Saldım çayıra Mevla’m kayıra - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Beritan** · 01-08-2009, 22:49

"Saldım çayıra Mevla’m kayıra".... Bu söz bizim memleketin insanlarının; sözden anlamayan, başına buyruk, dediğim dedikçi kişiler için kullandıkları bir vecizedir... Yani artık ne yaparsan yap, o kişiye fayda vermez, onun içindir ki kendi haline bırakılır ve başına her hangi bir felaket gelmemesi için sadece dua edilir....

Kısa fetret dönemleri ile kesintiye uğrasa da, tam bin 300 yıl dünyaya intizam vermiş, tarladaki ekinden sokaktaki yetime, evdeki duldan hakkı gasp edilmiş gayri Müslime; a'dan z'ye hayata dair ne varsa "Hak" anlayışı gereği ilgilenmiş ve her haklının hakkını teslim etmiş İslam ve onun müntesipleri...

Son yüz yıldır ise; bunaltıcı, aciz ve rezil eden bir fetret dönemi... İslam’ı hayatımızın dışına itişle birlikte başlayan ağır bir buhran dönemi....
Başsız kalan bir ümmet, bir gecede cahil bırakılan bir toplum...
İş bu haldeyken; hariçten gazel okumak, buhranlar içinde kendi cehaletinin farkında olmadığı gibi allame-i güzin edalarıyla ortalıkta dolaşan kişilere vaz’u nasihatte bulunmak ne kadar doğru olur?!

Toplumun çekirdeğini oluşturan "aile" tarumar edilmiş, yine toplumu ayakta tutan vakıf ve cemaatler fitnelerle boğuşmaktan kendilerine faydasız hale düşürülmüş...

Her cemaat en iyi cemaat, her alim en iyi alim, her birey en iyi birey, lakin kendi kıstaslarına göre.... Bu en iyilik yaftası bile olayın sakatlığını ortaya koymaya fazlasıyla yetiyor... O bin 300 yıllık dönemde "biz" vardı, kimse kendini ve etrafındaki "ben" olarak görüp yükseltmiyordu. (pardon alçaltmıyordu.)

Aynı konuda olaya lokal ve umumi bakışlar farklı olabilir... Lokal değerlendirmeler daha çok takva, umumi bakışlar ise fetvaya dayandırılır.. Ama şimdi içinde bulunduğumuz dönemde lokali umuma hakim kılma arzusu hayatı yaşanmaz kılıyor, ilişkileri koparıyor.

Şu net yok mu şu net... Yerin dibine girsin... PC başına oturan herkes (istisnalar her yerde istisnadır) bir alim ki sormayın gitsin... Cahil cesur olurmuş ama pc başında daha bir cesur oluyor... En basiti başkasına yaşam hakkı tanımıyor; "Ben ne dersem o, ben nasıl yaparsam o" mantığı ortak aklın devreye girmesine, şuurlanmaya, kardeşlik duygularının gelişmesine engel oluyor... Neti, aynı inanç dünyasına sahip insanların birbirleriyle tanışma, kaynaşma, yardımlaşma vesilesi yapmak çok zor bir olay mı? Şu anki tabloya bakarak cevap verirsek; Evet...!!!

Peki niye böyle? Niye olacak; herkes en iyisini biliyor da ondan.. Bir konu açılır, o konuya ilmi yaklaşımlar sergilenir edep dairesinde fikir teatisi yapılır ama biri çıkar tuz biber eker! Niye eker? Çünkü indi düşüncesine, cemaatinin yaklaşımına terstir.. Aslında cemaatinin yaklaşımına ters falan da değil ha, o kişi kendi indi düşüncesini cemaatinin düşüncesi sanmakta....

Herkes muhatabına, kendi ilmini yetersiz olarak görüp yaklaşsa veya kamil bir tanışma platformu oluşturulduktan sonra içtimai konular ele alınsa, işte o zaman hitaplarda, yaklaşımlarda bir edep ölçüsü belki tutturulabilir...

Konuşmaktan korkmamalıyız... Duyduğumuz söz bize yabancı gelse de, okuduğumuz düşünceye kesinlikle katılmasak da konuşmalıyız. Onu kazanmak adına, onun hidayetine vesile olmak adına konuşmalıyız. Ama söyleyecek sözü olan konuşur. Olmayan ise... siz anladınız onu... Tabi hidayete vesile olalım derken hidayeti karartanlar yok değil mi? ohoooo...

Kişi kişiye ilminden, konumundan ya da yaşından dolayı saygı duyar... İşte nette bu üç mesele açık olmadığı için herkes birbirine el ense çekebilmekte..

Halis Mutlu

01-08-2009, 22:49	#1
Kullanıcı Adı Beritan	Saldım çayıra Mevla’m kayıra "Saldım çayıra Mevla’m kayıra".... Bu söz bizim memleketin insanlarının; sözden anlamayan, başına buyruk, dediğim dedikçi kişiler için kullandıkları bir vecizedir... Yani artık ne yaparsan yap, o kişiye fayda vermez, onun içindir ki kendi haline bırakılır ve başına her hangi bir felaket gelmemesi için sadece dua edilir.... Kısa fetret dönemleri ile kesintiye uğrasa da, tam bin 300 yıl dünyaya intizam vermiş, tarladaki ekinden sokaktaki yetime, evdeki duldan hakkı gasp edilmiş gayri Müslime; a'dan z'ye hayata dair ne varsa "Hak" anlayışı gereği ilgilenmiş ve her haklının hakkını teslim etmiş İslam ve onun müntesipleri... Son yüz yıldır ise; bunaltıcı, aciz ve rezil eden bir fetret dönemi... İslam’ı hayatımızın dışına itişle birlikte başlayan ağır bir buhran dönemi.... Başsız kalan bir ümmet, bir gecede cahil bırakılan bir toplum... İş bu haldeyken; hariçten gazel okumak, buhranlar içinde kendi cehaletinin farkında olmadığı gibi allame-i güzin edalarıyla ortalıkta dolaşan kişilere vaz’u nasihatte bulunmak ne kadar doğru olur?! Toplumun çekirdeğini oluşturan "aile" tarumar edilmiş, yine toplumu ayakta tutan vakıf ve cemaatler fitnelerle boğuşmaktan kendilerine faydasız hale düşürülmüş... Her cemaat en iyi cemaat, her alim en iyi alim, her birey en iyi birey, lakin kendi kıstaslarına göre.... Bu en iyilik yaftası bile olayın sakatlığını ortaya koymaya fazlasıyla yetiyor... O bin 300 yıllık dönemde "biz" vardı, kimse kendini ve etrafındaki "ben" olarak görüp yükseltmiyordu. (pardon alçaltmıyordu.) Aynı konuda olaya lokal ve umumi bakışlar farklı olabilir... Lokal değerlendirmeler daha çok takva, umumi bakışlar ise fetvaya dayandırılır.. Ama şimdi içinde bulunduğumuz dönemde lokali umuma hakim kılma arzusu hayatı yaşanmaz kılıyor, ilişkileri koparıyor. Şu net yok mu şu net... Yerin dibine girsin... PC başına oturan herkes (istisnalar her yerde istisnadır) bir alim ki sormayın gitsin... Cahil cesur olurmuş ama pc başında daha bir cesur oluyor... En basiti başkasına yaşam hakkı tanımıyor; "Ben ne dersem o, ben nasıl yaparsam o" mantığı ortak aklın devreye girmesine, şuurlanmaya, kardeşlik duygularının gelişmesine engel oluyor... Neti, aynı inanç dünyasına sahip insanların birbirleriyle tanışma, kaynaşma, yardımlaşma vesilesi yapmak çok zor bir olay mı? Şu anki tabloya bakarak cevap verirsek; Evet...!!! Peki niye böyle? Niye olacak; herkes en iyisini biliyor da ondan.. Bir konu açılır, o konuya ilmi yaklaşımlar sergilenir edep dairesinde fikir teatisi yapılır ama biri çıkar tuz biber eker! Niye eker? Çünkü indi düşüncesine, cemaatinin yaklaşımına terstir.. Aslında cemaatinin yaklaşımına ters falan da değil ha, o kişi kendi indi düşüncesini cemaatinin düşüncesi sanmakta.... Herkes muhatabına, kendi ilmini yetersiz olarak görüp yaklaşsa veya kamil bir tanışma platformu oluşturulduktan sonra içtimai konular ele alınsa, işte o zaman hitaplarda, yaklaşımlarda bir edep ölçüsü belki tutturulabilir... Konuşmaktan korkmamalıyız... Duyduğumuz söz bize yabancı gelse de, okuduğumuz düşünceye kesinlikle katılmasak da konuşmalıyız. Onu kazanmak adına, onun hidayetine vesile olmak adına konuşmalıyız. Ama söyleyecek sözü olan konuşur. Olmayan ise... siz anladınız onu... Tabi hidayete vesile olalım derken hidayeti karartanlar yok değil mi? ohoooo... Kişi kişiye ilminden, konumundan ya da yaşından dolayı saygı duyar... İşte nette bu üç mesele açık olmadığı için herkes birbirine el ense çekebilmekte.. Halis Mutlu

Seçenekler
Yazdırılabilir şekli göster Sayfayı E-Mail olarak gönder
Stil
Normal Hybrid-Şeklinde gösterime geç Ağaç şeklinde gösterime geç

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)