02-10-2008, 13:49 | #1 |
Provokasyona gelmeyiniz!
Başörtü ile ilgili dayatmanın önüne geçmesini umduğumuz Anayasa değişikliği, büyük bir oy çoğunluğu ile TBMM’de kabul edildi. Şimdi vazife, başörtülülere düşüyor. Büyük mağduriyetlerin sonunda elde ettikleri haklarının değerini bilip, provokasyonlara gelmemeliler.. Birisi gelip dalaşacak. Kavga çıkartmaya çalışacak. Aman oyuna gelmeyiniz... Kapıdan kovduğunuz, pencereden girip olay çıkartmaya çalışacak, aman dikkat.. Yapılmak istenenlerin provalarını, öğrencilerin de katıldığı son günlerdeki televizyon açık oturumlarında izledik, izliyorsunuz. 8-9 senedir, tek başörtülüyü programlarına çıkartmayanlar, şimdi toplu olarak başörtülü kızları çağırıp, programlar yapıyorlar.. “Acaba küçük bir montaj ile, küçük bir çarpıtma ile kavga çıkartacak bir lafı, ağızlarından alabilir miyiz” diye.. O programlarda, mütedeyyin insanların nasıl tahrik edildiklerini, nasıl hakaretlere maruz bırakıldıklarını gördünüz/görüyorsunuz. Bunların aynısı, hatta çok daha fazlaları kapalı kapılar ardında tekrarlanacaktır. Ama yıllar süren mağduriyetlerden sonra haklarını elde eden mütedeyyin insanlar, bu tuzaklara düşmemelidir. Tüm yapmak istedikleri zaten bu.. Sağda solda tahriklerde bulunup, sonuçta bir kavga çıkartıp, arkasından da, “Biz dememiş miydik, başörtü üniversitelere girerse, kavga çıkar. İşte görüyorsunuz” söylemi ile, halk nezdinde kendi lehlerine kamuoyu oluşturmak.. Fitnecilere, kavga çıkarmak isteyenlere fırsat verilmemeli.. Adamların soyundukları binbir rolü gördünüz. Daha düne kadar, kimi rektörler “Biz ne yapabiliriz ki? Kanunlar bunu emrediyor. Kanunlar değişsin, biz de yasağı uygulamayız. Ama bizim elimizden ne gelir ki? Biz kanunları uyguluyoruz” diyorlardı.. Şimdi ne diyorlar: “Kanun değiştirilemez. Bu konuda Anayasa değişikliği de yapılamaz. Değişiklik yapılsa bile, biz buna direniriz.” Bu söylem değişikliğine giden insanlarda küçücük bir utanma, küçücük bir ahlak bulunabilir mi? Mümkün değil. Dolayısı ile, bu söylem değişikliğine gidebilecek kadar tutarsız insanlarla muhatap bile olmamak gerekir. çünkü bunlar çamurdur, kenarından da geçseniz size bulaşırlar! Bunlar, her türlü iftirayı, her türlü haksızlığı yapabilirler.. Gelir; tokat atar, arkasından “bana hakaret edip, dövdüler” bile diyebilirler. öyle ise uyanık olmalıyız, her türlü provokasyona karşı önceden tedbirli olmalıyız. Düşünebiliyor musunuz, “Başörtülü kız öğrenci üniversiteye giderse, mezun olduğunda çalışmak isteyecek. çalışırken, hizmet alan başı açıklara haksızlık edebilecek.Onun için başörtü yasağı sürmelidir” diyecek kadar, oturdukları yerden senaryo yazıp, yasak icat eden o ahlaksızlar, kendi adamlarından bir rektör açık açık “Başörtülülere hakettikleri notu vermeyebiliriz” dediğinde, tek kelime ile eleştiri getirmediler.. Başörtülülerin başkalarına haksızlık edebileceği varsayımı ile, daha haksızlık yapılmadan, haksızlık yapılacağına dair bir küçücük işaret olmadan; başörtüyü tümüyle yasaklıyorlar! Ama açık açık, hiç evirip çevirmeden “haksızlık yapacağı”nı ilan eden rektöre, tek kelime etmiyorlar! Bunlar, bu kadar tutarsız, bu kadar ilkesiz, bu kadar ahlaksızdır işte. Onun için, bu ilkesizlerle muhatap olmamak gerekir.. Onların oyunlarına gelmemeliyiz. Bunların kurdukları tezgahlara en yakın örnek, Danıştay cinayeti komplosudur.. Adamlar, Vakit gazetesinin misyonu ile hiç ilgisi olmayan bir adamın eline, bu gazetenin üç ay önceki bir haberinin fotokopisini tutuşturdular.. Tüm hazırlıkları kendileri tamamlayıp, bu figüranı da gönderip, Danıştay’da bir hakimi vurdurdular. Sonra döndüler, Vakit ile cinayet arasında bağ kurmaya kalkıştılar! Bunların kuracakları tezgahlardan, komplolardan Allah’a sığınmalıyız.. Akla hayale gelmeyecek tezgahları kurabileceklerini önceden bilip, ona göre hazırlıklı olmalıyız! “Yasakçılığı özgürlük, özgürlük talebini ise esaret” olarak takdim edebilecek kadar utanmazdır bunlar.. Bir bakarsınız, sizin faiz konusunda yeterince duyarlı olmadığınızı söylerler.. “Sisteme, faiz konusunda niçin karşı çıkmıyorsunuz?” diye sorgulamada bulunurlar.. Sanırsınız ki, hidayete ermişler.. Oysa yaptıkları; kuş kadar akılları ile, din istismarından başka bir şey değildir. Sizi provoke etmek için, ayet araştırır, hadis okurlar.. Kendi hayatlarında tek bir ayetin uygulaması yoktur ama, oturur sizinle “başörtü farz mıdır/değil midir” tartışması yaparlar.. Sanki farz olduğunu isbat edince, kabul edeceklermiş gibi.. Muhatap bile almayın bu sahtekarları! Afganistan’da, Irak’ta şehid edilen müslümanları, sizden fazla düşünüyormuş gibi rol yaparlar, “Irak’ta müslümanları katledenlerle, bizim hükümetimiz niçin işbirliği yapıyor? Başörtüye sahip çıkıyorsunuz, Irak’lı Müslümanlara niçin sahip çıkmıyorsunuz?” diye sorarlar.. 80 yıldır o emperyalistlerle işbirliğini kuranlar, geliştirenler, muhkemleştirenler kendileri değilmiş gibi! Aman dikkat.. Burası Türkiye.. Her türlü provokasyona karşı tedbirli olmalısınız! Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 10/02/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-10-2008, 13:49 | #2 |
Provokasyona gelmeyiniz!
Uyarı niteliği taşıyan harika bir yazı...
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|