|
09-16-2010, 16:05 | #1 |
Peygamber Efendimiz(sav)'e Mektup
Peygamber Efendimiz(sav)'e Mektup Gelirim ey DOST; Ayaklarım kanasa da dikenlerden, dar kafeslerden kurtulup, kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim. Gelmesem Sana, Sensizlikten yok olurum. Yolunda ölmek için, Seni ararken, Sende tükenmek için gelirim. Yalınayak, başı açık dosta kavuşmanın hayaliyle çıktım yola. 'Gül'e doğru savurdu rüzgâr beni. Dağın bağrındaki ateşten, kâinatı ısıtan güneşten sordum gül diyarını... Dosta giden çile dolu yollarda, getirdiğin huzura, nurunun aydınlığına muhtacım. Bilirim kılavuzu Sensin dosta çıkan yolların, haritası Sana emanet edilmiştir gül coğrafyasının. Günahkâr bedenimi yüklenip azıksız bir heybeyle, nuruna kavuşmak ve şefaatine ulaşmak için yöneldim kapına. Hayalini kurdum binlerce yıl uzaktan. Bir tebessümüne hasret kaldı günahkâr bakışlarım. Sen bir serap gibisin içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaşan, uzaklaştıkça yaklaşan ve yakan... Hayalin bile serinliktir kavrulan ruhum için, hayalin bile tat verir acıyan yüreğime. Adın geldiği ve ismin can olduğu zaman cümlelerimin özüne, yok olur bütün düşmanlıklar ve savaşlar. İhtiyar dünya bin defa şahittir buna. Hz. Ömer'in öfkesi, potanda eridi Efendim. Hz. Vahşi, günahları için gözyaşı dökmeyi Senden aldığı nameyle öğrendi. Aşkının odunda pervaneler gibi can verip yansam. Ebediyete ayarlı kalbimi, "Ya Bâkî Ente'l-Bâkî " sırrıyla Hakk'a hediye sunsam. Kalbini nasıl yarıp arındırdıysa melekler, ben de Seni rehber edinip kirlerimden arınsam. Rabbim'e giden yolda dünyadan firar etsem, merhametinin gölgesine sığınsam. Ey susuz kalanlar için parmaklarından pınarlar akan Sevgili! Yaradan, 'Habibim' demiş Sana, "Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım." diye ilân etmiş âleme. Ağaçlar köklerini sökmüşler toprağın bağrından yanına gelmek için. Hurma kütüğü inlemiş rıhletinin ardından. Ey taşlarla bile konuşan Sevgili! Bir gün gelsen bana, ağlayan gözlerimin tâ içine sürmeli gözlerinle nazar kılsan, nurun aksa gözlerimden gönlüme. Ve öylece yanarak menziline varsam. 'Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül! Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül.'.........
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-16-2010, 16:08 | #2 |
NA’T Mübtelâ yı mihnet-i mâsivâyım Efendim! Garîk-i bahr-i isyân u rüsvâyım Efendim! Açılsın ne olur o vech-i pâkinden nikâb! Yüzüne aşinâ-yı pür-vefâyım Efendim! Varıp bezmine âşıkân binbir leâl ister, Ben bir garîb-i nâlân u şeydâyım Efendim! Geçerler candan, girenler nûr hâlene bir kez, O dertten bin belâya müptelâyım Efendim..! Olur Mecnûn görenler ruhsârını a cânân! Kapında mülk-i serâp bir gedâyım Efendim! Esîr-i dâm-ı firkatte hep yandım yakıldım; Her subh u şâm inim inim bir nâyım Efendim! Seherler bûy-ı huzûrunla tüterken her şeb, Ben neden nâr-ı hicrâna yanayım Efendim! Kerem eyle bırakma bendeni bu hicrânla! Kerem kılmazsan, nasıl dayanayım Efendim! M.Fethullah Gülen |
|
09-16-2010, 16:09 | #3 |
GÖNLÜMÜN GÜLÜ Sen’i seven her ruh uludur ya Resûlallâh! Gönlü-gözü onun doludur ya Resûlallâh! Cemâlin pertevinden zerre şevk alan billâh, Kapının ayrılmaz kuludur ya Resûlallâh! Beklemez bir başka iltifât Sana erenler, Semtin iltifat buğuludur ya Resûlallâh! Gönül gözleriyle bir kere seni görenler, Onlar ruhların bir koludur ya Resûlallâh! Uçuşur ikliminde altın kanatlı kuşlar, İklimin kuşların yoludur ya Resûlallâh! Cennet yamaçları gibidir orda ufuklar, Cemâlin bu ufkun tülüdür ya Resûlallâh! Sana ermek imanlı gönüllerin rüyâsı, Seni bilmeyenler ölüdür ya Resûlallâh! Vuslatın, bu garip kıtmîrin her dem hülyâsı, Bu benim gönlümün gülüdür ya Resûlallâh! M.Fethullah Gülen |
|
09-16-2010, 16:11 | #4 |
* Rahmânü'r-Rahîmden, Arş-ı Âzamdan gelen Furkan-ı Hakîmin kendisine indiği Efendimiz Muhammed'e, ümmetinin hasenatı adedince milyonlar salât ve milyonlar selâm olsun. Risaleti Tevrat, İncil ve Zebur'da müjdelenen; nübüvveti irhâsâtla, cinlerin hâtifleriyle, insanlık âleminin evliyalarıyla, beşerin kâhinleriyle müjdelenen; bir işaretiyle ay parçalanan Efendimiz Muhammed'e, ümmetinin hasenâtı adedince milyonlar salât ve selâm olsun. Davetine ağaçların koşup geldiği, duâsıyla yağmurun hemen iniverdiği, sıcaktan korumak için bulutların ona gölge yaptığı, bir ölçek taamıyla yüzlerce insanın doyduğu, parmaklarının arasından üç defa kevser gibi suların çağladığı, onun hürmetine Allah'ın, kertenkeleyi, ceylânı, ağaç kütüğünü, zehirli keçinin kolunu, deveyi, dağı, taşı ve toprağı konuşturduğu, Miracın sahibi ve gözünün asla şaşmadığı o mucize-i kübrâda ruyetullaha mazhar olan Efendimiz ve Şefîimiz Muhammed'e, Kur'ân'ın bidâyet-i nüzulünden zamanın nihayetine kadar onu okuyan herbir okuyucunun okuduğu herbir kelimenin temevvücât-ı havâiye aynalarında Rahmân'ın izniyle temessül eden bütün kelimelerinin bütün harfleri adedince, milyonlar salât ve selâm olsun. Bütün bu salâvatlardan herbiri hürmetine bizi mağfiret et, ey İlâhımız, bize merhamet et. Âmin. BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ |
|
09-16-2010, 16:12 | #5 |
EY NEBÎ Hicranla yandı gönlüm hâlimi sormaz mısın? Dil ucuyla olsun melâlimi sormaz mısın? Bilmem ki yoksa, dost vefâsından şüphen mi var..! Lûtfedip bir kere hayâlimi sormaz mısın? Dostlara ülfet yağdı, bize iltifat yok mu? Kebab oldu sînem âhıma itimat yok mu? Yüz sürüp izine bekledim ilk günden beri, Yoksa bende Sen’in sevgine istidat yok mu..? EY NEBÎ - 2 Gözlerim yolunu sînemdeki tepelerde, Gönlümde belirdin de daldım kaldığım yerde; Hayâlin ağarırken ruhumda perde perde, Gözlerim yolunu sînemdeki tepelerde... Sen, o ışıktan ikliminle en tatlı rüyâ, Sen, mor, pembe renklerle rûhumu saran hülyâ.. Kararır, Sen’i duyup Sen’i görmezsem dünyâ, Dostlarınla elele gezdiğin tepelerde... M.Fethullah Gülen |
|
09-16-2010, 16:14 | #6 |
O'nun Ümmetinden Ol! Beri gel serseri yol! O'nun ümmetinden ol! Sel sel kümelerle dol! O'nun ümmetinden ol! Sen hiçliğe karşı yön Hep sıfır arka ve ön Dosdoğru kıbleye dön! O'nun ümmetinden ol! Gel dünya murdar kafes Gel gırtlakta son nefes Gel arşı arayan ses O'nun ümmetinden ol! Solmaz solmaz bu bir renk ölmez ölmez bir ahenk insanlık; hevenk hevenk O'nun ümmetinden ol! Gökte çakıyor haber: Geber çelik put geber! Doğrul yeni seferber! O'nun ümmetinden ol! Necip Fazıl Kısakürek Konu _Ednâ_ tarafından (09-16-2010 Saat 16:17 ) değiştirilmiştir.. |
|
09-16-2010, 16:15 | #7 |
YAĞMUR ...... Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin Mekanın firçasında solmayan resim senin Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü İniltiler geliyor doğudan ve batıdan Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü Islaklığı sanadır ahımın, efganımın İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın Nazarın ok misali karanlıkları deler Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü Nefesinle yeniden çizilecek desenler Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler Anneler çocuklara hep seni içirecek Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım Nurullah GENÇ |
|
09-16-2010, 16:18 | #8 |
On Dört Asır Evvel Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi! Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler, Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi! Neden görecekler, göremezlerdi tabii; Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi, Bir kerede, mamure-I dünya, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi! Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma'sum, Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi! Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi; Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi! Alemlere rahmetti evet şer-i mübini, Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep; Medyun ona cemiyyet-i, medyun O'na ferdi Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret Mehmet Akif Ersoy |
|
09-16-2010, 16:20 | #9 |
**Ey Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âline öyle bir salât ve rahmet eyle ki; onunla bizi bütün korku ve afetlerden kurtar, bütün ihtiyaçlarımızı yerine getir, bütün kötülüklerden temizle, katındaki derecelerin en yücesine yükselt, gerek hayatta ve gerekse öldükten sonra bütün hayırların en yüksek gayesine ulaştır! Duamızı kabul eyle, ey dualara cevap veren! Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. **Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve onun âline; gece- gündüz geçtikçe, sabah akşam birbirini takip ettikçe, gece gündüz tekrarlandıkça, Kutup Yıldızı ve onun arkadaşı doğdukça salât eyle! Onun ruhuna ve Ehl-i Beytinin ruhlarına bizden manevi hediyeler ve selam ulaştır! Ona ve onlara, mahşer ve ebediyet gününe kadar çok çok rahmet ve bereket ihsan eyle. Bu salâvatlardan her birisi hürmetine bizi mağfiret eyle, bize merhamet et ve bize lütufta bulun! **Allah’ım! Senin nurların deryası, sırların kaynağı, inayetinin pınarı, hidayetinin güneşi, memleketin seması, huzuruna götüren imamı, mahlûkatın en hayırlısı, yaratılmışların Sana en sevimlisi, kulun, sevgilin ve elçin, nebiler ve resullerin kendisiyle sona erdirdiğin ümmi peygamberin olan Efendimiz Muhammed’e, diğer nebi ve resullere, onun bütün al ve Ashabına, mukarreb meleklere, göklerin ve yerlerin ahalisinden Salih kullarına salât eyle! Allah’ın rızası onların ve bizim hepimizin üzerine olsun! Âmin. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun… DELAİLİ’N-NUR |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|