08-06-2010, 15:16 | #1 |
Referandumda neden "HAYIR" diyorum
Referandumda neden "HAYIR" demeliyiz...
Referandumda neden "HAYIR" demeliyiz ve "Medyada Düşürülmüş Maskeler" kitabı Ülkenizin, ilkenizin ve ülkünüzün oylanacağı, uzun vadede milli varlık yokluk meselesi olacak olan 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda "HAYIR" çıkması, ülkenin yeniden kendine gelişinin de ilk aydınlatma fişekleri olacaktır. Yıldıray Çiçek'in yeni yayınlanan "MEDYADA DÜŞÜRÜLMÜŞ MASKELER" adlı kitabı, bu süreçte tekrar tekrar okunması ve okutulması gereken bir çalışmadır. *** 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan anayasa değişiklik paketine neden "Hayır" demeliyiz? "Hayır" deme gerekçemizin yanı sıra, medyadaki sözüm ona taşeronların maskesini düşüren bu kitabı neden okumamız ve okutmamız gerektiği konusundaki düşüncelerimi, siz değerli okurlarla paylaşmak isterim. Lafı, sözü eğip bükmeden en son söyleyeceğimizi de en baştan ifade ederek söze başlamak gerekirse; bu referandum içerik olarak her ne kadar anayasa düzenlemesi konusunda olsa da, AKP'nin aklı ve kısa bir süre sonra da eminim ki toplumsal algı ve propagandanın seyri de bu oylamayı "Tayyip ERDOĞAN ve AKP zihniyetiyle yola devam mı, yoksa tamam mı?" şekline dönüştürecektir. Allah vermesin bu sürecin neticesi "Evet" olursa, Tayyip Erdoğan'ın tekrar Başbakan ve ardından 2012'de cumhurbaşkanlığı ve ülkenin başkanlık sistemine geçişiyle de, Türk kimliği mayasıyla şekillenen milli ve üniter devlet yapısının federasyona dönüşüp nihai hedefte Anadolu federe cumhuriyetler birliği yolunun açılması demek olacaktır. Bu yapılırken de "Tıpkı ABD gibi oluyoruz görüyor musunuz? Geliştik." görüntüsüyle hem de. (Bu soğuk gerçeği korku senaryosu sananlar varsa, ABD'deki düşünce kuruluşu adı altında çalışan ABD gizli servis sitelerini dolaşabilirler.) Sürecin bu hikâyesini bilen küresel siyaset senaristleri, söz konusu sürecin sağlıklı yürütülmesi için her türlü destek ve imkânı vermektedirler. Yandaş, yoldaş ve candaş medya aracılığıyla ekran ekran gezen malum zevatların, kime hizmet ettiklerini ülkücü camia çok iyi bilmektedir. Bu referandumun seçimlerden çok daha önemli olduğu, Türk Milliyetçilerince idrak edilmek zorundadır. Her ne kadar adayları belli milletvekilliği seçimleri kadar çekişmeli ve yoğun geçmeyecekmiş gibi görünse de, ülke için önemli olduğu kadar Ülkücülerin samimiyet sınavını da bir noktada test edecek bir süreç yaşanacaktır. Zira içinde benlik duygusu ve bireysel beklentilerin olmadığı, tamamen ülkenin geleceğinin oylandığı bu referandumda, hesapsızca çıkıp Türk Milletine gerçekleri anlatma misyonuna kimler soyunacak? Peki kimler bu referandumda tatil yapıp, seçimde genel merkezin önünü mesken tutup adaylık müracaatı yapacak? O açıdan da çok anlamlı olan bu süreci, Lider'in de çok yakından takip edeceğini düşünmekteyim. Bunun ilk belirtisi, tüm teşkilat yöneticilerini ve belediye başkanlarını bugün Ankara Anadolu Gösteri Merkezi'ne davet etmesinden anlaşılmaktadır. Ülkenizin, ilkenizin ve ülkünüzün oylanacağı, uzun vadede milli varlık yokluk meselesi olacak olan 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda "HAYIR" çıkması, ülkenin yeniden kendine gelişinin de ilk aydınlatma fişekleri olacaktır. Yıldıray Çiçek Bey'in son 10 yıllık Türk siyasi tarihini çok yakından takip ederek yaptığı analizleriyle bizleri aydınlattığı köşe yazılarını, belli bir sistemle kitaplaştırdığı "MEDYADA DÜŞÜRÜLMÜŞ MASKELER" (Berikan Yayınları/ANKARA) adlı kitabı, bu süreçte tekrar tekrar okunması ve okutulması gereken bir çalışmadır. Gerek okuyup hafıza tazeleyerek şuurlanmak ve motive olup içinde bulunduğumuz süreçte fert olarak daha çok şey yapmaya başlamak, gerekse bu süreçte toplumsal bilinç düzeyini arttırmaya katkıda bulunarak vazifemizi yerine getirmek açısından bu kitap bir rehber olacaktır. Medyada maskesi düşen zevatları biz çok kısıtlı imkânlarla deşifre ederken, onlar demokrasi şövalyesi edasıyla medyanın büyük çoğunluğunu işgal ederek vatandaşımızı illüzyonla aldatmaya devam etmekteler. Ortalama vatandaşın bundan etkilenmesi bir nebze anlaşılabilir. Fakat kendisini Ülkücü olarak tanımlayıp da bu hezeyanlara kapılanlara tahammül etmek, çok daha zor oluyor. Gerçi bu zevatlar, "eski ülkücü" sıfatını kullanmayı tercih ediyorlar. Zira ülkünün bir süreç olduğunu ve bu dinamik yapının asıl adresinin neresi olduğunu biliyorlar. Buna rağmen arkayı dolanıp on puan derdine düşerek iktidarın değirmenine su taşımayı kısa vadeli beklentileri adına çözüm olarak görürken, uzun vadede milletine yaptığı kötülüğü idrak edemeyen bu tipleri de Sayın Yıldıray ÇİÇEK'İN "Medyada Düşürülmüş Maskeler" kitabında daha ayrıntılı okuma fırsatınız olduğunu da ifade etmek isterim. Bu ve buna benzer daha nice Türk ve Ülkücü düşmanı varsa, özellikle son sekiz yıldır yerli görüntülü yabancılaşmış ne kadar benlik varsa, Sayın ÇİÇEK'in kitabında deşifre edilmiş olarak bulmanız mümkündür. "Medyada Düşürülmüş Maskeler" ,dostumuzu-düşmanımızı tanımamızda yol gösterici olacaktır. Her Ülkücünün okuması gereken ve arşivinde bulundurması gereken bu kitabı muhakkak temin edin… Bu vakit, dostlarımızı ve düşmanlarımızı Türk milletinin geleceği için ayırma vaktidir. *** 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan anayasa değişiklik paketine neden "Hayır" demeliyiz? "Hayır" deme gerekçemizin yanı sıra, medyadaki sözüm ona taşeronların maskesini düşüren bu kitabı neden okumamız ve okutmamız gerektiği konusundaki düşüncelerimi, siz değerli okurlarla paylaşmak isterim. Lafı, sözü eğip bükmeden en son söyleyeceğimizi de en baştan ifade ederek söze başlamak gerekirse; bu referandum içerik olarak her ne kadar anayasa düzenlemesi konusunda olsa da, AKP'nin aklı ve kısa bir süre sonra da eminim ki toplumsal algı ve propagandanın seyri de bu oylamayı "Tayyip ERDOĞAN ve AKP zihniyetiyle yola devam mı, yoksa tamam mı?" şekline dönüştürecektir. Allah vermesin bu sürecin neticesi "Evet" olursa, Tayyip Erdoğan'ın tekrar Başbakan ve ardından 2012'de cumhurbaşkanlığı ve ülkenin başkanlık sistemine geçişiyle de, Türk kimliği mayasıyla şekillenen milli ve üniter devlet yapısının federasyona dönüşüp nihai hedefte Anadolu federe cumhuriyetler birliği yolunun açılması demek olacaktır. Bu yapılırken de "Tıpkı ABD gibi oluyoruz görüyor musunuz? Geliştik." görüntüsüyle hem de. (Bu soğuk gerçeği korku senaryosu sananlar varsa, ABD'deki düşünce kuruluşu adı altında çalışan ABD gizli servis sitelerini dolaşabilirler.) Sürecin bu hikâyesini bilen küresel siyaset senaristleri, söz konusu sürecin sağlıklı yürütülmesi için her türlü destek ve imkânı vermektedirler. Yandaş, yoldaş ve candaş medya aracılığıyla ekran ekran gezen malum zevatların, kime hizmet ettiklerini ülkücü camia çok iyi bilmektedir. Bu referandumun seçimlerden çok daha önemli olduğu, Türk Milliyetçilerince idrak edilmek zorundadır. Her ne kadar adayları belli milletvekilliği seçimleri kadar çekişmeli ve yoğun geçmeyecekmiş gibi görünse de, ülke için önemli olduğu kadar Ülkücülerin samimiyet sınavını da bir noktada test edecek bir süreç yaşanacaktır. Zira içinde benlik duygusu ve bireysel beklentilerin olmadığı, tamamen ülkenin geleceğinin oylandığı bu referandumda, hesapsızca çıkıp Türk Milletine gerçekleri anlatma misyonuna kimler soyunacak? Peki kimler bu referandumda tatil yapıp, seçimde genel merkezin önünü mesken tutup adaylık müracaatı yapacak? O açıdan da çok anlamlı olan bu süreci, Lider'in de çok yakından takip edeceğini düşünmekteyim. Bunun ilk belirtisi, tüm teşkilat yöneticilerini ve belediye başkanlarını bugün Ankara Anadolu Gösteri Merkezi'ne davet etmesinden anlaşılmaktadır. Ülkenizin, ilkenizin ve ülkünüzün oylanacağı, uzun vadede milli varlık yokluk meselesi olacak olan 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda "HAYIR" çıkması, ülkenin yeniden kendine gelişinin de ilk aydınlatma fişekleri olacaktır. Yıldıray Çiçek Bey'in son 10 yıllık Türk siyasi tarihini çok yakından takip ederek yaptığı analizleriyle bizleri aydınlattığı köşe yazılarını, belli bir sistemle kitaplaştırdığı "MEDYADA DÜŞÜRÜLMÜŞ MASKELER" (Berikan Yayınları/ANKARA) adlı kitabı, bu süreçte tekrar tekrar okunması ve okutulması gereken bir çalışmadır. Gerek okuyup hafıza tazeleyerek şuurlanmak ve motive olup içinde bulunduğumuz süreçte fert olarak daha çok şey yapmaya başlamak, gerekse bu süreçte toplumsal bilinç düzeyini arttırmaya katkıda bulunarak vazifemizi yerine getirmek açısından bu kitap bir rehber olacaktır. Medyada maskesi düşen zevatları biz çok kısıtlı imkânlarla deşifre ederken, onlar demokrasi şövalyesi edasıyla medyanın büyük çoğunluğunu işgal ederek vatandaşımızı illüzyonla aldatmaya devam etmekteler. Ortalama vatandaşın bundan etkilenmesi bir nebze anlaşılabilir. Fakat kendisini Ülkücü olarak tanımlayıp da bu hezeyanlara kapılanlara tahammül etmek, çok daha zor oluyor. Gerçi bu zevatlar, "eski ülkücü" sıfatını kullanmayı tercih ediyorlar. Zira ülkünün bir süreç olduğunu ve bu dinamik yapının asıl adresinin neresi olduğunu biliyorlar. Buna rağmen arkayı dolanıp on puan derdine düşerek iktidarın değirmenine su taşımayı kısa vadeli beklentileri adına çözüm olarak görürken, uzun vadede milletine yaptığı kötülüğü idrak edemeyen bu tipleri de Sayın Yıldıray ÇİÇEK'İN "Medyada Düşürülmüş Maskeler" kitabında daha ayrıntılı okuma fırsatınız olduğunu da ifade etmek isterim. Bu ve buna benzer daha nice Türk ve Ülkücü düşmanı varsa, özellikle son sekiz yıldır yerli görüntülü yabancılaşmış ne kadar benlik varsa, Sayın ÇİÇEK'in kitabında deşifre edilmiş olarak bulmanız mümkündür. "Medyada Düşürülmüş Maskeler" ,dostumuzu-düşmanımızı tanımamızda yol gösterici olacaktır. Her Ülkücünün okuması gereken ve arşivinde bulundurması gereken bu kitabı muhakkak temin edin… Bu vakit, dostlarımızı ve düşmanlarımızı Türk milletinin geleceği için ayırma vaktidir. NEDENİ BU YA SİZCE?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-06-2010, 15:19 | #2 |
hayır demek yanımızdan bile geçmez....
hayır diyenler nemalarının kesildiği yüzünden mi? askeri vesayet istedikleriden mi? daha sayabiliriz.... hayır demek.... |
|
08-06-2010, 15:20 | #3 |
Bu Anayasa değişikli ile ben Sigara'yı bırakamıyorsam niye evet diyeyim...
O zaman HAYIR... |
|
08-06-2010, 15:25 | #4 |
|
|
08-06-2010, 16:02 | #5 |
BJK şampiyon olamıyorsa hayır :D
|
|
08-07-2010, 02:42 | #6 |
Çok basit bir soru sorup o çok basit soruya cevap vererek 12 Eylül 2010 Referandumunda hangi yönde oy kullanmamız gerektiğini bulabiliriz.
Soru: 12 Eylül 2010 Referandumunda oylanacak olan Anayasa Değişiklik Paketinin tüm maddelerinin Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin yararına olduğu apaçık ve reddedilemez bir gerçeklikle kesin olarak belliyken, 12 Eylül 2010 Referandumunda oylanacak olan Anayasa Değişiklik Paketi, Türkiye'yi daha demokratikleştirecek ve daha özgürleştirecek, Türk Milleti'ne daha çok; hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük getirecekken, böyle bir anayasa değişikliğine Hayır oyu kullanmak ne anlama gelir? Cevap: 12 Eylül 2010 Referandumunda oylanacak olan Anayasa Değişiklik Paketinin 26 Maddesinin de Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin yararına olduğu apaçık ve kesin olarak belliyken, 12 Eylül 2010 Referandumunda oylanacak olan Anayasa Değişiklik Paketi, Türkiye'yi daha demokratikleştirecek ve daha özgürleştirecek, Türk Milleti'ne daha çok; hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük getirecekken, böyle bir anayasa değişikliğine Hayır oyu kullanmak; gericiliktir, statükoculuktur, faşistliktir; hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük düşmanlığıdır, Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne ihanettir. 12 Eylül 2010 Referandumunda Hayır oyu kullanacak olanlar; gericilik, statükoculuk, faşistlik ve hak, hukuk, demokrasi ve özgürlük düşmanlığı yapmış ve Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne ihanet etmiş olacaklardır. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|