![]() |
#1 |
![]() Hepimizin aklına aynı düşüncenin tırmandığını kendimden biliyorum: “Yoksa Türkiye'yi Irak batağı içerisine çekecek 'eylem' bu mu?” Hakkari/Yüksekova'da meydana gelen çatışmada hayatlarını kaybeden Mehmetçiklerin cenazeleri cami avlularına geldiğinde cemaattan yükselecek ağıtlara hiçbir siyasi kadronun sağır kalması düşünülemez. Hükümet geçen hafta Meclis'ten çıkan tezkereyle aldığı 'yetkiyi' kullanmaya kalkarsa buna herhalde pek azımız şaşıracaktır. Son zamanlarda meydana gelen eylemlerin özellikleri gözden kaçacak gibi değil: Çoğu Irak sınırındaki geniş alanda oluyor; bu önemli bir özellik... Bir de, mümkün olduğu kadar çok sayıda can alacak türden eylemler işleniyor... Eylemler adres olarak Irak'ı gösteriyor ve şehitlerin sayısına bağlı olarak da ülkenin dört bir tarafından “Haydi Irak'a” taleplerini yükseltiyor... Terör eylemlerini sahneye koyanlar eylemleriyle Türkiye'yi Irak'a davet ediyorlar... PKK ise PKK, arkasındaki güçlerse onlar, artık kimse bu eylemleri planlayıp sahneye koyanlar, hiç kuşkunuz olmasın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır-ötesi operasyonla Irak'a girmesini bekliyorlar. Bu sadece bir beklenti değil, arzuluyorlar, arzularını yerine getirmek için de ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar... Hükümet hele bir tezkereyi kullanmaya karar vererek askerleri sınır ötesine göndersin; dışarıda ve içeride birbiri ardına olabilecekleri hepimiz bugünden öngörebiliriz... Konunun bir de öteki yüzü var elbette. Türkiye bu oyunun farkında olduğu taktirde ne yapabilir? Hükümetin şimdiye kadar başarıyla sürdürdüğü gibi, aculculuktan kaçınan akılcı bir politikayla, Irak'taki işgal gücü ABD'nin, Bağdat'taki yönetimin ve kuzeydeki Barzani güçlerinin akıllarını başlarına toplamaları için diplomatik ve politik çabalar gösterilebilir. Ve bu yolla da, tek bir askerimiz Irak tarafına geçmediği halde, sınır-ötesine asker gönderilmesi durumunda meydana gelmesi beklenebilecek gelişmelerin çoğunun meydana geldiğini görebiliriz. Dışarıda ve içeride... Elimizdeki, iki ucu da pis bir değnek; hangi ucundan tutarsanız tutunuz, o pisliğin elinize sıvanmasını önleyemiyorsunuz. Müthiş zor bir durum bu. Çare ne? Böyle bir durumda ne yapılabilir? Fazla bir seçenek yok gibi. Serinkanlılığımızı koruyarak önümüzdeki bütün verileri değerlendirebilir ve buradan çıkacak sonuca göre davranabiliriz: Irak topraklarına asker gönderdiğimiz zaman mı, yoksa gelişmelere serinkanlı yaklaşarak mı görebiliriz en büyük zararı? Ankara'da dün sabahtan beri yapılan toplantılarda cevabı aranan en önemli sorunun bu olduğunu tahmin etmek zor değil. Hangi yönde karar alınırsa alınsın, o karara yol açan bilgi, bulgu ve değerlendirmeler, mümkün olan en geniş biçimde, mutlaka kamuoyuyla da paylaşılmalıdır. Zor bir dönemece girildiğini zaten biliyorduk; son eylemlere bakıldığında ortaya çıkan gerçek ülkeyi daha zor günlerin beklediği... Feraset ve akıl bunun için gerekli... YeniŞafak 22.10.2007
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() bu guzel paylasimin icin tesekkurler kardesim
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() SEHITLER OLMEZ VATAN BOLUNMEZ
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|