AK Gençliğin Buluşma Noktası
Protesto Tüm protestolarımızı burada paylaşıyoruz. Küfür ve hakaret etmek yasaktır.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 09-24-2009, 20:57   #11
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart
ETÖ=PKK(kck) AKparti ve Fethullah gülen hoca'ya tepki gösterdi

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Ergenekon operasyonlarıyla
Türk devlet
sisteminin temize çıkarılmaya çalışıldığı,
AKP ve Fettullah çizgisinin kendi derin devletinin oluşturulmak istendiğini kaydetti.

Koma Civaken Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanlığı, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu. KCK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik baskılar, Ergenekon operasyonları, İsrail-Filistin çatışması ve ABD’nin yeni başkanı Barack Obama’ya ilişkin mesajlar verdi.

HÜCRE CEZASI DEMOKLESİN KILICI OLARAK KULLANILIYOR

Öcalan’a yönelik hücre cezasının demoklesin kılıcı olarak kullanıldığını belirten KCK, “Türk devletinin Önder Apo üzerindeki baskıları biçim ve renk değiştirerek devam etmektedir. Önderliği susturmak ve geri adım attırmak için bir kez daha hücre cezasını demoklesin kılıcı gibi kullanırken, öte yandan dünyadan tecrit edilmesi için sınırlı sunulan gazete ve radyo gibi araçları envayi yöntemlerle engellenmekte ve tecriti değişik biçimde derinleştirmek istemektedirler. Önderlik üzerindeki bu uygulma ile Önderliğin görüş ve düşünce oluşturması engellenip bu biçimde etkisizleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu da İmralı sisteminin özünde hiçbir değişiklik yapılmadan sürdürülmesi anlamına gelmektedir” dedi.

AKP VE FETHULLAH ÇİZGİSİNİN DERİN DEVLETİ

Ergenekon soruşturması kapsamında sadece AKP ve Fethullah Gülen cemaatinin suçlanmadığına dikkat çeken KCK şu tespitlerde bulundu: “Ergenekon adı altında yürütülen operasyonda, Özel Harp dairesi içinde iyice deşifre olmuş, artık kendilerinin de fazla işine yaramayan bazı bireylerin gözaltına alınması veya tutuklanması, AKP’nin kendisine karşı bir darbe arayışında olan bazı bireyleri cezalandırmaktan öte bir anlam taşımamamaktadır. Sanki derin devlet ve Türk Gladyosu temizleniyormuş ve demokrasinin önü açılıyormuş gibi bir hava yaratılmak istenmesine rağmen, gerçeklik ve asıl amaç tam tersidir. Bu operasyonlarla bir de asıl derin devlet gizlenmeye ve Türk devlet sistemi temize çıkarılmaya, AKP ve Fettullah çizgisinin kendi derin devleti oluşturulmaya çalışılmaktadır. AKP ve Fethullah Gülen dışında suçlanmadık kimse bırakılmaması da bunun en somut ifadesi olmaktadır. Savcılık bu konuda bir yönlendirme içinde bulunmakta, Tuncay Güney’de bu doğrultuda konuşturulmaktadır.”

CİDDİ KUŞKULAR

Ergenekon amacına ilişkin ciddi kuşkuları olduğuna değinen KCK, şöyle dedi: “Kürdistan’da Türk sömürgeci devlet sistemi, Kürdistan Özgürlük Hareketi ve halkının direnişiyle başarısız kılınmış, anlamsızlaşmıştır. Kürdistan özgürlük mücadelesini bastırması için uygulanan insanlık dışı suçlar artık gizlenemez boyuta gelmiştir. Bu başarısızlık Türk devlet sistemi içinde bir çatışmayı da geliştirmektedir. Operasyonlar daha çok bu çatışma ile ilgili olup, esas olarak Kürdistan’ da işlenen insanlık dışı suçları açığa çıkarma ve suçluları tespit ve cezalandırmak amacıyla yapılmamaktadır. Daha da ötesi, soruşturmayı yürüten Zekeriya Öz ve ekibinin Kürdistan hareketini hayali senaryolarla bu çetelerle ilişkilendirilmek istemesi, bu soruşturmaya ilişkin ciddi kuşkular yaratmaktadır. Bununla da Kürdistan’da sömürgeci devlet sisteminin işlediği insanlık dışı suçların üstü örtülmek hedeflenmektedir. Bugüne kadar yakalanan hiçbir bireyin, Kürdistan’da halkımıza karşı işlediği katliamlardan dolayı yargılanmaması bunun en açık ispatıdır. Yıllarca Kürdistan halkına adeta kan kusturan, katliam gerçekleştirenler, bu suçtan değil de, farklı nedenlerle suçlanmaları, operasyonun amacını ve kapsamını ortaya koymaktadır.”

AKP VE ORDU KATLİAMLARA KOL KANAT GERİYOR

KCK, AKP hükümeti ve ordunun Kürtlerin katliamından sorumlu Albay Kırca’nın şüpheli ölü ardından medyayı eleştirmesinin, katliamcılara kol kanat gerdikleri anlamına geldiğini ifade etti. KCK şöyle ifade etti: “Kürdistan’da birçok katliamın faili olduğu açıkça belli olan Albay Kırca’ya devlet övünç madalyası takan Ahmet Necdet Sezer’ i ve henüz intihar etti mi, ettirildi mi fazla belli olmayan bu katilin cenazesine başta Genelkurmay başkanı İlker başbuğ olmak üzere tüm diğer kuvvet komutanlarının katılması ve açıkça sahiplenmesi yürütülen operasyonun sınırlarını ve kapsamını da belirlemektedir. Bu aynı zamanda Ergenekon davası olarak nitelendirilen ancak bazı birey ve çevrelerle sınırlandırılmak istenen olayın, bir devlet sistemi olduğunu ve ilgililerin de, hala bu sistemi korumakta israrlı olduğunu ortaya koymaktadır. Öyleki, Albay Kırca’nın intiharı nedeniyle, Tayyip Erdoğan’ın da medyayı tıpkı genelkurmay bildirisinde olduğu gibi suçlaması, hiçbir izah gerektirmeyecek kadar, AKP ve ordunun Kürdistan’daki katlimları gerçekleştirenlere kol-kanat germesi olduğunu ortaya koymaktadır.”

Başta Kürdistan’da olmak üzere, Türkiye’de işlenen suçların açığa çıkarılması, AKP’den beklenecek bir durum değildir. Bir demokrasi mücadelesi ve örgütlülük sorunudur. Bu nedenle başta Çatı partisi bileşenleri olmak üzere tüm Kürt-Türk ve Türkiye’de yaşayan tüm azınlıkları ve emekçileri, demokratları, hakikatları araştırma ve uzlaşı komisyonunun kurulması ve halklarımıza karşı işlenen bu suçların açığa çıkarılarak cezalandırılması talebiyle fazla ertelemeden birliklerini, örgütlülüklerini ve mücadelelerini yükseltmeye çağırıyoruz. Halklarımızın özlediği barış ve demokrasinin gelişmesinin yolu da bu mücadeleyi geliştirmekten geçmektedir” diye belirtti.

OBAMA BEKLENTİLERE CEVAP OLMALI

ABD’nin 44. Başkanı olan Barack Obama’ya da seslenen KCK, Obama’dan beklentilere cevap olmasını istedi. KCK’nin Obama’ya ilişkin mesajı şöyle: “Obama, kapitalist sistemin büyük bir kriz yaşadığı, açlık, yoksulluk ve işsizliğin arttığı, savaş ve gerginliklerin yoğunlaştığı, dünyamızın ekolojik dengesinin bozulduğu bir dönemde işbaşına gelmiş ve varolan sistemden zarar gören tüm insanlara umut vermek istemektedir.

Başta Ortadoğu’daki Filistin ve Kürt sorunu olmak üzere, bölgenin ve dünyanın birçok bölgesindeki temel sorunların çözümü hiç kuşku yokki, Obama yönetiminin izleyeceği politika ile de yakından bağlıdır. Obama ve ekibi beklentilere pratikte yanıt verebildiği oranda, bu sorunların çözümünde ilerleme sağlayabilecektir. Aksi taktirde, varolan sorunların daha fazla derinleşeceği ve kendisinden öncekilerin bir tekrarı olacağı açıktır.”
gündem-online
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-01-2009, 19:36   #12
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart




PKK'nın şehir yapılanması olan (KCK) soruşturmasını yürüten savcı görevden alındı







Görevden alınan savcı için ilk açıklama





Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi (TM) dosyası, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz'den alınarak Özel Yetkili Savcı İsmail Aksoy'a verildi.


Tokgöz, halen devam eden KCK-TM soruşturmasıyla ilgili iki ayrı iddianame hazırlanmıştı.

KCK-TM dosyasının Tokgöz'den alındığını doğrulayan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak, yürüttüğü başka soruşturmaların yoğunluğu nedeniyle böyle bir kararın alındığını söyledi.

Tokgöz'ün halen özel yetkili savcı olduğunu ifade eden Kavak, "İş yoğunluğu nedeniyle söz konusu dosya alınmıştı. Bu sadece Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın idari bir tasarrufudur. HSYK'nın bu tasarrufla bir ilgisi bulunmamaktadır. Hangi dosyaya hangi savcının bakacağı tamamen Cumhuriyet Başsavcılığı'nın inisiyatifindedir. KCK dosyasına Özel Yetkili Savcı İsmail Aksoy'a verildi." dedi.

Tokgöz, faili meçhul soruşturması kapsamında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak'ın da aralarında bulunduğu 7 kişiyi 1993-1997 yılları arasında Şırnak'ın Cizre ilçesinde meydana gelen 23 cinayetten sorumlu olduğu gerekçesiyle tutuklanmasını talep etmişti. Tokgöz, sanıklar Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Temer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep edilmişti.

Tokgöz'ün adı Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yaz kararnamesinde yaşanan krizde de gündeme gelmişti. HSYK'nın görüşmeleri kilitleyen tekliflerinden biri de Savcısı Ergün Tokgöz'ün görev yerinin değiştirilmesiydi.

(CİHAN)
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-01-2009, 21:28   #13
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart








KCK'DA SESSİZ OPERASYON
!!!

Medya uyudu, KCK savcısı sessiz sedasız
Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz tarafından dosyadan alındı.



HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun'un görev yerini değiştirmek istediği KCK ve faili meçhul davası savcısı Ergün Tokgöz, sessiz sedasız KCK dosyasından alındı.

Terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olan KCK soruşturmasını yürüten Özel yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz, dosyadan alındı.

KCK ile ilgili iki iddianame hazırlayan Tokgöz, faili meçhul cinayetlerden sorumlu tutulan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz hakkında 9 kez müebbet hapis cezası istemişti. Tokgöz’ün adı Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yaz kararnamesinde yaşanan krizde de gündeme gelmişti. HSYK’nın görüşmeleri kilitleyen tekliflerinden biri de Savcısı Ergün Tokgöz’ün görev yerinin değiştirilmesiydi.

MEDYA UYUDU

HSYK'nın yaz kararnamesinde görev yeri değiştirilmek istenen ve bu nedenle kriz çıkan savcı Ergün Tokgöz'e yapılan operasyon medyada yer bulmadı. Haberi yapan Star gazetesi bile haberi iç sayfalarda küçükçe gördü.

Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi (TM) dosyası, soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz'den alınarak Özel Yetkili Savcı İsmail Aksoy'a verildi.






OPERASYON DOĞRULANDI İŞTE YENİ KCK SAVCISI

AKTİFHABER


Konu rıfat gökalp tarafından (10-01-2009 Saat 21:35 ) değiştirilmiştir..
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-01-2009, 21:54   #14
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart
burnuma pis kokular geliyor !
diyarbakır cumhuriyet başsavcısının;PKK(KCK) soruşturmasını yürüten savcıyı diğer
davalar ile olan yoğunluğu bahanesi ile bu dosyadan aldığını söylemesi milletimizin
endişelerini güçlendirecek bir husus olmuştur.Eğer dikkat ederseniz bu davayı yürüten
savcıyı daha önce de HSYK korsan kararname ile görevden almak istemiş ama
adalet bakanı medya'ya bu fütursuzca girişimi servis edince vazgeçmişlerdi.

Milletimiz,TERÖR ÖRGÜTLERİNİ koruyan ve destekleyen 'HAKİM-SAVCI' istemiyor.

Konu rıfat gökalp tarafından (10-01-2009 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir..
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-11-2009, 20:44   #15
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart












Mersin'de
korsan gösteri yapan terör örgütü yandaşları;Çevik Kuvvet polislerine havai fişek ve molotof kokteyli ile saldırdı.




Terör örgütü yandaşları Mersin'de yine korsan gösteri yaparak polise saldırdı. Şevket Sümer Mahallesi'ndeki Siteler Polis Karakolu'nun bulunduğu sokakta toplanan örgüt yandaşları, korsan gösteri yapıp terör örgütü lehine slogan attı. Siteler Polis Merkezi'ne doğru yürümek isteyen örgüt yandaşlarına polis izin vermedi.

Yüzleri bezlerle kapalı, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu örgüt yandaşları kendilerine müdahale eden Çevik Kuvvet polislerine havai fişek ve molotof kokteylleri ile saldırdı. Polisler, kafalarının üzerinden geçip bir iş yerine çarparak düşen havai fişeklerden güçlükle kurtuldu. Polis ekipleri ise korsan göstericileri gaz bombası atarak uzaklaştırmaya çalıştı. Polisin mahalledeki geniş çaplı güvenlik önlemi sürüyor.



(CİHAN)
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-14-2009, 18:10   #16
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart



Yusuf GEZGİN-AKTİFHABER.com



KCK Bitmeden PKK Bitmez!



Hükümet açılım meselesini yeniden gündeme getirdi. Muhalefet çözümsüzlük için direnç gösteriyor ve buradan kendisine oy devşirmeyi hedefliyor. Ama hükümet PKK’lıları dağdan indirmekle meselenin çözülmeyeceğini fark edebilmiş değil. PKK’nın şehir örgütlenmesi KCK bitirilmediği sürece dağdan indirilen PKK’lılar ve kamplardan getirilenler sadece KCK’ya takviye kuvvet, Kürtçü harekete deneyimli-şuurlu militan olacaktır.



Dağın misyonu bitmiştir. Dün dağı kullanalar bu görevin sona erdiğini düşünmekte ve enerjilerini şehirlerdeki örgütlenmeye teksif etmektedirler. PKK’nın içteki ve dıştaki destekçileri imkanlarını-kaynaklarını dağa çıkmaya, silahlanmaya değil; Kürtleri dönüştürmeye ve şovenleştirmeye harcamaktadırlar. Geride kalan 30 yılda “farklılık hissi” ve “ayrılıkçı düşünceler” pekiştirilmiş, sıra toplumsal bilince, sivil direnişe gelmiştir.


Ergenekon silahlı örgütünün arkasındaki emekliler, enteller, güdümlü gazeteciler, akademisyen görünümlü örgüt teorisyenleri, nitelikli provokatörler dalga dalga içeriye alınıp, mahkemeye sevk edilince; Perinçek-Küçük gibiler içeriye tıkılınca memleketin başı selamete erdi. Faili meçhuller, provakatif gösteriler, irtica mizansenleri, orduyu göreve çağıran mitingler kesildi.


Neden?
Çünkü memleketi katıp karıştıran Ergenekon örgütünün sadece tetikçileri içeriye tıkılmadı; akıl babaları, itibarlı hamileri de alındı, sorgulandı. Eğer sadece ayak takımı içeriye tıkılsaydı, yeni piyonlar, tetikçiler bulunur ve ortalık yine karıştırılırdı. Her ne kadar Ergenekon’da birinci halkaya ulaşılamamışsa da, önemli aktörler rahatsız edildiği için ortalık sükûnete ermiştir.

PKK’nın bitmesi, terörün durması için yapılacak şeyler bellidir.

Bir; çok iyi bir istihbarat çalışması ve diplomasi ile halen Kürtçü hareketlere yoğun destek veren batının (ABD ve Avrupa’nın) desteği kesilmeli, bu ülkeler nezdinde ısrarlı, kararlı adımlar atılmalıdır. Batının örgüte destek vermediği gerçeklikten uzaktır. Batı bu gün misyonu biten silahlı örgütü kınamakta, ama onu da besleyen beyin konumundaki şehir yapılanması KCK’yı palazlandırmaktadır.

İki; aynen Ergenokon’da olduğu gibi, Kürtleri kuşatma altına alan ve yönlendiren, devlete ve devletin meşru güçlerine karşı kışkırtan KCK’nın beyin takımı çökertilmelidir. DTP’nin gerçek bir siyasi parti olabilmesi de buna bağlıdır. Ergenekon sanıkları içeriye tıkılınca nasıl provokasyonlar, tahrikler, cinayetler, bombalamalar, faili meçhuller kesildi ise; PKK’nın, terörün bitişi de KCK’nın bitirilmesi ile mümkün olacaktır. Aynı sonucu vereceğinden emin olabilirsiniz, zira bunlar aynı elin ürünü örgütlerdir.

Açılımdan, çözümden bahsedilen şu günlerde KCK denilen yapı DTP’li belediyelerin imkânlarını sonuna kadar kullanmakta, “ders çalışma evleri” diye Kürt gençlerin militanlaştırıldığı evler açmaktadır. KCK sevimli kavramların arkasına gizlenmiş derneklerle, faaliyetlerle toplumu hızla dönüştürmekte; devletten, milleten uzaklaştırmaktadır. Bu gün milletvekillerinden, belediye başkanlarına, muhtarlara, yerel siyasetçilere kadar halkın temsilcilerini KCK belirlemekte, sonra da yönlendirmektedir. KCK devlete paralel yapılanmasını sürekli geliştirmekte, güçlendirmektedir.
KCK ve KCK’nın şehirlerdeki hücre yapılanmaları, meşru zarflara sokulmuş yeraltı organizasyonları bitirilmeden, örgütün halk üzerindeki yönlendirme ve eylem kabiliyeti bitirilemez. Eylemler şekil değiştirecek, başkalaşacak, profesyonelleşecek, sivil görünümlere bürünecek, ama asla bitmeyecektir. KCK etkin oldukça kepenk kapatmalar, molotof atmalar, polis araçlarını taşlamalar, tahrik edici gösteriler son bulmayacaktır.

Kürtlere haklar verilmeli, Kürtçenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Kimse kendini 2. sınıf vatandaş hissetmemelidir. Ama açılım süreci illegal şehir yapılanması KCK’yı görmezden gelmeyi sonuç vermemelidir.

Bu gün asıl tehdit dağdaki PKK değil, ona şehirden militan, lojistik destek, beyin, zemin temin eden KCK’dır. Bu yeraltı örgütü bitirilmeden, iç ve dış bağlantıları çözülmeden, Kürtler üzerindeki, etkisi kırılmadan ne PKK ne de ayrılıkçı Kürtçü hareketler çözülemeyecektir.

Konu rıfat gökalp tarafından (11-14-2009 Saat 18:15 ) değiştirilmiştir..
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-08-2009, 19:19   #17
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart



ABDULLAH ABDULKADİROĞLU-SAMANYOLUHABER


PKK(KCK) SAVCISI NİÇİN DEĞİŞMİŞTİ?



Son günlerde ülkeyi karıştırmaya yönelik yeni provokasyon dalgalarından geçiyoruz.

Türkiye aynı zamanda asrın davasında millete ihanet şebekesini söküp atma mücadelesi veriyor.

Türkiye; millete komplo kuran Ergenekon örgütüyle hesaplaşıyor.

Bir yandan da milletin devletle barışma projesi olan demokratik açılım gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

Baktığınızda bunların hepsi birbiriyle bağlantılı.

Ergenekon operasyonları olmasa açılım olamazdı.

Topraktaki silahlar bulunmasa, el bombaları denizden çıkarılmasa, lav silahları gömüldükleri yerden bir bir filiz vermese açılım olamazdı.

Her gün yeni bir komplo planı deşifre olmasa açılım olamazdı.

Ordu içindeki cuntanın neler yaptığı milletin gözünün önünde cereyan etmese bu ülkede açılım yapamazdınız.

Ama bütün bunlara rağmen darbeci zihniyet boş durmuyor.

Ayışığı, sarıkız, yakamoz, eldivenden sonra görüyoruz ki millet kafeslenmeye çalışılıyor.

Ne mutlu ki hiç kimse yargıdan kurtulamıyor.

Bu ülkenin geçmişine ve geleceğine bomba koymayı aklından geçiren kim varsa şimdi hesap veriyor.

En üst rütbeli komutanlar bile hiç çekinmeden sorgulanabiliyor.

Gerekirse de tutuklanıyor.

Millete komplo planlayanların hesap vermesi için cesurca yayınlar yapılıyor.

Medya çok büyük görev üstleniyor.

Bütün bunlar ortadayken Başbakan ABD’ye gitmeden bir gün önce İstanbul’da ilginç bir açıklama yaptı.

Başbakan; ''ne zaman televizyonu açarsanız bakıyorsunuz devamlı şurada şu kadar general şuraya çağrıldı, şu kadar albay, yarbay buraya çıkarıldı... bununla teröre bir şeyler taşıyorsunuz ve körükle gidiyorsunuz, bırakalım, zaten iş yargıda yolunda gidiyor'' diye konuştu.

Başbakan’ı dinleyen birçok insan bu sözlere bir anlam veremedi.

Başbakan acaba Ergenekon operasyonuyla ilgili yayınlardan mı rahatsızdı ?

Erdoğan ne demek istiyordu ?

Başbakan’ın sözlerindeki bir kelime bütün şifreyi çözmeye yetti.

O da ‘terör’ kelimesi.

Başbakan ‘teröre bir şeyler taşıyorsunuz’ diyordu.

Bu ne demekti ?

Son günlerde artan sokak eylemleri şehirleri savaş alanına çeviriyor.

Yine şehit haberleri gelmeye başladı.

DTP’liler parti hakkındaki kapatma davasını çok iyi kullandılar ve bu yolla inisiyatif maalesef bir anda Pkk’nın eline geçti.

Ne zaman Ergenekonla ilgili bir dalga olsa ya da bir tutuklama gerçekleşse, ne zaman önemli isimler sorguya çıksa terör hemen azıyor.

Ergenekon-Pkk ilişkisi defalarca ispatlandı.

Şimdi bir soru:

Artan sokak eylemleri, terör ve şehit haberleri neye zarar veriyor ?

Cevap : Demokratik açılım.

Bir taraftan terör eylemleriyle ortalık karıştırılırken bir taraftan da demokratik açılıma zarar verilerek hükümet zor durumda bırakılıyor.

Ergenekon’daki kritik gelişmeler terör örgütünü harekete geçirmeye yetiyor.

Ve vatandaşın hükümete karşı; ‘açılım yaptığınız teröristler hala askerimizi şehit ediyor, siz daha açılıma devam edin’ diyerek isyan etmesi sağlanmaya çalışılıyor.

İşte Başbakan onun için bu aralar Ergenekon haberlerinden rahatsız.

Çünkü basın Ergenekon’daki gelişmeleri yayınladıkça açılım zarar görüyor.

Bu bir plandı.

Şimdi HSYK’yı hatırlayın.

Terör uzmanları KCK operasyonunun devam etmesi için soruşturmanın sekteye uğramaması gerektiğini üstüne basa basa söylemişlerdi.

Buna rağmen sadece Ergenekon savcılarına dokunulmaması HSYK’da Adalet Bakanının başarısı olarak lanse edildi.

Ya KCK ?

İşte bugün işin gelip kilitlendiği KCK konusunda maalesef hükümet savcıyı koruyamadı.

Ve KCK soruşturmasını yürüten özel yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz, HSYK toplantısından iki ay sonra görevden alındı.


Gerekçe; savcının yürüttüğü başka soruşturmaların yoğunluğu nedeniyle davadan alındığıydı. Oysa Savcı Tokgöz KCK ile ilgili iki ayrı iddianame hazırlamıştı.


O günden sonra nasıl olduysa KCK soruşturması etkisizleşti ve KCK sinsice Ergenekon ile Demokratik açılımı karşı karşıya getireceği günü bekledi.

DTP’nin kapatma davası, İmralı’daki hücre tartışması…

Zamanı gelince de KCK harekete geçti.



Maalesef Adalet Bakanının arkasında duramadığı KCK savcısı sebebiyle şimdi Başbakan, Ergenekon haberlerinin teröre hizmet ettiğini söylemek zorunda kalıyor.

KCK’da savcıyı koruyamayan hükümet şimdi Açılımı kurtarmak için Ergenekon’un biraz gözden uzak devam etmesini istiyor.


Bu kadar habere rağmen bunlar oluyorsa şimdi basın Ergenekon haberlerini yapmasa neler olur siz düşünün.

Konu rıfat gökalp tarafından (12-08-2009 Saat 19:21 ) değiştirilmiştir..
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-09-2009, 17:48   #18
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart
KCK'nın hedefi, bölgeye korku salmak


Şırnak'taki izinsiz gösteriler sırasında yakalanan 61 sanık, 'terör örgütü üyesi olmak', 'örgüt adına suç işlemek' ve 'terör örgütünün propagandasını yapmak'la suçlanıyor. Sanıklar için 28 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, terör örgütü PKK'nın 'Türkiye Meclisi' çatısı altında faaliyet gösteren 'Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi' üyeleriyle ilgili hazırladığı iddianame kabul edildi. İddianamede, örgütün kaos ortamının devamını sağlayarak, bölgede korku ve panik oluşmasını hedeflediği aktarılıyor.

Başsavcılığı'nın, PKK'nın 'Türkiye meclisi (KCK-TM)' çatısı altında faaliyet gösteren 'Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi (YDGM)' üyeleriyle ilgili hazırladığı iddianame kabul edildi. İddianamede, örgütün kaos ortamını sürdürerek bölgede korku ve panik oluşturmayı hedeflediği aktarılıyor. Şırnak'taki izinsiz gösterilerde yakalanan 61 sanık için 28 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 850 sayfalık iddianamede, yasadışı yapılanmanın nasıl işlediği ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 850 sayfalık iddianamede, yasadışı yapılanmanın nasıl işlediği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Terör örgütü adına suç işleyen çocuk ve gençlerin, merkezi Diyarbakır'da bulunan YDGM tarafından yönlendirildiği belirtilirken, KCK'nın alt birimi olan organizasyonun 'örgüte sadık ve eylem yapmaya hazır gençleri tek tek tespit ettiği' vurgulanıyor. İddianame, gizli tanık ifadeleri, teknik ve fiziki takip sonuçlarıyla destekleniyor.

Yapılan bütün eylemlerin terör örgütünün talimatlarıyla gerçekleştiği anlatılan iddianamede, şöyle deniliyor: "Eylemlerde çocuklar ön plana sürülmektedir. Amaç, müzahir kitleyi zinde tutup, eylemsellik sürecinin üst seviyede muhafazasını sağlamak, bölgede korku ve paniğin devam etmesi, kaos ortamının sürmesi ve bu sayede halk üzerinde baskı oluşturulması, devlet güçlerinin zafiyet içerisinde olduğunun gösterilmesidir. Eylemlerde bayrak açan, slogan atan, güvenlik güçlerine taşlı ve molotoflu saldırıda bulunan şahısların 15-25 yaş aralığındaki gençler olduğu gözlenmektedir. Eylemci genç grubun örgütlü bir yapı içerisinde hareket ettiği, terör örgütünün gençlik yapılanması içerisinde oldukları, terör örgütünün merkezi gençlik örgütlenmesi içerisindeki şahıslar tarafından yönlendirildikleri, denetlendikleri anlaşılmaktadır.''
PKK'NIN HEDEFİ 50 BİN MİLİTAN

Bazı sanıkların bilgisayarlarında ele geçirilen belgelere de yer verilen iddianamede, PKK'nın militan sayısını 50 bine çıkarmak için büyük gayret sarf ettiği belirtiliyor. YDGM tarafından örgüte gönderilen bir raporda şöyle deniliyor: "Salt öğrenci çalışmalarımızın olduğu alanlarda faaliyet yürütülmemektedir. Şu an mahalle ağırlıklı örgütlenme çalışmaları yürütülmektedir. Çalışmalarımızın olduğu 32 il bulunmaktadır."
YDGM üyelerinin terör örgütüne eleman temin ettiği anlatılan iddianamede, örnek bir hadise de aktarılıyor. Savcı, 4 kişinin dağa nasıl gönderildiğini şöyle anlatıyor: "Silopi'ye giden 4 şahsı, İ.T. karşıladı. İ.T. bunları TIR parkına götürerek sınırı geçmek üzere hazır bekleyen, çimento yüklü iki kamyonun şoförlerine ikişer ikişer teslim etti. Şoförler, bu şahısları kamyonlarında daha önceden hazırlanan gizli bir bölmeye koyarak, Habur Sınır Kapısı'ndan Irak'a geçirdi."

İLGİNÇ ŞİFRELER

İddianamede sanıkların telefon konuşmalarında kullandığı şifrelere de yer veriliyor. Buna göre sanıkların kullandığı bazı kelimeler şöyle:
  • Eylem: Bilardo, düğün, okey oynamak
  • Molotofkokteyli: Su şişesi
  • El bombası: Kek, yuvarlak
  • Taş veya misket: Nohut
  • Eylem yeri: Halı saha
  • Kuzey Irak: Diğer taraf
  • Tabanca: Demir
  • Benzin: Su
  • Halay: Eylemci kitle
  • Cami: Parti
'Önder' Öcalan, Yürütme'nin başında Murat Karayılan var

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Kürdistan Halklar Topluluğu (KCK) yapılanmasının şeması da yer alıyor. Şemanın en tepesinde KCK Önderi Abdullah Öcalan görülüyor. Yasama'nın başında Zübeyir Aydar yer alıyor. Yürütme'den sorumlu isim ise Murat Karayılan. Yargı erkinin başında Kazi kod adlı eski İran Cumhuriyet savcısı bulunuyor. Bu üçlü doğrudan Öcalan'a bağlı olarak çalışıyor. Konsey Başkanı olarak geçen Murat Karayılan'a bağlı konsey üyeleri ise şöyle sıralanmış: Bozan Tekin (kod), Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Nuriye Kespir. Örgütün Türkiye (PKK), İran (PJAK), Suriye (PYD) ve Irak'taki (PÇDK) yapılanmalarından ise Zübeyir Aydar sorumlu. KCK Türkiye Meclisi'nin başındaki isim Sabri Ok'a bağlı 8 'sözcü' bulunuyor.

ZAMAN
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-09-2009, 17:58   #19
Kullanıcı Adı
rıfat gökalp
Standart






Ergenekon üyesi,Veli Küçük nerede, terör orada!




Güneydoğu'da yaşanan olaylar, batı bölgelerinde linç girişimleri eş zamanlı olarak Karadeniz'in iç bölgelerinde kalan Reşadiye'den şehit haberleri geldi.



bölge daha çok marjinal sol örgütlerin faaliyet alanı. Belli dönemlerde PKK da burada diğer örgütlerle beraber eylemlerde bulundu. Son saldırıyı henüz üstlenen örgüt olmadı. Eylem daha çok derin güçleri işaret ediyor. Saldırı bölgesinin geçmişi ilişkiler ağını deşifre ediyor. Örgütlerin bölgede faaliyet göstermeye başladığı tarih çok dikkat çekici. Ergenekon tutuklusu emekli tuğgeneral Veli Küçük 1996 yılında generalliğe terfi ettirilerek Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevine atandı. Emniyet Genel Müdürlüğünün raporuna göre PKK da bu tarihten itibaren bölgede faaliyet göstermeye başladı. Diğer marjinal sol örgütlerle ortak eylemlere imza attı.1998 yılına ait emniyet raporunda PKK'nın 1997 yılından itibaren Giresun'a yerleşmeye başladığı bilgisine yer veriliyor. 1997 yılında TBMM'ye soru önergesi veren dönemin CHP Sivas Milletvekili Mahmut Işık da Veli Küçük'le terör eylemleri arasındaki paralelliği sorguluyor.

Veli Küçük'ün Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığı dönemde bölgenin adı "şeytan üçgeni"ne çıkmıştı. 1996 yılında generalliğe terfi eden Küçük aynı yıl Giresun'a tayin edildi. Karadeniz'de Giresun'da konuşlandırılan Giresun Bölge Komutanlığının kuruluşunu tamamlayarak 2 sene Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevinde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 1998 yılında hazırlanan "Doğu Karadeniz Bölgesi Terör Haritası" başlıklı raporda PKK'nın Haziran 1997'den itibaren Giresun ve çevresinde faaliyet göstermeye başladığı belirtiliyor. Rapordaki şu ifadeler dikkat çekici: "Haziran 1997'den bu yana bölgede faaliyet gösteren PKK, Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk ilçeleri kırsalıyla Alucra merkezindeki eylemleriyle kendini göstermiştir. PKK'lılar Giresun'a geçiş için Gümüşhane'nin Şiran ilçesi kırsalını kullanmaktadır. Şiran'a bağlı bazı köyler, Çimen dağlarının eteklerinde ve ormanla kaplı olduğu için barınmaya uygundur. PKK paralelindeki TDP ise Doğankent ilçesinde örgütlenmektedir."

Küçük'le ilgili bu ilginç durum tam 11 yıl önce meclis gündemine de gelmiş. Eski CHP Sivas milletvekili tarafından 10 Ekim 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen soru önergesinde Veli Küçük'ün görev yaptığı yerlerde suç patlaması yaşandığına dikkat çekilerek bunun nedenleri soruluyor: "Susurluk Komisyonu'nun tutanaklarında Tuğgeneral Veli Küçük'ün Kocaeli'nde görevde bulunduğu süre içinde çeşitli gasp ve faili meçhul cinayetlerde artış olduğu tanık ifadelerinde belirtilmektedir. Basında ve devletin elinde bulunan bu kadar yazılı belgede adı geçen general çeşitli olaylarda sık sık geçmektedir. Şimdi bu general Giresun ilinde bulunmakta olup, tesadüfe bakınız, yol kesmeler gasp ve baskınlar bu ilimiz ve çevresinde de yoğunlaşmıştır."

Verdiği soru önergesinde bu gerekçelere yer veren Mahmut Işık, cevaplanması için şu soruları yöneltiyor: "Veli Küçük'ün görev yaptığı süre içinde Kocaeli'nde yaşanan olaylar nelerdir? Bu görevli Giresun'da göreve başlamadan önce o bölgede, terör sayılabilecek herhangi bir olay yaşanmış mıdır? Adı geçen general bu bölgeye tayin olduğundan bu yana, yol kesme, gasp, faili meçhul cinayet sayısı nedir? Olaylarda herhangi bir artış var mıdır? Bölgede şu anda meydana gelen yol kesme, gasp, faili meçhul cinayet ve şehit olan güvenlik kuvveti sayısı ile diğer olaylar ile Kocaeli ve Sakarya'daki olaylar arasında bir benzerlik var mıdır? Hakkında bu kadar yazılı ve sözlü iddialar bulunan adı geçen görevlinin bu kadar hassas bir bölgeye atanmasını doğru buluyor musunuz?"

Milletvekilinin verdiği bu yazılı soru önergesine 18 Aralık 1997 tarihinde cevap veriliyor. Dönemin devlet bakanı Yücel Seçkiner imzalı iki cümlelik cevapta soruların hiç birine cevap verilmezken sadece şu yorumda bulunuluyor: "Halen Giresun Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapmakta olan Tuğgeneral Veli Küçük, Türk Silahlı Kuvvetleri Atanma Yönetmeliği'ne uygun olarak bu göreve atanmıştır. Bu personelin mevcut ve önceki görev yerlerinde, iddia edildiği gibi ülkenin diğer bölgelerindekilerine nazaran dikkati çeken tarz ve miktarda olay cereyan etmemiştir."

2001'de Tuncay Güney'le yapılan mülakatta, Veli Küçük'ün Giresun'da görev yaptığı dönem içerisinde Dursun Karataş'la ve Abdullah Öcalan'la arasının iyi olduğu ifade ediliyor. Bu ilişki ağlarını yöneten ise Meral Kır (Meral Kıdır) isimli bir kadın. Küçük, kitapları da olan Kır'a "Meral, Dursun'a söyle, benim bölgemde PKK'yla yaptıkları ittifakı bozsunlar" diyor. Yine aynı bölümde, Abdullah Öcalan'ın Veli Küçük'e bir kitap içerisinde mektup gönderdiği anlatılıyor.





Bu bölge daha çok marjinal sol örgütlerin faaliyet alanı. Belli dönemlerde PKK da burada diğer örgütlerle beraber eylemlerde bulundu. Son saldırıyı henüz üstlenen örgüt olmadı. Eylem daha çok derin güçleri işaret ediyor. Saldırı bölgesinin geçmişi ilişkiler ağını deşifre ediyor. Örgütlerin bölgede faaliyet göstermeye başladığı tarih çok dikkat çekici. Ergenekon tutuklusu emekli tuğgeneral Veli Küçük 1996 yılında generalliğe terfi ettirilerek Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevine atandı. Emniyet Genel Müdürlüğünün raporuna göre PKK da bu tarihten itibaren bölgede faaliyet göstermeye başladı. Diğer marjinal sol örgütlerle ortak eylemlere imza attı.1998 yılına ait emniyet raporunda PKK'nın 1997 yılından itibaren Giresun'a yerleşmeye başladığı bilgisine yer veriliyor. 1997 yılında TBMM'ye soru önergesi veren dönemin CHP Sivas Milletvekili Mahmut Işık da Veli Küçük'le terör eylemleri arasındaki paralelliği sorguluyor.

Veli Küçük'ün Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığı dönemde bölgenin adı "şeytan üçgeni"ne çıkmıştı. 1996 yılında generalliğe terfi eden Küçük aynı yıl Giresun'a tayin edildi. Karadeniz'de Giresun'da konuşlandırılan Giresun Bölge Komutanlığının kuruluşunu tamamlayarak 2 sene Giresun Jandarma Bölge Komutanlığı görevinde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 1998 yılında hazırlanan "Doğu Karadeniz Bölgesi Terör Haritası" başlıklı raporda PKK'nın Haziran 1997'den itibaren Giresun ve çevresinde faaliyet göstermeye başladığı belirtiliyor. Rapordaki şu ifadeler dikkat çekici: "Haziran 1997'den bu yana bölgede faaliyet gösteren PKK, Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk ilçeleri kırsalıyla Alucra merkezindeki eylemleriyle kendini göstermiştir. PKK'lılar Giresun'a geçiş için Gümüşhane'nin Şiran ilçesi kırsalını kullanmaktadır. Şiran'a bağlı bazı köyler, Çimen dağlarının eteklerinde ve ormanla kaplı olduğu için barınmaya uygundur. PKK paralelindeki TDP ise Doğankent ilçesinde örgütlenmektedir."

Küçük'le ilgili bu ilginç durum tam 11 yıl önce meclis gündemine de gelmiş. Eski CHP Sivas milletvekili tarafından 10 Ekim 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen soru önergesinde Veli Küçük'ün görev yaptığı yerlerde suç patlaması yaşandığına dikkat çekilerek bunun nedenleri soruluyor: "Susurluk Komisyonu'nun tutanaklarında Tuğgeneral Veli Küçük'ün Kocaeli'nde görevde bulunduğu süre içinde çeşitli gasp ve faili meçhul cinayetlerde artış olduğu tanık ifadelerinde belirtilmektedir. Basında ve devletin elinde bulunan bu kadar yazılı belgede adı geçen general çeşitli olaylarda sık sık geçmektedir. Şimdi bu general Giresun ilinde bulunmakta olup, tesadüfe bakınız, yol kesmeler gasp ve baskınlar bu ilimiz ve çevresinde de yoğunlaşmıştır."

Verdiği soru önergesinde bu gerekçelere yer veren Mahmut Işık, cevaplanması için şu soruları yöneltiyor: "Veli Küçük'ün görev yaptığı süre içinde Kocaeli'nde yaşanan olaylar nelerdir? Bu görevli Giresun'da göreve başlamadan önce o bölgede, terör sayılabilecek herhangi bir olay yaşanmış mıdır? Adı geçen general bu bölgeye tayin olduğundan bu yana, yol kesme, gasp, faili meçhul cinayet sayısı nedir? Olaylarda herhangi bir artış var mıdır? Bölgede şu anda meydana gelen yol kesme, gasp, faili meçhul cinayet ve şehit olan güvenlik kuvveti sayısı ile diğer olaylar ile Kocaeli ve Sakarya'daki olaylar arasında bir benzerlik var mıdır? Hakkında bu kadar yazılı ve sözlü iddialar bulunan adı geçen görevlinin bu kadar hassas bir bölgeye atanmasını doğru buluyor musunuz?"

Milletvekilinin verdiği bu yazılı soru önergesine 18 Aralık 1997 tarihinde cevap veriliyor. Dönemin devlet bakanı Yücel Seçkiner imzalı iki cümlelik cevapta soruların hiç birine cevap verilmezken sadece şu yorumda bulunuluyor: "Halen Giresun Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapmakta olan Tuğgeneral Veli Küçük, Türk Silahlı Kuvvetleri Atanma Yönetmeliği'ne uygun olarak bu göreve atanmıştır. Bu personelin mevcut ve önceki görev yerlerinde, iddia edildiği gibi ülkenin diğer bölgelerindekilerine nazaran dikkati çeken tarz ve miktarda olay cereyan etmemiştir."

2001'de Tuncay Güney'le yapılan mülakatta, Veli Küçük'ün Giresun'da görev yaptığı dönem içerisinde Dursun Karataş'la ve Abdullah Öcalan'la arasının iyi olduğu ifade ediliyor. Bu ilişki ağlarını yöneten ise Meral Kır (Meral Kıdır) isimli bir kadın. Küçük, kitapları da olan Kır'a "Meral, Dursun'a söyle, benim bölgemde PKK'yla yaptıkları ittifakı bozsunlar" diyor. Yine aynı bölümde, Abdullah Öcalan'ın Veli Küçük'e bir kitap içerisinde mektup gönderdiği anlatılıyor.

CİHAN
rıfat gökalp isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi