![]() |
#1 |
![]() İnternetten bulduğum birkaç yaşanmış Ramazan hikayelerini sizlerle paylaşmak istedim
Adsız kahramanların iftarı 1997 yılının Ramazan ayı dışarı da soğuk, ortalama eksi 35-40 derece. Altay Dağları'nın eteğinde Bayan-Olgey adlı bir şehirde 4 aile, 0-2 yaş arasında 4 çocuk, 5 bekar öğretmen ve 4 belletmen. Toplam 23 fedakâr bir Ramazan boyunca haftanın 4 günü dört ailede beşinci gün bekar arkadaşların kaldığı bir evde, altıncı gün başka bir bekar evinde, yedinci gün de okulun yemekhanesinde iftar yapmışlardı. Şehirde elektrik, gaz, fırın ve alışveriş yapabileceğiniz market yok. Türkiye'den 11 bin km uzakta adsız kahramanlarla mum ışığında yapmış olduğumuz o iftarları unutmak mümkün değil. Esas unutamadığım ise bütün zorluklara rağmen, odun sobasıyla sabahtan akşama kadar Ramazan boyunca 23 kişiye iftar sofrası hazırlayan Anadolulu dört fedakâr annedir. A.G.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kahvaltıları asıl menü zannettik
Eğitim fakültesinde okuduğumuz yıllardı. Manisa'nın Demirci ilçesinde bir yurtta kalıyorduk. Zengin bir abimizin evinde iftara gitmiştik. Sofrada zeytin, peynir ve reçel vardı. Ezanla birlikte aceleyle kahvaltılıkları yemeye başladık. Kahvaltılıklar neredeyse bitmişti ki çorbalar geldi. Çorbalarımızı da içip karnımızı doyurduk. Bu arada ben 'keşke yurtta kalsaydım daha güzel yemekler vardı' diye düşünürken ev sahibi "Daha beş çeşit yemeğimiz var, çorbaları ekmeksiz yiyin." dedi. Anlaşılan abimiz geç kalmış, biz erken davranmıştık. Ardından karnıyarık, pilav, keşkek, mantı, sütlaç ve tatlı çeşitleri geldi. Hiçbirini yiyememiştim; çünkü kahvaltılıklarla doymuştum. Gece sahura kadar bu yemekler gözümün önünden geçti. Halit Aksu, Afşin |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Yanlış kapıdan yeni iftar
Geçen sene Ramazan ayında sevdiğimiz bir arkadaşımıza iftara gitmiştik. İftar vaktine 10-15 dakika kala evlerinin kapısındaydık. Ama bizden başka kimsenin gelmediğini kapıdaki ayakkabılardan anlamıştık. Bir yanlışlık olduğu belliydi; ama artık çok geçti; çünkü kapının ziline dokunmuştuk. Kapı açılınca iftar davetini yanlış anladığımızı öğrendik. Mahcup olmuştuk. Ama ev sahibi samimiyetle bizi içeri davet etti ve "ALLAH(cc) ne verdiyse onu yeriz." dedi. Ama o sofrada yediğimiz yemeklerin lezzetini nedense başka iftar davetlerinde bulamadık. O zaman yediğimiz 1-2 tabak yemeğin tadı hâlâ damaklarımızda. ALLAH(cc) onlardan razı olsun. Buradan şunu anladık ki, misafire ne ikram ettiğiniz değil, hangi duygu ve düşüncelerle ikram ettiğiniz önemli. Tamer Doğan, Mut-Mersin |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Bir saat durakta beklemişler
Üniversite 3. sınıftayken öğretmen abinin evine iftar için misafir olmuştuk. İftarımız çay sohbetleriyle devam ederken teravih vakti geldi. 5 arkadaş camiye doğru yöneldik. Üç arkadaşımız işlerinin olduğunu söyleyerek durağa gitti. Biz de caminin yolunu tuttuk. Bir saat süren teravihin ardından caminin önünde bekleyen dolmuşa bindik. Bizden ayrılan arkadaşları aynı dolmuşta görünce hem şaşırdık hem güldük. Arkadaşlarımız tam 1 saat dolmuş beklemişler. Çünkü o hatta dolmuşlar akşamları saatte bir geliyormuş. Dolmuş şoförü ve yolcular da olayı duyunca dolmuşun içi gülme sesleriyle yankılandı. Çağatay Atasever, Uşak |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Hayatımın ilk orucunu tuttum
Hayatımda ilk orucu bu sene tuttum. Otuz yaşındayım, ailem arkadaşlarım daha doğrusu geride bıraktığım çevrem bana inanmadı. ALLAH'a inanmak, ALLAH'tan beklemek, ALLAH'ı sevmek ne güzel. Kimse beni eskisi kadar üzemez. İnanıyorum, mutluyum içimdeki huzuru hiçbir şeye değişmem. Ha bu arada ben sigarayı sevmiyormuşum bunu anladım. 10 yıldır içtiğim sigara bana iğrenç gelmeye başladı. Serpil-İstanbul |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Sabrı tüketen kırmızı elma
Çocuktum, daha yeni oruç tutmaya başladığım zamanlardı. Batman'da oturuyorduk, yazdı, kavurucu bir sıcak vardı. Babam bir poşet kırmızı elma getirmişti. Ben de babamın elinden poşeti alıp mutfağa koşmuştum. Heyecanla içlerinden en irisini seçtim, yıkadım akşama kadar elimdeki kırmızı elmayla dolaştım. Ezana çok az bir zaman kalmıştı. Ezanı duyabilmek için balkona çıktım. Elmam hâlâ avuçlarımın arasındaydı. Ezan sanki hiç okunmayacakmış gibi geliyordu. Dayanamadım, büyük bir arzuyla elmayı ısırdım daha elmayı yutmamıştım ki ezan okundu. Tabii çok pişman olmuştum. Şu an 48 yaşındayım hâlâ her Ramazan geldiğinde o anı hatırlarım. İdris, Mersin |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Hatimle teravih kıldım
Çocuklara bayramlık almak için komşu ilçeye gitmiştik. Teravih namazının kılınacağı son gece. Çarşıya en yakın camiye gidip son teravihi kılıp geleceğim. Caminin önüne arabayı park ettim. Çocuklara "Bekleyin namazı kılıp hemen dönerim." dedim. Aceleyle camiye girdim, namaza başladık ama bitiremiyoruz. Hiç de kıldığımız teravihlere benzemiyor. Hocaefendi okudukça coşuyor sanki. Neyse ilk selamda yanımdakine sordum "Hatimle teravih kılınıyor." dedi. Hamdolsun son teravihi hatimle kılmış olduk. Arabaya döndüğümde çocuklar mışıl mışıl uyuyorlardı. Mesut Çetin, Burhaniye |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() ALLAH bir kolaylık veriyor
1999 yılının Ramazan ayı. BBC'de Ramazan için hazırlanan özel bir programı izliyorum. Programda İngiltere'ye göç eden ve sonradan bu ülkede Müslüman olanların yaşantıları anlatılıyor. Çok etkilenmiştim. Özellikle sonradan İslam'ı seçen bir hanım vardı ki ona ne kadar özendim anlatamam. Bir ofiste çalışan bu hanım yeşil uzun eteği, beyaz gömleği ve başörtüsü ile işyerinde çok az kullanılan bir bilgisayar odasında namaz kılıyordu. Hıristiyan olarak doğup büyüyen bu hanım İslam'la tanıştıktan sonra onu günlük yaşantısına, iş hayatına sindiriyor. Bir de kendimi düşündüm. Evde namaz kılan büyüklerim vardı ve ben 33 yaşına geldiğim halde hâlâ 2 rekat namaz bile kılamamıştım. Bu programı gözyaşları içinde seyrettikten sonra namaza başlamaya niyet ettim. ALLAH'a şükürler olsun ki niyetimi yerine getirebildim. O gün bu gündür de hiç bırakmadım. Çevremdeki insanlara "Haydi gelin, siz de yapabilirsiniz, yeter ki isteyin, ALLAH bir kolaylık veriyor." diyorum. Deniz Özdıraman |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Eyüp Sultan sahura gelir mi?
Gebze'de bir öğrenci evindeydik. Misafirlerimizi Eyüp Sultan'a götürecektik. Beklediğimiz arabamız gelemeyince planımız suya düştü. Kendimizi affettirmek için güzel bir sahur hazırlayam dedik. Gece saat üç, her yer kapalı. Her ihtimale karşı dışarıya çıktım. Yarım saat aradıktan sonra arabadan hızla inen birinin market açtığını gördüm. "Alışveriş yapabilir miyim?" diye sordum. Adam "Yap; ama çabuk ol." dedi. Acele ettim ve ne varsa doldurdum poşetlere. Market sahibine neden bu saatte marketi açtığını sordum. Adam, "Babamın kalbi tuttu, onu almaya geldim." dediğinde ben gözyaşlarımı tutamadım. Gözyaşlarımı gören adam büsbütün şaşırmıştı. Yolu evimizin önünden geçiyormuş, evin önüne kadar getirdi. Kaldığımız daireyi tarif ettikten sonra "Ne zaman isterseniz buyurun. Çay içer, sohbet ederiz." dedim. Kapıyı kapatmadan "Ha, bu arada!.. Büyük ihtimalle babanızın o ilaca ihtiyacı olmayacak." dedim. Sofrayı hazırladık. Misafirlerimiz sahur sofrasını görünce "Sahuru Eyüp Sultan'da yapmayacak mıydık?" dediler. Tam açıklama yapıyordum, kapı çaldı. Kapıya yöneldim. Karşımda marketçi ağabey duruyordu. "Sen demedin mi, ne zaman istersen gelebilirsin diye? Geldim işte. Babamın ilaca ihtiyacı kalmadığını bilen gencin kim olduğunu öğrenmek istedim." dedi. İçeri davet ettim, olup biten her şeyi anlattım. Belki biz Eyüp Sultan'a gidemedik; ama sanki Eyüp Sultan gelmişti o sofraya. Marketçi ağabey marketçi ağabeyimiz oldu. Gebze, E. S |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Orucun verdiği manevi güç
1984 yılında Kıbrıs'ta askerdim. Babacan bir bölük komutanımız vardı. Her ay spor denetlemesi oluyordu. Denetlemede başarısız olanların şaka ile karışık sopa ile ellerine vuruyordu. Bir türlü beş adet barfiks çekemiyordum. Ne yaptıysam en fazla 2 adet barfiks çekebiliyordum. Ramazan ayı yine denetleme var. Oruçlu olduğumu söylememe gerek yok. Kendi kendime dedim ki "sopaya hazırlan" sıra bana geldi. Barfikse uzandım. Bir, iki, üç derken dokuza kadar çıktım. Ben dahil herkes bu olaya şaşırdı. Ondan sonra terhis olana kadar sayı dokuzdan aşağıya düşmedi. M. Kamar |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|