![]() |
Kendini tanımadan eş bulamazsın!
Evlenmeye karar verdiğinizde, karşınızdakinin uygun kişi olup olmadığını anlamak için öncelikle kendinizi tanımanız gerekiyor. Nasıl bir kişiliğiniz olduğunu, ihtiyaçlarınızı, evlilikten beklentilerinizi, hayat görüşünüzü ve ahlaki değerlerinizi tespit etmeniz, karar verirken işinizi kolaylaştıracaktır. Kendini tanıdıktan sonra, kişinin evlenmeyi düşündüğü insana da olduğu gibi görünmesi gerekir. AYNI İNANCA SAHİP OLMAK UYUM ANLAMINA GELMİYOR Genellikle eşler birbirini tanımadan, biyolojik ve maddi yeterliliğe göre veya yine bu kriterlere önem veren tanıdıklarının tavsiyesine göre karar veriyor. İnancın kişiliğe getirdiği olumlu özellikler o kişinin sahip olduğu özelliklerle orantılı. Yani aynı inanca sahip olmak evlilikte mutlak bir uyumu sağlamayabiliyor. EVLENİNCE DEĞİŞİLMİYOR Eş seçiminde mümkün olduğu kadar açık ve dürüst davranmak gerekir. Olduğun gibi görünme ya da göründüğün gibi olma, önemli bir iç tutarlılık göstergesidir. Mutlu evlilikler aklın ve duyguların eşdeğerde ortaya konduğu ilişkilerdir. Evlilik kimsenin kişiliğini değiştirmez. ‘Evlenince ben onu değiştiririm’ mantığı sizi ancak mutsuzluğa götürür. FİZİKSEL YETERLİLİK VE MADDİYAT MUTLULUĞA YETMEZ Evlilikte çoğunlukla karşı tarafın fiziksel görüntüsü, maddi gücü ve sosyal becerisi üzerinde durulur. Bir kişinin belli bir yaşta olması ve parasının olması o kişinin ticarette başarılı olacağı anlamına gelmezse aynı şekilde sağlıklı bir evlilik için de kişinin belli bir yaşta olması, fiziksel görünümünün iyi olması ve maddi imkanının olması o kişinin evliliğe uygun olduğu ve evlilik yeterliliğine sahip olduğu anlamına gelmez. ailemden |
konusyu başlatan arkadaşımız gönüldene çok tesekür ederim.konu toplumun yapısının ve dolaylı olarakta ülkemiz ve milltimizin geleceğini çopk derinden etkileyecek olan bi konu.aile kurmak çok önemli.bunu sadece 2 kişinin hayatı olarak düşünmek yetersiz.toplum aileden oluşur.günümüzde kurulan aileler o kadar sağlıksız ki durumun farkında olmak insanın yüreğini sızlatıyor.çocuk sahibi olup kendisine bakacak nafaka için evlenen insanların olduğunu bilmeek emin olun canını acıtıyor insanın.biz nerdeydik nerelere geldik böyle.ve bizim kurtuluşumuz nasıl olacak?sorunun cevabı bilinmekte aslında.küreselleşmenin sonuçlarından bi tanesiinin bizlere verdigi hediye.yapmamız gereken bilinçlenip uyuyanları uyandırmak.ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN....amin...
|
Malesef çoğumuzun aldanarak, evlilik gibi kutsi bir olayda duygularımızı ve görselliği ön planda tutup yaşanılacaklara baştan zemin hazırlamak kendimize hazırladığımız hayata birnevim tartışma vesilesi olyor...
Ancak yaşanılan olumsuzluklar karşısında 1sevgi2yi ön planda tutmalıyız....sevgi kainatın mayası insanın özüdür...bizlerde öze bakmaya özen göstermeliyiz...tıpkı bir cevizin dışına değil içine talib olma gibi...bizlerde öze talib olmalıyız.. Sağlam evliliğin temeli maneviyattan geçer diyip işi baştan sağlam tutmalıyız... Yani bir şirket bir krize düşse elbetteki batmamak için mücadele verecek...ama akıllı olan herdaim şirket batacakmış gibi baştan önlemini almak olsa gerek..yani işi baştan sıkı tutmalı..;1 Paylaşım için teşekkürler Üstat...+(artılar feda olsun tabi verebilirsem :() |
Evlilik uyumlu olmaktır
Evlilik hayatı başkası veya başkaları için yaşamanın bir başka adıdır. Aslında bunu sadece evlilik hayatına indirgemek de doğru değil. Çünkü insanoğlu toplumsal bir varlık olduğu için genel anlamda başkaları onun hayatında hakim unsurdur. Maddi bağlamda ürettiği şeylerle, tükettiği ya da tüketebileceği şeyler arasındaki mukayese bunu net bir biçimde ortaya koymaktadır. Bir fırıncı düşünün. Hayat boyu ürettiğinin ne kadarını kendisi yemiştir acaba? Bu insanoğlunun kaderidir. Yaratanın zaruri istikamet cinsinden yönlendirdiği, alternatifi olmayan bir yol. Aksi bir durum hayatı belki de çekilmez kılardı. Fedakârlık burada kilit kelime ve kavram. Başkaları için yaşamanın en temel unsuru. Yoksa çocuklu veya çocuksuz o yuvanın devamı imkansız denecek kadar zor. Kadınıyla–erkeğiyle herkesin evlilik hayatı öncesinde karakteri az–çok belirginleşmiştir. Evlilikten sonra karakter değişimi çok fazla rastlanır şey değildir. Hayat stili belirginleşmiştir artık. Evlilik normal seyrinde süregiden bu hayatı birden başka boyutlara taşır. Hayatın bir anlamda gerçek yüzü ile tanışma fırsatı sağlar çiftlere. Erkek, kadın cinsini ana, nine, hala, teyzeden; kadın da erkeği baba, dede, amca ve dayıdan öte farklı bir vasıf ile tanır; tanır ama kimileri pişman olur “keşke” der, kimileri de “Niye daha önce tanımadım!” diye hayıflanır. Eşleri böyle söyleten aradaki ortak paydalardır. O paydaların çokluğu mutluluğu, azlığı ise aksi neticeyi hasıl eder. Fedakârlık, sorunları kökten çözecek bir iksirdir. “Dediğim dedik, çaldığım düdük” mantığını ele veren inatçı yaklaşımlarla bir yere varılamaz. Dolayısıyla özellikle evliliğin ilk yıllarında, eşlerin birbirlerini tanıma ve yeni hayat düzenlerine alışma zamanlarında bu fedakârlık dediğimiz olguya göre hareket etmeleri şart. Bu kendi değerlerinden, alışkanlıklarından, huylarından taviz verme değildir. Aksine ömür boyu sürecek yeni bir hayat düzenine göre şekil alma çabasıdır. Yeni bir oluşumun ilk adımlarıdır. Boşanmaların altında yatan neredeyse tek neden de budur. Sazını akord eden sanatçıları gördünüz mü? Evlilik bundan çok da farklı değil. Zaman ister. 5 ay, 5 yıl, belki de ömür boyu. Ama, bir belirgin fark var; o da eşlerin birbirlerinin akordlarını ayarlama zorunluluğu. AHMET KURUCAN |
bence aşık olduğun kişiyle evlenilmez evlenilirse aşk biter
evlendiğin kişiye aşık olmak gerek. |
ÜSTAT SAOL.............................................. .....
aBİ HİÇ KÜSMEYECEK MİYİZ KIRILMAYACAK MIYIZ BİRBİRİMİZE SEN ÖYLE YAPABİLİYO MUSUN. İŞİMİZ KİTABİ EVLİLİKLERE Mİ KALDI BU ANLAYIŞIN HAKİM KILINMASI İÇİN DE BİR BASKI GERECEK ONA NE DEMELİ OKU OKU DİYECEĞİZ.... |
Kin zaman içinde ilişkileri törpüleyerek yok eden eğe gibidir..
Karşısındakini dinlememk,sözlerine değer vermemek ilişkileri yıpratacak boyuta getirir... Söylenilen her sözde ve yapılacak her harekette benim dediğim doğru diyip kendi doğrusunu eşinenin doğrularıyla tercih boyutuna getirmeden, ortak yol bulunmalı...müşterek kararlar alınmalıdır...iki farklı insanın aynı fikre sahip olmadığı bilinciyle, aklın ve şartların gerektirdiği ortak payda da buluşmak en doğru olanı olsa gerek..eşinin hatalarını eleştirip düzeltmek yerine her iki tarafta öz eleştiriyi kendinde yapması alınacak kararlar doğrultusunda daha verimli olacaktır... Paylaşımınız için teşekkürler |
Her konuda olduğu gibi bu önemli konuda da rehberimiz yüce dinimiz islam olmalıdır.Çoğu insan mutlu evliliğin formülünü başka yerlerde arar durur,fakat maneviyat ekseni etrafında yoğunlaşmış kalpler her daim mutlu ve mesut olacaktır.Birbirlerini kırmaktan kaçınacakları gibi,sevgileri gün geçtikçe çoğalır.Sevgi,hürmet ve selamlarımla
|
evli olmasakta,işin ehliyiz biliriz,anlarız:)
|
Yalçın üsdadım bu güzel paylaşımınız içim teşekkürler :çiçek:
Konumuzun başlığıyla birebir ilişkili gerçeklere ilişen bir yazı olmuş gerçekten.. Evliliği adım atmadan önce mutluluğu suni şeylerde arayıp görsellik babında düşünmek kendimiz ve ileride kuracağımız ailemiz adına vermiş olduğumuz en kötü karar olsa gerek.. Sevgiden mahrum bir şekilde pertçemlenen hayatımızın bizi sürüklediği ekoistislik duygularımızı evliliğe taşıyınca,eşimizide kendimize değer bulmayıp en ufak şeyde ben bunu haketmedim söylemlerine girebiliyoruz...ve yorum ile anlatmak yerine küçük bir alıntıyla işin özünü anlatmak isterim.. Bunu elbette yadırgamıyoruz. Ancak düşünülmesini istediğimiz bir başka gerçek var. Acaba hangi çeyiz, bir genç kızın ahlâkından daha güzel olabilir, onun güzel hasletlerini gölgeleyecek değere ulaşabilir!? Hangi genç kız, hayat arkadaşına iffetinden daha kıymetli bir dünya malı bulup da götürebilir!?. Aynı şeyler erkek için de geçerlidir. Ne sunulacak altınlar, ne binilecek araba, ne rengârenk eşya ile donatılan ev, ne de diğer mallar, onun kendi şahsında taşıyacağı iffet duygularından, dürüstlük, mertlik, cesaret, cömertlik, sevgi, merhamet, ilim, irfan sevgisinden, helal lokma şuurundan, hak yolda Rabb'inin istediği gibi yürüme azminden daha kıymetli olabilir!?. Bunun içindir ki ALLAH Rasûlü(sav); "Sana kişinin saklayacağı en hayırlı hazineyi haber vereyim mi? Saliha kadın. Ona baktığında gönlüne sürûr verir. Bir şey söylediğinde itaat eder, yerine getirir. Yanında olmadığın zaman, hem malını hem de iffetini korur,"(1) buyurur. Âişe Vâlidemizden gelen bir hadisi şerifte de; "Mü'minlerin imanı en olgun olanı, ahlâkı güzel olan ve âilesine hoş muâmelede bulunan, onlara karşı sevgi ve şefkatle davranandır.."(2) buyurulur. ALLAH Rasûlü'nün buyrukları, irşadları incelendiğinde, âileyle, çocuklarla, yeni yetişecek nesillerle ilgili nice güzellikler, davranışlarında nice incelikler olduğu görülecek ve bu örnek davranışlar bizlere, onun yolunda yürümek isteyenlere, doğruya, himete değer verenlere ışık tutacaktır. Unutmayınız; gerçek saadet âile yuvalarından dışarıya taşan saadettir. Gerçek hüsran hem kendisini, hem de âilesini hüsrâna sürükleyen insanların uğradığı hüsrandır. |
All times are GMT +3. The time now is 09:21. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023