AK Gençliğin Buluşma Noktası
Siyaset Siyaset haberleri bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-13-2009, 23:02   #201
Kullanıcı Adı
ebu ubeyde
Standart
Alıntı:
el-EMIN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ya iste nokta burasi..ne icin gitti ?..O resmi Gözünüze soksam..yine yan bir yol bulupkirisi kirarsiniz.

Asker kurtarmak icin gitti !

Peki Ak parti Müslümanlari kurtarmak icin araci olup masaya oturunca neden krize giriyorsunuz ?

sakin olun..rahatlayin.
hangi insanları kurtarmak için IRAKTA ŞEHİD OLAN 2 MİLYON İNSAN İÇİNMİ GAZZE DE HER GÜN ÖLEN İNSANLAR İÇİNMİ HIIIIIIII........
ebu ubeyde isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:04   #202
Kullanıcı Adı
el-EMIN
Standart
Alıntı:
Ümmü_Seleme Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ben olayı bilmiyorum...o yüzden bir bilgim yok
Bakin ummu seleme..bu hadiseden ne ögreniyoruz..?

Müslümanlarin samimiyetini..ve Niyetlerini..

Orada Niyet neydi ?

Askerleri sag salim Evine Teslim etmek..

Bazen Bebek Katilleri ile yan yana olsalarbile..

Onun icin size Tavsiyem..Basbakanimiz Tayyib Erdogan sevmediginiz Insanlarin yaninda Boy gösteriyorsa..BILKI bu Müslüman Türklerin ve Müslümanlarin selameti icindir.

Yani sunu demeyin..bizimkinin niyeti halisti..sizinki e kaka..bu cirkin olur..bu yüzsüzlük olur !

muhabbetle
el-EMIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:06   #203
Kullanıcı Adı
Beritan
Standart
Fethullah Erbaş, PKK'nın kaçırdığı askerleri anlatıyor


11 yıl önce PKK tarafından esir alınan 8 askeri teslim alan heyette yer alan eski RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş, askerlerin teslim alınmasını ve PKK bayrağı altındaki o çok tartışılan resmi anlattı.


11 yıl önceydi. PKK'nın esir aldığı askerleri almaya gitti. Eleştirildi, küfür yedi, "Tuzağa düşürüldüm" dedi. Dönemin Refah Partili milletvekili Fethullah Erbaş, esirleri kurtarma sürecini anlattı.

PKK'ya esir düşen sekiz asker, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) imzaladığı tutanakla teslim alındı. Kamuoyuna yansıyan fotoğraflar tartışma yarattı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, "Kurtulmalarından fazla sevinç duymuyorum" dedi. Siyasi parti temsilcileri, askerlerin propaganda için kurtarıldığını söyledi.

Tarih, 1996'yı gösteriyordu. Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bulunan Ortaklar Karakolu'na yapılan baskında 15 asker şehit olmuş, 8 asker kaybolmuştu. Sonra, askerleri PKK' nın kaçırdığı ortaya çıktı. Bir grup anne, dönemin Refah Partisi milletvekili Fethullah Erbaş'ın kapısını çaldı. Onlar, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerdi. O arada PKK, yayın organından, 'Fethuııah Erbaş gelirse teslim ederiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamadan sonra, asker anaları Erbaş'ın peşini bırakmadı. Erbaş, Kuzey Irak' a gitti. Askerleri aldı geldi. Erbaş ile o günleri konuştuk.

TEMPO: Sayın Erbaş, hafta sonu, PKK elindeki askerleri DTP'lilere teslim etti. Cipler, Amerikalılar, Iraklılar. Tören gibi yani, sizin zamanınızda da böyle miydi?

Fethullah Erbaş: Bir kere, her şeyden önce askerlerin getirilmesi Türkiye için güzel bir olay oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Annelerin mutluluğu, insani olarak, Türkiye' de herkesi sevindirdi. 10'a yakın gazeteciyle gitmiştik o zaman. Üç gün Dohuk'ta bekledik. Otelde kimsenin bizimle ilgilendiği yoktu. Oysa, gazetelerinden askerleri vereceklerini duyurmuşlardı. Biz dört kişi, onların bürosuna gittik. PKK bu arada asker ailelerini alıp götürmüş. Aileler de orada. Ben Dohuk'ta teslim alacaktım. Kampa gitmeye falan niyetim yoktu.

T: DTP hakkında soruşturma açıldı.

F.E.: Şimdi PKK'nın, askerleri kaçırdıktan sonra meselesi propaganda yapmak. Yoksa niye versin, vermez. Bugünkü durum bizim gittiğimizden farklı. PKK, bu askerleri vermek zorunda. Çünkü Türkiye, o bölgede bir harekete geçti. İsrail iki askeri kaçırıldı diye Lübnan'ı tarumar etti. Kimse, "Operasyon yapma" deme hakkına sahip değil bu koşullarda.

T: Az önce PKK'nın amacı propaganda dediniz. Sizin başınıza da geldi bu, değil mi?

F.E.: Biz gittiğimizde Abdullah Öcalan başta ve Şam'daydı. O zaman da propaganda yapmak istediler. Bizi bir birlik karşıladı. Daha sonra bana, "Bu birliği selamlayın" dediler. Ben düşündüm ne diyeceğimi...

T: Onlar ne denmesini istiyordu?

F.E.: Merhaba gerilla.

T: Siz ne dediniz?

F.E.: "Selamünaleyküm" dedim.

T: Ama sonra tuzağa düştünüz, değil mi?

F.E.: Mağaraya girdik. Ağustos sıcağında, güneşin ortasından karanlık yere girince, göz bebeklerin küçülüyor. Karanlık görüyorsun her tarafı. Hissedemedik bayrak falan. Baktık yere bir şeyler sermişler. Oturduk, bir müddet sonra gözler alıştı, flaşlar patladı, oradaki fotoğraflar belli oldu. Bizi de öyle gösterdiler. Askerleri de biz bayrak altında falan almadık. Annesi gelen iki tanesini verdiler zaten. İkinci seferde, "Ben kampa falan gelmem" dedim. Dohuk'un yakınında, dağlık arazide teslim aldım.

T: Kıstas nedir, PKK kime verir esir aldığı askerleri?

F.E.: Terör örgütünün bir kanunu falan yoktur. Konjonktür ne gerektiriyorsa onu yapar. Anneler her gün Türkiye'de merakla çocuklarını bekliyorlardı. Ve çoğu, evladını öldü zannediyordu. Ta ki Milliyet gazetesinde askerlerin fotoğrafları yayımlanana kadar. O
hadiseden sonra bütün dünya duydu. Duyulunca, bir baskı unsuru oluştu PKK üzerinde. Anneler, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan dahil herkese başvurdu. Bir netice alamadılar.

T: Neden netice alınamıyor?

F.E.: Tabii devletin terör örgütü ile masaya oturup pazarlık yapması söz konusu değil. Ben Doğu milletvekili olarak bölgeyi tanırım ama benim oradaki ilişkilerim yasal kişilerleydi. PKK'yla bir işim olmaz. Ama ailelere de söz vermiş oldum. Sonra bir basın toplantısı düzenledim, "Bu ülkede sivil toplum kuruluşları yok mu?" diye sordum. O zaman İHD ve Mazlum-Der yetkilileri aradı. Onlarla birlikte gittik.

T: Sizi Süleyman Demirel'in gönderdiği de konuşuldu.

F.E.: Ben uçak1a Van'a gitmeden VIP salonunda oturuyorum. Çeşitli partilerin de milletvekilleri var. Geldiler; dediler ki, seni Cumhurbaşkanı arıyor. Ben de dedim ki: "Gırgır geçmeyin." Çünkü biz aramızda, "İçişleri Bakanı arıyor" deriz. Bu, 'hanım arıyor' demektir. Güldüm. "Alo" dedim, bu arada telefonun sesini dışarı verer tuşa bastım. "Fethullah, bu çocuklarla ilgilendim, gözlerinden öperim" dedi karşıdaki ses. Gerçekten Demirel'di. Herkes duydu. O zaman onun yolladığını sandılar.

T: Kimsenin haberi yok muydu giderken?

F.E.: Herkesin haberi vardı. Giderken kimse bir şey demedi. Gelince ortalık karıştı. İki askerle dönünce, bir de basında o fotoğraflar çıkınca, "Terör örgütüyle pazarlık yaptın" diye suçladılar. Rahmetli Türkeş, "Ensesinden tutun, Meclis'in kapısına koyun bunu" dedi. Mustafa Kalemli, istifamı istedi. Neler söylediler, küfür ettiler. Kardeşim ne yapayım? Bir hata yaptım. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin tepkisinde haksız olduğunu düşünmüyorum. Ama görmedim gerçekten o bayrakları.

T: Partiniz sahip çıktı mı?

F.E.: Bir arkadaşımız çıktı, "Osmanlı'yı Lawrence'lar yıktı, sen
de bu ülkenin Lawrence'ı oldun" dedi. Aradan 15-20 gün geçti, bir tanıdığıyla odama geldi. "Bu arkadaşımızın çocuğu da kaçırılmış. Bunu nasıl getireceğiz?" diye sordu. "Benim imkanım bu kadar, git biraz da sen Lawrence'lık yap" dedim. Basın toplantısı yapıldı, orada bana sahip çıkıldı. O zaman epey rahatladığımı hatırlıyorum.

T: Askerler esir alınınca Roj TV'ye çıkıp konuşuyorlar. Neden?

F.E.: Bir yerde esirken, karşındaki tetiği çektiğinde öbür dünyayı boylar. Korkarsın. Sen başka bir eve girsen bile, o evin kurallarına uymak zorundasın. Zorla yaptırıyorlardır onları.

T: Sizi orada kim karşıladı?

F.E.: Murat Karayılan ve Rıza Altun karşıladı. Gittik oturduk. Yemek pişirdiler. Kuzu etinden yapılmış, o da bize dokundu zaten. Yemekten sonra Apo ile konuşmuşlar. Apo, "Sadece annesi gelenleri vereceksin" demiş. Ben itiraz edince, "Serok öyle istiyor" dediler. Serok, Apo'ymuş. Orada öfkem doruğa çıktı. Lider kadrosundaki kişilere ağzıma ne gelirse söyledim. Sövdüm yani.

T: Eeee onlar sessiz mi kaldılar sizin sövmeniz karşısında?

F.E.: Dediler ki: "Ağabey sessiz söyle. Bak buradaki militanların biri deli falan olur, ateş eder."

T: Esir askerlerden İbrahim Yaylalı'nın dönmek istemediği doğru mu?

F.E.: O, PKK'mn eline düşmeden yaralanmış. Başçavuş da herhalde kendini kurtarmak için bunun firarını vermiş. Bundan da PKK'nın haberi olmuş. "Türkiye'ye gelirsem beni asarlar" diye korkuyordu. Ben buna iki tokat attım orada. "Eşek herif, anan baban kahrından ölecek" dedim. Bunun aklı başına geldi. Döndü bizimle. Korktuğu gibi bir şey olmadı. Yeniden askerlik yaptırdılar. Esir düşen askeri suçlamamak lazım. Ben gördüm, araştırdım esir alındıkları yerleri. İsteyerek esir düşmüyorlar ki.


http://www.ensonhaber.com/gundem/917...anlatiyor.html

işte burdan bilgi edine bilirsiniz...
iftira iftira dediniz...peki bu ne?
Beritan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:09   #204
Kullanıcı Adı
ebu ubeyde
Standart
Alıntı:
el-EMIN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bakin ummu seleme..bu hadiseden ne ögreniyoruz..?

Müslümanlarin samimiyetini..ve Niyetlerini..

Orada Niyet neydi ?

Askerleri sag salim Evine Teslim etmek..

Bazen Bebek Katilleri ile yan yana olsalarbile..

Onun icin size Tavsiyem..Basbakanimiz Tayyib Erdogan sevmediginiz Insanlarin yaninda Boy gösteriyorsa..BILKI bu Müslüman Türklerin ve Müslümanlarin selameti icindir.

Yani sunu demeyin..bizimkinin niyeti halisti..sizinki e kaka..bu cirkin olur..bu yüzsüzlük olur !

muhabbetle
NASIL YANİ BİRAZ ÖNCE ATEŞ PÜSKÜRÜYORDUNUZ NEDEN KANDİLE GİTTİ DİYE ŞİMDİ NİYE FİKİR DEĞİŞTİRDİNİZ HANGİ İNSANLARIN KANI AKMAMASI İÇİN KARDEŞ IRAKTA ÖLEN İNSAN SAYISI 2 MİLYON VE BEN SANA BAŞKA BİR ŞEY SÖYLİYEYİM SİZ İSTEYİN YADA İSTEMEYİN ONLAR İNSAN ÖLDÜRMEK İÇİN HAZIRLANIYORLAR MİSAL TEVRATTA
ONLARIN ERKEKLERİNİ KADINLARINI ÇOCUKLARINI YAŞLILARINI EŞŞEKLERİNİ KÖPEKLERİNİ BİLE ÖLDÜRECEKSİN DİYOR SİZ NE KADAR MASAY OTURURSANIZ OTURUN ONLAR DİNLERİNİN GEREĞİ İÇİN BİZİ ÖLDÜRÜRLER VE İSRAİLDE SON SEÇİMLERDE BU AÇIKÇA GÖRÜLÜYOR LİVNİ BAŞKAN OLDU.

Konu Üç mevsim tarafından (02-13-2009 Saat 23:23 ) değiştirilmiştir..
ebu ubeyde isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:09   #205
Kullanıcı Adı
el-EMIN
Standart
Alıntı:
ebu ubeyde Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
hangi insanları kurtarmak için IRAKTA ŞEHİD OLAN 2 MİLYON İNSAN İÇİNMİ GAZZE DE HER GÜN ÖLEN İNSANLAR İÇİNMİ HIIIIIIII........
O zamanki Türkiye gerekli Tepkiyi Koymustur..Tezkere engellenmis cikarilmamis..

ayni zamanda incirlikten sadece TIBBI ve Insani yardimamacli ucuslara izin verirlmistir.

Aciklama Cumhurbaskanimiz Abdullah Güleaittir..

Gazze icin müthis Diblomasi atagi sürüyor..Müslümanlarin Tarihinde bir ILKI gerceklestiren Basbakanimiz bu Konuda gerekli hassasiyeti göstermistir..ve gösteriyor.
el-EMIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:11   #206
Kullanıcı Adı
ebu ubeyde
Standart
Alıntı:
Ümmü_Seleme Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Fethullah Erbaş, PKK'nın kaçırdığı askerleri anlatıyor


11 yıl önce PKK tarafından esir alınan 8 askeri teslim alan heyette yer alan eski RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş, askerlerin teslim alınmasını ve PKK bayrağı altındaki o çok tartışılan resmi anlattı.


11 yıl önceydi. PKK'nın esir aldığı askerleri almaya gitti. Eleştirildi, küfür yedi, "Tuzağa düşürüldüm" dedi. Dönemin Refah Partili milletvekili Fethullah Erbaş, esirleri kurtarma sürecini anlattı.

PKK'ya esir düşen sekiz asker, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) imzaladığı tutanakla teslim alındı. Kamuoyuna yansıyan fotoğraflar tartışma yarattı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, "Kurtulmalarından fazla sevinç duymuyorum" dedi. Siyasi parti temsilcileri, askerlerin propaganda için kurtarıldığını söyledi.

Tarih, 1996'yı gösteriyordu. Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bulunan Ortaklar Karakolu'na yapılan baskında 15 asker şehit olmuş, 8 asker kaybolmuştu. Sonra, askerleri PKK' nın kaçırdığı ortaya çıktı. Bir grup anne, dönemin Refah Partisi milletvekili Fethullah Erbaş'ın kapısını çaldı. Onlar, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerdi. O arada PKK, yayın organından, 'Fethuııah Erbaş gelirse teslim ederiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamadan sonra, asker anaları Erbaş'ın peşini bırakmadı. Erbaş, Kuzey Irak' a gitti. Askerleri aldı geldi. Erbaş ile o günleri konuştuk.

TEMPO: Sayın Erbaş, hafta sonu, PKK elindeki askerleri DTP'lilere teslim etti. Cipler, Amerikalılar, Iraklılar. Tören gibi yani, sizin zamanınızda da böyle miydi?

Fethullah Erbaş: Bir kere, her şeyden önce askerlerin getirilmesi Türkiye için güzel bir olay oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Annelerin mutluluğu, insani olarak, Türkiye' de herkesi sevindirdi. 10'a yakın gazeteciyle gitmiştik o zaman. Üç gün Dohuk'ta bekledik. Otelde kimsenin bizimle ilgilendiği yoktu. Oysa, gazetelerinden askerleri vereceklerini duyurmuşlardı. Biz dört kişi, onların bürosuna gittik. PKK bu arada asker ailelerini alıp götürmüş. Aileler de orada. Ben Dohuk'ta teslim alacaktım. Kampa gitmeye falan niyetim yoktu.

T: DTP hakkında soruşturma açıldı.

F.E.: Şimdi PKK'nın, askerleri kaçırdıktan sonra meselesi propaganda yapmak. Yoksa niye versin, vermez. Bugünkü durum bizim gittiğimizden farklı. PKK, bu askerleri vermek zorunda. Çünkü Türkiye, o bölgede bir harekete geçti. İsrail iki askeri kaçırıldı diye Lübnan'ı tarumar etti. Kimse, "Operasyon yapma" deme hakkına sahip değil bu koşullarda.

T: Az önce PKK'nın amacı propaganda dediniz. Sizin başınıza da geldi bu, değil mi?

F.E.: Biz gittiğimizde Abdullah Öcalan başta ve Şam'daydı. O zaman da propaganda yapmak istediler. Bizi bir birlik karşıladı. Daha sonra bana, "Bu birliği selamlayın" dediler. Ben düşündüm ne diyeceğimi...

T: Onlar ne denmesini istiyordu?

F.E.: Merhaba gerilla.

T: Siz ne dediniz?

F.E.: "Selamünaleyküm" dedim.

T: Ama sonra tuzağa düştünüz, değil mi?

F.E.: Mağaraya girdik. Ağustos sıcağında, güneşin ortasından karanlık yere girince, göz bebeklerin küçülüyor. Karanlık görüyorsun her tarafı. Hissedemedik bayrak falan. Baktık yere bir şeyler sermişler. Oturduk, bir müddet sonra gözler alıştı, flaşlar patladı, oradaki fotoğraflar belli oldu. Bizi de öyle gösterdiler. Askerleri de biz bayrak altında falan almadık. Annesi gelen iki tanesini verdiler zaten. İkinci seferde, "Ben kampa falan gelmem" dedim. Dohuk'un yakınında, dağlık arazide teslim aldım.

T: Kıstas nedir, PKK kime verir esir aldığı askerleri?

F.E.: Terör örgütünün bir kanunu falan yoktur. Konjonktür ne gerektiriyorsa onu yapar. Anneler her gün Türkiye'de merakla çocuklarını bekliyorlardı. Ve çoğu, evladını öldü zannediyordu. Ta ki Milliyet gazetesinde askerlerin fotoğrafları yayımlanana kadar. O hadiseden sonra bütün dünya duydu. Duyulunca, bir baskı unsuru oluştu PKK üzerinde. Anneler, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan dahil herkese başvurdu. Bir netice alamadılar.

T: Neden netice alınamıyor?

F.E.: Tabii devletin terör örgütü ile masaya oturup pazarlık yapması söz konusu değil. Ben Doğu milletvekili olarak bölgeyi tanırım ama benim oradaki ilişkilerim yasal kişilerleydi. PKK'yla bir işim olmaz. Ama ailelere de söz vermiş oldum. Sonra bir basın toplantısı düzenledim, "Bu ülkede sivil toplum kuruluşları yok mu?" diye sordum. O zaman İHD ve Mazlum-Der yetkilileri aradı. Onlarla birlikte gittik.

T: Sizi Süleyman Demirel'in gönderdiği de konuşuldu.

F.E.: Ben uçak1a Van'a gitmeden VIP salonunda oturuyorum. Çeşitli partilerin de milletvekilleri var. Geldiler; dediler ki, seni Cumhurbaşkanı arıyor. Ben de dedim ki: "Gırgır geçmeyin." Çünkü biz aramızda, "İçişleri Bakanı arıyor" deriz. Bu, 'hanım arıyor' demektir. Güldüm. "Alo" dedim, bu arada telefonun sesini dışarı verer tuşa bastım. "Fethullah, bu çocuklarla ilgilendim, gözlerinden öperim" dedi karşıdaki ses. Gerçekten Demirel'di. Herkes duydu. O zaman onun yolladığını sandılar.

T: Kimsenin haberi yok muydu giderken?

F.E.: Herkesin haberi vardı. Giderken kimse bir şey demedi. Gelince ortalık karıştı. İki askerle dönünce, bir de basında o fotoğraflar çıkınca, "Terör örgütüyle pazarlık yaptın" diye suçladılar. Rahmetli Türkeş, "Ensesinden tutun, Meclis'in kapısına koyun bunu" dedi. Mustafa Kalemli, istifamı istedi. Neler söylediler, küfür ettiler. Kardeşim ne yapayım? Bir hata yaptım. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin tepkisinde haksız olduğunu düşünmüyorum. Ama görmedim gerçekten o bayrakları.

T: Partiniz sahip çıktı mı?

F.E.: Bir arkadaşımız çıktı, "Osmanlı'yı Lawrence'lar yıktı, sen
de bu ülkenin Lawrence'ı oldun" dedi. Aradan 15-20 gün geçti, bir tanıdığıyla odama geldi. "Bu arkadaşımızın çocuğu da kaçırılmış. Bunu nasıl getireceğiz?" diye sordu. "Benim imkanım bu kadar, git biraz da sen Lawrence'lık yap" dedim. Basın toplantısı yapıldı, orada bana sahip çıkıldı. O zaman epey rahatladığımı hatırlıyorum.

T: Askerler esir alınınca Roj TV'ye çıkıp konuşuyorlar. Neden?

F.E.: Bir yerde esirken, karşındaki tetiği çektiğinde öbür dünyayı boylar. Korkarsın. Sen başka bir eve girsen bile, o evin kurallarına uymak zorundasın. Zorla yaptırıyorlardır onları.

T: Sizi orada kim karşıladı?

F.E.: Murat Karayılan ve Rıza Altun karşıladı. Gittik oturduk. Yemek pişirdiler. Kuzu etinden yapılmış, o da bize dokundu zaten. Yemekten sonra Apo ile konuşmuşlar. Apo, "Sadece annesi gelenleri vereceksin" demiş. Ben itiraz edince, "Serok öyle istiyor" dediler. Serok, Apo'ymuş. Orada öfkem doruğa çıktı. Lider kadrosundaki kişilere ağzıma ne gelirse söyledim. Sövdüm yani.

T: Eeee onlar sessiz mi kaldılar sizin sövmeniz karşısında?

F.E.: Dediler ki: "Ağabey sessiz söyle. Bak buradaki militanların biri deli falan olur, ateş eder."

T: Esir askerlerden İbrahim Yaylalı'nın dönmek istemediği doğru mu?

F.E.: O, PKK'mn eline düşmeden yaralanmış. Başçavuş da herhalde kendini kurtarmak için bunun firarını vermiş. Bundan da PKK'nın haberi olmuş. "Türkiye'ye gelirsem beni asarlar" diye korkuyordu. Ben buna iki tokat attım orada. "Eşek herif, anan baban kahrından ölecek" dedim. Bunun aklı başına geldi. Döndü bizimle. Korktuğu gibi bir şey olmadı. Yeniden askerlik yaptırdılar. Esir düşen askeri suçlamamak lazım. Ben gördüm, araştırdım esir alındıkları yerleri. İsteyerek esir düşmüyorlar ki.

http://www.ensonhaber.com/gundem/917...anlatiyor.html

işte burdan bilgi edine bilirsiniz...
iftira iftira dediniz...peki bu ne?
HAHA NE OLDU BÖYLE YAAA BİZ BU HABER YALANSA MİLLİ GÖRÜŞÜ BIRAKACAKTIK ARKADAŞ ACABA ŞİMDİ NE YAPACAK HA HA :yehoo:
ebu ubeyde isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:13   #207
Kullanıcı Adı
el-EMIN
Standart
Alıntı:
Ümmü_Seleme Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Fethullah Erbaş, PKK'nın kaçırdığı askerleri anlatıyor


11 yıl önce PKK tarafından esir alınan 8 askeri teslim alan heyette yer alan eski RP Van Milletvekili Fethullah Erbaş, askerlerin teslim alınmasını ve PKK bayrağı altındaki o çok tartışılan resmi anlattı.


11 yıl önceydi. PKK'nın esir aldığı askerleri almaya gitti. Eleştirildi, küfür yedi, "Tuzağa düşürüldüm" dedi. Dönemin Refah Partili milletvekili Fethullah Erbaş, esirleri kurtarma sürecini anlattı.

PKK'ya esir düşen sekiz asker, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) imzaladığı tutanakla teslim alındı. Kamuoyuna yansıyan fotoğraflar tartışma yarattı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, "Kurtulmalarından fazla sevinç duymuyorum" dedi. Siyasi parti temsilcileri, askerlerin propaganda için kurtarıldığını söyledi.

Tarih, 1996'yı gösteriyordu. Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bulunan Ortaklar Karakolu'na yapılan baskında 15 asker şehit olmuş, 8 asker kaybolmuştu. Sonra, askerleri PKK' nın kaçırdığı ortaya çıktı. Bir grup anne, dönemin Refah Partisi milletvekili Fethullah Erbaş'ın kapısını çaldı. Onlar, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan annelerdi. O arada PKK, yayın organından, 'Fethuııah Erbaş gelirse teslim ederiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamadan sonra, asker anaları Erbaş'ın peşini bırakmadı. Erbaş, Kuzey Irak' a gitti. Askerleri aldı geldi. Erbaş ile o günleri konuştuk.

TEMPO: Sayın Erbaş, hafta sonu, PKK elindeki askerleri DTP'lilere teslim etti. Cipler, Amerikalılar, Iraklılar. Tören gibi yani, sizin zamanınızda da böyle miydi?

Fethullah Erbaş: Bir kere, her şeyden önce askerlerin getirilmesi Türkiye için güzel bir olay oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Annelerin mutluluğu, insani olarak, Türkiye' de herkesi sevindirdi. 10'a yakın gazeteciyle gitmiştik o zaman. Üç gün Dohuk'ta bekledik. Otelde kimsenin bizimle ilgilendiği yoktu. Oysa, gazetelerinden askerleri vereceklerini duyurmuşlardı. Biz dört kişi, onların bürosuna gittik. PKK bu arada asker ailelerini alıp götürmüş. Aileler de orada. Ben Dohuk'ta teslim alacaktım. Kampa gitmeye falan niyetim yoktu.

T: DTP hakkında soruşturma açıldı.

F.E.: Şimdi PKK'nın, askerleri kaçırdıktan sonra meselesi propaganda yapmak. Yoksa niye versin, vermez. Bugünkü durum bizim gittiğimizden farklı. PKK, bu askerleri vermek zorunda. Çünkü Türkiye, o bölgede bir harekete geçti. İsrail iki askeri kaçırıldı diye Lübnan'ı tarumar etti. Kimse, "Operasyon yapma" deme hakkına sahip değil bu koşullarda.

T: Az önce PKK'nın amacı propaganda dediniz. Sizin başınıza da geldi bu, değil mi?

F.E.: Biz gittiğimizde Abdullah Öcalan başta ve Şam'daydı. O zaman da propaganda yapmak istediler. Bizi bir birlik karşıladı. Daha sonra bana, "Bu birliği selamlayın" dediler. Ben düşündüm ne diyeceğimi...

T: Onlar ne denmesini istiyordu?

F.E.: Merhaba gerilla.

T: Siz ne dediniz?

F.E.: "Selamünaleyküm" dedim.

T: Ama sonra tuzağa düştünüz, değil mi?

F.E.: Mağaraya girdik. Ağustos sıcağında, güneşin ortasından karanlık yere girince, göz bebeklerin küçülüyor. Karanlık görüyorsun her tarafı. Hissedemedik bayrak falan. Baktık yere bir şeyler sermişler. Oturduk, bir müddet sonra gözler alıştı, flaşlar patladı, oradaki fotoğraflar belli oldu. Bizi de öyle gösterdiler. Askerleri de biz bayrak altında falan almadık. Annesi gelen iki tanesini verdiler zaten. İkinci seferde, "Ben kampa falan gelmem" dedim. Dohuk'un yakınında, dağlık arazide teslim aldım.

T: Kıstas nedir, PKK kime verir esir aldığı askerleri?

F.E.: Terör örgütünün bir kanunu falan yoktur. Konjonktür ne gerektiriyorsa onu yapar. Anneler her gün Türkiye'de merakla çocuklarını bekliyorlardı. Ve çoğu, evladını öldü zannediyordu. Ta ki Milliyet gazetesinde askerlerin fotoğrafları yayımlanana kadar. O
hadiseden sonra bütün dünya duydu. Duyulunca, bir baskı unsuru oluştu PKK üzerinde. Anneler, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan dahil herkese başvurdu. Bir netice alamadılar.

T: Neden netice alınamıyor?

F.E.: Tabii devletin terör örgütü ile masaya oturup pazarlık yapması söz konusu değil. Ben Doğu milletvekili olarak bölgeyi tanırım ama benim oradaki ilişkilerim yasal kişilerleydi. PKK'yla bir işim olmaz. Ama ailelere de söz vermiş oldum. Sonra bir basın toplantısı düzenledim, "Bu ülkede sivil toplum kuruluşları yok mu?" diye sordum. O zaman İHD ve Mazlum-Der yetkilileri aradı. Onlarla birlikte gittik.

T: Sizi Süleyman Demirel'in gönderdiği de konuşuldu.

F.E.: Ben uçak1a Van'a gitmeden VIP salonunda oturuyorum. Çeşitli partilerin de milletvekilleri var. Geldiler; dediler ki, seni Cumhurbaşkanı arıyor. Ben de dedim ki: "Gırgır geçmeyin." Çünkü biz aramızda, "İçişleri Bakanı arıyor" deriz. Bu, 'hanım arıyor' demektir. Güldüm. "Alo" dedim, bu arada telefonun sesini dışarı verer tuşa bastım. "Fethullah, bu çocuklarla ilgilendim, gözlerinden öperim" dedi karşıdaki ses. Gerçekten Demirel'di. Herkes duydu. O zaman onun yolladığını sandılar.

T: Kimsenin haberi yok muydu giderken?

F.E.: Herkesin haberi vardı. Giderken kimse bir şey demedi. Gelince ortalık karıştı. İki askerle dönünce, bir de basında o fotoğraflar çıkınca, "Terör örgütüyle pazarlık yaptın" diye suçladılar. Rahmetli Türkeş, "Ensesinden tutun, Meclis'in kapısına koyun bunu" dedi. Mustafa Kalemli, istifamı istedi. Neler söylediler, küfür ettiler. Kardeşim ne yapayım? Bir hata yaptım. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin tepkisinde haksız olduğunu düşünmüyorum. Ama görmedim gerçekten o bayrakları.

T: Partiniz sahip çıktı mı?

F.E.: Bir arkadaşımız çıktı, "Osmanlı'yı Lawrence'lar yıktı, sen
de bu ülkenin Lawrence'ı oldun" dedi. Aradan 15-20 gün geçti, bir tanıdığıyla odama geldi. "Bu arkadaşımızın çocuğu da kaçırılmış. Bunu nasıl getireceğiz?" diye sordu. "Benim imkanım bu kadar, git biraz da sen Lawrence'lık yap" dedim. Basın toplantısı yapıldı, orada bana sahip çıkıldı. O zaman epey rahatladığımı hatırlıyorum.

T: Askerler esir alınınca Roj TV'ye çıkıp konuşuyorlar. Neden?

F.E.: Bir yerde esirken, karşındaki tetiği çektiğinde öbür dünyayı boylar. Korkarsın. Sen başka bir eve girsen bile, o evin kurallarına uymak zorundasın. Zorla yaptırıyorlardır onları.

T: Sizi orada kim karşıladı?

F.E.: Murat Karayılan ve Rıza Altun karşıladı. Gittik oturduk. Yemek pişirdiler. Kuzu etinden yapılmış, o da bize dokundu zaten. Yemekten sonra Apo ile konuşmuşlar. Apo, "Sadece annesi gelenleri vereceksin" demiş. Ben itiraz edince, "Serok öyle istiyor" dediler. Serok, Apo'ymuş. Orada öfkem doruğa çıktı. Lider kadrosundaki kişilere ağzıma ne gelirse söyledim. Sövdüm yani.

T: Eeee onlar sessiz mi kaldılar sizin sövmeniz karşısında?

F.E.: Dediler ki: "Ağabey sessiz söyle. Bak buradaki militanların biri deli falan olur, ateş eder."

T: Esir askerlerden İbrahim Yaylalı'nın dönmek istemediği doğru mu?

F.E.: O, PKK'mn eline düşmeden yaralanmış. Başçavuş da herhalde kendini kurtarmak için bunun firarını vermiş. Bundan da PKK'nın haberi olmuş. "Türkiye'ye gelirsem beni asarlar" diye korkuyordu. Ben buna iki tokat attım orada. "Eşek herif, anan baban kahrından ölecek" dedim. Bunun aklı başına geldi. Döndü bizimle. Korktuğu gibi bir şey olmadı. Yeniden askerlik yaptırdılar. Esir düşen askeri suçlamamak lazım. Ben gördüm, araştırdım esir alındıkları yerleri. İsteyerek esir düşmüyorlar ki.


http://www.ensonhaber.com/gundem/917...anlatiyor.html

işte burdan bilgi edine bilirsiniz...
iftira iftira dediniz...peki bu ne?
nerede iftira ?

Imdadina google yetisti..daha siyasi tarihinizden haberin yokummu seleme..
el-EMIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:13   #208
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Alıntı:
ebu ubeyde Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
hangi insanları kurtarmak için IRAKTA ŞEHİD OLAN 2 MİLYON İNSAN İÇİNMİ GAZZE DE HER GÜN ÖLEN İNSANLAR İÇİNMİ HIIIIIIII........
Bulaşık insanlara müdahele boynumuzun borcu oldu resmen yahu..
Kardeşim sen dağ ile fareyi çayır çimen konularında kıyaslasana..

Senin efendilerin ne yaptı hani niye durdur muyor ya?
Adam kimi kurtarmaya gitmiş konsuuyla alakasızım belki ama n,ye kıvıryorsun?..

Kuyruk acından mı?..

Bakın, efendice tartışın. GÜZEL bi konu altında birleştik GÜZEL GÜZEL tartışın.. Ne kasıyorsunuz?.. Ne saptırıyorsunuz?.. İlla 'çobanlık' mı yapalım size?
Mesajlarınızı mı denetleyelim, düzenleyelim illa?..

Kardeşleirm, yavaş gel biraz..
GÜZEL GÜZEL edin laflarınızı..
Tamam?..

Paylana paylana bir hal oldunuz hala utanmadan 'bu iş tamam yanlış AMA' deyip kıvırıyorsunuz..

E dönüp dolaşıp farklı farklı dallara atlamaya ne gerek var?
Devekuşu başını kuma gömerse bi faidesi olur mu? Olacak mı?..

Yooo!
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:13   #209
Kullanıcı Adı
ebu ubeyde
Standart
Alıntı:
el-EMIN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
O zamanki Türkiye gerekli Tepkiyi Koymustur..Tezkere engellenmis cikarilmamis..

ayni zamanda incirlikten sadece TIBBI ve Insani yardimamacli ucuslara izin verirlmistir.

Aciklama Cumhurbaskanimiz Abdullah Güleaittir..

Gazze icin müthis Diblomasi atagi sürüyor..Müslümanlarin Tarihinde bir ILKI gerceklestiren Basbakanimiz bu Konuda gerekli hassasiyeti göstermistir..ve gösteriyor.
EVET O NEDENLE BU TEZKEREYİ REDDEDEN MİLLETVEKİLLERİNİ MECLİSE ADAY GÖSTERMEDİNİZ GERÇİ İYİ OLDU ŞİMDİ BİZE GERİ DÖNDÜLER BU ARADA İNCİRLİKTEN YAPILAN 36000 UÇUŞU AÇIKLARMISIN SANA ŞUNU SÖYLEYEYİM ABD ORAYI İNCİRLİKTEN BİR ÇOK KEZ BOMBALADI TABİ UÇAKLARDA TURİST TAŞIMADI İSE
ebu ubeyde isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-13-2009, 23:15   #210
Kullanıcı Adı
ebu ubeyde
Standart
Alıntı:
el-EMIN Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
nerede iftira ?

Imdadina google yetisti..daha siyasi tarihinizden haberin yokummu seleme..
BENİM VARDI NE OLDU BANADA İNANMIYORSUN.....
ebu ubeyde isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 27 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 27 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi