AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   Akaid ve Fıkıh (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=244)
-   -   Dini Terimler Sözlüğü (A) (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=35483)

dildade 07-11-2008 04:44

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ÂLEM:

Allahü teâlâdan başka her şey, Allahü teâlânın yarattığı şeylerin hepsi, kâinât, varlıklar.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Elbette Allahü teâlânın bu âlemlere hiç ihtiyâcı yoktur. (Ankebût sûresi: 6)

Bütün varlıklar, Allahü teâlânın varlığına alâmet (delîl) olduğu, O'nun varlığını gösterdiği için, mahlûkların (yaratılmışların) hepsine "Âlem" denmiştir. Varlıkların aynı cinsten olanlarının her birine de, âlem, meselâ, insanlar âlemi, melekler âlemi, hayvanlar âlemi, cansız maddeler âlemi denir. (Teftâzânî, Seyyid Şerîf Cürcânî, Senâullah Pânî Pütî)

Âlem sonradan yaratılmıştır. Çünkü devamlı değişikliğe uğramaktadır. Böyle her değişen şey sonradan var edilmiştir. Âlem de devâmlı değiştiği için, o da sonradan yaratılmıştır. (Reyhâvî)

Cisimlerin, maddelerin, durmadan değişmeleri, birbirlerinden meydana gelmeleri sonsuz olarak gelmiş değildir. Yâni âleme, böyle gelmiş, böyle gider denilemez. Bu değişmelerin bir başlangıcı vardır. Değişmelerin bir başlangıcı var demek, âlemin var oluşunun bir başlangıcı var demektir. Yâni âlem yok iken, hepsi yoktan yaratılmış ve yine yok olacaklardır demektir. Âlemi yoktan yaratan ise, hep var olan, hiç değişmeden, sonsuz var olan Allahü teâlâdır. (Ahmed Âsım Efendi)

Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner,
Gam ve neşe insanda, böyle gelir böyle gider.

(Seâdet-i Ebediyye)

Âlem-i Kebîr (Büyük Âlem):

İnsandan başka bütün mahlûkât, kâinat ve içindekiler.

Âlem-i kebîrdeki mahlûkların en şereflisi ve en büyüğüArş'dır. (İmâm-ı Rabbânî)

Âlem-i Ecsâd:

Yerler, dağlar, gökler gibi, ölçülebilen ve tartılabilen madde âlemi. Buna âlem-i halk, âlem-i şehâdet ve âlem-i mülk de denir.


dildade 07-11-2008 04:44

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
Âlem-i Emr:

Arşın üstünde olup, madde olmayan, ölçülemeyen ve herkesin anlayamayacağı âlem. Buna, âlem-i melekût ve âlem-i ervâh (rûhlar âlemi) ve mekânsızlık âlemi de denir.

Âlem-i emrde sırayla; kalb, rûh, sır, hafî, ahfâ denilen beş latîfe (makam, mertebe) vardır. (Ahmed Fârûk-i Serhendî)

Âlem-i halkın ötesi, âlem-i emrdir. (İmâm-ı Rabbânî)

Âlem-i emr bâzı bakımlardan âlem-i halktan üstün ise de, küllî fazîlet yâni her bakımdan üstünlük âlem-i halktadır. (İmâm-ı Rabbânî)

Âlem-i Ervâh:

Ruhlar âlemi. (Bkz. Âlem-i Emr)


dildade 07-11-2008 04:44

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
Âlem-i Mânâ:

1. Rüyâ âlemi.

Peygamber efendimizi âlem-i mânâda görmek büyük bir devlet, büyük bir nîmettir. Nitekim hiç bir kâfir, hiç bir zındık, hiç bir mürted, hiç bir sûretle Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı âlem-i mânâda göremez. Zîrâ münâsebetleri yoktur. (Abdülhakîm-i Arvâsî)

Âlim ve sâlih bir zât olan Yûsuf bin Hüseyin'i mânâ âleminde gördüler. Allahü teâlâ sana ne muâmele yaptı, dediler. Rahmetiyle muâmele etti. Ne ile dediler. Hiç bir zaman ciddî söze şaka karıştırmadığım için, dedi. (İmâm-ı Gazâlî)


dildade 07-11-2008 04:44

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
2. Âlem-i emr. (Bkz. Âlem-i Emr)

Âlem-i Melekût:

Madde, his, akıl, ölçü âleminin üstündeki âlem.

İlimlerin hepsi his yolları ile değildir. Bir kısmı da âlem-i melekûta âittir. Bu dünyâ için yaratılmış olan hisler, âlem-i melekûtun bilinmesine perde olurlar. Onlardan kurtulmadıkça aslâ o âleme yol bulunmaz. (İmâm-ı Gazâlî)


dildade 07-11-2008 04:45

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
Âlem-i Misâl:

Varlıkların kendilerinin değil de sûretlerinin, görünüşlerinin bulunduğu âlem.

Âlem-i misâl, âlem-i şehâdet gibi vardır. Vehim ve hayâl değildir. Âlem-i misâl bütün âlemlerin (yaratılmışların) en genişidir. Âlemlerin hepsinde bulunan her şeyin âlem-i misâlde bir sûreti, bir görünüşü vardır. Akla hayâle gelen şeylerin, mânâların bu âlemde bir sûreti, görünüşü vardır. (İmâm-ı Rabbânî)

Âlem-i Sagîr:

Yaratılmışların hepsinden kendisinde bir nümûne bulunduğu için insana verilen ad.

İnsan, âlem-i kebîrdeki (insan dışında bulunan âlemdeki) her şeyi kendinde topladığından, mahlûkların (yaratılan varlıkların) en kıymetlisi olduğu gibi, kalb de âlem-i sagîrde bulunan her şeyi kendinde topladığı için çok kıymetlidir. Kalbe Âlem-i asgar (en küçük âlem) ismi verilmektedir. (İmâm-ı Rabbânî)

Âlem-i Süflî:

Dünyâ.

Âlem-i Zâhir:

Görünen âlem, dünyâ.


dildade 07-11-2008 04:45

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ALEVÎ:

Hazret-i Ali'ye mensûb olan.

1. Hazret-i Ali'nin hazret-i Fâtıma'dan olan çocukları: Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve kıyâmete kadar çocukları. Hazret-i Hasan'ın çocuklarına şerîf, hazret-i Hüseyin'in çocuklarına seyyid denir.

2. Hazret-i Ali ve çocuklarını sevenler ve onların yolunda gidenler. Bunlar diğer Eshâb-ı kirâmın da hepsini severler. Ehl-i sünnet müslümanları böyledir.

3. Bu isimden faydalanarak diğer müslümanları kendi inançlarına çekmek isteyen Eshâb-ı kirâm düşmanı kimseler.

Hurûfî denilen bozuk kimseler, temiz müslüman olan hakîkî Alevîleri aldatmak için kendilerine Alevî diyorlar. Bu güzel ismi maske olarak kullanıyorlar. (Yeni Rehber Ansiklopedisi)


dildade 07-11-2008 04:46

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ALEYHİMÜRRIDVÂN:

Allahü teâlânın rızâsı onların üzerine olsun veya Allahü teâlâ onlardan râzı olsun mânâsına duâ ve hürmet ifâdesi. İkiden fazla Eshâb-ı kirâmın ismi anıldığında, işitildiğinde ve yazıldığında söylenir ve yazılır. Bir kişi için aleyhirrıdvân, iki kişi için aleyhimerrıdvân denir.

Eshâb-ı kirâm aleyhimürrıdvân, peygamberlerden sonra mahlûkların (yaratılmışların) en üstünüdürler. (Ömer Nesefî)

Eshâb-ı kirâm aleyhimürrıdvân, Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) son derecede çok severlerdi. Uğrunda, canlarını, mallarını, mülklerini, çoluk-çocuklarını, baba ve analarını ve vatanlarını terk ve fedâ ettiler. (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî)


dildade 07-11-2008 04:46

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ALEYHİSSELÂM:

Allahü teâlânın selâmı onun üzerine olsun mânâsına daha çok peygamberler ve dört büyük melek için kullanılan duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm, daha çok kişi için aleyhimüsselâm denir.

Muhammed aleyhisselâm; "Ümmetimin iki kötü huya yakalanmalarından korkuyorum. Bunlar nefse uymak ve ölümü unutup, dünyâ arkasından koşmaktır" buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Seâdet sâhibi o kimsedir ki, Azrâil aleyhisselâm gelip ona; "Korkma, Erhamürrâhimîne (Allahü teâlâya) gidiyorsun. Asıl vatanına kavuşuyorsun. Büyük devlete erişiyorsun" der. Böyle kimseye bundan daha şerefli sevinçli ve mutlu bir gün yoktur. (Abdülhakîm Arvâsî)


dildade 07-11-2008 04:46

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ALEYHİSSALÂTÜ VES-SELÂM:

Peygamberler bilhassa Peygamber efendimizin ism-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince söylenen ve yazılan salât ve selâm (hayr duâlar) onun üzerine olsun mânâsına duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm daha fazla için aleyhimüssalâtü ves selâm denir.

Peygamber efendimiz aleyhissalâtü ves-selâm buyurdu ki: "Cehennem'e girmesi haram olan ve Cehennem'in de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mü'mindir." (Hadîs-i şerîf-Buhârî)


dildade 07-11-2008 04:46

Dini Terimler Sözlüğü (A)
 
ÂL-İ İMRÂN:

İmrân âilesi. Süleymân aleyhisselâmın evlâdından İmrân bin Mâsân'ın kendisi veya onun kızı hazret-i Meryem ile oğlu hazret-i Îsâ. Âl-i İmrân'ın, Yâkûb aleyhisselâmın evlâdından İmrân binYeshâr'ın kendisi veya oğulları Mûsâ ile Hârûn aleyhisselâmın olduğu da bildirilmiştir.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Gerçekten Allahü teâlâ, Âdem'i, Nûh'u, Âl-i İbrâhim'i, Âl-i İmrân'ı (peygamberlik, rûhî ve bedenî üstünlükler vermek sûretiyle kendi zamanlarındaki) âlemlerin üzerine mümtâz kıldı (seçti). (Âl-i İmrân sûresi: 33)

Âl-i İmrân Sûresi:

Kur'ân-ı kerîmin üçüncü sûresi.

Âl-i İmrân sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). İki yüz âyet-i kerîmedir. Otuz üçüncü âyet-i kerîmede geçen Âl-i İmrân kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahü teâlânın birliği, yüce sıfatları bildirilmekte, bütün peygamberlerin tasdîk edilmesi emredilmekte, onların hepsinin Allahü teâlânın kulları olduğu, bâzısını inkâr etmenin bâzısını ilah edinmenin yanlışlığı açıklanmakta, müslümanlara, Allahü teâlânın maddî ve mânevî ihsanları hatırlatılarak, bir hikmetten dolayı zaman zaman karşılaştıkları zahmetlere, musîbetlere sabretmeleri tavsiye edilmekte ve daha başka hususlar bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Kurtubî)

Âl-i İmrân sûresinde meâlen buyruldu ki:

Rabbinizden mağfiret istemeğe ve Cennet'e girmeğe koşunuz. Bunun için çalışınız. Cennet'in büyüklüğü gökler ve yer kadardır. Cennet, Allahü teâlâdan korkanlar için hazırlandı. Bunlar, az bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler. Öfkelerini belli etmezler. Herkesi af ederler. Allahü teâlâ, iyilik edenleri sever. (Âyet: 133-134)

Kıyâmet gününde Kur'ân-ı kerîm ve onunla amel edenler getirilirler. Kur'ân-ı kerîmin önünde, (en uzun oldukları ve en çok hüküm kendilerinde olduğu için) Bekara ve Âl-i İmrân sûreleri bulunacaktır. Bu iki sûre sanki iki bulut yâhut aralarında bir nûr bulunan iki siyah gölgelik veya sâhiblerini müdâfaa eden (savunan) saf bağlamış uçan iki kuş topluluğu gibi olacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Müslim)



All times are GMT +3. The time now is 15:22.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023