AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu| (https://www.akpartiforum.com/index.php)
-   Makale & Deneme (https://www.akpartiforum.com/forumdisplay.php?f=211)
-   -   Bedirhan Gökce / Yazilari (https://www.akpartiforum.com/showthread.php?t=138590)

akgurbetci 05-21-2010 11:22

Bedirhan Gökce / Yazilari
 
http://www.mailce.com/wp-content/upl...an-gokce-4.jpg

Niye mutlu olamıyoruz ?

Bundan on sene önce hayata dair neydi hayalleriniz?
Unutmuşsanız hadi beş sene önceyi hatırlayın.
Nasıldı hayalleriniz beş sene önce..?
Neler vardı o hayalinizin içinde ya da kimler?
Neler yapacak, nerelerde olacaktınız, kimlerle..?
Siz de mi hayallerinizi yıktıkları kanaatindesiniz; kendi sorumluluk ve bu duruma sebebiyet veren duruşunuzu hiçe sayarak..?
Hep kötülük elden, her iyilik ve lütuf senden miydi yani?

Peki nelerdi hayalleriniz;
Bir ömür sevdiğinizle beraber olmak…
Evlenmek yuva kurmak, okulu bitirmek, kiradan kurtulup ev sahibi olmak...
Sonra araba almak, çoluk çocuğa karışmak varsa evlendirmek…
Askere gidip gelip iş kurmak, işe girmek…
Belki de zayıflamak, yurt dışına çıkmak, terfi almak vs vs vs.

“Başımızı sokacak bir evimiz olsun da” diye başlıyor en masum isteklerimiz, sonra
“Ayaklarımızı yerden kesecek bir arabaya sahip olmak” diyerek devam ediyor…
Hatta çok idealist ve kendi hayatını kendi elinde zannedenler, beş yıllık kalkınma planı gibi beş yıllık kariyer planını çiziyor…

“Sonunu düşünen kahraman olamaz” sloganını cebimde tutarak yürüyorum şimdi…

Gecekondu ya da diğer adıyla müstakil evde oturanların çoğunun hayalidir bir apartman dairesine çıkmak…
Apartman dairesine çıktıktan bir müddet sonra da -belki de eskiye hasretten- biraz para bulup müstakil bahçeli bir eve çıkmak, kedi köpek beslemek daldan elma koparmak, domates yetiştirmek…
Müstakil ev ile villa arasındaki tek fark gösterişten ibaretken, hangisinde daha mutluyuz peki?
Hayal kurarken mi, hayalleri gerçekleştirirken mi?
Nişanlıyken mi daha mutluyuz üç beş senelik evliyken mi?
İşe girerken mi mutluyuz yoksa işin içindeyken mi?

Evet ‘ayağımızı yerden kesen bir araba olsun yeter’ deriz, ayağımız yerden kesildiği andan itibaren sıfır araba alma hayali, sonra da en büyüğünden bir tane…
Peki hangisinden daha haz aldık?
İlk arabadan mı sıfırından mı?

Aman “maaşlı sigortalı” bir iş olsun da ne olursa olsun diyerek çıktığımız hayat yolunda işi bulduğumuzun senesinde o maaşı biraz da küçümseyerek “karın tokluğuna yaşıyor hatta yaşamıyor sürünüyoruz” demedik mi?

Çiğ süt emmekle alakası var mı bilmem ama kanaatkâr olamamamızı ne ile ifade edebiliriz ki! Hep daha iyisini bulduğumuzda daha da iyisinin olacağı kaçınılmazken üstelik …

Kanaatkâr değiliz, çünkü insanız ve gözümüzü bir avuç toprak doyuruncaya kadar da açız maddi-manevi…
Hayallerimizin gerçekleşenini unuttuk bile;
Gerçekleştiremedikleriniz ise hep içimizde bir ukde…


Nasıl diyordu Behçet Necatigil;
Çölün ortasında
Birkaç damla suya
Hasret çekeriz…
Geminin bordasında
Gözlerimiz yatar pusuya
Sahil bekleriz…
Bulutsuz gök boşluğunda
Ellerimiz uzanır duaya
Yağmur isteriz…
Sudan uzakta susuz
Suyun içerisinde huzursuzuz,
Bütün bir ömür boyu
Gözyaşıyla doluyuz.

Bedirhan Gökce 10 Mayis 2010

Kaynak: http://www.bedirhangokce.com/yazilar.php?ID=39

akgurbetci 06-04-2010 14:35

Nasil Bilirler Sizi ?
 
Nasil Bilirler Sizi ?

Uzaktan yakından tüm tanıdıklarımızın bizde bir hatırası ya da yansıması var…
Hatırladıkça özlediklerimizle hatırladıkça iğrendiklerimiz arasında bir yelpazede durur hepsi.
Gördükçe sevindiklerimizle gördükçe kaçacak yer aradıklarımız gibi…

Hep birilerini numaralandırırız hayatımızda,

Ya ON numara insan deriz ya da BEŞ para etmez BİRİ…

Bir de yaftaladıklarımız var…

Arsız, hırsız, faşist, komünist, liboş, totoş, nonoş, kro, keko, burjuva.

Mezhebinden, meşrebinden, memleketinden de tabii;

Alevi, Sünni, A partili, B partili, Kürt, Laz, Ermeni, dinci…

Vicdan yapıp payelendirdiklerimiz de var elbet…
Alevi ama mert, Kürt ama delikanlı, dinci ama çağdaş, Ermeni ama dürüst.
Yani bizden değil ama İYİ.

AİLESİNDEN DOLAYI andıklarımız da cabası,

İtten it düşer; babası ne ki oğlu ne olsun, anası ne ki danası ne olsun…
Oysa kim annesini babasını seçebildi ki..!

Ya Fiziksel özelliklerinden dolayı “anılanlar”,

Şişko, kepçe kulak, kambur, sıska, pörtlek, bücür, topal, kör.
Kim fiziksel kusuru olsun istedi ki

Peki biz nerde duruyoruz veya durduğumuz yerden nasıl görülüyoruz?

Hiç düşündünüz mü sizi nasıl anıyor çevreniz…?
Hangi özelliğiniz sizi öne çıkaran “onların” gözünde?
Mesela;
Gördükçe kaçılan mısın? Adın geçtikçe sövülen mi?
O iğrenilen sen olabilir misin? O beş para etmeyen?
Ukala, şımarık, terbiyesiz, pinti, sahtekar, şişko, çiroz…

İnsan yapı olarak hep iyiye benzetir kendini,

Öne çıkan iyi yanlarını iyi bilir ve canlı tutar çünkü…
İtici gelen yanlarını, arkasından neler söylendiğini ise hiç bilmez, aslında bilmek de istemez.

“İyi kızı mahalleli, kötü kızı anası över
” misali belki de hep annemizin gözlerinden bakıyoruz kendimize…

Hep annemizin güzel kızı/aslan oğlu olduğumuzdan olsa gerek, mahalleli ne der çok da umurumuzda değil…

Bu yüzden mi “insanı ya ANIsıyla ya da –bağışlayın- ANAsıyla anıyorlar?

Çevremizde bulunan herkese bir kağıt verip “alınmayacağımız garantisini vererek
bizi eleştirmelerini isteseydik ve onlar da acımasızca “doğruyu ama sadece doğruyu” yazsalardı, ne yazarlardı dersiniz ?

Belki de Can Yücel’in dediği gibi;

“Nefret ettiklerimiz kadar kötüyüz, sevdiklerimiz kadar iyi
Ne dersin/siniz?


Bedirhan Gökce /
22. Subat 2010

Kaynak: http://www.bedirhangokce.com/yazilar.php?ID=27

Duygu'Seli~ 06-04-2010 14:52

Bu günlerde gördüğüm,benliğime sirayet eden en manidar yazıydı bu..

İnsanoğlu kah herşey,kah hiç birşey..
Birilerinin yüreğinde en tepede,en dost,en candaş iken,bir anda en düşman,en hayin,en aşağılık olarak anılabiliyorsunuz..

İnsanın kendi nefsine ağır gelenleri kabul etmesi büyük cesaret aslında..

Hani köşesinden bile olsa,azcıkta olsa pay çıkartılabiliyorsa eğer insan bu yazıyla kendisine.....? Ben o en ufak payı kaptım işte..
Umarım büyütür,kendimi görmem gereken en aşağılık yerde görürüm..
Nefsimin bu tokada ihtiyacı var..

Elleriniz dert görmesin..
Selametle..

siyah gül 07 06-04-2010 15:01

Çok hoştu paylaşım için sonsuz minnet olsun emeğinize sağlık (+)

Akl-ı Selim 06-04-2010 15:38

Çok hoş bir paylaşım oldu.Keşkeler içerisinde diyebiliyorum ki bunu herkese okutabilme şansımız olsada bu duguları zihnimizden hiç çıkarmasak kimin gözüyle ne olduğumuzu bir daha sorgulasak.Emeğinize sağlık

akgurbetci 06-07-2010 13:37

Okuyan gözlerinize saglik ben tesekkür ederim.

EpiVaTeS 06-07-2010 13:46

Güzel yazı...

Benide Faşist züppe olarak bilirler...
Ne alakaysa...;D

akgurbetci 06-08-2010 21:55

Biz olamayız, tüm dünya olsa bile..
 
Az önce okudum hemen paylasmak istedim.

Hele ki son sözleri özellikle okumanizi rica ederim.



Biz olamayız, tüm dünya olsa bile..


İnsan farklı bir yaratık,
Yaratıkların içinde her şeyiyle “en” farklı…
Yıkan da insan, yapan da,
Kıran da insan, onaran da,
Kurşunu sıkan da insan, ameliyat yapan da…
Yani öldürmek isteyen de insan, yaşatmak isteyen de

Hayvani bütün dürtü ve ihtiyaçlarımız bir şekilde aynı olsa da
Farklıyız ottan, böcekten, hayvanattan mesela.
?
Hayvan gayri iradi hareket eder, insan iradi…
Yani hayvan yaradılışının gereğini yapar, bilinçsiz yani.
Balık hemen yüzer, ördek de öyle.
Bir ay sürmez kuzunun seğirtmesi, kuşun kanat çırpması, eşeğin anırması…
Kelebekler o kadar yaşayamıyor bile…
Biz ise bir türlü büyüyemiyoruz;
Kundaktan mezara komple…


Biz insanız;
Yeri geldiğinde melekleri kıskandıracak kadar güzel,
Yeri geldiğinde hayvandan bile aşağı…
Biz insanız
Bizim ihtiyaçlarımızdan baskın duygularımız var…
Korkuyoruz, utanıyoruz, şaşırıyoruz, şişiyoruz, şişiriyoruz,
Âşık oluyoruz, hüzünleniyoruz,
Seviyoruz, sevilmek istiyoruz.

Şimdi tüm insanlardan utanma duygusunun alındığını düşünün.
Ne kalır ki geriye?

Biz utanırız ve yüzümüz kızarır,
Korkarız yüzümüz beyazlanır,
Şoke oluruz gözlerimiz irileşir, ağzımız açık kalır…
Âşık oluruz ellerimiz terler, midemize kramp girer.
Sinirleniriz kaslarımız gerilir, dişlerimiz kenetlenir birbirine…
Biz insanız… Duygu sahibiyiz işte…

İnsanız;
Aldatmak ve aldatılmak bize özgüdür,
Çalmak ve kandırmak da.
Mirasına konmak için babasını vurmak da bize özgüdür,
Sevdiği ile yaşamak için eşini öldürmek de…
Biz insanız.
Her güzelliğe ve her çirkinliğe gebe…
Üstelik tüm yaratıklar içinde yaşarken öleceğini bile bile…

İnsanın geldiği topluluk, aldığı ahlak, yetiştiği toprak, anasının sütü, babasının kanı, gölgelendiği bayrak, tüm bunlar bilmeden edinilen genetik miraslardır bize…
Biz mesela;

Başkasının acısına duyarsız kalamayız, başkaları kalsa bile
Zulmeden olamayız, zulme uğramış olsak bile
Aman diyene vurmayız, töremiz öyle diye.
Merhametsiz olamayız, merhametsiz olsa bile…

Biz insanız
‘Eşref-i Mahlukat’
ız yani, yaratılmışların en şereflisi…
Biz Şerefsiz olamayız…
Tüm dünya olsa bile…


Bedirhan Gökce 07 Haziran 2010


Kaynak : http://www.bedirhangokce.com/yazilar.php?ID=42

Defne Naz 06-09-2010 00:51

Güzelmiş;1

Duygu'Seli~ 06-09-2010 00:56

Bedirhan Gökçe hayranıyız sanırım..
Rastladığım paylaşımlar ondan olunca.. :)
Emeğinize sağlık..
Gerçekten okunmaya değerdi..


All times are GMT +3. The time now is 12:40.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023