02-04-2009, 13:53 | #1 |
ruhul furkandan...
Maide Suresi Ruhul Furkan
. __________________
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-04-2009, 14:08 | #2 |
Ruhul Furkan'dan İçki Kumar ve Fal'ın Hükmü ile ilgili Hadis-i Şerifler
İÇKİNİN ZEMMİYLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİF VE RİVAYETLER 38 - Abdullah ibni Ömer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim dünyada şarap içer de sonra tövbe etmezse, ahirette ondan (cennet şarabından) mahrum olur." (Buharı, Eşribe, No:5253,5/2119, Müslim, Eşribe:?, No:2003,3/1587) İmam-ı Beğavî (Rahimehullah) Şerhü's-Sünne de buyurmuştur ki: "Bu hadis-i şerif bu kişinin cennete giremeyeceğine dair bir tehdittir, çünkü cennet ehlinin içeceği şaraptır, ancak sarhoş etmez ve baş ağrıtmaz, cennete girense şarabından mahrum olmaz." Ancak bu görüşte bir düşünce payı vardır, zira imanla ölenin cezasını çektikten sonra cennete gireceği malûmdur, dolayısıyla bu kişi cennete girsede içki günahından tövbe etmeden öldüğü için cennet şarabından mahrum olabilir. Nitekim diğer bir rivayette: "Cennete girse de içemez." buyurulmuştur. (İbni Hacer Heytemî, ez Zevacir, 2/302) 40 - Ebu Hureyre (Radıyaliahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur. "Zina eden, zina ederken mümin olarak zina etmez, şarap içen, içerken mümin olarak içmez, hırsız çalarken, mümin olarak çalmaz, halkın gözleri önünde kıymetli bir şeyi zorla yağma ederken de mümin olarak yağma etmez." (Buharı, Mezalimdi, No:2343, 2/875, Müslim, İman:24, No:57, 1/76, Ebu Davud, Sünnet:16, No:4689, 2/633, Nesâî, Sârikıl, No:4885,8/435, Tirmizî, lman:ll, No/2625,5/15) Nesâî'nin rivayetinde burada şöyle bir ilâve vardır: "Bu günahları yapan islâm ipini boynundan çıkarmış olur, tövbe ederse, Allah-u Tealâ tövbesini kabul eder." (Nesâî, sâriki, No:4887,8/436) 43 - Esma binti Yezid (Radıyaliahu Anha) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şarap içenden Allah-u Tealâ kırk gece razı olmaz, ölürse kâfir olarak ölür, tövbe ederse Allah-u Tealâ tövbesini kabul eder, tekrar dönerse, Allah-u Tealâ'nın onu Tıynetü'l-Habâl'den içirmesi Allah-u Tealâ üzerine bir hak olur." Bunun üzerine ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e: "Tıynetü'l-Habâl nedir?" diye sorduğumda, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "Cehennem ehlinin (akan) kan ve İrinleridir." buyurdu. (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, No:27674, 10/443, Taberanî, el Mu 'cemü 'l-Kebir, No:428,24/168) Bu manada bir çok hadis-i şerifler mevcuttur, fakat ulema bunların manası hakkında ihtilâf etmişlerdir. Hasan-ı Basrî ve imam-ı Taberî (Rahimehumallah) a göre bu kişilerin imanı baki kalmakla beraber imanlarından dolayı övülecek bir şeyleri kalmaz demektir. Diğer bir takımları, bu günahları helâl kabul ederek yapanın dinden çıkacağını söylemişlerdir. İmam-ı Buhari'ye göre böylelerinden imanın nuru alınır. Bu mana İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) dan da rivayet edilmiştir. Bazılarına göre Allah-u Tealâ'ya taat hususunda basiretleri kapanır. Bütün bu teviller ihtimal dahilinde olmakla birlikte muhakkik âlimlere göre hadis-i şeriflerin en doğru manası, zikredilen günahı işleyenlerde imanın kemali kalmaz demektir. Zira: "Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşulmasını mağfire etmez, onun dışındakiler! ise diledikleri için bağışlar." (Nisa suresi:117 den) ayet-i celilesi şirkin dışındaki günahları işlemekle insanın kâfir olmayacağını açıklamaktadır. Bu yüzden ehli sünnet uleması, büyük günah işleyenlerin günahları sebebiyle dinden çıkmadıklarına, bunların mümin fakat imanlarının noksan olduğuna ittifak etmişlerdir. Şayet tövbe ederlerse cezaları düşer, büyük günahlara devam ederlerken ölürlerse işleri Allaha kalır; dilerse onları affederek doğrudan cennetine koyar. Dilerse cezaları nisbetinde azabettikten sonra cennetine nail kılar. Ayrıca: 44 - Birinci Akabe gecesindeki on iki nakibden biri olan ve Bedir harbinde bulunmuş olan Ubade ibni Sâmit (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır: Bir kere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), etrafında Sahabe-i kiramdan bir cemaat bulunduğu hâlde onlardan, "Çalmamak, zina etmemek ve asî olmamak" gibi sözler aldıktan sonra: "... Her kim sözünde durursa, onun ecri Allahın üzerindedir (sevabını vermek Allah'a aittir). Herkim bunlardan birini yapıp da, bu sebeple dünyada cezalandırılırsa bu ceza ona keffarettir. Bunlardan bir şey yapıp da Allah bunu örterse (işi mahkemeye intikal etmeyip ceza görmezse), işi Allah'a kalır, isterse affeder, isterse ona azabeder." buyurdu. (Buhari, iman:9, No:18, 1/15, Müslim, Hudud:10, No:170, 9/43-44, 3/1333, Ibni Mace, Hudud:33, No:2603, 2/868, Nesaî,Bey'at:18, No:4192, 7/168, Tirmizî, îman:11, No:2625,5/16) |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|