|
12-13-2007, 15:37 | #1 |
Rütbelerin en büyüğü şehitlik
Rütbelerin en büyüğü şehitlik
Geçen hafta hain terör yine bir yüzbaşımızın şehadetine, kanlı elini bulaştırdı. Bir atasözünü hatırladım: “Kazma bir gün düşersin, yakma bir gün pişersin.” Can yakanlar, ocak söndürenler de bir gün kendi ateşlerinde yanacaktır. Arnavutluk milli günü davetine giden Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Sayın Yaşar Büyükanıt’a gazeteciler, bu olayı sordular. Ben kendilerini gazetecilerle görüşürken çok defalar gören birisi olarak, ne kadar üzüntülü ve yarasının ellenmesinden ıstırap çektiğini açıkça fark ettim. Bir komutan askerinin hep hayatta kalmasını ister. Onun vefat haberi, askerin anne babasından daha çok komutanını üzer, eritir. Yaşar Paşa gazetecilere “şehidin subayı, astsubayı, çavuşu, onbaşısı eri olmaz. Onların ortak rütbeleri var. O da rütbelerin en büyüğü şehitlik diyecekken; sorularla cümlesi yarım kaldı. 1601’de Kanije savunması esnasında, kaleyi muhasara eden Haçlı kuvvetleri komutanı, Türklerin elinde topları olup olmadığını anlamak ister. Bu maksatla kaleye karşı gösteri taarruzları düzenler. Hayret! kaleden tek top atılmıyor. Burçların dibine kadar yanaşıp niye top atmıyorsunuz, Peygamberinizin aşkına bir mermi atın diye bağırırlar. Hasan Paşa’nın talimatı ile nöbetçi gaziler “Bizde top ne arar. Top olsa hiç durur muyduk. Zaten birkaç gün sonra çekip gideceğiz. Kaleyi size vereceğiz” derler. Halbuki kalede 100 adet irili ufaklı topları var. Düşmana verilen bu cevapları duyan Türk eri Sokollu Hasan, yanındakilere “Hasan Paşa neden Peygamber adına verilen yemine karşı yalan söyletiyor” diye üzüldüğünü söyler. Bunu duyan Hasan Paşa gelir, düşmanlarına mahsustan böyle yemin verdiklerini söyler ve er Hasanı bu konuda ikna eder. Bu sefer er Hasan komutanını böyle kötü zannettiği için çok üzülür ve “Paşam ben sana kötü zan ederek affedilmez bir günah işledim, bunu ancak şehitlik temizler” der ve kendisini kale burcundan aşağı bırakır. Er Hasan şehit olur. Muharebenin o sıkışık anında, Hasan Paşa cenazeyi güçlüklerle içeri aldırır, kalenin orta yerine bir türbe mezar hazırlatıp dualarla defnettirir. Kaledeki 10.000 Türk askeri cenaze namazında bulunur. Bu davranış, kalede savunma için öyle bir moral motivasyon sağlar ki belki de, 100.000 kişilik Haçlı ordusuna 81 günlük Kanije direnmesini sağlar ve sonunda düşmanın imhasının da ana sebebi olur. Türk milleti böyle acılı günleri çok yaşamıştır. İnşallah bu günler de çabuk geçecek. Ben Genelkurmay Başkanımıza haddim olmayarak, bir hususu da bu vesile ile hatırlatmak istiyorum: Şimdilerde bilir bilmez bir çok kimse, terörle mücadelemizle ilgili kitaplar yazıyorlar. Bendeniz bunu resmi kaynaklarımızdan bekliyorum. 25 senelik terörle mücadelemizde şehit ve gazi olanların operasyonlarda yaşadıkları olaylar, zorluklar, tatlı tesadüfler, şehadet anları, şehitlerin muhallefatlarındaki yazılı sözlü hatıralar cilt cilt kitaplara dökülse, gelecek nesillere hem hatıra, hem de güzel dersler olur. Nasıl biz 400 sene önceki Kanije hatıralarını, Tarihçi Faizi’nin güncel notlarından okuyorsak, bizden sonrakilere de, şimdi yazılanlar güzel bir miras olur. Korkuyorum, bu yapılmazsa, ehliyetsiz ellerce para kazanmak için hazırlanır ve yalan yanlışlarla dolu olur. Silahlı kuvvetlerimiz yaparsa birinci elden her şey doğru olarak öğrenilmiş olur. Bütün şehitlerimize rahmetler diliyorum. Çınaraltı İsmail Yağcı
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|