![]() |
Özdemirden Hükümete Çok Basit Sorular
ÖZDEMİR'DEN HÜKÜMETE ÇOK BASİT SORULAR
http://d.aktifhaber.com/news/663497.jpg Analiz - 22 Aralık 2013 12:00 Cüney Özdemir, bugünkü yazısında, yolsuzluk ve rüşvet skandalıyla ilgili üzeri örtülmeye çalışılan soruları açık ve net bir dille yazdı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın nereden geldiği belli olmayan korkunç bir servet sahibi genç bir işadamı ile ne işi olabilir? Üç bakanın aynı işadamını çıkar karşılığı Başbakan Erdoğan’ın çevresine sokmaya çalıştıkları iddiası az buz bir şey değil. Son birkaç gündür bütün bu dava soruşturmasında adı geçen bakanların ve Başbakan’ın yaptığı açıklamalara baktığımızda ne yazık ki bu iddialar ile ilgili tek bir cümle duyamıyoruz. “Yalan” diyen yok. “Para almadım” diyen yok. “Ayakkabı kutuları, elbise torbaları içinde dolarlar bana gelmedi” diyen yok. “700 bin TL’lik saati rüşvet olarak almadım kardeşim, al sana faturası” diyen yok. İşte Cüneyt Özdemir'in yazısı... Genç bir işadamı 3 bakana rüşvet verdi mi? Konuşmamız gereken ilk konu aslında bu kadar basit. Telefon dinlemelerine, polis takiplerine ve sonradan atanan 3 savcının olayda isimleri geçenler için oybirliğiyle tutuklama isteyip, hâkimlerin de tutuklama kararı vermesine bakarsak böyle bir ‘suç şüphesi’ var. Polisler bacak bacak üstüne attı mı, lahmacun söylediler mi, ABD Büyükelçisi Başbakan’ı tehdit etti mi, Zaman o manşeti doğru attı mı, Geziciler ile cemaat omuz omuza mı, bunlar ilk sorduğumuz basit soruya cevap vermiyor ne yazık ki! Ortada bir soruşturma ve ciddi iddialar varken soruları çoğaltarak, komplo teorilerine bulayarak asıl sorudan uzaklaşmanın ne anlama geldiğini isterseniz birazdan konuşalım. İlk sorunun basit bir cevabı olmalı. Evet ya da hayır. İster sızdırılsın, isterse gazetecilik başarısı olsun soruşturma dosyasından okuduğumuz iddialar çok ciddi. Hatta çok çok çok ciddi iddialar… Zira detayları okuduğunuz zaman (eğer doğruysa) bu becerikli bay Sarraf’ın sadece bakanlara rüşvet vermediğini aynı zamanda onları kullanarak Başbakan ile de irtibat kurmaya çalıştığını görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın nereden geldiği belli olmayan korkunç bir servete sahibi genç bir işadamı ile ne işi olabilir? İçişleri Bakanı’nın becerikli bay Sarraf ile yaptığı telefon görüşmelerindeki detaylar ortada sadece rüşvet değil görevi köktüye kullanmanın da dahil olduğu birtakım ciddi iddiaların olduğunu gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın bir işadamına para karşılığı devletin polisini ayarladığı, emri altındaki polisleri rüşvet karşılığı tayin ettirdiği, bakanlar kurulunda bu işadamı için lobi yaptığı, bunların karşılığında da rüşveti oğlu ile aldığı iddiasını -ama arama yapan polisler de bacak bacak üstüne atmışlar diyerek- bir kenara koyamayız. Avrupa Birliği’nden Sorumlu Başmüzakereci Bakan’ın yine rüşvet karşılığı aynı işadamının Türkiye vatandaşlığına geçişini sağladığı, bu da yetmezmiş gibi ailesinin de Türk vatandaşı olması için çabaladığı, karşılığında bir değil defalarca rüşvet aldığı iddiasını -ama aramayı yapan polisler de tespih çekmişler, lahmacun söylemişler diyerek- cevaplayamayız. Ekonomiden Sorumlu Bakan’ın aynı becerikli işadamından hayali ihracat dahil uluslararası ambargoyu delen hayli tartışmalı para transferlerinde aracı olmasını, komisyon aldığı iddiasını -ama biz ne kadar bölünmüş yol yaptık diyerek- geçiştiremeyiz. Sadece bu üç bakanın aynı işadamını çıkar karşılığı Başbakan Erdoğan’ın çevresine sokmaya çalıştıkları iddiası bile az buz bir şey değil. İşadamı tutuklanmış, adları geçen bakanların çocukları tutuklanmış, dava açılmışken bu sorulara net cevaplar verilmesi şart. Becerikli bay Sarraf bu ilişki ağına güvenerek bütün bunları Türkiye’nin en ünlü sanatçısı ile evlenip, onu kamuoyunun gözleri önünde bir nevi pahalı hediyelere boğarak kendi pr çalışmasını göstere göstere yaşadı. Devletin tepesindeki bu sağlam ilişkiler ağına mı güvenerek bunu yaptı yoksa bunu yaptığı için mi o zirvelere ulaştı henüz bilmiyoruz. Son birkaç gündür bütün bu dava soruşturmasında adı geçen bakanların ve Başbakan’ın yaptığı açıklamalara baktığımızda ne yazık ki bu iddialar ile ilgili tek bir cümle duyamıyoruz. “Yalan” diyen yok. “Para almadım” diyen yok. “Ayakkabı kutuları, elbise torbaları içinde dolarlar bana gelmedi” diyen yok. “700 bin TL’lik saati rüşvet olarak almadım kardeşim, al sana faturası” diyen yok. Peki ne var? Geçtiğimiz kimi önemli olaylarda işlemiş tanıdık bir taktik var. Meğerse cemaatçiler üzerinden ABD Büyükelçisi (ve İsrail) Başbakan’a komplo kuruyormuş! Hükümetin ortaya saçılmış somut yolsuzluk sorularını cevaplamak yerine kendisine cemaatten bile daha büyük bir düşman algısı yaratmaya girişme taktiği kabul edelim ki yaratıcı ve denenmiş bir siyasi taktik. Zira bu taktik siyasi olarak uzun dönemde bundan sonra hükümet hakkında çıkacak her türlü yeni yolsuzluk iddiasını da bir teflon tava gibi üzerinden atmasına imkân veriyor. Yeni bir siyasi manevra alanı açıyor. Tıpkı Gezi sürecinde onca insan hakları ihlalini, ölümü, yaralanmayı faiz lobisi gibi hayali bir komplo teorisinin sonuçlarına bağlamak kadar kurnazca. Peki normal şartlarda sıradan bir insanı sokağa bile çıkartamayacak bu yolsuzluk iddiaları karşısında yine tutar mı? Bakın bu sefer işte ondan emin değilim. Herkes artık bu siyasi taktiğin şifrelerini çözmüşken, sizden başka inanan kalmamışken aynı hattan savunmaya girmek bu sefer işlemeyebilir. En azından şöyle söyleyeyim: Yolsuzluk iddialarına cevap vermek yerine böyle bir komplo teorisinin arkasından savunmaya geçecekseniz değil ABD Büyükleçisi’ni, Barack Obama’yı bile cemaatçi ilan etseniz işiniz zor demektir. Hem de çok zor… |
Alıntı:
|
Alıntı:
Yolsuzluk operasyonuyla gündeme gelen ve hakkında yolsuzluk iddiası olan bakanlar, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, istenirse istifa edebileceklerini bildirmişlerdir. Önümüzdeki günlerde yapılacak Kabine revizyonunda belki o bakanlar görevlerinden alınabilirler. |
Alıntı:
Üstelik daha bugün bu adamları savundu ve o kadar çıkan para, telefon kaydına rağmen bakanlarını savundu. Artık bu iş bitmiştir. Hırsız kollanmaktadır. |
Alıntı:
17sinde yapılan tutuklamada 3 ayrı operasyon olduğu gizlenip hepsi tek operasyonmuş gibi lanse edildi bundan hiç bahsetmiyorsunuz... siz önce bi haddinizi bileceksiniz... kime ne dediğinizi bi tartıp konuşacaksınız... yediğiniz kaba yapmayı bi bırakacaksınız... burda ak partili gibi eleştiriyorum ayağına olmadık hakaretlerinize bile hoşgörüyle karşılık verdikçe siz çirkeflikte sınır tınımamaya ısrarla devam ediyorsunuz... |
Alıntı:
Ben kendi kazancımı helal kazanır ve yerim. Yediği kaba pisliyenler haram lokma yiyenlerdir. Siz kendi kabınıza bakın. Hadsizlik etmeyiniz. 3 operasyon birleşmemiştir. Belediye operasyonu ayrı, 2 rüşvet operasyonu birdir. Hepsinin aynı anda başlaması adli kaynakların açıklamasına göre operasyondan haber alınması ve delillerin yok edilmeye başlanmasıdır. Siz bırakın bunlarıda bakanlar size göre nedir? Çirkeflik şuan "kuvvetli suç şüphesi ile" tutuklananlar için nedir? Biz haddimizi Allah adına biliriz, kul adına değil. Gerçekler ne kadar canınızı yaksada vicdanınıza sorgulatacağız. Hala yolsuzları aklamaya ve korumaya çalışanlar asıl saçmalamaktadır. |
Alıntı:
Olayı bu kadar iyi bildiğini iddia ettiğine göre, toplantı sırasında sen de onlarla birlikte içerdeydin galiba! Birincisi, tertemiz-ak AK Parti'nin 11 yıllık olağanüstü ve muhteşem hizmetleri, objektf olan taraflı-tarafsız herkes tarafından kabul edilmektedir. AK Parti, hırsızları korumamıştır ve korumaz inşaallah. AK Parti, yolsuzluklar konusunda hassastır ve bugüne kadar yolsuzluklara karşı mücadele ede ede gelmiştir ve AK Parti, yolsuzluklar konusundaki hassasiyetini var olduğu müddetçe koruyacaktır inşaallah. İkincisi, "Tamam, hakkında yolsuzluk iddiası olan bakanları yarın görevden alıyoruz, ertesi gün onları mahkemeye bile çıkartmadan, savunmalarını dahi almadan her birine 10'ar yıl hapis cezası veriyoruz, ondan sonraki günde de o bakanları hemen hapse atıyoruz ve haklarındaki ceza kararlarını kesinleştirdiğimiz o bakanlar, hapis cezalarını çekmeye başlıyorlar, oldu mu, rahatladın mı?" dersem, ne cevap verirsin? Herhalde şöyle cevap verirsin. Bu işler şöyle olur: Savcılar, eğer bazı bakanlar hakkında suç tespit etmişlerse fezleke düzenleyip TBMM'ye gönderirler, TBMM de o bakanlar hakkında işlem yapabilir ve daha sonraki süreçte de bakanlar, mahkemeye çıkarlar ve suç işledikleri mahkeme tarafından kararlaştırılır ve Yargıtay onayından da geçerse, işlemiş oldukları suça karşılık gelen cezalarını çekerler. Üçüncüsü, eğer o kişiler hakkındaki iddialar doğru çıkmazsa ve bakanlar, yolsuzluğa karışmamışlarsa ve masum çıkarlarsa böyle bir sonuçta onlara iftira atmış duruma düşmüş olanlar mahçup olacaklardır. Dördüncüsü, bu olaylar sırasında, Nur Cemaati'nin bazı mensupları ya da sempatizanları tarafından; Numan Kurtulmuş'un sahte seks videosu, Rasim Ozan Kütahyalı'nın sahte seks videosu, Hasan Karakaya'nın kızına ait olduğu iddia edilen bazı uygunsuz fotoğraflar paylaşıldığı iddia edildi. Bazıları da bunlar üzerine Nur Cemaati'ni pornoculukla itham ettiler. Nasıl ki bu leke, Nur Cemaati'nin üzerine yapışmayacağı ve Nur Cemaati, pornoculukla suçlanamayacağı gibi, AK Parti'nin üzerine atılmaya çalışılan hırsızlık iftirası da tutmayacak ve tertemiz-ak AK Parti, hırsızlık yapıyor diye iftira atılarak suçlanamayacaktır. |
Ben toplantıdayım filan demedim. Görünen budur.
Bakanlar o gün istifa etmeliydi. Bakın polise operasyon yapıldı. Yasal düzenlemeler yapıldı. Bakanlarda bülbül gibi şakımaya başladı. Başbakan ve bakanlar biz ve çocuklarımız suçsuz demeye başladı. Tesadüf mü bunlar. Çok zor değil biraz mantık yürütün yeter. |
Alıntı:
Demek ki 3 farklı soruştuma bir arada tek 1 operasyon hazırlığı altında yürütülüyordu da, iddiaya göre, operasyon yapılacağı haber alınınca 3 farklı soruşturmanın da tehlikeye gireceği anlaşılarak 3 farklı soruşturma tek 1 operasyon altında birleştirildi. Niye bu 3 farklı soruşturma tek 1 operasyon hazırlığı altına sürdürülüyordu? Niye, kamuoyunda AK Parti yolsuzluk yapıyor algısı oluşturmaya çalışarak, AK Parti'yi ve Fethullah Gülen'i bitirme kirli plânı benzeri alçakça bir plânı devreye sokarak AK Parti'yi bitirmek için harekete geçtiler? Niye bu çok kirli operasyonu yaptılar? |
Alıntı:
dinden imandan bahsedersiniz ama iftiradan yada kul hakkından bir adım geri durmazsınız... fikirbabanız neyse sizde aynısınız işte... bu vatana kaç yıldır hizmet eden başbakanımıza dış adaklarla sarmaşdolaş olup saldırmaktan gocunmuyorsunuz... helal olsun size... camia vefasızlığın ne demek olduğunu acı bir tecrübeyle yaşatmıştır bu millete... |
Arkadaşlar yorumlar yazarken kendinizi savcı hakim yerine koyup yorumlar yapmayın yargısız infaz yapmayın süreç devam ediyor dikkatli paylaşalım bilmediğimiz konularda yorum yapmayın son uyarımdır konuları ve kişileri geçici olarak dinlendirmeyelim inşaallah....
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Boğaz Köprüsünü kim yaptı?
Fatih Sultan Mehmet Köprüsünü kim yaptı? Atatürk Hava limanını kim yaptı? İsimlerini dahi bilmiyoruz Çünkü yapanlar millet için yaptı Milletin başına kakmak için değil Hizmet yapanlardan Allah razı olsun Boşa gitmemiştir Ama harama el uzatan Beytul Mal'a el uzatan haramiler için bizlerden alkış bekleyenler var ise Boşa bekliyorlar |
Alıntı:
Madem siz çok biliyorsunuz şu paraları açıklayınız da bilelim sizden doğrusunu. Buyrun her şeyi bilen iftira atmayan Ertuğrul Bey. Vefasız arayacakssını sayın başbakan bakacaksını malesef. |
Alıntı:
Ben bilmiyorum ama süreci bekliyorum... bol kesedende sallama yapmıyorum... Başbakana bakıyorum... gördüklerim; doğruluk, dürüstlük, ahde vefa, samimiyet, hizmet aşkı vs say say bitmez... |
Tamam hepimiz susalım
Hiç konuşmayalım demokrasi de böyle bir şey zaten |
demokrasiden anladığınız
f. gülen nederse doğru, gerisi ne din bilir ne yönetim bilir ne de eğitim bilir... kılıçtaroğlu gibi sandıktan ibaret değildir deseniz daha samimi olur... |
Alıntı:
Çoğunluk olmak haksızlığa göz yumulabileceği anlamına gelmiyor Olaylar başladığından beri yapılan tek bir eleştiri var Erdoğan istifa etsin diyen bile yok Her kimin adı yolsuzlukla anılıyorsa hesap versin Hükümetin Başbakanın görevi bunu sağlamak adalete emniyete yardımcı olmaktır Adeleti baypas edip emniyeti polisi sindirmeye çalışmak değil Manzara o kadar net ki |
Susmayalım ama iftira atmayalım bilmediğimiz konularda yorum yapmayalım kimse kendini savcı hakim yerine koymasın Başbakana iftira atacak kadar düşmeyelim....bu forumda özgürlük çok fazla başka bir forumda olsa aykırı sözlerden iki dakkia bile duramazsınız biliyorsunuz iftira ,küfür, hakaret dışında seviyeli olan her yoruma açığız kimse bilmediği vede kaynağını göstermediği şeylerden medet ummasın....
|
Alıntı:
Herhalde şöyle cevap verirsin. Bu işler şöyle olur: Savcılar, eğer bazı bakanlar hakkında suç tespit etmişlerse fezleke düzenleyip TBMM'ye gönderirler, TBMM de o bakanlar hakkında işlem yapabilir ve daha sonraki süreçte de bakanlar, mahkemeye çıkarlar ve suç işledikleri mahkeme tarafından kararlaştırılır ve Yargıtay onayından da geçerse, işlemiş oldukları suça karşılık gelen cezalarını çekerler. Alıntı:
Ben söyleyeyim: Olacak olan; nasıl ki AK Parti hakkında 3 Kasım 2002 Genel Seçimi öncesinde kapatılma davası açıldı ve AK Parti kapatılmadı ve o kapatma davası akim kaldıysa, nasıl ki AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakan olmasını engellemek için 3 Kasım 2002 Genel Seçimine katılmasının engellemesi bir işe yaramayıp, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mart 2013 tarihinde yapılan Siirt yenileme seçimi sonrasında başbakan oldu ve kötülerin plânları akim kaldıysa, nasıl ki 2003 yılında Balyoz Cuntası, Balyoz Darbe Plânı'nı hayata geçiremeyip plânladığı darbeyi gerçekleştiremeyip plânları akim kaldıysa, nasıl ki AK Parti'yi devirmek için yapılan; Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven türü darbe plânlarıyla AK Parti'yi devirmeye çalışanların plânları akim kaldıysa, nasıl ki eşi başörtülü bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını engellemek için 2007 yılında yapılan Cumhuriyet Mitingleri akim kaldıysa, nasıl ki, eşi başörtülü Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek için verilen 27 Nisan 2007 E-Muhtırası, eşi başörtülü Abdullah Gül'ün, cumhurbaşkanı olmasıyla akim kaldıysa, nasıl ki, 2007 yılında Ergenekon Terör Örgütü davası başlayıp, derin devletin AK Parti'yi bitirme plânları deşifre edilip akim bırakıldıysa, nasıl ki 2008 yılında AK Parti hakkında açılmış olan 2. kapatma davası sonucunda AK Parti kapatılmadı ve o kirli girişim de akim kaldıysa, nasıl ki, 2009 yılında AK Parti'yi ve Fethullah Gülen'i bitirme plânı ortaya çıkartılıp, AK Parti'nin bitirilmesi akim bırakıldıysa, nasıl ki, bazılarının Gandi-Gundi ayaklarıyla Etro Kemal Balonu'nu şişirerek 2011 Genel Seçiminde AK Parti'yi devirme plânları 2011 Genel Seçiminde bozularak akim bırakıldıysa, nasıl ki kötülerin, 2013 yılında AK Parti'yi devirmek için bazı laik vatandaşlarımızı ve bazı Alevi vatandaşlarımızı kullanarak yapmış oldukları Gezi Kalkışması akim kaldı ve AK Parti'yi deviremedilerse, nasıl ki AK Parti'yi iktidardan düşürmek için yukarıda saydıklarım gibi başka pek çok kirli ve alçakça plânlar akim kaldıysa, 2013 yılının son ayında gerçekleştirilmiş olan ve 3 farklı soruşturmayı sanki hepsi tek 1 soruşturmaymış gibi algılattırmaya çalışılarak yapılmış olan 17 Aralık 2013 AK Parti Yolsuzluk Yapıyor Algısı Oluşturulmaya Çalışarak AK Parti'yi Bitirme Operasyonu olan bu çok kirli ve alçakça operasyon da Allah'ın yardım ve inayetiyle akim kalacak, akim bırakılacaktır inşaallah. |
Karar kesinleşmedi diyenler
Dün Ergenekon yargılamalarında Erdoğan'ın ben de savcıyım demesini ne çabuk unuttunuz Samimiyet testinden çabuk sınıfta kaldınız Aman ak parti iktidardan düşmesin diyerek sussun mu insanlar Partiler gelip geçicidir Baki olan yaptığın amelindir Hz.Ömer'in GÖMLEK bahsi vardır Eğer DİNDAR iktidar diyorsak referansımız da din olmalı,sandık veya siyaset değil Hutbedeyken kalabalıktan bir sahabe Hayır hutbeye çıkamazsın Önce üzerinde ki gömleğin hesabını ver Bize düşen ganimet payı ile biz gömlek diktiremedik ama sen gömlek dikmişsin deyip itiraz eder Hz.Ömer mahçup, Oğlu Abdullah'ın gözlerine bakar Oğlu izah eder Ben bana düşen payı da babama verdim o sayede ona gömlek dikilebildi der Sahabe , tamam o zaman devam edebilirsin der.. İşte sahabe işte Ömer adaleti Adında adalet olan bir partinin ADALET sözü tırpanlanmış görünüyor Kötü misal ise misal değildir. Gezi olaylarını farklı bugün yaşananlar farklı İspanya'da Polis iktidar partisinin merkezini basıp 14 saat arama yapabiliyor Başbakan ise polise gereken kolaylığı sağlayın diyor İspanya'da Erdoğan gibi bir siyasi yokmuş Eğer orada olsaydı her halde İspanya polisi duman olmuştu |
Alıntı:
Ergenekon Terör Örgütü davası 5 yıl sürdü. Yolsuzluk operasyonunun daha davası bile açılmadan şunlar hırsız, bunlar rüşvetçi diye kesin hükümle konuşmak doğru olmaz. Soğukkanlılıkla süreci takip edelim. Samimiyet testinden kalanlar; 3 farklı soruşturmayı sanki hepsi tek 1 soruşturmaymış gibi algılattırmaya çalışarak AK Parti'nin yolsuzluk yaptığı algısını oluşturmaya çalışanlar, AK Parti'yi sanki yolsuzluk operasyonunu ört bas etmeye çalışıyormuş gibi göstermeye çalışanlar ve sözde yolsuzluk operasyonu özde AK Parti'yi bitirme operasyonu olan bu çok kirli operasyona mal bulmuş Mağribi gibi sarılarak çeşitli medya unsurlarıyla AK Parti'ye saldıranlardır. |
All times are GMT +3. The time now is 10:35. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023