![]() |
Danıştay cinayetinde perdeler aralanıyor! ...(ALİ KARAHASANOĞLU)
Danıştay cinayetinin kilit ismi haline gelen Muzaffer Tekin, dün Ergenekon davası kapsamında hakim önünde ifade verdi.
İfade verdi ve bence bilinçaltındaki şu ilginç cümleyi kurarak suçüstü oldu: “Danıştay saldırısının içine ismim karıştırılmamış olsaydı, bugün burada olmayacaktım.” Tekin’in bu sözleri çok doğru.. Danıştay cinayeti olmasaydı, cinayetin sonrasında etraflıca bir araştırma yapılmamış olsaydı, mümkün değil, Muzaffer Tekin’in Ergenekon yapılanmasındaki yeri deşifre edilemezdi.. Gerçekten de, Danıştay cinayetinin hemen sonrasında, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve benzeri isimlerin estirdikleri rüzgara göre işler yürütülseydi, tüm suç, mütedeyyin insanların üzerinde kalacaktı. Ve bu durumu en çok da Muzaffer Tekin ve onun arkadaşları istismar edecekti. Fail Alparslan Arslan’ın yönlendirdiği üzere “Gazete kupürlerine bakıp, öldüreceğim hakimleri seçtim” palavrasına inanılmış olsaydı, bugün Muzaffer Tekin, Ergenekon davasında gerçekten tutuklu olmayacaktı. Plan öyle kurulmuştu çünkü. Plana göre, cinayet kamuoyuna şöyle anlatılıyordu: “Alparslan Arslan isimli avukat, Danıştay 2. Dairesi’nin verdiği kararı Vakit gazetesinden okuyup öğreniyor. Vakit gazetesinde kararı veren hakimlerin resimlerini yanında taşıyıp, Danıştay’da cinayeti işliyordu. Yani olayın sebebi, başörtü yasağını protesto idi.. Failin bu eylemine katkıda bulunan da, Vakit gazetesiydi.” Kurgu böyle yapılmıştı... Ama telefon kayıtları incelendiğinde, geriye dönük olarak sorgulamalar yapıldığında, her şey tersine döndü.. Fail Arslan’ın, Vakit gazetesinden birileri ile değil, Muzaffer Tekin ile görüştüğü ortaya çıktı. Tam da dün, Tekin’in kabul ettiği üzere! İlginç değil mi sizce? Alparslan Arslan, Vakit gazetesine yakın birisi olarak tanıtılıyor. Ama Vakit gazetesi okuru bile değil! Tam aksine, Vakit gazetesine hınç bileyen Muzaffer Tekin’le görüşen biri! Vakit gazetesinden birisi ile değil, Muzaffer Tekin ile görüşmeleri sabit.. (Biraz daha profesyonelce davransalardı, Arslan’a gazeteyi bir okuyucu gibi aratıp, havadan sudan konuşturup, sonrasında da bu telefon konuşmasını, sanki arada bir irtibat varmış gibi gösterebilirlerdi.. Ama tek bir delille tabiî ki kurgu tamamlanamaz. Bakın Tekin de kabul ediyor ki; 3-4 defa görüştüm diyor. Ve görüşülen numara, genel bir telefon değil, özel telefon!) Taa cinayetin ilk gününden, bugüne kadar sürekli dile getirdiğimiz somut bir itiraz var.. Kartel medyası, öyle bir hava estirdi ki; sanki Alparslan Arslan, Vakit gazetesinde hakimlerin fotoğraflarının yayınlandığı gün gazeteyi almış, cebine koymuş ve birkaç gün sonra gidip cinayeti işlemiş! Hayır, olay böyle değil. Vakit’teki haberin yayınlanma tarihi Şubat ayı.. Cinayetin tarihi ise Mayıs ayı. Arada tam 3 ay var! Bir insan, 3 ay boyunca, bir gazeteyi cebinde taşır mı? Çantasında taşır mı? Zaten maddi deliller de bunu desteklemiyor. Her ne kadar kartel medyası, Danıştay’da hakim öldüren kişinin, Vakit gazetesinin ilgili nüshasını yanına alarak cinayeti işlediğini ileri sürüyorsa da, aslında işin doğrusu, katilde Vakit gazetesi nüshası yok. Ya ne var? İnternetten alınmış bir çıktı.. Peki bu çıktı Vakit gazetesinin çıktısı mı? O da hayır! Çünkü adamlar cinayeti, Mayıs ayında planlıyorlar. Şubat tarihli gazetenin internet sitesinden çıktısını almak istiyorlar, bulamıyorlar. Çünkü Vakit gazetesinin arşivi yok. Bu sefer, vakit gazetesindeki yayını haberleştiren, kartel medyasının internet sitesinin arşivine girip, haberin çıktısı onlardan alınmış! Yani Danıştay cinayeti sırasında, katilin elindeki çıktı, aslında direkt Vakit’in çıktısı değil, kartel medyasının çıktısı. Kartel medyası, Vakit’i haber yapmış, katil de onların sitelerinden bu haberin çıktısını alıp cinayette yanında bulundurmuş! Tabiî; çıktının kartel medyasına ait olduğunu gösteren bölümler, itina ile kesilerek. Sadece bu delil bile, Danıştay cinayetinin tam bir tezgâh olduğunu ortaya koyuyor. Ama Ankara’daki mahkeme, bu konuları hiç sorgulamadan, alelacele davayı bitirdi. Şimdi İstanbul’daki dava ile gerçeğe ulaşmanın yolları aranıyor. Bakalım ne derece başarılacak? |
All times are GMT +3. The time now is 07:05. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
AK Parti Forum 2007-2023