AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   ♥ Oku Beni Ey Kitap! ♥ (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=347)
-   -   Beraber okuyoruz... Sonsuzluk Hecesi (Lâ) (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=125314)

NûN 03-14-2010 20:57

Beraber okuyoruz... Sonsuzluk Hecesi (Lâ)
 
Tekrar başlıyoruz :)

NûN 03-16-2010 11:54

Hamdele, bu hikâyenin hem ilk sahifesi hem de neticesi.

Hamd O'na ki;
Ey varlığı kendi kendinden olan.
Ey kendi kendisinin hem sebebi hem sonucu.
Ey kendi ezelinde ezeli, kendi ebedinde ebedi.

(...)

Bütün bunları.
Aklım almıyor.
Ama kalbime sığıyor.

Ey, sorgulayan aklıma değilse de kalbime bu genişliği veren Allah'ım. Ve ey ki aklımın her şeye yetmediğini sezecek gücü de aklıma veren Allah'ım.

Aklım iyi ki almıyor. Çünkü Yaratan, yarattığı şeyin sınırları içine nasıl sığabilir? Onunla nasıl anlaşılabilir, bilinebilir? Onun hükmü altına nasıl girebilir?

Bildim ki başka bilgiler var, bu kitaba sığmazmış. Bu terazi almazmış.

NûN 03-16-2010 12:02

...

Söz gelimi iyiliği ve merhameti sınırsız olan, kötülüğü neden yaratmıştı? O tek, sonsuz iyilik ve sınırsız hayr iken, kötülüğün çamurunu nereden karıp da hamurumuza katmıştı?

Hem kötülük nedir? Kime göredir? Hâl midir irade midir? Şeytan sonra! Kötülüğün nesidir? sebebi midir bahanesi midir? Benzeyeni midir benzetileni midir? Temsil midir gerçek midir? Kıssa mıdır mesel midir? Dahası Âdem, kendi kaderinin neresindedir?

Sorular sorular... Hepsi de geldi küstüh aklan zanlarının önünde durdu.

İlmi verilmemiş bilgi. Sırrın kapıları O öyle istediği için açık değil kapalıyda. Kelimeye çevrilemeyen mananın düğümünde kalp açık, akıl kapalı. Bana da sırrı değil hikâyesi kaldı.

***


Her şeyin doğrusunu söyleyen Kitap, manayı verir suret üzerinde durmaz. Esası verir ayrıntıda oyalanmaz. Kıssa anlatır ama maksadı hikaye anlatmak değildir. Esası desteklediği nisbette kıssa muteberdir. Âmenna.

NûN 03-16-2010 12:05

Böyle ağır sınanmasa Âdem kendisini nereden bilecekti? Geçici yanılgısının sebebi olan şey, onun sahiplenilmesine de neden olan şeydir. Ve böyle bir sahipleniliş için insan olan gözen düşmeyi, sürgün edilmeyi, her bir şeyi göze alabilir.

***

Her şey gizli. Benim bildiğimse;
Gizli bir hazineydi; görünmeyi, bilinmeyi sevdi.
Sıfırdan zamana, sonsuz ân'dan ânbeân'a,
nâ-mevcûddan vücûda, lâ-mekândan mekâna,
noktadan mükemmele,
kelimeden cümleye,
emirden vâkiye.

Muhabbeti aşikâr kuvveyi fiil eyledi
OL, dedi.
OL'uverdi.

Kûn!
Bir kâf. Bir nûn.
Sonra sükûn.

Şuayip 03-16-2010 12:08

Çok güzeller. Milletin başına karabasan gibi çöken cetelerden nasıl iktidarımız başını kaldıramıyorsa bizim de başımızda ne varki okumaktan kaçıyoruz belkide yoğun tempo ile geçen günlerden sebeb ülfet var üzerlerimizde bu kadar adi kamuoyu varken hoş gör tarihsever bu halimizi

Kur'ânTalebesi 03-16-2010 12:10

Alıntı:

TarihSever Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 719392)
Hamdele, bu hikâyenin hem ilk sahifesi hem de neticesi.

Hamd O'na ki;
Ey varlığı kendi kendinden olan.
Ey kendi kendisinin hem sebebi hem sonucu.
Ey kendi ezelinde ezeli, kendi ebedinde ebedi.

(...)

Bütün bunları.
Aklım almıyor.
Ama kalbime sığıyor.

Ey, sorgulayan aklıma değilse de kalbime bu genişliği veren Allah'ım. Ve ey ki aklımın her şeye yetmediğini sezecek gücü de aklıma veren Allah'ım.

Aklım iyi ki almıyor. Çünkü Yaratan, yarattığı şeyin sınırları içine nasıl sığabilir? Onunla nasıl anlaşılabilir, bilinebilir? Onun hükmü altına nasıl girebilir?

Bildim ki başka bilgiler var, bu kitaba sığmazmış. Bu terazi almazmış.

Belki de kalp ve akil, kadin ve erkege benzetilebilir. Fonksiyonlari ayri, lakin tek basina eksik ve birbirini tamamladiklari taktirde bir bütün olusturuyorlar. Bazen kalp birseyi algilamakta güçlük çekince akil'a basvuruyor, baska zamanlarda akil bir eksiklik duydugunda kalb'in yardimini diliyor :) Ve ikiside beden için son derece önem arz ediyorlar; ne kalpten nede bedenden vazgeçiliyor, vazgeçildigi ânda ölüm kaçinilmaz oluyor :)

Kur'ânTalebesi 03-16-2010 12:23

Kisaca insan'dan insan'a degisiyor desek :) Genelde "kalp" kadin oluyor, ve "akil" erkek oluyor. Fakat durum bazen degisebiliyor; sizin "akil" olmak istemeniz gibi mesela. "Kalp"i bulmaniz temennisiyle :)

Kur'ânTalebesi 03-16-2010 12:49

Alıntı:

TarihSever Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 718927)
Öyleyse Âdem, İLLÂ'ya giden yolda bir LÂ hecesidir. İsyan tecrübesi onun ilk halidir. Âdem, cümlenin daha başında LÂ diyecek, reddedecek özgürlüğe sahip olduğu halde illallah'a varmasıyla yaratılmışların en güzelidir, mümkünler âlemindeki o en esrarlı heceyle, kendiliğinden değil bile isteyedir. LÂ, hiçlik mesabesi, öyleyse sonsuzluk ekidir.

"Dogru olan"i kabul etmek isyan'dan basliyorsa, "yanlis olan" olani redden baslayip safimizi belli etmemiz gerekiyor. Yani ancak safimizi belli edip ondan emin olduktan sonra gerçek mânâdâ iman etmis, sehadet getirmis oluyoruz. Ve "lâ" demekle irâdemizi ortaya koyuyoruz. Demek ki "Iman"dan evvel "irade"nin gerçekligini kabul etmis oluyoruz :)

hüma 03-16-2010 14:20

uzun bir aradan sonra çok şükür ki birlikteyiz...
arkadaşlar,dostlar,kardeşler kaç kişi okuyoruz bu kitabı?ben çoktan aldım ama forum hasta olduğu için bir haber veremedim....

NûN 03-17-2010 22:34

Havva Âdem için, benim değildi ben'di. Ben değil sen'di. Hasılı bu insan çiftinden hiçbirisi bir tek ve kendisi için değildi.

Ne Hava Âdem'e eşit.
Ne Âdem Havva'dan üstün.
Eşitliğin muteber ölçü olmadığı bir her zaman endazesinde eşit değil denklerdi.

Bu kadar farklı ama bu kadar birbirine göre. İkisinin varlık nedeni, başka bir hesabın rakamlarıyla yazılı: Bütünleyici.

***

Cennetin üzerine bir dehşet sessizliği çöktü. Şeytanın kibri görünürde Âdem'e yönelikti. Ama emri Âlemlerin Rabbi vermişti. Öyleyse asilerin bu ilki, Âdem'e başkaldırırken Âlemlerin Rabbine de mi kafa tutuyordu? Kendi iradesini O'nun iradesinin üzerine mi koyuyordu?

Üzerine bir lânet inmesi ân meselesi. Güzelliği, itibarı, ismi onu terk etmek üzere.

Elini uzatsa. Gitme, dese. Gitmezlerdi.
Ama.
Ne pişmanlık ne dönme. Ne vazgeçiş ne af dileme.
Hata üstüne hata.
Sapma üstüne sapma.

Şeytan diye bir şey olmazdı, adı şeytana çıkmazdı, isyanından çok isyanında ısrarı, aya diremesi olmasaydı. Ama o direttikçe diretti, azgınlaştıkça azgınlaştı. Bu kadar istekle kışkırtılmış bir azgınlığın sonunda, kopardığı selin önünde boğulması, kendi başını yemesi kaçınılmazdı.

Uyarıldı. Sorgulandu. Azarlandı. Demek ki yollar hâlâ açık, kapılar aralıktı. Ama o, geri dönecek gibi değildi.

Başını kaldırdı.
Seslendi, beni Sen azdırdın, dedi. Kaderimi Sen yazdın.
Sorumluluğu, Kaderler Çizen'e yükleyiverdi.
Müsebbib-ül Esbâb olana sebep gösterdi.
Kabahatinden büyük bir özrü sahiplendi.

Bir makamı varsa makamından düştü. Gözde idiyse gözden. Yürekteyse yürekten.

Üzerinden bir olumsuzluk nefesi geçti. Hatırası kirlendi. Şöhreti şaibelendi.

Lânetlendi. Ayıplahdı. Kınandı. Adı şeytana çıktı.

Bütün bu eylem sözcükleri onun üzerine birer sıfat olarak kaldı.

Cennet yine zamansız mekânsız bahçe. Ama başkaldırıcıların bu ilkiyle arasına sonsuz bir uçurum girdi.

Şeytana aşikâr, cennet sakinlerine gizli.


All times are GMT +3. The time now is 20:08.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023