AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 12-31-2013, 09:35   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Salih Tuna - Adalet 'Yargıya' Teslim Olur mu?
Salih Tuna



Adalet 'yargıya' teslim olur mu?

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kim olursa olsun, ne olursa olsun, neye nasıl ulaşırsa ulaşsın, yolsuzluğa zerre miskali bulaşanın yakasına yapışılsın.

Evet, kim olursa olsun, neye mal olursa olsun.

Sonuna kadar gidilsin

Bedeli ne olursa olsun!

Çünkü...

Bir Müslüman için yolsuzluğa, hırsızlığa, istismara müsamaha göstermekten daha büyük bedel, daha büyük bir ziyan olamaz.

Adaletin önünde hiç kimsenin imtiyazlı olmadığını, hiç kimseye ayrıcalık tanınamayacağını da yüce önderimiz, 'Kızım Fatıma bile olsa...' (Buhari, Müslim) şeklinde ifade buyurmuştur.

Kıymet hükmümüz budur.

Kendimi bildim bileli bunu bilir, bunu söylerim

Bu konuda 'yandaş' tesmiye edilen medyada (Cemaat medyası dâhil tabii, zaten düne kadar 'yandaş medya'nın mütemmim cüzüydüler) kimsecikler ağzını açmazken habire kalem oynatmanın gönül ferahlığıyla konuşuyorum.

Yeni Şafak'ta yazmaya başladığım yıl, 'Köpekler ayakkabı giymez' (5 Nisan 2006) başlığıyla isyan ettim.

Sonra, 'Açlığı öldüren açlık' diye feryat ettim, 2008'de. Birkaç ay sonra (29.08.2008) da 'Yeni sınıfın yeni dallaması' başlığı altında Umrede iş bağlamaya kalkışacak kadar alçalanları yerden yere vurdum.

Hangi birini sayayım...

Mesela, 'Boş ver iti' dedim, 2011'de. En son olarak da, 'Şimdi sen dinle ey abdestli kapitalist' (20.07.2013, Yeni Şafak) diye haykırdım.

Gelgelelim, hiçbir zaman 'bak dosyanı açarım ha' veya 'falancının oğlunu yazdırmayın bana şimdi' veya 'öyleyse işte böyle' yollu tetikçiliklere soyunmadım.

Tetikçilik, hele ki malum vesayete meşruiyet gerekçesi için yapılan tetikçilik, her şeyden evvel yolsuzluğun daniskasıdır.

Evet, yolsuzluk.

Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kâr kalmasın, kanunlar herkese uygulansın.

Balzac'ın dediği gibi kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı örümcek ağına benzemesin.

Herkes yargının önünde hesap versin.

Lakin...

Şayet yargı milletvekilleri arasında toplumsal barışı dinamitleyecek denli ayrım yapıyor, aynı gerekçeyi biri için işletip diğerleri için işletmiyorsa bu yargının 'işletme biçimlerini' sorgulamamız gerekir.

Şayet yargı sağ görüşlü olduğu herkesçe bilinen Hanefi Avcı'yı bir kitap yazdıktan sonra (ve bu kitabı yazdığım için tutuklanacağım dediği halde) komünistlikten tutukluyorsa bu yargının ne yapmaya çalıştığını sorgulamamız gerekir.

Şayet yargı Cübbeli Ahmet'i kadın ticareti (dikkat: fuhuş bile değil, fuhuş ticareti) yapmaktan içeri tıktıysa bu yargının neyin peşinde olduğunu sorgulamamız gerekir.

Şayet yargı bu ülkenin Türk Silahlı Kuvvetleri komutanı Org. İlker Başbuğ'u silahlı terör örgütü kurmaktan tutukladıysa bu yargının hukuka nispetini sorgulamamız gerekir.

Şayet yargı '7 Şubat 2012'de olduğu gibi Erdoğan'ı bitirme kararı alanların vasıtası haline mi geldi' şeklinde maşeri vicdanda kıyasıya sorgulanır olduysa, bu yargıyı artık adamakıllı teşrih masasına yatırmamız gerekir.

Yargı adaletin tesisi içindir, adaleti teslim almak için değil.
Adaleti teslim alan yargı da adalete hesap vermek zorundadır..
Hakan Şükür'ün istifası başka kararların uygulanacağının habercisi mi diye sordum bir televizyon kanalında, dünkü 'opera/syon' üzerine birçok okur, içine mi doğdu diye soruyor.

Tevekkeli sorup durmuyorum; 'Erdoğan'ı bitirmeye nerde karar verdiniz' diye.

Hedefin 'Erdoğan'sız Türkiye' olduğunu artık herkes biliyor.
Bunu başarabilirlerse barışı sekteye uğratacak, 'yeniden büyük Türkiye'nin inşasını durduracaklardır.

Halk Bankası boşuna hedef seçilmemiştir. İsrail terör devletinin bu saldırılardaki parmağı artık saklanamayacak boyutlardadır.

Türkiye çok büyük bir saldırı altındadır ama 'Hak şerleri hayreyler' diye de dünya durdukça durası bir darbımeselimiz vardır.

Birileri bu ülkede demokratikleşmeyi, askeri vesayetin geriletilmesini
kendilerine, polis-yargı düzeneğindeki hukuksuzlukların veya vicdanları
kanatan uygulamaların faturasını da Erdoğan'a kesiyordu.

Bu biter.

'Kızım Fatıma bile olsa' duyarlığıyla istismarın ve yolsuzluğun kime ulaşırsa ulaşsın sonuna kadar üzerine gitmekle de 'yolsuzluk, usulsüzlük töhmeti' de biter.

Türkiye de Erdoğan da bu saldırıdan daha da güçlenerek çıkacaktır.

Göreceksiniz.

Kaynak

Yeni Şafak 18.12.2013

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi