kı­mı he­lal et­me­ye­ce­ğim. Be­kir'in git­me­me­si için çok gay­ret sarf et­tim. 'Gel sa­na İs­tan­bul'da da­ire ala­lım' de­dim. Emin her de­fa­sın­da biz­den gö­tür­dü. Be­kir öy­le bir şey de yap­ma­dı. Çün­kü Be­kir'e çok pa­ra ver­miş­ler. Ga­ze­te­ler­den in­san­lar ay­rı­lır, gi­der­ler, ge­lir­ler. Ba­na hiç­bir si­ya­si ik­ti­dar ne Tur­gut Özal ne Sü­ley­man De­mi­rel ne de as­ker­ler 'bun­la­rı iş­ten ata­cak­sın' de­me­di. Sa­de­ce tel­kin­de bu­lun­duk­la­rı ol­muş­tur. 'Be­kir'e git' de­me­dim. Bir gün te­le­fon et­miş­tim 'iyi ki var­sın de­mek için' ken­di­si­ne. Be­kir bir ya­zı yaz­mış­tı 'iyi ki var­sın Hür­ri­yet' di­ye, çok duy­gu­sal bir ya­zıy­dı. Ben de onu ara­yıp 'iyi ki var­sın' de­miş­tim, şim­di de iyi ki yok­sun di­yo­rum."
Al­dı­ğı "iha­le"ler ve "kre­di"ler so­ru­lun­ca da, Ay­dın Bey de­miş ki;
_ "(Eğer 28 Şu­bat'ı ya­ni 1996-2000 dö­ne­mi­ni) di­yor­sa­nız ben o dö­nem­de hiç­bir iha­le al­ma­dım... PO­AŞ'ı bu­ra­da aç­tı­nız. Ta­ma­men yan­lış bil­gi­niz var... PO­AŞ, TV'de ka­mu­oyu önün­de açık ar­tır­ma­ya çı­ka­rıl­dı. Son ola­rak iki grup kal­dı. Koç ve Şa­hin gru­bu. Ben PO­AŞ'ı iha­le ile al­dım. 10 grup gir­di iki grup kal­dı, her şey hal­kın gö­zü önün­de ol­du. '1 mil­yar 260 mil­yon do­lar' biz ver­dik. Ben iha­le­siz bir şey al­ma­dım. İkin­ci­si; ka­mu ban­ka­la­rın­dan hiç pa­ra kul­lan­ma­dım. 1990-2000 yı­lı ara­sın­da ka­mu ban­ka­la­rın­dan uzak dur­dum. Ne­re­den çı­ka­rı­lı­yor bil­mi­yo­rum. Ka­mu ban­ka­la­rı­nın ka­pı­sın­dan geç­me­dim. 2000 yı­lın­da­ki PO­AŞ iha­le­si ya­pıl­dı­ğı za­man bu pa­ra­nın 500 mil­yo­nu­nu, -ki sis­tem böy­le iş­li­yor­du- ya­rı­sı­nı ben koy­dum ya­rı­sı­nı İş Ban­ka­sı koy­du. Di­ğe­ri­ne de ban­ka­lar kon­sor­si­yu­mu gir­di. Ak­bank, Fi­nans­bank, Ga­ran­ti Ban­ka­sı gi­bi ban­ka­lar var­dı. Bir de Va­kıf­bank var­dı."
Ay­dın Do­ğan, es­ki Baş­ba­kan­lar­dan Me­sut Yıl­maz ve Tan­su Çil­ler ile olan iliş­ki­le­ri­ni ise şöy­le an­lat­mış:
_ "Be­nim 'Me­sut bey ya da Tan­su ha­nı­mı des­tek­le­mem' di­ye bir şey yok. Olay şun­dan kay­nak­lan­dı. Sa­bah ga­ze­te­si Tan­su Ha­nım'ı des­tek­le­me­ye baş­la­dı. Bi­zim­le de re­ka­be­ti­ni de­vam et­ti­ri­yor­du. Biz de 'Tan­su ha­nı­ma kar­şıy­dık.' Çün­kü Tan­su ha­nı­mın Ame­ri­ka'da­ki mal var­lı­ğı­nı ya­yın­la­mış­tık. Tan­su ha­nı­ma kar­şı ol­du­ğu­muz için de­ğil. Ga­ze­te­ci­lik yap­tık. Hat­ta o ga­ze­te­yi­ci tal­tif et­tik. O ha­ber­den son­ra Tan­su ha­nım­la ara­mız­da 'li­mo­ni, has­ma­ne' de­me­ye­yim ama bir ge­ri­lim ol­du.
Ben ken­di­mi bir­den bi­re bu­nun içe­ri­sin­de bul­dum. Dinç Bil­gin Gru­bu da 'Tan­su ha­nı­mı' des­tek­ler ol­du. Biz Tan­su ha­nı­ma kar­şı ol­du­ğu­muz için 'Me­sut bey­ci' ol­mak du­ru­mun­da gö­rün­dük. Ba­na Ca­nan Bar­las söy­le­miş 'iha­le­le­ri kre­di­le­ri gö­tür­dü­ler' di­ye. Ben; Re­fah­yol ik­ti­dar­day­ken İs­tan­bul ener­ji da­ğı­tı­mı iha­le­si­ne gir­dim ve 'bi­rin­ci ben ol­dum.' Öy­le bi­li­yor­dum. Tam o gün­ler­de ik­ti­dar de­ğiş­ti, Me­sut bey gel­di. Me­sut bey be­ni 1,5 se­ne oya­la­dı ve ip­tal et­ti so­nun­da. Ben ne Me­sut bey­den ne Tan­su ha­nım­dan iha­le al­dım. Me­sut bey­le dost­lu­ğum var mıy­dı? Var­dı. Aram iyi miy­di? İyiy­di. Ama Me­sut be­yin hü­kü­me­ti­nin dev­ril­me­si­nin en bü­yük et­ken­le­rin­den bi­ri­si Türk Ti­ca­ret Ban­ka­sı ola­yı­dır. Bu ola­yı be­nim ga­ze­te­ci­le­rim çı­kar­dı."
VAY ŞE­REF­SİZ VAY!
¥ "411 el ka­osa kalk­tı" man­şe­ti­nin so­rul­ma­sı üze­ri­ne de Do­ğan, "Dua edi­yo­rum ki bu so­ru­yu Er­tuğ­rul'a sor­say­dı­nız, ama sor­ma­mış­sı­nız. Ben Bod­rum'day­dım ora­da ha­be­rim ol­du. Yan­lış bul­dum, ha­ta­dır" ifa­de­le­ri­ni kul­lan­mış...
Ah­met Ka­ya için atı­lan "Vay şe­ref­siz vay" man­şe­ti için Do­ğan, "Keş­ke bu ka­dar kes­kin ve sert baş­lık atıl­ma­say­dı" di­ye ko­nuş­muş!..
Ay­dın Do­ğan'a, "Er­do­ğan'la iliş­ki­le­ri" de so­rul­muş... O da de­miş ki;
¥ "Ga­yet iyi... Ara­mız­da dost­luk, sa­mi­mi­yet, ar­ka­daş­lık, iliş­ki­si yok ama ga­yet me­de­ni iliş­ki­ler içe­ri­sin­de­yiz... Ken­di­si­ni gö­rün­ce ge­rek­li 'say­gı­yı' gös­te­ri­rim, o da 'hal ha­tır' so­rar... Bir sı­kın­tım yok. Ol­du­ğu za­man da gi­de­rim ül­ke­nin baş­ba­ka­nı­na. Eğer baş­ba­ka­na gi­di­le­cek bir me­se­lem var­sa, gi­de­rim. Şu an­da bun­dan bir­kaç yıl ön­ce ka­mu­oyu­na yan­sı­mış olan sert­lik­ler şu an­da yok."

ER­BA­KAN'IN HA­VUZ KA­RA­RI
Ay­dın Do­ğan'ı din­le­di­ği­mi­ze gö­re, şim­di de Tur­gay Ci­ner'e ge­çe­lim mi?..
Ci­ner; med­ya­ya ar­zu ede­rek de­ğil zor­la­na­rak, pa­ra kap­tı­ra­rak gir­mek zo­run­da kal­dı­ğı­nı an­lat­mış ve ek­le­miş:
¥ "5 Ni­san 1994, önem­li bir ta­rih­tir. Do­lar art­tı, ço­ğu ki­şi iş ha­ya­tın­da önem­li şey­ler kay­bet­ti... Ba­zı­la­rı ise fır­sat­la­rı de­ğer­len­di­re­rek, ka­zan­mak için ham­le­ler yap­tı... Bu sü­reç, 2001'e ka­dar de­vam et­ti... Bu sü­re için­de med­ya­nın al­dı­ğı rol de, bun­dan pay kap­mak ol­muş­tur... Bu­ra­da si­ya­si en­te­lek­tü­eli­te, ide­olo­ji, ta­raf­gir­lik ba­na gö­re sub­jek­tif kri­ter­dir... Ob­jek­tif kri­ter; pay kap­ma kav­ga­sı­dır... Pay kap­ma kav­ga­sı da iki­ye ay­rı­lır; bi­ri ha­yat­ta kal­ma için pay kap­ma, di­ğe­ri da­ha bü­yük par­ça al­mak için pay kap­ma... Bi­ri­si et der­din­de, bi­ri­si can der­din­de olan grup­lar ola­bi­lir.
Re­fah­yol ik­ti­da­rın­da; hü­kü­me­tin al­dı­ğı ener­ji özel­leş­tir­me­le­ri ve ka­mu pa­ra­la­rı­nın bir ha­vuz­da top­lan­ma­sı ka­ra­rı önem­li ki­lo­met­re ta­şı­dır... Bu iki ka­rar da, yüz­de bir mil­yon doğ­ru­dur... Ama aka­me­te uğ­ra­tıl­mış­tır."
Tur­gay Ci­ner, "asos­yal" bi­ri ol­du­ğu­nu ba­kın na­sıl an­lat­mış;
"Ben te­kil bi­ri­yim, TÜ­Sİ­AD'a, MÜ­Sİ­AD'a üye de­ği­lim... Ti­ca­ret, sa­na­yi oda­sı­na git­mem... Si­lo­pi, Si­vas, Kon­ya'da, dağ­da, ba­yır­da ça­lı­şı­yo­rum. Asos­yal ki­şi­li­ğe sa­hi­bim... Gö­rüş­tü­ğüm in­san sa­yı­sı 3 ki­şi­yi geç­mez... Ku­ru­lu dü­ze­nin ada­mı de­ği­lim. Ku­ru­lu dü­ze­nin ada­mı ol­ma­dı­ğı­nız için hem İs­tan­bul hem An­ka­ra ku­ru­lu dü­ze­ni, siz­den haz­zet­mez. Çün­kü iliş­ki­le­ri­niz yok­tur... Kul­la­nıl­ma­ya açık de­ğil­si­niz... 1 Ni­san 2007'de o gün­kü ku­ru­lu dü­zen, bu ta­raf­ta­ki ku­ru­lu dü­ze­ni ik­na ede­rek, kan­dı­ra­rak, ne ol­du bil­mi­yo­rum, onun üs­tü ka­pan­dı. O olay vu­ku bul­du. Biz ga­ze­te­ci­li­ğin dı­şı­na çık­tık.
Ne BDDK ne TMSF'nin, Dinç Bil­gin'in elin­den zor­la al­dı­ğı bir şey yok­tur. Bat­mış bir Dinç Bil­gin'in, ka­nun­lar ge­re­ği, ban­ka­la­rı ba­tan ki­şi­ler ne­re­ye git­tiy­se, o ad­re­se git­miş­tir. Ku­ru­lu dü­zen dı­şar­dan ge­len­le­ri sev­mez, he­men dış­la­dı­lar... Mü­ca­de­le o şe­kil­de de­vam et­ti. BDDK ve­ya TMSF'nin Bil­gin'in elin­den al­dı­ğı bir çöp da­hi yok­tur.
Ba­na gö­re 1 mil­yar 100 mil­yon do­la­ra sa­tı­lan mal­dan Dinç Bil­gin'e ha­ya­tı­nın en bü­yük he­di­ye­si­ni yap­mış­lar­dır, bü­tün borç­la­rı­nı öde­ye­rek ve­ya bil­mi­yo­rum, öde­ye­cek­ler­dir."

"BA­BA­MI AN­NEM BA­TIRI''
Ne der­si­niz, bi­raz da Ak­şam'ın sa­hi­bi M. Emin Ka­ra­meh­met'i din­le­ye­lim mi?..
Ka­ra­meh­met, "bu işe na­sıl gir­di­ği­ni" şöy­le an­lat­mış: "Ke­mal Ilı­cak ya­kın dos­tum­du... Ölü­mün­den son­ra oğ­lu ga­ze­te­ye or­tak ol­mak is­te­di, ola­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­dim, an­cak bir mik­tar pa­ra yar­dı­mı yap­tım... Ara­dan za­man geç­tik­ten son­ra Özer Çil­ler ara­dı... Erol Ak­soy'un ga­ze­te­yi al­dı­ğı­nı, be­nim de ya­rı­sı­na or­tak ol­ma­mı is­te­di... Bu işe o şe­kil­de gir­dim.
Ma­aş­lar öde­ne­me­yin­ce ala­ca­ğım­dan vaz­ge­çip, çık­mak is­te­dim... Ama ol­ma­dı... Üze­ri­me kal­dı."
M. Emin Ka­ra­meh­met; "Naz­lı Ilı­cak'ın ga­ze­te­den ay­rıl­ma­sı­nı" da oğ­lu M. Ali Ilı­cak'ın is­te­di­ği­ni söy­le­miş... Ka­ra­meh­met'in id­di­ası­na gö­re; M. Ali Ilı­cak, "an­ne­siy­le" il­gi­li ola­rak de­miş ki;
"Ba­ba­mı ba­tır­dı,
Bu­ra­yı da ba­tı­ra­cak!"
Ka­ra­meh­met, "Ağır bir du­ru­ma ma­ruz kal­dı­nız. Kul­la­nıl­dı­ğı­nı­zı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?" so­ru­su­na ce­va­ben de­miş ki;
"Özel bir şey­den do­la­yı ol­du­ğu­nu zan­net­mi­yo­rum. Ça­re­siz­lik­ten do­la­yı ya­pı­lan ha­re­ket di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Biz bel­ki be­ce­rik­si­ziz, ba­sı­nı bu şe­kil­de kul­lan­ma­dık... Be­nim ba­sı­na gir­mem ha­tay­dı. Çık­ma­sı ko­lay de­ğil, in­şal­lah dü­zel­te­ce­ğiz...
Ay­taç Yal­man'ı bir ke­re gör­düm, teb­rik et­mek için git­tim... Kim­se­ye tes­lim ol­ma­dım... Kim­se­den bir şey is­te­me­dim ki, tes­lim ola­yım!"
Bü­tün bu söy­le­nen­ler doğ­ru mu aca­ba?.. Eğer doğ­ruy­sa, 28 Şu­bat Dar­be­si'ni kim, na­sıl yap­tı?!?
28 ŞU­BAT SA­VU­NU­LA­MAZ!
Ney­se... Ge­çe­lim Za­fer Mut­lu'ya...
Dinç Bil­gin'in uçu­ru­ma yu­var­lan­dı­ğı dö­nem­de Sa­bah'ın Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni olan, Dinç Bil­gin bat­tık­tan son­ra da Va­tan ga­ze­te­si­ni çı­ka­ran Za­fer Mut­lu da ifa­de­sin­de de­miş ki;
¥ "28 Şu­bat'ın sa­vu­nu­la­cak hiç­bir ta­ra­fı yok­tur... Ba­sı­nın da yan­lış­la­rı ol­muş­tur. Evet 28 Şu­bat sü­re­cin­de yan­lış­la­rı­mız ol­du... Ta­kım tu­tar gi­bi bir si­ya­si par­ti­yi tu­tup, öbür si­ya­si par­ti­ye kar­şı ol­mak yan­lış­tı.
Tür­ki­ye o se­çi­me gi­der­ken bir par­ti ga­ze­te­si gi­bi dav­ran­dık. Ken­di­mi­zi faz­la kap­tır­dık. Ken­di­mi­zi bir ta­raf­ta bul­duk. Bu­gün de var. Ba­sın eti­ği açı­sın­dan yan­lış yap­tık.
28 Şu­bat'tan 5 gün ön­ce Tan­su Çil­ler ile evin­de ön­ce baş ba­şa gö­rüş­tü­ğüm. Ba­na; 'İk­ti­da­rı ala­ca­ğı­nı, as­ker­le­rin ken­di­si­ni des­tek­le­di­ği­ni' söy­le­di... Ken­di­si­ne 'yan­lış dü­şü­nü­yor­su­nuz... Öy­le bir ha­va yok' de­dim. Ba­na iti­raz et­ti. Son­ra aşa­ğı­ya in­dik.
Fa­tih Çe­kir­ge ve Ha­san Ce­mal de var­dı... Kah­val­tı sı­ra­sın­da 'tey­bi ka­pa­tın bir şey söy­le­ye­ce­ğim' de­di... Ba­na yu­ka­rı­da söy­le­dik­le­ri­ni an­lat­tı. Ara­dan 1 ay geç­ti, Fa­tih Çe­kir­ge bu­nu yaz­dı. O za­man ki­me git­se­niz as­ker­le­rin es­tir­di­ği ha­va ko­nu­şu­lu­yor­du...
Dinç Bil­gin'in ha­ta­sı, Eti­bank'a or­tak ol­mak ka­dar Ca­vit Çağ­lar'ın his­se­si­ni Ha­zi­ne'den dev­ral­ma­sı ol­muş­tur... Te­ker­lek ora­da kı­rıl­dı."
"Man­şet­ler ken­di dü­şün­ce­niz miy­di yok­sa si­ze böy­le ya­yın yap­ma­nı­zı tel­kin eden baş­ka­la­rı var mıy­dı?" so­ru­su­na Mut­lu, şu kar­şı­lı­ğı ver­miş:
"Ha­ya­tım­da tek bir bri­fin­ge git­tim... Hiç­bir ko­mu­ta­nı ta­nı­mam. 28 Şu­bat dö­ne­mi­nin meş­hur ba­sın top­lan­tı­sı­na git­tim. Fa­tih Çe­kir­ge, 'Çe­vik Bir si­zin­le ta­nış­mak is­ti­yor' de­di. Bri­fing­den son­ra gi­dip ken­di­siy­le ta­nış­tım. 15 da­ki­ka sür­müş­tür. Çe­tin Do­ğan bri­fing­de söy­le­di­ği, 'ge­re­kir­se si­lah kul­la­nı­rız' la­fı­nı ora­da da kul­lan­dı. Erol Öz­kas­nak ba­na 3-4 kez te­le­fon et­miş­tir. As­ker kar­şı­tı isim­ler biz­de ya­zı­yor­du. As­ker­den ge­len te­le­fon­lar, 'bun­lar de­mok­rat­lık uğ­ru­na TSK'ya za­rar ve­ri­yor' şek­lin­dey­di. Bek­len­ti­si atın... Ta­ma­mı­nı tut­tuk. Dar­be­den son­ra ay­rı­lan ol­du. An­dıç al­çak­ça, onur­suz­ca bir olay­dı. Or­tam çok ger­gin­di. Meh­met Ali Bi­rand ile yol­la­rı ayır­dık. Çok yan­lış­tı, ken­di­mi­zi ko­ru­mak için yap­tık.
As­ke­ri­ye­den hiç­bir ha­ber yap­ma­dım... On­lar­la hiç iliş­ki kur­ma­dım... O dö­nem tür­ban­lı öğ­ren­ci­le­rin tek gir­di­ği yer be­nim, kar­de­şi­min ve ba­ba­mın ku­ru­cu­su ol­du­ğu Bil­gi Üni­ver­si­te­si'dir. Kar­de­şi­min ho­ca­lı­ğı bı­rak­ma­sı­nın tek ne­de­ni gör­dü­ğü bas­kı­lar­dır!"
Ehh, ne di­ye­lim?..
"Yer­sen!!!"

HER­KES MA­SUM­SA!
Gör­dü­ğü­nüz gi­bi; hiç­bir pat­ron "as­ke­ri­ye" ile sü­rek­li bir iliş­ki kur­ma­mış, on­lar­dan hiç­bir "ta­li­mat" da al­ma­mış­lar!..
Ben de, ye­dim bun­la­rı!..
Bu pat­ron­lar bu ka­dar "as­ker­den uzak"tı, bu ka­dar "dik du­ruş­lu" ve "tu­tar­lı"ydı da, bu "dar­be"ye kim des­tek ver­di kim "cun­ta­cı­la­rın bül­te­ni" ol­du aca­ba?!?
Bu pat­ron­lar, o zaman ya "uzay­da"ydılar ya da çalışan­larına söz geçiremiyor­lar­dı!.. Bel­ki de, on­ların güdümüne gir­miş­ler­di!..
Ya da, ya da;
Dün "laike"ydiler,
Bugün "melâike" poz­ların­dalar!..


Medi­pol'e teb­rik ve te­şek­kür
Res­mî açı­lı­şı Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan ta­ra­fın­dan dün ya­pı­lan Me­di­pol Üni­ver­si­te­si Has­ta­ne­si'nin "İlk has­ta­la­rın­dan bi­ri" ol­mam ha­se­biy­le, ora­sı­nın na­sıl bir has­ta­ne ol­du­ğu­nu en iyi ben bi­li­rim...
"Ge­nel, Kalp-Da­mar Cer­ra­hi­si, On­ko­lo­ji, Ağız-Diş ve Çe­ne Has­ta­lık­la­rı" gi­bi 4 önem­li ih­ti­sas bö­lüm­le­ri bu­lu­nan ve ay­rı­ca "470 ya­tak ka­pa­si­te­si" ile ge­niş bir kit­le­ye hiz­met ve­re­cek olan Me­di­pol'ün hiz­met ver­me­ye baş­la­dı­ğı ilk gün­ler­de; hem "Kalp kont­ro­lü" yap­tır­dım, hem de ko­lum­dan "fi­zik te­da­vi" gör­düm ve sağ­lı­ğı­ma ka­vuş­tum.
Ne ya­lan söy­le­yim; "has­ta­ne­nin yö­ne­ti­ci­le­ri"nden "dok­tor"la­rı­na, "sek­re­ter­ya"sın­dan ka­pı­da­ki "gü­ven­lik­çi"le­ri­ne ka­dar çok sı­cak bir il­gi ve "gü­ler­yüz" gör­düm.
Ken­di­le­ri­ne, ni­ce­dir "te­şek­kür" et­mek is­ti­yor­dum...
Bu ve­si­ley­le "Kalp-Da­mar" ve "Or­to­pe­di" ser­vi­si­nin dok­tor­la­rı ile "Fi­zik Te­da­vi Mer­ke­zi"nin dok­tor, tek­nis­yen ve sek­re­ter­le­ri­ne can-ı gö­nül­den te­şek­kür edi­yor, "il­gi"le­ri­nin ve "gü­ler­yüz"le­ri­nin da­im ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.
Fah­ret­tin Ko­ca Bey'in şah­sın­da, has­ta­ne­nin ku­rul­ma­sın­da eme­ği ge­çen her­ke­si teb­rik edi­yor ve ba­şa­rı­la­rı­nın de­va­mı­nı te­men­ni edi­yo­rum...

 


Konu Necip Fazıl tarafından (10-07-2012 Saat 07:30 ) değiştirilmiştir..
Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-07-2012, 22:45   #2
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Rabbim yarın bu fırtsatçılara imkan vermesin...
Dün hepinizin beyni birmi işliyorduda bugün hep beraber pişmansıznız...
O gün vesayet yoktu amaç yoktu o manşetler hangi beyinlerden fışkırıyordu..
Hasan Karakaya'dan yerinde tesbitler







Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi