10-19-2007, 23:29 | #1 |
PKK'nın Arkasında ABD ve İsrail Var!
BUNDAN sonra her şey daha iyi olacak, geleceğimiz çok parlaktır, ufuklar çok pembedir... diyorlardı. Dedikleri çıkmadı. Her yeni günle birlikte yeni fitneler, fesatlar, felâketler, facialar ard arda sökün ediyor. Birkaç gün önce de, PKK bir gece baskınıyla 13 askerimizi şehit etti.
Aslında biz bunları kanıksamış durumdayız. Göstermelik heyecanlar, üzüntüler sergiliyoruz. Sahi, bu 13 askerimizi şehit eden PKK nedir? Onun da mahiyetini bilen yok. Terör örgütü olduğu belli de, iç yüzünü bilmiyoruz. ABD’nin ve İsrail’in taşeronu mu? Ermenilerin kullandığı bir güç mü? Uluslararası silah tacirlerinin hesabına mı çalışıyor? Geçenlerde PKK savaşının bitmeyeceğine, bitirilmeyeceğine dair bir yazı yazmıştım. Öyle ya, yüz milyarlarca dolar kazandıran, gölgesinde korkunç uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapılan böyle kârlı, böyle rantlı bir savaşı bitirirler mi? Şimdi Türkiye’yi Kuzey Irak bataklığına çekmek istiyorlar. Girersin, çıkamazsın. Geçenlerde bir yazı okudum, Türkiye’nin yedi ayrı devlet veya eyalet haline getirileceği iddia ediliyordu. Türkiye’yi bölmek için Kuzey Irak bataklığına sokacaklar. ABD ve İsrail istihbaratı iliklerimize kadar sızmıştır. İsrail’in hava sahası yeterli olmadığı için uçakları bizim topraklarımızda talim yapıyor, İncirlik Amerikalıların elinde, oradan kalkan uçaklar nereye gidiyor bilen yok. Türkiye’yi parçalamak için her habaseti, her şeytanlığı, her kötülüğü yapacaklardır. Ülkenin iki ana unsuru olan Türklerle Kürtleri birbirine düşman etmek için yıllardan beri hummalı bir şekilde çalışıyorlar. Sünnîlerle Alevîleri iki zıt ve düşman kamp haline getirmek için yapmadıkları yok. Halkı dinci-laik, çağdaş-tutucu diye ikiye ayırdılar. Büyük bir kopukluk meydana getirdiler. Bir ara demokrasi ve insan hakları havarisi kesilmişlerdi, şimdi demokrasiyi tatil etmek, insan haklarını askıya almak için darbe teşvikçiliği yapıyorlar. Türkiye İran olacak diye bağırıp çağrıştılar. İran, ABD’ye ve İsrail’e kafa tutan, kendi savaş uçaklarını üreten bir ülke... “Eyvah Malezya oluyoruz!” diye feryat ettiler. Bir de baktılar ki, Malezya’nın millî geliri bizimkinden 1,5 misli fazla; sosyal barış, toplumsal mutabakat var, bizdeki PKK gibi bir şey yok. Malezya bombası ellerinde patladı. Rivayete göre, 13 askerimiz şehit edilince bazı TV’lerdeki eğlence programları vur patlasın, çal oynasın devam etmiş. Bazıları da toplumu heyecana getirmek için reyting vasıtası yapmış bu acı hadiseyi. Peki, bundan sonra fitne fesat biter mi? Fitne ve fesat dünya batıncaya, Kıyamet kopuncaya kadar bitmez. Arada bir sakin zamanlar olur, sonra yine başlar. Dünyanın yapısı böyledir. Bana inanmayan tarih okusun. 13 askerimizi PKK kendi iradesiyle öldürmedi. Onu kullananlar, oynatanlar var. Fitneler, fesatlar, facialar, felaketler devam edecektir. Neler olabilir? Büyük şehirlerde, büyük patlamalar neticesinde mâsum insanlar ölebilir. Bağımsız Kürdıstan’ın kurulabilmesi için Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi şarttır. Ben bu satırları yazarken, PKK terörünün tozu dumanı içinde yapılan uyuşturucu ve silah ticareti devam etmektedir. Cirosu büyüktür, yüz milyarlarca dolar. Böyle büyük, yağlı, kolay bir kârı ve rantı kimse sona erdirmez. Bir çaresi ve çözümü yok mu bunların? Elbette var. Uygun bir siyaset takip edilecek... Uygun bir strateji... Uygun çözümler ve tedbirler... Hem ABD ile hem İsrail ile dost ve müttefik olacaksın, hem de PKK terörünü bitireceksin. Böyle bir şey mümkün ve muhtemel değildir. Onlar nasıl olsa Türkiye’yi parçalamaya karar vermişler, plan ve programlarını yapmışlar, hedeflerine adım adım yaklaşıyorlar. Korkunun ölüme çaresi yoktur. Radikal kararlar alınmalı, ABD ve İsrail’e rest çekilmelidir. “Aaa, nasıl olur?” demesin kimse, bal gibi olur. İran nasıl rest çekiyorsa, biz de çekebiliriz. Dikkat edilirse, Pakistan’ın durumu da bozuluyor. İslâm dünyasını Balkanlaştırmak, bir sürü kukla devlet kurmak, Müslümanları birbirleriyle boğazlaştırmak için yapılan planlar yürürlüğe konuyor. Sanki 1938 Avrupa’sındayız. Savaşın ayak sesleri duyuluyor. PKK terörünün gölgesinde uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaparak yüz milyarlarca dolar vuranlar kazandıkları haram, kirli, kara, necis ve pis servetleri afiyetle yiyemeyeceklerdir. Bendeniz bir Müslüman olarak salih ve muttaki bir Kürt’ü, fâsık bir Türk’e tercih ederim. Lakin Kürtlerin de fâsıkları, fâcirleri, müfsitleri, münafıkları vardır. Salih Kürtler, onları engellemez, durdurmazlarsa kopacak savaşta en büyük zarara Kürtler uğrayacak; kurunun yanında yaş da yanacaktır M.Ş.E
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|