AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-05-2009, 21:16   #1
Kullanıcı Adı
milletinadami
Standart risaleyi halidiyyeden
Bu hizmet ya beden veya mal ile olur.
Beden ile hizmet odur ki, mürşide hizmet Rasûlüllah SAV'e ve belki Allah Celle ve A'lâ'ya râcî olduğuna itikad edip, o hizmeti kendisine Cenâb-ı Hak'tan bir nimet bilmeli; ve bu hediyeye mazhar ve hizmetin ona tahsis edildiğine memnun ve müteşekkir olmalı! Kalbinde bu hizmetten ötürü mürşidine, "Ben sana şöyle hizmet ediyorum!" diye imtinân etmemeli, yâni söylememelidir. Çünkü bu başa kakmak gibidir ve zehirdir, ecrini zâyî eder; bunu bilmeli ve inanmalıdır.
Hizmet edebi odur ki, mürşidin emrettiği nesneyi aslâ tehir etmemeli, velev ki başının kesilmesi pahasına dahi olsa... Yalnız şeriat işleri müstesnâ.( yani farzlar dışındaki vakitlerde böyle yapmalıdır )
Eğer bir şeye söz vermişse, helâk olacak olsa bile sözünden dönmemelidir... mürşidin hizmetine kendi işlerinden daha çok değer vermelidir. Önce onun işini yapmalıdır.Mürşidine hizmeti bir lahza bile tehir etmemelidir. Bilmeli ki, mürşidin himmet ve mededi o hizmete imdad edip, onunla vücuda gelir. Ve hizmetinden hemen hàdim ve mümtesil, yâni hizmete memur olmaktan başka bir şey kasdı (amacı) olmamalıdır... Eğer kendisinde bir gönül hoşluğu veya velâyet ve sâire gibi bir garaz olursa, derhal tevbe ve istiğfar etmelidir... Ve daha doğrusu bu ki, Hak Teàlâ kendisini sanki mürşidine hizmet için halk ettiğine(yarattığına) itikad etmelidir... Hattâ nefsini bile mevcud görmeyip, hizmeti ona nisbet etmemelidir.
Mürşidin huzurunda uyumamalı, (nafile) namaza durmamalıdır... Eğer mürşid namazda ise veya mescidde ise beis yoktur. Zaruret-i şer'iyye olursa da zararı yoktur. Meselâ; başka namaz kılacak yer yoksa, veyahut namaz vaktinin geçmek korkusu varsa... gibi.
Kendisini mürşidin hizmetine lâyık görmemelidir... Memur olduğu hizmetten nefsini aciz ve noksan bilmelidir.
Şeyhin muhtaç olduğu işleri, söylemesine hacet bırakmadan ve hatırına gelmeden yapıvermeye gayret etmelidir. Zîrâ bu suretle şeyhini rahatlatmış olacağından, mükâfâtı da o nisbette çok olur. Şeyhinin gönlünü fethetmeye sebep olur ve belki müridin (hàdimin) mürşidinin kalbinin ortasında yer almasını sağlar. Bu suretle de mürşidin bâtını müridin kalbine aksedip, feyizde ziyade devam hasıl olur. Mürşidin hizmetini gayet sürur ve beşaretle, yani sevinçle eda etmelidir.
Hoca Abdullah Herevî'nin KS, hizmette bu evsaf ile muttasıf olup(bu özelliklere sahip olup) mürşidine hizmeti sebebiyle, tarifi mümkün olmayacak derecede sevgi ve makbuliyete eriştiği görülmüştür. Bütün halifeler buna gıpta edip, etraf ve civardan herkes emrine mutî ve münkad (boyun eğmek)olmuşlardır.
Mürşide mal ile hizmet edebi oldur ki; Cenâb-ı Hak Sübhànehû ve Teàlâ'nın kendisine verdiği bütün mal ve evlâdın, alem-i ezelde mürşidin ruhaniyeti bereketine olduğuna itikad etmelidir... Her ne kadar bu alemde sonradan zuhur etti ise de, bunların hepsi mürşidin olup, kendisi onun memlûkü, kölesi; yediği ve giydiğinin mürşidin kereminden ve zıll-ı inâyetinden olduğunu bilmesi gerektir.
Mürşidine bir şey ikram ederken de, ona mahcub edecek bir şekilde vermemelidir... İkram ve nimetini mürşidine izharı kasd etmemelidir... ve bizzat mürşidine vermeyip, hadimi veya posta vasıtasıyla gönderip, kabulünü rica etmelidir... Zàhiren ve bâtınen Cenâb-ı hakk'a tazarru ve istinad ile mürşidine yönelmelidir.
Bir nesneyi mürşidine nezreylese(adarsa), kabul yönünden riyadan uzak olur. Verilen şey malının ziyade temizinden olmalı; kabulünü kendisine minnet ve nimet saymalı, ve Hak Teàlâ'ya şükretmelidir.
Hikâye olunur ki: Bir mürid bazı ihtiyaçları sebebiyle şeyhine mühim bir ikramda bulunmuş Fakat şeyh efendi bu müridi arkadaşları arasında medhedince, mürid şeyhine:
"--Ben o meblağı annemin rızası olmadan size vermiştim, vâlidem şimdi onu geri istiyor; vermenizi rica ederim!" demiş.
Şeyh efendi de getirip vermiş. Müridler de bu işe taaccüb etmişler. Lâkin akşamdan sonra herkes dağılınca, mürid o aldığı bin altını yanına alıp, şeyhine varmış:
"--Efendim, beni arkadaşlarımın arasında medh ve senâ buyurmanızı ve halk arasında bununla memnûniyetinizi bildirmenizi arzu etmedim. Bu sebepten nefsimi horlamak ve arkadaşlarımın arasında arasında kıymetimin olmamasını sağlamak için böyle yaptım. Kusurumun affını ve aynı meblağın kabulünü rica ederim!" demiş.
Şeyh de müridin bu halini tahsin edip, çok beğenip, edal-i makbûlînden kılmış.

Nitekim hadis-i şerifte:
(İnnemel-a'mâlü bin-niyyât, ve innemâ liküllimriin mâ nevâ) [Ameller niyetlere göredir. Muhakkak her kişi niyetlendiğini bulacaktır</STRONG>.] buyrulmuştur.

 

milletinadami isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi