![]() |
Anadilde eğitim hakkı
Aysel Tuğluk, İmralı’da Öcalan’la görüşürken başladım yazıya... İşaretler, “PKK’nın çatışmasız alanlara çekilmesini de içeren süresiz ateşkes” için İmralı’dan Kandil’e talimat gittiği yönünde. İçimizde en iyimser olanlarımız, memleketin güzergâhını “dönüşü olmayan barış” diye özetliyor. PKK’nın silah bırakmasını da içerecek bir “barışma” sürecinin muhtemel zorluklarına dikkat çekenlerimiz ise, her olumlu adımda “hadi bakalım” deyip, bir sonraki adımın aksamaması için dua ediyor. Kuşkusuz, dik ve dikenli bir yol bu. Yine de, gerilla üniformalı çocuklarla asker üniformalı çocukların birbirinin kanını akıtmayacağı, bu sayede, kalıcı barış ve tam eşitlik için yapılması gerekenler üzerinde düşünmeye zaman ve enerji bulabileceğimiz bir dönemin eşiğindeyiz bence. İnanıyorum ki, siz bu satırları okurken, Aysel Tuğluk da İmralı’dan, bu iyimserliğimi teyit eden mesajlarla dönmüş olacak.
Beklediğimiz olur ve silahlar susarsa, Kürt sorununun yeni isyanlara meydan bırakmayacak şekilde demokratik bir çözüme kavuşturulmasının yollarını daha serinkanlı bir şekilde konuşabileceğiz. Anadilde eğitim hakkının hayata geçirilmesi de bu yollardan biri bence. Başbakan Erdoğan’ın, “Kimse bizden resmî olarak anadilde eğitim beklemesin” sözüne rağmen böyle düşünüyorum. Öncelikle bu sözdeki “resmî olarak” kaydını doğru anlamalı, sonra da bu kaydın nasıl aşılabileceğini ya da bu kayda rağmen neler yapılabileceğini düşünmeliyiz. Başbakan, “resmî olarak” kaydıyla her şeyden önce, Anayasa’daki “(Devletin) dili Türkçedir” ifadesinin değiştirilmesine karşı olduğunu anlatmak istedi. Ben, kendi payıma, “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî dilleri ...” diye başlayan bir anayasa maddesinin de, bu toplumu ve bu devleti herhangi bir şekilde zayıflatacağını düşünmüyorum ama iktidarıyla muhalefetiyle, böyle bir dilsel çoğulculuğu bu düzeyde resmîleştirmeye hazır olmadığımızı da görüyorum. Başbakan, o cümleyle ayrıca, Kürtçenin “anadilde eğitim” adı altında öğretilemeyeceğine de dikkat çekti, yani “Kürtçe kurslar ya da Kürdoloji enstitüleri vesaire olsa bile, Kürtçeyi anadil olarak okutan okul açılamaz” demek istedi. Nitekim Anayasa’nın 42. maddesi de “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” diyor. Bense şuna inanıyorum; bu topraklarda kalıcı barış, ancak Kürtler, kendilerini Türklerle “eşit vatandaş” hissettikleri zaman mümkün olacak. Yoksa, daha nice ateşkesin, nice müzakerenin sonunun ölümlerle geldiğini göreceğiz, umutlarımız yeşerdiği gibi yine hızla solacak. Türkiye’nin yapacağı yeni anayasanın kalıca barışa hizmet etmesi için “eşit vatandaşlık” hakkını güvenceye alması şart. Bunun da en önemli koşullarından biri, Anayasa’nın 42. maddesindeki kategorik yasağın kaldırılması olacak. Başbakan’ın Kürtçe eğitime itirazı da, esasen, 42. Madde’deki “anadil” uyarısından mülhem. Zira bu ülkede, Türkçeden başka birçok dil, ana müfredat dili olarak okutuluyor. Hatta çoğumuz, çocuklarımız, “anadilde eğitim görmesin” diye âdeta debeleniyoruz. Biraz parası olan herkes, çocukları anaokulundan itibaren bir ya da daha fazla yabancı dil öğrenebilecekleri, ileri sınıflarda hemen bütün derslerin yabancı dilde yapıldığı okullarda okuyabilsinler diye çırpınıyor. Tabii, İngilizce, Almanca vb. eğitim veren okulların yanı sıra, azınlıkların anadillerini okuyabildiği Rum ve Ermeni okulları da var. Batı dillerini okutan okullara bakıp “İngilizce mubah da, Kürtçe niye mubah değil” deseniz, “ama Kürtçe, bu topraklarda yaşayan milyonlarca insanın anadili” gibi müthiş paradoksal bir cevap alıyorsunuz. “Rum okulu var da, Kürt okulu olmaz mı” deseniz, “Kürtler resmen azınlık değil” diye Lozan’ı çarpıyorlar yüzünüze. Kürtlerin “ikinci sınıf” vatandaşlığa mahkûmiyetinin onaylanıp mühürlenmesi bu kadar kolay velhasıl. Türkiye (ve eğer “barışın başbakanı” olmak istiyorsa Erdoğan) şimdi bu mührü kırmanın yolunu bulmak zorunda. 42. Madde değişirse, özel kurumların Kürtçe eğitim veren okullar açması mümkün olacaktır. Aman efendim, Kürtçe kurslar varmış ama talep yokmuş... Bu devirde, İngilizce okumak varken Kürtçe de neymiş! Orası, Kürt anne-babaların bileceği iş; siz anadilde eğitimin önündeki engeli kaldırın, Kürtler isterlerse bu hakkı kullanmayabilirler. Zira, gerçekten de burada bir lütuftan, bir imtiyazdan değil, bir haktan söz ediyoruz. Bu hakkın hayata nasıl geçeceği ise farklı ülkelerde, farklı uygulamalarla karşılığını buluyor. Avrupa Birliği’nde mesela, anadilde eğitim konusunda, İspanya ve Britanya gibi liberal ülkeler de var, Fransa gibi muhafazakârlar da. İspanya’da resmî federal dil Kastilyano ama Katalanca, Baskça, Galiçya, Aranes dilleri de “resmen” tanınıyor ve bütün ilk ve ortaokullarda, bölge halkının anadili ile Kastilyano birlikte öğretilirken, iki dilli eğitim de federal bütçeden finanse ediliyor. İngilizcenin ana yurdu Britanya’da da durum farklı değil. Mesela, Galler’de çocukların yüzde 25’i halen İngilizce yerine Galce eğitimi tercih ediyor, ayrıca bölgede İngilizce eğitim yapan bütün devlet okullarında, 16 yaşına kadar her öğrenci zorunlu ders olarak “Galce” öğreniyor. Fransa’da durum farklı; ülkenin tek resmî dili Fransızca ve devlet, başka herhangi bir anadilde eğitim için bütçe ayırmıyor. Buna karşın, Korsikaca, Brötonca gibi diller yasal koruma altında; belediyelerin ya da özel kurumların, Fransızcanın yanı sıra bu dillerde de eğitim veren okullar açması serbest. Türkiye, eğer silahların susmasını fırsat bilip kalıcı barış adımları atacaksa, önünde “anadilde eğitim” açısından birkaç seçenek var ve Kürtçe yasağının bugünkü gibi sürmesi bu seçeneklerden biri değil. Ya Fransa’daki gibi yapacağız; devlet Kürtçe okul açmayacak ama belediyelerin, özel kurumların bunu yapmasına engel olmayacak... Ya da devlet, Doğu ve Güneydoğu’da, resmî dil Türkçenin yanı sıra Kürtçenin (ve belki Arapçanın) öğrenilmesine imkân tanıyacak. Esasen, bu ülkenin Kürtlerine, “devlet sizi makbul sayıyor” mesajını verecek olan da bu ikinci seçenektir. İlk adım, bölgedeki bazı pilot okullarda Kürtçenin (ve belki Arapçanın) “seçmeli ders” olarak müfredata eklenmesiyle atılabilir. Kaldı ki, bu pilot uygulama için 42. Madde’nin değişmesini beklemek bile gereksiz bence. ycongar@mac.com http://taraf.com.tr/fotoraflar/yazar...gar_5610_b.jpg YA DA 28.09.2010 Yasemin Çongar Anadilde eğitim hakkı |
Alıntı:
|
İnsanların ana dilde eğitim hakkı özlük hakkıdır hele ki ülkemizde 20 milyona yakın vatandaşın ana dilinin gaspedilmesi başlıbaşına bir olaydır.
Ben kürtçe bilmiyorum suçlu annem babam ve türkiye cumhuriyetidir. Anayasa sadece türk tabanlı ise bu anayasaya sadece türk kökenli vatandaşlar uyar diğer etnik kökenden olan vatandaşlar bu anayasaya karşı çıkabilir. Diğer tüm çeşitli etnik grupların ve mezheplerin özlük hakları yasal güvenceye alınmalıdır. Türkiye Türklerindir zihniyetinden çıkmadığımız sürece bu ülkeye barış uğramaz ve dünya kamuoyunda kürt siyasi hareketleri her zaman haklı durumda kalır. |
Anadilde eğitim konusunda lütfen bizi başka ülkelerle kıyaslamayın.
En az 5-6 tane dil var ki bunların ülkemizde konuşulma oranı da fazla. Daha Türkiye'nin her yerinde Okul açamamışken ve bu mevcut okulları iyi bir düzeye getirmemişken Kürtçe dilde eğitim veren okul açmak olmaz. Kürtçe açarsan,zazası da ister,Çerkezi de,Lazı da,arabı da boşnağı da vs. vs. gider. Türkiye gibi dil konusunda mozaik bir yapıya sahip ve gelişmemiş ülkelerde anadilde eğitim vermek hem bütçeyi aşar hem her şeyi arap saçına çevirir. Türkçe tüm okullarda anadildir.Seçmeli ders olarak diller verilmelidir. Hem kürtçe eğitim almış ve türkçeyi düzgün konuşamayan biri ileride iş ve üniversite hayatında nasıl kendini ifade edecek ve hayata nasıl atılacak? Şu anlık yapılacak en iyi uygulama seçmeli ders olarak yöresel dilleri vermektir. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Seçmeli ders olarak okullarda Kürtçe dersi verilebilir. Aynı şekilde anadolu ve rumeli ağızları dersi de verilebilir. Ama rağbet olur mu? Kürtçe kursları gibi ona da rağbet olmaz. Ben de bir eğitimciyim. Lütfen büyükler siyaset yapacaksa bunu okullarda yapmasın. Okulu boykot etmek, okulların dilini değiştirmek veya çocukları kullanıp askere polise taş attırmak gibi altında siyasi amaçların bulunduğu şeylerle çocuklarımızı da yıpratmayın. Yazıktır, günahtır. Yiyecekse, büyükler birbirini yesin. |
20 milyon kürt var hesabına göre,diğer halkları da sayarsak harbiden -50 kişi falanız biz yav.Şaka bir yana anadili okulda öğrenim dili yaparsanız çocuk bocalamaz mı?Bu haliyle de anne babası sadece kürtçe bilenler sıkıntı çekiyor ama sonuçta resmi bir dilimiz var ve bu çocuklar össye,kpssye girecek sonuç olarak.Üniversitede ne yapacaklar,kamuya göreve geldiklerinde ne yapacaklar?Ama diyorsanız biz çocuklarımıza güveniyoruz, 2 dili de sular seller gibi aynı anda götürürler, deneyin bakalım tüm sınavlarda sonuncu olan bölgemiz güneydoğu daha beter hale geliyor mu gelmiyor mu.Kaldı ki şu an bile ordaki küçüklerimize yeterli eğitim alamıyor.
|
bakiniz istisnalar haricinde her ülkenin bir tane ana dili vardir ama farkli kültürel dilleri vardir..
türkiye nin ana dili türkcedir ancak kürtce yi ögretmekde devletin görevidir bu nasil mi yapilir okullarda kürtce dersi vererek, özel kürtce kurslarla, kürtce tv lerle ancak birden fazla anadilin olmasi toplumun genlerini bozar.. |
Saçma sapan yazı olmuş.Bu akdar basitleştirmiş kendisini.
pkk dan kürtçeye atlamış,kürtçeden pkkya atlamış. Sanki pkk bunun mücadelesini veriyor,bunun için ıkınıyor dağlarda domu eti yiyip kadınlarına ve erkeklerine yani birbirlerine tecavüz ediyor veya fantazi gerçekleştiriyorlar. O zaman 'süryanice de serbest olsun'' diyen kürtler de dağa çıkar. Benim köyüm boşnak köyü ve artk yaşlılar dışında gençlerin hi çbiri bilmiyor.Annem Türkçeden iyi boşnakça bilirken,şimdi hiç konuşamıyor. O zaman boşnakça da ana dil kapsamına girsin,seçmeli olsun.Böyle iş mi olur ? Kürtçe kurslar varmış ama talep yokmuş... buna değinmiş. Acaba neden ilgi yoktu da kapandı ? Bunun cevabını verememiş ama. Velev ki bu istek yerine geldi.Acaba bir Kürtten çok Kürtçü takılan bu hatun,o zaman terör hala devam ederse köprü altında ayaklı sermaye olmayı kabul eder mi ? Bunun garantisini versin,'kefilim' desin madem kürtçü takılıyor. |
Alıntı:
Peki böyle bir sistemle okuyup avukat olan, öğretmen olan bir kişinin, bu ülkenin batısında görev yapması mümkün mü? Kürtçe eğitim alan, Kürtçe konuşan bir öğretmen nasıl kalkıp batıda okullara, derse girsin? Kürtçe eğitim alanlar güneydoğuda görev yapar. Türkçe eğitim alanlar batıda görev yapar. Peki sonuç? |
Eğitim sistemimizi hiç beğenmiyorum. Devlet ırka soya sopa bakmadan adam gibi bu işi çözecek ne uğraşırsın lazıyla türküyle kürdüyle. Hazırlık evresinde bütün ülkedeki dilleri isteyene öğret sonrada türçke ağırlıklı eğitimden çok ver ingilizce eğitimi ve yabancı dilleri en iyi şekilde öğret. Dünyayala buluştur bu insanları. Biz hala türkçenin kürtçenin peşinden koşuyoruz. Tuturyorusunuz olmaz nasıl olmaz kardeşim. Hakkı olanada hakkı verilmelidir. İsterse tek kişi olsun devlet bu vatandaşının dil de dahil her türlü hakkını sağlamalıdır. Siz zorluğu ne biliriniz ben okuduğum da türkçe dilini bilmeden iki yıl okula gitmiştim ve bir haltta bilmiyordum o savunduğunuz sisteminiz yüzünden. Ama devlet hakkımı gözetleyip durumu eşitleyebilirdi. Bölgeselden çok tekil de davranmalı eğitim bakalığı. Yani sorunun temeline inmeli. Kişinin bir zat kendisiyle iletişim kurmalı.
|
Sorulması gereken soru şu neden Kürtçe 2. resmi dil olsun. Taraf gibi bir gazeteden bunu okuyunca şaşırıyorum. Nerede kaldı lazların hakları. İnsanların dağa çıkması mı gerekiyor kendilerini kabul ettirebilmeleri için. Seçmeli ders olarak öğretilmesi gerekir diye düşünüyorum. Katılım olacak mı derseniz pek sanmam. Amaç zaten katılıp kürtçe öğrenmek değil. Kürtçe yi öğrenmek isteyen zaten öğreniyor amaç Kürtçe yi anayasal güvence altına almak. Dünyada devlet dili olmayan dillerden birisidir Kürtçe
|
Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçe'dir.. Ülkemizde isteyen istediği dili konuşur çocuğuna istediği ismi verir buna kimsenin bi müdahele ettiği yok zaten.. Eğitim hakkı konusunda başbakan gerekenleri söyledi :)
|
Madem öyle % 99 müslüman bir ülkenin anayasada dini neden islam yazmaz bedevi kardeş? den bu kadar resmiyete takıyorusunuz türkçe resmi dil olunca ne oluyor başınız göğe mi eriyor? Kürtçe ikinci resmi dil olsa incileriniz mi dökülür, kürtlerin de başı göğe mi erer? Ne saçma şeylerle uğraşıyorsunuz yahu. Koca islamın impatartorlukların torunlarına bak kavramlar arkasından koşup duruyor..
|
Alıntı:
Kürtçe bir dil değil ki.. Kürtçe'nin cümle yapısı ingilizce'den kelimelerde arapça , farsça vb. dillerden çakmadır.. Alfabesi bile olmayan bir dil.. :evet: |
Alıntı:
Birde merak ettiğim husus neden Kürtçe eğitim? Neden Kürtçe kurslar yada okullarda Kürtçe dersi değil de Kürtçe eğitim? |
Alıntı:
Anayasa devletin dini konusunda hiçbir hüküm içermez. Maddesini arkadaşın mı yazdırdığını düşünüyorsun dostum :w: |
Alıntı:
|
Alıntı:
Eğitim.Her yönüyle eğitim yani. Yahu ünilerde yok mu kürtçenin eğitimi dersi vs. vs ? Çok merak ettim. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Ama bunu anayasaya sokmak sorunları çözmez sorunların artmasına sebeb olur. |
Alıntı:
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...si-haberi.aspx |
Alıntı:
Ülkemizde bayramlarımız da islam dinine göre ayarlanır. Kurban'da yeri gelir 9 gün tatil yaparız. Her mahallede camimiz vardır. Ama sen bir hristiyansan cadılar bayramında asla tatil yapamazsın. Kutsal noel tatilin de asla olmaz. Böyle bir talepte de bulunamazsın. Şimdi gerçekten bir adillik var mı? Üstelik ülkemizde müslüman nüfusunun %99'un çok çok altında olduğu da kesindir. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ya da o bahsedilen Kürtlerin başkalarının değil de kendi dilleri için eğitim almalarını istemeleri çok mu saçma? Özerklik isteniyor. Türk bayrağının yanında başka bir bayrak da olsun deniliyor. Hepimiz olabildiğince yüksek sesle ''hayır mümkün değil!'' diyoruz. Ki söylememiz gereken de zaten bu, buna hiçkimsenin itirazı olamaz. Peki ya bu konuda neden bu kadar katıyız? Bu bahsedilen şeyin özerklikle ya da ona benzer saçma bir düşünceyle bir alakası yok ki. Belki bunu talep edenler çok iyi niyetli değiller bu maruzatlarını dillendirirken (bu yüzden hükümet tarafından devamlı olarak bu istek geri çevriliyor) ama o bazı iyi niyetli olmayan insanlar yüzünden bugün kendi dilini konuşmak ya da daha doğru bir ifadeyle kendi dilinin eğitimini tamamen iyi niyetlerle almak isteyen insanlara çok büyük bir haksızlık değil mi? Başbakanımızın dediği şey ; Yani Kürtçe kursların varolduğu doğru. Ama kısıtlı, yeterli değil. Yani bugün Türkçenin yanında ikinci bir dil olarak Kürtçe eğitimi verilirse inanın ki Türkçeye zarar gelmez. Zedelenmez. Biraz o milliyetçilik ruhunuzdan vazgeçin ve objektif bakın olaylara. Geçen haberlerde -'meb'den yine bir ilk- başlığı altında bir haber izledim. İlkin ne olduğunu söyleyeyim mi? Bir ermenice kitap basılmış. Ve okullarda o dilin dersi de verilecekmiş! Şu ise bak. Ne kadar da adaletli bir tablo değil mi?! |
İnsanı dili doğuştandır.Ailesi hangi dili konuşuyorsa o dili konuşur/.Kürtçeyi bölgede ki kürtlerin öğrenebilmesi anadillerini unutmamaları sağlanmalı.Bunun formülü olmalı.Kürtçe kursları pek samimi değil ve ciddi değil,Orta yol bulunur bana göre.Almanyaya 50 yıl önce yerleşmiş Türkler Almanyada türkçe gazete kitap dergi çıkarabiliyorsa binlerce yıldır aynı topraklarda yaşayan insanların da bu hakkı olmalı.Ciddi bir denetim sorunları çözer.Ortak bir çözüm bulunabilir.Herkes kendi dediğinin olmasını beklememeli biraz taviz verecek ki orta notada buluşabilelim.
|
Alıntı:
Herkes anadilini öğrenme ve yaşatma hakkına sahip olmalıdır. Bunun için kurslar açılabilir. Okullarda seçmeli dersler verilebilir. Televizyon kanalları açılabilir. Yine diğer dergi ve gazetelerde olduğu gibi anadilde dergi ve gazeteler çıkartılabilir. Bunlar bireylerin hakkıdır. Devletin bu taleplere karşılık vermesi de şarttır. Ama eğitim sisteminin dilini değiştirmek ikililiğe sebep olur; Kürtçe okullar-Türkçe okullar. Bu ülkenin birlik ve beraberliğini isteyen hangi vatan evladı böyle derin ayrılıklara ülkenin sürüklenmesini isteyebilir? |
Amerika'da İspanyolca ikinci resmi dildir.
Türkiye'de niçin Kürtçe ikinci resmi dil olmasın? Ülke mi bölünecek yoksa? Bazı arkadaşlarımız Kürtçeyi öğrenememenin ana-babadan kaynaklı olduğunu yazmış. Ana baba yurdundan göç etmiş o sıcak ve o tehlikeli dönemlerde. Kendileri bile hiç Kürtçe konuşmaya cesaret edememiş bu durumda çocuğuna nasıl öğretebilirlerdi? Elbette çocuklarını evde öğretebilirlerdi fakat dışarıdaki tehlikelerden ötürü çocuklarını o risklere atmaktan korkmuşlar ve öğretememişler. Bunu ancak yaşayan anlar. Herkes sadece kendi penceresinden olaylara bakmasın. Bir insanın ana dilini bilmemesi vahim bir durumdur bana göre. Bugün binlerce Kürt ana dilini bilmemektedir lanet olası eski sistem yüzünden. Şimdi bunu tedavi etmek gerekiyor, ama ciddi bir biçimde tedavi etmek gerekior. Fakat birileri niçin ciddi bir biçimde tedavi etmeye yanaşmıyor. Bu tutuculuk bir son bulsun artık. Herkes eşit haklara kavuşsun... |
Ana dilde eğitime karşı sayın Başbakanımızın net cevapları olmuştu. Bazen sömürü dili olan ingilizcenin okullarda öğretilmesine gösterilen bağımlılık kendi içimizdeki bir dile karşı gösterilememesinden hep rahatsız olmuşumdur. Yalnız takip edebildiğim kadarı ile bu işin başını cekenlerin samimiyetsizliği halkta korkuya vesile oluyor.
Bu işin karmaşıklığı bütün cevrelerce dile getiriliyor. İşin boyutlarına indiğimizde bunun karşılığını oturtmak hakikaten çok zor. İlk anda sivil hareket olarak başlayacak olan organizasyonların önlerindeki yasaklar ortadan kaldırılmış şimdi ise devlet araçılığı ile bu dile sahip cıkılması isteniyor. Bir yazarın şu sözleri bana göre meselenin zorluğunu ifade etsede sonunçta iyi şeylerin olması için gerekli duyarlılığın gösterilmesi gerekli. Beğenilsin veya beğenilmesin, Erdoğan'ın konuya yaklaşımını açıklaması olumlu. Anadilin öğrenilmesi, geliştirilmesi ve her alanda kullanılmasına sıcak, ama fen veya matematiğin Kürtçe anlatılması anlamında anadilde eğitime soğuk. Diyarbakırlı bir CHP'li olan Değer'in bu konudaki önerisi de çok farklı değil. O, Kürtçenin ilköğretimde seçmeli ders olabileceğini ve anadilde eğitimin yükseköğrenimde yapılabileceğini söylüyor. AB'nin anadilde eğitimi nasıl düzenlediği de bize ışık tutabilir. Yer kalmadığı için Avrupa'nın bu soruna nasıl çözümler bulduğunu haftaya ele alalım. Herkes fikrini söyler, makul bir noktada çözüm bulunur. Bunun için kana ve kavgaya gerek var mı? Abdulhamit Bilici |
Başka bir yazı ile meseleye başka zaviyeden bakmaya devam edelim.. Müsadeniz ile bir paylaşım daha yapıyorum konu ile alakalı.
Kürtler ne istiyorlar? Kürtler demokrasi, adam yerine konulmak, dil ve kültürlerinin korunmasını istiyorlar. Kürtlerin tarihsel hassasiyetleri "asimile edilme" kaygısıdır. Bunun için de, devletin şiddet politikalarından daha çok devletin asimilasyon politikalarına karşıdırlar. Tarihleri boyunca şiddet bir bakıma kaderleri olmuş, şiddet altında yaşamışlar hep. Kürtçe konuşmayı yasak ederek, çocuklarına istedikleri isimleri koymalarını engelleyerek, şarkılarını söyletmeyerek, sırf Kürt oldukları için aşağılayarak binlerce insanı bunaltıp dağlara sürdürüldü. Diyarbakır başta olmak üzere Kürtçe neşriyat yapan basımevleri, matbaalar kapattırıldı, Kürt aydınları tutuklandı, pek çoğu yurtdışına kaçmak zorunda bırakıldı. Yaşar Kemal, yıllar önce Almanya'nın 'Der Spiegel' dergisine verdiği demeçte şunları söylüyordu: "Bir milletin dilini keserseniz, onu yok edersiniz. Kürtlerin dili kesildi, kesilmek istendi. Bu ne büyük vahşettir." Evet, Yaşar Kemal'in de vurguladığı gibi kimlik sorununun özü dildir. Dilini kaybeden bir halkın, geçmişle, gelecekle ve kimliğiyle bağı kopar. Benim anlamakta zorlandığım, "İnsanlar önce kendi anadillerine hâkim olmalı." diyen Başbakan'ın, Almanlardan istediğini, Kürtler Türkiye'den isteyince şöyle bir üslubu tercih etmesi: "Bizden resmî olarak anadilde eğitim beklerseniz bunu bizden beklemeyin. Türkiye'nin resmî dili Türkçedir. Olayı istismar etme yoluna gitmenin ülkemizi bölmeye yönelik adımlar olduğunu da özellikle vurguluyorum." Başbakan, Kürtçenin Türkiye'de resmî dil statüsü kazanmayacağına vurgu yapıyor. Kürtlerin de, BDP'nin de zaten bu yönde bir talebi yok. Kürtlerin, Kürtçenin devletin okullarında –Fransa'nın Bask bölgesinde olduğu gibi- çocuklarına öğretilmesi yönündeki taleplerinin temelinde, 'anadillerine hâkim olmak' isteği var. Bunun için de devletin bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorlar. Anadilde eğitimin bölünmenin başlangıcı olduğu yönünde katı yargılara kapılmak yerine dünyadaki çeşitli örnekleri tarafsız bir gözle incelemekte yarar var. Milli eğitim sistemi içinde Kürtçeye bir yer verilmesi, Türkiye'de birden fazla resmî dil olması anlamında olamayacağı gibi, "bölünmenin ilk adımı" anlamına da gelmez. Önemli olan, Kürtçenin eğitim sistemi içinde nasıl yer alacağıdır. Başbakan'ın "gitsinler kendileri öğrensinler", "özel kurslar açsınlar, ama bizden bir destek beklemesinler", "biz eğitim sistemi içine asla bunu sokmayız" söylemleri de sorunun çözümüne katkıda bulunmaktan uzak bir mesajdır. Kürtlerin Kürtçenin yaşayan bir dil olmasını sağlamak yönündeki istekleri son derece doğaldır. Yirmi milyon Kürt'ü yok saymaya çalışan bir "strateji" bela doğurur yalnızca. Türk'üyle, Kürt'üyle bütün bu toplum için, koynunda büyük ümitleri ve barışı saklayan bir gelecek söz konusu, eski alışkanlıklar bu ümitleri öldürürse, bundan kimin çıkarı olacak? Bundan ne Kürt halkı bir çıkar sağlar ne de Türk halkı. İki ülke savaştığında galip bellidir, mağlup bellidir. Yenen, şartlarını diğerine dikte ettirir. İç savaşlarda genellikle bu iş o kadar kolay olmuyor. Bir kere kimin galip kimin mağlup olduğu o kadar kesin bir şekilde çıkmıyor ortaya. Bugün yaşadığımız Güneydoğu'daki iç savaşın da galibi yok. PKK'nın isteklerini silahla kabul ettirmesinin bir yolu olmadığı artık herkes tarafından anlaşıldı. Ordu da PKK'yı ne yaparsa yapsın bitiremiyor. Zaten yenebilecek olsa bu iş yirmi beş yıl sürmezdi. Bir kilitlenme hali var ortada. Hükümet de, geçen yıldan bu yana, işin farkında ve bu kilidi çözmek için uğraşıyorsa da kararlı adımlar atmakta zorlanıyor. Benim uzaktan (Fransa'dan) görebildiğim kadarıyla "eski sistemimize" yeni eklemeler yaparak herkesi memnun edecek bir çözüm bulamayız. Yeni bir sistem bulmamız lazım. O sistem de, Avrupa Birliği'nin ölçüleri olmalı. Zira, Avrupa Birliği, ülkedeki herkesin, her ırkın, her dinin eşitliğini kabul ediyor. Herkesin eğitim, dil, iletişim, ibadet hakları korunma altına alınıyor. "Önce Türk sonra insan" olmuyoruz. "Önce Kürt sonra insan" da olmuyoruz. Hep birlikte önce "insan" oluyoruz sonra da ne istersek o oluyoruz. Evet, benim gördüğüm bu. Yanlış olabilir. Savaşı bitirecek, herkesi memnun edecek ve hemen yapılabilecek önerileri olanlar da söyler, bütün önerileri tartışırız. En iyiyi savaşarak bulamadık, ama tartışarak bulacağız. Sıkı, sağlam, zorlu bir kavga yaşayacağız, Kürt Türk, dindar dinsiz, Sünni Alevi, solcu muhafazakâr, demokratik bir hayat isteyen herkesin hep birlikte olacağımız bir kavga bu. Sonunda da bu barış olacak. ZAMAN |
Sevgili Ukbâ abimiz; zaman gazetesindeki değerlendirmenin ne kadar sağlıklı olduğunu anlatabilmek için ufak bir alıntı yapmak istiyorum. Yorumu ise size bırakıyorum;
Alıntı:
Alıntı:
|
Allah'ın izni ile bu sorunda aşılır.
|
Arkadaşlar herkes bir şeyler yazmış Allah razı olsun
Ama şunu söyleyeyim bir kürd olarak böyle bir eğitimin verilmesini hiç istemiyorum onlar anadil anadil diyorlar ama ya kürdçe bilmiyorlar yada kürdçe konuşmaktan utanıyorlar dün onlardan bir kişi evimize geldi ki köyde kürdçülerin başı sayılılar ama onun kürdçe konuşusunu görünce bir kez daha onlardan nefret ettim. çünkü kürdçeyi yeni yeni konuşmaya başlayan bebekler gibi konuşuyordu. Allah bilir kaç kişiyi utanmadan kürd davası uğruna dağa göndermişler. Bazı arkadaşlarda kürdçe kurs yok veya kısıtlı diyorlar evet haklılar çünkü var olanlarda kapatılıyor. Batmanda nüfusun hemen hepsinin kürd olduğu bir şehirde ve bdp nin önde olduğu bir ilde kürdçe kursu açılıyor ve çok kısa bir süre sonra kapanıyor neden biliyormusunuz. 15 TANE ÖĞRENCİ BULAMIYORLARRRRRRRRRR sadece eğer bdp partisine mensup olan üyeler bile çocuklarını gönderseydi en az on yıl kapanmazdı. Ama onların niyeti dil veya kürd toplumunun daha çok haklara sahip olması değil onların niyeti dil davası adı altında dinsizliği aşılamaktan başka bir şey değildir. bunun aksini düşünenler onların sohbetlerini azıcık dinlesinler ve yaşam tarzlarına biraz baksınlar lütfen. onlardan duyduğumuz 2 söz ki dinsizliğin tek örneği bunun gibi daha çok var o kadar çok ki yazamıyorum 1. adama hacı diyorlar adam diyor ki asla ben hacı olmam ve paramı o pis arablara vermem diyor. 2. Yine diyorlar ki Apo da bizim adeta Peygamberimizdir. Yine onlar diyor ki biz türk devletinin esirleriyiz bize namaz ve oruç farz değil son bir şey diyecem tıpkı yehova şahitleri gibi diyorlar ki biz kardeşiz ve sabahtan akşama kadar içi içe olsak çarşı cinse hiç kötü niyet beslemeyiz. O kadar çok şey varki yazmaktan utanıyorum lütfen onlara hiç inanmayın |
Son sözüm şu alın bir türk öğrenciyi götürüp yunanistanda yada herhangi bir ülkede ilköğretimde kaydedin. O öğrenci sorun yaşamaz diyorsanız eyvallah der susarız. İkincisi bize öğretilen sayın eşref bey kuran elif bası tarzı eğitim yani okuma öğretildi anlam değil. Okuduğunu biliyordu da ne okuduğunu bilmiyordu insan. Ben ana dilde eğitim demiyorum çarpık bit eğitim sisteminden söz ediyorum ya ilk türkçe dilini öğretirsiniz bu insanlara yada bu insalar hep bir iki adım geriden gelecrektir. Ama siz mantıktan girip nerelerden çıkıyorsunuz. Bu iş anayasalık iş değil. Anlamamaya devam ettsin millet. Son sözlerim bunlardır konuyla ilgili. Sadece kürtler derdim değil bu konuda benim derdim bir dili bilmeden insana o dilde eğitim verilmesi bunu aklıma vicdanıma sığdıramıyorum. Temelsiz bina gibi geliyor bana. Kim ne derse desin benim vicdanım bunu bilir bunu söyler..
|
Alıntı:
Bu ülkede yaşayan kürtler sonradan mı katıldılar ülkemize biz onları kürdistan alıp türkçemi öğretiyoruz.. Dilini öğrenmek isteyen gitsin kursa öğrensin eğer sen kendini ayrı bi millet olarak görüyosan bu ülkede herkes kendi dilinde eğitim hakkı isteyecek.. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili ana dili Türkçe'dir.. |
Alıntı:
Laz'da eğitim hakkı istesin , ermeni'de , yunan'da hepsi bu ülkenin vatandaşı değil mi ? Alınacak kararların nüfus yoğunluğuna göre alındığını bir düşün sence demokratik olur mu ? Çoğunluğu kazanıyım da azınlığa ne olursa olsun gibi.. |
O zaman devlet kürtlerin ve diğer etnik ve mezhep gruplarının haklarını anayasal güvence altına alsın. Türk'e dayalı türk tabanlı anayasaya tabii olmak zorunda değil bu insanlar. Bu anayasa devam ederse kürtler ve diğer etnik ve mezhepsel gruplar kendi topraklarında memleketlerinde anayasal bakımdan adeta mülteci gibi yaşamlarını sürdürmeye devam edecekler.
|
Okullarda Kürtçe eğitim verilmesi ayrı şey
Okullarda Kürtçe nin seçmeli ders olarak okutulması ayrı şey Kürtçe nin anayasa ya 2. resmi dil olarak girmesi ayrı şeydir. Türkiye de büyük çoğunluk artık Kürtçe nin seçmeli olarak okutulmasına karşı çıkılmıyor. Sadece Kürtçe değil Lazca da buna dahildir. Büyük olasılıkla bununla ilgili de adım atılacaktır. Ama isteklere bakıyoruz. Kürtçe eğitim olsun 2. resmi dil olsun. Kusura bakmayın ama bunu diyen arkadaşların yorumları Türkiye de yaşayan azınlıkların haklarını savunmak yerine kendi haklarını savunmaktan ibaret. Kürtçe nin anayasa ya 2. dil olarak girmesini savunan arkadaşlara soruyorum neden KÜRTÇE neden lazca değil. Fırat kardeşim Almanya bir Avrupa ülkesi Federal bir ülke. 3 milyona yakın Türk yaşıyor büyük ihtimal ile orada akrabaların vardır sormanı tavsiye ederim. Türkçe veya Kürtçe eğitim alabiliyor musunuz. Yoksa bu diller seçmeli olarak mı öğretiliyor?. |
All times are GMT +3. The time now is 02:08. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023