03-06-2009, 22:51 | #1 |
PKK lılara şehit diyen Yılmaz Erdoğan ve ailesini protesto ediyoruz
yazan:genç_TÜRK Her filminde, her şiirinde TSK´ya dokundurmadan rahat etmeyen Yılmaz Erdoğan bu kez duvara tosladı. "Mektup" adı altında yazdığı uzun yazıda, resmen çocuk katili bölücü teröristlerle Mehmetçiği bir kefeye koydu. Hürriyet tam sayfa ve CNN Kürt her saat başı bu bölücü yazıyı tekrar tekrar verdiler. Erdoğan yazısında Güneydoğu´da kimsenin kimseye ateş etmemesi gerektiğini belirterek şöyle devam ediyor: "Kimse ateş etmesin, kimseye. Hiçbir gerekçeyle. Hatta kendini savunmak için bile...Çünkü savunmaya başlayana kadar masumsun ve masum güzel bir kelime, masum kal..." Yani, hain terörist çoluk çocuk öldürecek, köy basacak, vatan evladı Mehmetçik NE dürüst vatandaşı ne de kendisini savunmayacak. Pes doğrusu!.. Devam ediyor. "Yazgı birini kışlaya birini dağlara götürmüş."Mırın" denir Kürtçe´de "Ölüm"dür Türkçe´de. Vah vah vah!.. Neredeyse kardeş katili teröristler için ağlamamızı istiyor! ..Erdoğan Pislik terörist ile vatan borcu için gönüllü olarak askere giden Ana kuzusu askerimizin aynı kaderi paylaştığını hangi cesaretle söyleyebiliyor? Bakın Erdoğan, kendi aşiretindeki köleliği daha kaldıramadan, yazısında neler yumurtluyor: "Ve Türkçe, güzel kelimeleriyle her şeyi iyileştirebilir. Kürtçe´yi bu cendereden çıkarabilir. Alır bu Mezopotamyalı kardeşini, önce yaralarını iyileştirir. Onu özgürleştirir.." Devletine isyan et. Dağlara çık, 30 yıl önüne geleni öldürürken "gerilla" de. Hesabı sorulup çocuk katillerinin dağlara leşleri bir bir serilince utanmadan "Yazgı, kader mahkumu" deyiver. Aynı ermeniler gibi. Fransız üniforması giyip yüzyıllarca birlikte yaşadıkları insanlara arkadan ateş açtılar. Hesapları tutmayıp boylarının ölçüsünü alınca "biz masum insanlarız. Türkler bizi katletti vs..." demeleri gibi... Her hain layık olduğu cezayı ER geç alır. Yılmaz Erdoğan tiyatrosunda her fırsatta kendi çocukluğundan söz ederken, "Hakkari´de askerler kurşun atar, biz de onları ellerimizle yakalamaya çalışarak oyun oynardık." şeklinde anılar anlatır ve açık açık TSK ile kafa bulur. Onursuzlarda bunu yılışık yılışık alkışlar. Yılmaz Erdoğan NE "kalleş dost" NE de "mert düşman" olabilmeyi becerebilmiştir. Ciwan HACO konseri için toplanan kalabalığa "Kürtçülük" nutku atarken, "güvercin" kanadına yazdığı mektuplarda "Timsah gözyaşı" döküyor. Ama "İç ülkeden iç ülkeye" diye şiirinde kastettiği Kürdistan´dan hiç söz etmiyor bu mektubunda. Yazdığı mektup, bizim mütareke medyası tarafından bin bir türlü duygu sömürüsü ile servis edilmeye çalışılsa DA artık mızrak çuvala sığmıyor. Tamda TSK´nın sınır ötesi operasyon hazırlığı yaptığı şu sırada mı depreşti Yılmaz Erdoğan´ ın yüreğindeki "barış" sevgisi. Yılmaz Erdoğan´a Doğu, Güneydoğu ve Irak´ı ondan çok daha iyi bilen biri olarak soruyorum: Türk Kürt kardeşliğine ve ateşkese bu kadar önem veriyorsan, yıllarca PKK´nın yayın organı, terör yanlısı ve aşırı Kürt milliyetçisi, Özgür Gündem´de ve PKK saflarında faaliyet gösteren kardeşin Mustafa Erdoğan´a neden bugüne kadar engel olamadın? Yoksa sendemi aynı saflardaydın da haberimiz yoktu? Çok değil, 1997´de kardeşin meşhur değilken, PKK´nın "kalemiz" dediği, Kuzey Irak´taki Zap kampında 5 Türk askeri rehin tutulurken kardeşin de orada yatıp kalkardı. Büyük gazete ve televizyonların Diyarbakır muhabirleri ile bölücü Özgür Gündem´in Ankara temsilcisi ve muhabiri olarak kamplara gider gelirdi. O zaman kan akmıyor muydu? O zaman kardeş değil miydik. Kardeşin yerel kıyafetlerle, "gazeteci" adı altında gözlerimizin önünde terörist kamplarında fink atarken, özellikle kamp komutanı azılı terörist Rıza Altun´un dizinin dibinden ayrılmıyordu. Rehin Mehmetçikler adına, onun da senin de ne yaptığını ben göz tanığı olarak gördüm… Delikanlıysan çık "bunları bilmiyorum" de!.. Kardeşin internetteki özgeçmişine bu çalıştığı terörist gazetesini ve O yılları koymamış. Sorsana acaba neden? Belki hatırlarsın, sen de vardın. Kürt milliyetçisi kardeşin, şarkıcı Gülben´le tüm medyanın önünde göstere göstere meydan okurcasına Kürtçe şarkı eşliğinde dünya evine girmişti. Kimsenin gözünden kaçmıyor? Şimdi kalkmış sanki Türkiye bir ülkeyle savaşıyormuş gibi laf ebeliği yapıp, teröristle tertemiz Mehmetçiği bir görüp milleti "Barış"a mı davet ediyorsun? Abi kardeş dünyanın terrorist dediği PKK´ya halkın huzurunda siz de "terörist" deyip, çoluk çocuk masum insanları öldürmemeleri, okul, sağlık ocağı ile yol makinelerini yakmamaları için önce onlara mektup yazmanız gerekmez mi? Sevgili okurlar keşke türlü kelime oyunlarına hiç başvurmadan, delikanlıca çıkıp ben "Kürtçüyüm" diyebilseydi daha dürüst davranmış olurdu. Tabi böyle bir kaygısı varsa. Siyasal Kürtçülerin başvurdukları en büyük yöntem budur. Ağızlarını açtıklarında bol bol kardeşlik, eşitlik, barış ve sevgiden söz ederler. Ancak hava kararınca gündüz birlikte çay içtikleri komşularına kurşun yağdırmaktan geri kalmazlar. Mertlik, delikanlılık, barış, çocukların geçtiği yollara mayın döşeyerek olmaz! Akrabalarına ve kardeşine önce bunu hatırlat ..... Vatanını, milletini gerçekten seven, kökeni ne olursa olsun bu topraklarda yaşamaktan mutlu olan ve bundan gurur duyan Türk Vatandaşının, bu adamın ve ailesinin (Gülben ERGEN de dahil) kitap, sinema, gösteri, konser, tiyatro vb. sanat adı altında yaptıkları adı ne olursa olsun her türlü etkinliği boykot etmesi gerekir. Bu aileye giden her bir kuruş, Mehmetçiğe kurşun olarak geri dönmektedir. Biz ağzımızı açıp bu adama gülerken, aslında o içinden bize gülüyor, her onu izlediğimizde kanlı davasına çuvallar dolusu para kaynağı daha sağlıyor, bunu sakın unutmayın!!!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|