AK Gençliğin Buluşma Noktası
Arşiv Ak Parti Belgelerimizin bulunduğu bölüm.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-06-2009, 19:37   #1
Kullanıcı Adı
Supraliminal
Standart S.Kanadoğlunun AK Parti Karşıtlığının Geçmişi !
AK Parti hazımsızlığının geçmişi. ...

--

Kurulduğundan beri yıkılması için Bi Çaba Bi Çaba...
Yıkılmır mı ki AK PARTi ? Mümkünatı yok.

AKP'YE İHTAR İSTEMİ... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurusu... 21 Ağustos 2001 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, TCK'nın 312/2'den hükümlülüğü nedeniyle kurucu olamayacağı ve genel başkanlık yapamayacağını iddia etti. Kanadoğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Genel Başkanlık görev ve yetkilerinin tedbiren önlenmesini" istedi.
Başsavcı 6 sayfalık başvurusunda, Erdoğan ile birlikte altı türbanlı üyenin de kuruculuktan çıkarılması için AKP'ye ihtar verilmesini istedi. Ayşe Böhürler, Ayşe Nur Kurtoğlu, Habibe Güner, Sema Ramazanoğlu, Fatma Ünsal Bostan ve Serap Yahşi Yaşar'ın, iki partinin kapatılmasına neden olan türbanı, "Seçmene mesaj vermek için simge ve dayatma unsuru" olarak kullandıkları, bu halleri ile milletvekili seçilme yeterliğine sahip olmadıkları için parti üyeliğinden çıkarılmalarını istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun Anayasa Mahkemesi'ne başvuru metni şöyle:
(21 Ağustos 2001)

T.C.
YARGITAY
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
ANKARA
21.8.2001
SAYI: SP.112 Hz. 2001/8
KONU:
TEDBİR KARARI İSTEMLİDİR.


ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

BAŞVURUYU YAPAN : Kamu adına
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Sabih KANADOĞLU ALEYHİNE BAŞVURULAN: Adalet ve Kalkınma Partisi BAŞVURUNUN KONUSU : Siyasi Partiler Yasasının 104.maddesinde öngörülen ihtar ve tedbir kararı verilmesi
istemi. DELİLLER : Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosunda Adalet ve Kalkınma Partisine ait dosyadaki kurucuların adli sicil kayıtları ve diğer belgeler
AÇIKLAMALAR :
Anayasamızın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin Demokratik, laik bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmaktadır. 68/2 maddesinde ise siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları belirtilmiş, tüzük ve programları ile eylemlerinin hukuk devleti ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı açıklanmış, 69/son maddesinde kuruluş ve çalışmalarının, denetleme ve kapatılmalarının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununun Cumhuriyet Başsavcılığımıza verdiği görev ve yetkiler kapsamında Adalet ve Kalkınma Partisinin kuruluş bildirisi ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
A- Hukuk Devleti ilkelerine uygunluk bakımından
Hukuk Devleti ilkesi gereği siyasi partilerin de kuruluşundan başlayarak bütün faaliyetlerinin Anayasa ve yasalara uygun yürütülmesi zorunludur. Hukukun üstünlüğünün sonucu olarak hiçbir siyasi parti Anayasa ve yasaların emredici hükümleri dışına çıkamaz, bu konularda hukuka karşı hile yoluna sapamaz.
İçişleri Bakanlığının, Cumhuriyet Başsavcılığımıza göndermiş olduğu (Adalet ve Kalkınma Partisi'nin) kuruluş bildiri ve belgelerinin incelenmesinde, kurucu üyelerden Recep Tayyip ERDOĞAN'ın 06.12.1997 suç tarihi ve Türk Ceza Kanununun 312/2, 59 maddeleri gereğince Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kesinleşen 21.04.1998 tarih ve 36-69 sayılı ilamı ile 10 ay hapis cezasına mahkum olduğu, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 13.07.1999 tarihli şartla salıverilme kararı ile tahliye edildiği anlaşılmış ve adı geçen'in kurucular kurulu tarafından Parti Genel Başkanlığına seçildiği tesbit edilmiştir.
2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasasının 8.maddesinin 1.fıkrasında "siyasi partiler, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip en az otuz Türk vatandaşı tarafından kurulur." Hükmü yeralmıştır.
Anayasanın 76 ncı maddesinde milletvekili seçilme yeterliliğine ilişkin sınırlama, 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun milletvekili seçilemeyeceklerle ilgili 11.maddesinin f/3 fıkrasında tekrarlanarak affa uğramış olsalar bile "Türk Ceza Kanununun 312'nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından mahkum olanların" Milletvekili olamayacakları belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, Genel Af, suçu, başka bir deyimle işlenen fiilin suç olma niteliğini ve hükmolunmuş ise cezayı ve mahkumiyetin bütün neticelerini ortadan kaldıran bir kurumdur.
Anayasa ve yasa koyucu TCK.nun 312 nci maddesinde öngörülen suçu niteliği ve vahameti yönünden o derece önemli görmektedir ki, Genel Affa uğramış olsalar bile bu suçtan mahkum olanların, milletvekili seçilme yeterliliği bulunmadığını kabul etmiştir.
Gerek 4454 ve gerekse 4616 Sayılı Kanunlar ise 23.4.1999 tarihine kadar işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların ertelenmesine ilişkindir.
Bu Kanunlar Af Kanunu nitelik ve özelliğini taşımazlar. 4454 Sayılı Kanunun Ertelenmenin sonuçları başlığını taşıyan 2 nci maddesinin son fıkrasında 1 nci madde kapsamına giren kasıtlı bir cürümden dolayı 3 yıllık süreyi yeniden mahkum edilmeksizin geçiren şahıs hakkındaki rnahkumiyetin vaki olmamış sayılacağı öngörülmüştür.
Genel Atfa uğramış olmasına rağmen TCK.nun 312/2 maddesinden mahkum olanlara milletvekilliği seçilme yeterliliği tanımayan yasa koyucunun, bu kanunla ilgisi ve benzerliği dahi bulunmayan ertelemeden yararlanacaklara yeterlilik sağladığı ileri sürülemez.
Bu itibarla,
Adalet ve Kalkınma Partisi kurucu üyesi ve Genel Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın, TCK.nun 312/2 maddesi uyarınca 10 Ay Hapis cezasına mahkum olduğu cihetle milletvekilliğine seçilme yeterliliği bulunmadığı ve bu nedenle 2820 Sayılı Kanunun 8 nci maddesine göre bir siyasi Parti Kurucu üyesi olamayacağı anlaşıldığından ve adı geçenin bu hukuki durumu diğer tüm kurucular tarafından açıkça bilinmesine rağmen kurucu üye olarak katılımı istenmiş ve hatta Genel Başkan olarak seçilmiş olması karşısında, 2820 Sayılı Kanunun 8 nci maddesinde yer alan emredici hükme bilerek yapılan bu aykırılık sebebiyle, aynı Kanunun 104 ncü maddesi uyarınca dayalı siyasi parti hakkında adı geçenin kurucu üyelikten çıkartılması suretiyle aykırılığın giderilmesi için ihtar kararı verilmesinin istenmesi zaruri görülmüştür. Milletvekilliğine seçilme yeterliliği bulunmayan, hatta bir siyasi parti üyesi olamayacak ve üye kaydedilemeyecek olan adı geçenin ayrıca TBMM'de grubu bulunan bir partinin Genel Başkanlığına seçilmesi ayrı bir talihsizlik oluşturmuştur.
Türkiye'nin, ekonomik ve siyasal türlü güçlüklerle karşılaştığı bir dönemde siyasi yaşamda büyük rol oynayabilecek bir siyasi partinin genel başkanı olarak görevine devam etmesinin davalı partiye yasa gereği verilmesi zorunlu sürede gözönüne alındığında, kamu düzeni, kamu yararı ve ivedilik gözönünde bulundurularak, ileride muhtemel ve giderilmesi olanaksız sakıncalar yaratacağından Recep Tayyip ERDOĞAN'ın davalı Parti Tüzüğünün 77 nci maddesinde yazılı görev ve yetkilerini KULLANMASININ TEDBİREN ÖNLENMESİNE karar verilmesinin istenmesi de ayrıca zorunlu görülmüştür.
B- Laik Cumhuriyet İlkelerine Uygunluk Bakımından
Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan ve Türkiye için öncelikli özel önemi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da vurgulanan laiklik ilkesi, Anayasanın 68/4.maddesi gereğince Siyasi Partilerin uymaları gereken temel ilkedir. Bu itibarla bir siyasi partinin kuruluşunda kurucu üyelerin bu ilkeye sadakatle bağlı olduklarını ortaya koyacak söylem, eylem ve davranış birliği içinde olmaları gerekmektedir. Bu konuda kuşku doğuracak simgesel dayatmalarda bulunamazlar. Adalet ve Kalkınma Partisinin Anayasa Mahkemesinde de bulunan kuruluş dosyasındaki fotoğraflarından kurucu üyeleri Ayşe Börürler, Ayşe Nur Kurtoğlu, Habibe Güner, Sema Ramazanoğlu, Fatma Ünsal Bostan ve Serap Yahşi Yaşar'ın türbanı bu amaçla kullandıkları anlaşılmıştır.
Siyasi partilerin kamu hukuku veya özel hukuk kuruluşu oldukları konusunda farklı görüşler olmakla beraber, demokratik siyasi hayatın unsurları olmaları itibariyle, kamu hukuku kurallarından hareketle kamu gücüyle ilgili yetkiler kullandıkları kuşkusuzdur. Kamu gücünü kullanan partilerin devlet idaresinin oluşumunda payları büyüktür.
Siyasi Partilerin kamu hukuku kurumları olmamaları nedeniyle devlet örgütü içinde yer almamalarına rağmen, iktidar olduklarında bakan olanlar ile milletvekili seçilenlerin meclis genel kuruluna katılmaları halinde kamu alanı ve düzeni itibariyle uymaları gereken kurallar mevcuttur. Örneğin; TBMM İçtüzüğünün 56.madddesinde TBMM Genel Kurul Çalışmalarında kimlerin hangi kıyafetleri giyinecekleri hususu düzenlenmiştir. Kaldı ki türban konusunda Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Organlarının görüşleri ortadadır. Fazilet Partisinin milletvekillerinin türban konusundaki tutumları nedeniyle kapatıldığı ve Refah Partisi Genel Başkanının türbanla ilgili görüş ve açıklamalarının da RP'nin kapatılmasında öncelikli gerekçe olduğu bilinmektedir. Anayasa Mahkemesinin 1998/2-1, 9.1.1998 günlü RP�nin kapatılması kararında bu husus adı geçenin "Anayasa Mahkemesi kararlarını gözardı ederek, resmi daire ve üniversitelerde türban ye başörtüsü kullanmayı teşvik eden konuşmaları, laik düzen karşıtları için bir mesaj oluşturmuştur. Nitekim ülkenin çeşitli yerlerindeki üniversitelerde ve cami önlerinde kamu düzeninin bozulmasına yol açan birçok eylem yapılmıştır" şeklinde ifade edilmiştir. Kaldı ki RP'nin kapatılması kararına karşı yapılan başvuru üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 31.7.2001 günlü kararında da ilgili Devletin ülkede iç barış ve Demokratik rejimi tehlikeye atacak siyasi bir hedefin gerçekleşmesini, eylemler somut hale dönüşmeden engelleyebileceği vurgulanmıştır.
Görüldüğü gibi, gerek TBMM İçtüzüğünün 56.maddesindeki düzenleme, gerek Anayasa Mahkemesi (Anayasa m.153/son) ve mahkeme kararlarının (Anayasa m.138/son) bağlayıcılığı karşısında Adalet ve Kalkınma Partisi kurucularının bu kararları etkisiz kılacak biçimde davranmaları mümkün değildir. Dolayısıyla, iktidar olmak amacıyla kurulan ve faaliyette bulunan bir partinin, iki ayrı partinin kapatılmasına neden olan türbanı, bilinen simge olarak kullanmasının, seçmene verilen mesajdan başka bir anlama gelmeyeceği kuşkusuzdur. Zira kişilerin özel yaşamları bakımından yasak konusu olmayan türbanın, bir parti tarafından laik demokratik düzeni yıkmak amacıyla kullanılmasının Anayasal ilkelere dayalı yargı kararlarıyla sistem dışına itildiğine ilişkin gerçeğe rağmen, yeni bir partinin kurucuları arasında türbanlıların da yer alması, kaba bir zorlama ve dayatmadır. Dolayısıyla, türbanlı kuruculardan oluşan bir kurucular kurulunun Adalet ve Kalkınma Partisini iktidara getirdiklerinde, özel yaşamda serbest olan türbanı, iktidar yoluyla kamusal alana taşımak için kullanacakları yolundaki mesaj açıklama gerektirmeyecek kadar nettir. Çünkü, kapatılan partilerce türbanın laik demokratik düzene karşı kullanıldığına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı karşısında, yeni bir partinin kimi yöntem farklılıkları ile ayni sonucu doğurucu tutum içerisinde olmasının bir başka izahı olamaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararında belirtildiği gibi, demokratik rejime yönelik tehlikelerin somut eylem boyutuna ulaşmadan ve demokratik rejimin kendisini savunamayacak duruma gelmesine fırsat vermeden sona erdirilmesi gerekmektedir.
Diğer yönden,
Devlet sistemimizde, türban hakkında verilen yargı kararları (Any. MK, 7.3,1989, 1/12; ve Danıştay Kararları), "dinin, bireyin manevi yaşamını aşarak toplumsal yaşamı etkileyen eylem ve davranışlara ilişkin bölümlerinde, kamu düzenini, güvenliğini ve yararını korumak amacıyla sınırlamalar yapılması ve dinin kötüye kullanılmasının ve sömürülmesinin yasaklanması" (.........) "Yükseköğretim kurumlarında dinsel giyim esaslarını içeren düzenleme, dinsel kurallardan arındırılmış devlet düzenine, giyim nedeniyle dinsel bir elatmada bulunmaktadır" gerekçeleriyle üniversite öğrencileri için türbanı sistem bakımından tehlikeli görürken, iktidara geldiğinde devlet iradesinin oluşumunda söz sahibi olacak bir partinin kurucularının, üniversitedeki öğrenciden daha az tehlikeli olacağı söylenemez. Yani, devlet okullarında yargı kararları ile yasaklanan ve demokratik rejim bakımından tehlike olarak kabul edilen ve iki siyasi partinin kapatılma nedeni olan türbanın, iktidara geldiğinde devlet düzenine yön verecek siyasi parti kurucuları tarafından gelecekteki amacı sağlama yönünde kullanıldığında kuşku yoktur. Bir partinin kuruluş harcının, hem de Anayasa Mahkemesi kararlarında türbanın "laik düzen karşıtlarına mesaj" niteliği taşıdığının belirtilmesine rağmen, türbanla atılmasındaki amaç budur
Kaldı ki, türbanı simge olarak kullanan bir kişinin milletvekili seçilmesi ve TBMM'de yasama faaliyetinde bulunması mevcut genel düzenlemeler karşısında mümkün değildir. Bu kişinin milletvekili seçilme yeterliliği yoktur.
Bu nedenlerle,
Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucu üyelerinden Ayşe Böhürler, Ayşe Nur Kurtoğlu, Habibe Güner, Sema Ramazanoğlu, Fatma Ünsal Bostan ve Serap Yahşi Yaşar'ın türbanı simge ve dayatma unsuru olarak kullandıkları ve bu halleriyle Milletvekili seçilme yeterliliğine bu nedenle sahip bulunmadıkları anlaşıldığından kurucu üyelikten çıkartılmaları için davalı partiye ihtar kararı verilmesi istenmiştir.
SONUÇ VE İSTEM :
Açıklanan nedenlerle,
Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucu üyelerinden olan ve parti Genel Başkanlığına seçilen Recep Tayyip ERDOĞAN'ın ; Anayasanın 76/2, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununun 8/1 ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11-f/3 maddeleri uyarınca Kurucu üye olamayacağı anlaşıldığından, yasal zeminde olmayan adı geçenin davalı Siyasi Parti Tüzüğünün 77 nci maddesinde yeralan Genel Başkanlık görev ve yetkilerini kullanmasının TEDBİREN ÖNLENMESİNE ve Recep Tayyip ERDOĞAN ile Ayşe Böhürler, Ayşe Nur Kurtoğlu, Habibe Güner, Sema Ramazanoğlu, Fatma Ünsal Bostan ve Serap Yahşi Yaşar'ın kurucu üyelikten çıkartılmaları için davalı Siyasi Partiye Siyasi Partiler Kanununun 104 ncü maddesi uyarınca İHTAR kararı verilmesi arz ve talep olunur.


Sabih KANADOĞLU Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı

Kaynak:http://www.belgenet.com/parti/akp_210801.html

 

Supraliminal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi