|
02-12-2011, 16:52 | #1 |
Pensilvanya Kraliyet Güçleri Müslüman Mahallesine Dadanmıştır
Hizbullah tahliyeleri bahane edilerek cadı avına dönüştürülen İslami STK operasyonlarının, bahaneyi çokça aşan bir linç operasyonuna dönüştürüldüğü ortadadır.
Sadece tahliye edilen sanıkların yakalanması amacına dönük olsaydı, bu operasyonların sadece şüphelenilen yer veya bölgeyle sınırlı kalması söz konusu olurdu ki o zaman da tüm hukuk ihlallerine karşın baskına uğrayan mekanların durumu birazcık anlaşılabilir bir hal almış olacaktı. Ancak Akdeniz bölgesiyle başlayan operasyon silsilesi bilahare Türkiye'nin genelini kapsadığına göre birilerinin çok daha stratejik hedefler güttüğü gerçeği ortaya çıkmaktadır. Hep söylenen gerekçelerden bazıları, CHP ile yoldaşı PKK elitistlerinin hükümet üzerinde oluşturdukları baskı unsuru olarak dile getirilmektedir ki, operasyonların çapı göz önüne alındığında bunun hiç de makul bir gerekçeye tekabül etmediği görülmektedir. Doğrudur, CHP, PKK, Doğan medyası, Ergenekoncu çevreler ve diğer tüm derin yapılar tek merkezden kumanda edilen bir eylem/söylem birliği içerisine girdiler. Dolayısıyla bir baskı unsuru olmaya çalıştılar. Ancak en son içki ve ucube heykel meselesinde olduğu gibi hükümete karşı farklı konularda oluşturulan baskı unsuru karşısında geri adım atmayıp omurgasını ortaya koyan bir hükümet, neden söz konusu tahliyeler karşısında omurgasızlığın daniskasını ortaya koyma gereği duymuş olsun. Elbette hiç kimsenin hükümetten yana bir "lütufta" bulunma durumu yoktur. Ancak hukuki zeminde tartışılması gereken bir meselenin siyasi mülahazalara konu edilmesi, dahası hükümete rağmen hükümete yön verme telaşındaki tüm tarassut köpeklerinin de statükonun dilini kullanması, irdelenmesi gereken önemli bir mesele halini almıştır. Hatırlarsanız AKP'lilerin söz konusu dernekleri ziyaret ettikleri haberlerine karşın Bülent Arınç, Hizbullah adına dernek var mı ki arkadaşlarımız ziyaret etmiş olsun sözü karşısında aynı derneklerin Hizbullah bağlantıları bahane edilerek baskınlara maruz kalması ne kadar yaman bir çelişki ise, Türkiye genelini kapsayan operasyonlar zincirinin sadece tahliye edilen sanıkların bulunması çabalarına indirgenmesi de o kadar yaman bir çelişkidir. Hakkını yememek lazım, AKP hükümeti hak ve özgürlükler konusunda önemli adımlar attı, birçok tabunun yıkılmasına vesile oldu. Lakin AKP bunu yaparken salt kendi kadrolarıyla bunu götürme yerine içerdeki dirence karşı denge unsuru olsun mantığıyla transatlantik bağlantılı, İslam’a ılımlı ancak Mossad operasyonlarında radikal derin oluşuma bel bağlaması, hatta yerel düzeyde tüm insiyatifi Pensilvanya merkezli aynı derin organizasyonun insafına terk etmiş olması, millette oluşturduğu iyimser beklentinin berhava olması sürecine kapı aralamıştır. Hatta daha da iddialı bir şey söylemek gerekirse AKP giderek Pensilvanya tandanslı derin faşizan gücün truva atına dönüşme eğilimi göstermeye başlamıştır. Bu aşamadan sonra eğer bu mantıkla devam edecek olursa özellikle bölge insanına truva atının verebileceği hiç bir özgürlük alanı kalmamıştır. İşte bu truva atıdır ki özellikle Kürt bölgesine dörtnala sürülmektedir. AKP kurmaylarının etrafı aynı zihniyetin ürünü olan danışman sıfatlı kişilerle kuşatılmış, tıpkı Kürt açılımında yaşanan fiyaskonun bir benzeri de İslamî alanda yaşanan kısıtlamaların kaldırılması etrafında yaşatılmaya çalışılmaktadır. Tahliyeler bahane edilerek başlatılan operasyon ve sindirme sürecinde gözden kaçırılmaması gereken bazı temel hususlar aslında son süreçte yaşanan operasyonların amacını da anlaşılır kılabilecektir. Birincisi; Tahliyeler bahane edilerek hasseten Kürt illerinde yükselen İslami gelişmelerin Pensilvanya kaynaklı yoz düşünce üzerinden iğdiş edilme çabası İkincisi; Tahliyeler üzerinden yüksek/derin yargı üzerinde yapılması düşünülen ameliyat için hükümetin adım atmaya zorlanması, böylece bir türlü geçilemeyen yüksek yargı kalelerinin statükocu güçün elinden alınarak Pensilvanya krallığına armağan edilmesi, Açıkçası bu yolla hedeflenen, bir taşla birden fazla kuşun vurulmasıdır. Pensilvanya üzerinden özellikle Kürtlere yönelik bir ehlileştirme, hatta eşekleştirme politikası için son yıllarda bölgenin Gülen patentli misyoner akınına uğraması, elbette ki Kürtler üzerinde oynanan ve arkasında siyonist baronların bulunduğu bir uluslararası plan gereğidir. Kürt halkının geleceğinin şekillenmesinde israil menfaatlerinin ön planda tutulduğu, hatta israil’in stepnesi olacak bir Kürt oluşumunun peydahlanması planları sağır sultanların bile bellediği bir meş’um plandır. Dolayısıyla hesapsız maddi imkanlarla bölgeyi adeta Moğol istilasına tabi tutan Gülen patentli oluşuma sunulan desteğe rağmen bölgede İslami bilince paralel olarak yükselen siyonizm karşıtlığı, Mossad destekli oluşumun truva atına dönüşme eğilimi gösteren AKP hükümet çevrelerinin hukuki gerekçelerden yoksun operasyonel sürece girmesine neden olmuştur. Elbette bugün siyonistçe yöntemlerle yapılan ev ve dernek baskınları öncesi başka türlü hazırlık çalışmaları da yapılmış, bu konuda Kürt Ergenekonu’nun merkezine dönüşen İmralı ile de mutabakata varılmıştır. Bugüne kadar bölge Müslümanlarını Ergenekonlaştırma söyleminden umduğu sonucu alamayan aynı derin çevre, İmralı ile de anlaşma yolunu seçerek bir ölçüde amaç birliği etrafında gereken konsensüsü da sağlamıştır. Dikkat edilirse tüm kuramlarını Fetullah Gülen karşıtlığı üzerine kuran derin İmralı’nın bir anda Hizbullah karşıtlığı üzerine dümen kırması, tabii ki kamuoyuna “Cemaat – İmralı Görüşmesi” şeklinde yansıyan sürecin sonunda olmuştur. Elbette şimdilik Hizbullah karşıtlığı üzerinden tezahür eden mütabakatın başka ne tür kalemlerden oluştuğu henüz açığa çıkmamıştır. Ancak kuvvetle muhtemeldir ki, Hizbullah tahliyeleri ile panikleyen Öcalan’ın, Stalinist özerk yapı için giymeye hazırlandığını düşündüğü İbni Ubey’in krallık tacının tehlikeye düşme olasılığı, Öcalan’ı da bu anlamda Fethullah Gülen örgütünün gönüllü milisi haline getirmiştir. Elbette Öcalan’ın diğer bir kaygısını teşkil eden bölgedeki İslami çalışmaların tırpanlanmasına dönük operasyon adımı da aynı zamanda sözde eylemsizlik kararının seçimler sonrasına kadar uzatılması karşılığında olduğu şeklinde Öcalan’a kakalanmıştır. Bu konuda hükümet ise Mossad bağlantılı derin projenin elinde sahiden oyuncağa dönüşmüştür. Her gün ortaya atılan ve hükümetin ağır toplarını ürkütmeye dönük asılsız suikast planları ya da uydurma kimi tedhiş belgelerin yandaş medyada elden ele dolaştırılması, hükümet kurmaylarının Mossad bağlantılı kliğe daha fazla sığınmasına sebep olmaktadır. Hak ve özgürlüklerin teminatı olma hedefiyle yola çıkan hükümet bugün için dindar insanlara yönelen operasyonlarla Pensilvanya imparatorluğunun truva atına dönüşmüştür. Diğer bir deyişle ilk başlarda özgürlüklerin teminatçılığına oynayan hükümet, geldiği nokta itibariyle “kağıttan kaplan” doğurmuştur. Doğru Haber Gazetesi Mehmet İkbal
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-11-2011, 20:50 | #2 |
Dikkat edilirse tüm kuramlarını Fetullah Gülen karşıtlığı üzerine kuran derin İmralı’nın bir anda Hizbullah karşıtlığı üzerine dümen kırması, tabii ki kamuoyuna “Cemaat – İmralı Görüşmesi” şeklinde yansıyan sürecin sonunda olmuştur. Elbette şimdilik Hizbullah karşıtlığı üzerinden tezahür eden mütabakatın başka ne tür kalemlerden oluştuğu henüz açığa çıkmamıştır. Ancak kuvvetle muhtemeldir ki, Hizbullah tahliyeleri ile panikleyen Öcalan’ın, Stalinist özerk yapı için giymeye hazırlandığını düşündüğü İbni Ubey’in krallık tacının tehlikeye düşme olasılığı, Öcalan’ı da bu anlamda Fethullah Gülen örgütünün gönüllü milisi haline getirmiştir. Elbette Öcalan’ın diğer bir kaygısını teşkil eden bölgedeki İslami çalışmaların tırpanlanmasına dönük operasyon adımı da aynı zamanda sözde eylemsizlik kararının seçimler sonrasına kadar uzatılması karşılığında olduğu şeklinde Öcalan’a kakalanmıştır.
Çok iyi bir analiz... Doğruya doğru... Kürt bölgesin de İslamın yükselişi kimsenin(laik,kemalist) işine gelmez... Özellikle PKK terör örgütünün |
|
03-11-2011, 21:04 | #3 |
Savcıları bilmem ama başsavcı zekeriya öz en baba şakirtlerden
Kemalistlere karşı güçlerini hunharca kullanabilirler no problem ama müslüman mahallesine dadanmaya kalkarlarsa savaş çıkar. En baba şakirt değil pensilvanyada şeyhleri kalkıp gelse yine bu işi çözemez. Ondan herkes haddini hukukunu bilecek ... |
|
03-12-2011, 14:15 | #4 | |
Alıntı:
Şimdi samanyolu,zaman gazetesi vs. hepsinin kapatıldığı açıklaması gelecek merakla bekliyorum.. |
||
03-12-2011, 21:26 | #5 |
mantığı tetiklemeyen bu tip yazarların klasik komplosever yazıları.
herkes kukla,oyuncak,uşak........kendisini ise tüm problemleri çözebilen sınıfın en zeki öğrencisi sanıyor. hükümetimize hakaret eden, mantıktan yoksun paçavra iddiaları öne süren yazıları buraya taşımanı kınıyorum Furkan. |
|
03-12-2011, 21:44 | #6 | |
Alıntı:
dikkatinize ... |
||
03-11-2011, 21:06 | #7 |
la fontane den masallar.. baslarina tas yagsa okyanus ötesinden bilen güruha ne desek bos!..
|
|
03-12-2011, 14:15 | #8 |
|
|
03-11-2011, 22:45 | #9 |
gülerce-pkk görüşmesinin ardından çok kısa sürede mustazaflara yapılan baskınlar gerçekten insanı şüphelendiriyor.
güzel bir yazıydı... |
|
03-12-2011, 22:19 | #10 |
sakirtler.biz diye forum mu var
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|