![]() |
#1 |
![]() Resmi kayıtlara göre ;
‘Kayıtlı bir şecereyle, Alaüddevle devrinin Şeyhülislamı Mevlána Bektut’a dayanan ve Dulkadiroğulları’na bağlı ‘Kısakürekler’ soyuna mensuptur. Necip Fazıl’ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş’taki konağında geçti. İlk ve ortaöğrenimini Amerikan Koleji ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi’nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı. Lisedeki hocaları arasında dönemin ünlülerinden Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi, İbrahim Aşkı gibi isimler vardı’ Peki sonra? ‘Avrupa’ya gönderilen ilk Cumhuriyet öğrencileri arasında yer alarak Paris’e gitti. Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne bir süre devam ettikten sonra Türkiye’ye döndü. Çeşitli bankalarda çalıştı. Müfettişliğe kadar yükseldi. Bir Fransız okulu, Robert Koleji, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde hocalık yaptı. Sonra fikir ve sanat çalışmaları dışında bir işle meşgul olmadı. 1934 yılında, Abdülhakim Arvasi ile tanıştı ve kendisine mürit oldu.’ 1934... Kısakürek 30 yaşında... Bu tarihle ilgili bir ayrıntı şöyle: ‘30’lu yaşlarında bohem hayatını en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii’nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz’ Bir diğer kaynak ise şöyle bir cümle vardı: ‘1934’te yaşadığı ruh buhranlarının sahne eseri olan ve Türk tiyatrosunun ilk büyük dram örneği sayılan Bir Adam Yaratmak (1938) başta olmak üzere, çeşitli türlerde 100’ün üzerinde kitabı vardır.’ Ya 1934’ten sonrası: ‘Kendi deyişi ile sosyal mücadeleye atıldığı 1943’ten ölümüne kadar, ‘anlaşılmadan benimsenmek’ ile ‘tanınmadan dışlanmak’ arasında sıkışıp kalmaktan şikáyet etti. Pek çok farklı çevre ve görüş tarafından dışlandı, suçlandı. Defalarca yargılandı: 1960 öncesinde hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararları toplamı 101 yıla ulaştı. 1983’te İstanbul’da vefat etti, Eyüp’te toprağa verildi.’ * * * ‘Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar?’
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|