![]() |
#1 |
![]() Rasim Özdenören
![]() Türk barışı Devletin büyüklüğü salt onun coğrafi büyüklüğü ile ölçülmez. İnsan için de öyle değil mi? İnsanın büyüklüğünü de onun hacmiyle (cüssesiyle) ölçmüyoruz. Aklına bakıyoruz. Akli melekelerini ve yeteneklerini nasıl kullandığına bakıyoruz. Artı, söz konusu melekelerini nerede, nasıl, hangi etkiyi doğurmak için kullandığına bakıyoruz. Karşılıklı mücadeleye dayanan spor dallarında (güreş, boks vb.) akıllı sporcu salt kendi gücünü kullanmakla yetinmez. Hasmının gücünü boşa çıkarmayı başarırsa, başka bir deyişle hasmının gücünü kendi lehine imale etmenin üstesinden gelirse, bu da onun kazanç hanesine yazılır. Bu tekniği kullanabilmesi o tekniği salt pratik olarak bilmenin yanında onu kullanabilme beceresiyle de bağlantılıdır. Bu tekniği kullanmanın üstesinden gelebilen sporcu, fizik ve nesnel olarak hasmından daha güçsüz bile olsa galip gelir. Çünkü hasmının gücünü bu yoldan kendi gücüne katmış olur. Şimdi söylediğimiz kural, diplomasi (siyaset) alanında da geçerli... Diplomaside de aktörlerin salt kendi gücünü kullanmakla yetinmelerini beklememeliyiz. Diplomat da muhatabın veya hasmın gücünü kendi lehine çevirmeye gayret etme durumundadır. Muhatabın gücünü kendi lehine imale etmenin üstesinden gelirse, gücüne güç katmış olur. Ancak bir diplomatın bu işin üstesinden gelebilmesi önyargılarından kurtulmasına bağlıdır. Önyargısı veya hatta içgüdüsü hasmını ezip geçmeyi telkin edebilir. Hasmını, bir yumrukta ezip işini bitirmeyi canı çekebilir. Ama bunu yapabilir mi? Gönlü ister de, yapabilir mi? Kaldı ki, diyelim ki, yaptı, yapabildi. Bu, iyi ve istenebilir bir sonuç mu? Öyle mi olmalı? Bizim, şimdiki Türk kamuoyunda gözlemlediğimiz manzara böyle bir tabloyu sergiliyor. Önyargıları, onu bazı devletleri haritadan silmeyi veya onun gücünü sıfırlamayı öngörüyor. Fakat bu sonucu elde etmenin imkânsızlığını görebiliyor mu, meçhul... Eğer devletler de insanlar gibi bir arada yaşamaya mecbursalar, başkasının varlığını olduğu gibi kabul etmekle işe başlamak zorundadır. Kimse kimseyi zorla değiştiremez. Değiştirmeye zorlasa, başaramaz. Belki başardığını düşünebilir. Fakat sonuçta onu ancak bir dönmeye çevirebilir. Örneği kendi tarihimizde gözlemlemek zor değil... Dünyada bir Türk barışının gerçekleşmesini hedef alanlar bu barışın niza ile, kavga ile, afur tafur etmeyle, hamaset yoluyla kurulamayacağına hipotezleri arasında yer vermesi gerektiğini kabul etme durumunda olmalı. Gene kabul etmeli ki, kimseye bir şey vermeden bir şey talep edilmez. Türk barışını isteyenlerin bu gerçekliği de görmesi gerekiyor. Kaynak Yeni Şafak 11.09.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|